ABD ikinci dünya savaşı sonrası sendikaların güçlü olduğu ve hemen hemen her alanda etkili oldukları bir ülkeydi. Bilenler bilir, Holywood’un siyah beyaz filmlerinde, hemen hemen hep bir sendika vardır ve etkilidir. 1980’lere gelindiğinde Reagan dönemiyle birlikte ve küresel neoliberal sistemin de bir parçası olarak, ABD’de büyük ölçüde bir sendikasızlaş(tır)ma dönemi
Bir süredir çalışma yaşamında bir istifa dalgası olduğu konuşuluyor. Büyük mü değil mi, hangi ülkelerde nasıl yaşanıyor, ekonominin krizde olduğu, işsizliğin hep çok fazla olduğu Türkiye’de de görmek mümkün olur mu, bu istifa dalgası emek mücadelesinde bir dinamiğe işaret eder mi gibi meraklarla konuyu biraz araştırmak istedim. Büyük oranda Amerika’da
IndustriALL 19 Haziran 2012’de Kopenhag’ta kurulmuş, 140 ülkeden aşağı yukarı 50 milyon işçinin desteklediği ve özellikle maden, enerji ve imalat sektörlerinde etkili olan sendikalar federasyonudur. Evden çalışmanın yaygınlaşması üzerine, sendikalar ve meslek odalarına örnek olabilecek, evden çalışmanın nasıl örgütlenmesi ve evden çalışan işçilerin haklarının nasıl korunması gerektiği üzerine tavsiyelerini yayınladılar.
Beyaz yakalıların emek örgütleri, Covid-19 pandemisiyle birlikte yaygın bir çalışma biçimi haline gelen evden çalışmayla ilgili bir kampanya başlattı. Beyaz yakalılar Uzaktan Çalışma Yönetmeliği’nin talepleri doğrultusunda düzenlenmesini istiyor. Banka ve Finans Emekçileri Dayanışma Ağı, Bilişim Emekçileri Dayanışma Ağı, Kaç Bize Gel, Öğretmen Dayanışması, Plaza Eylem Platformu, Politeknik, Toplumcu Mühendisler ve
Teknolojinin yaşamı kolaylaştırma ve üretkenliği artırma noktasındaki getirileri kesinlikle tartışılmaz. Homo Sapiens medeniyetinin ulaştığı son noktada, teknoloji geliştirebilme kabiliyetinin başrol oynadığını söylesek abartmış olmayız. Bu medeniyetin diğer türlere, hatta kendisi dahil tüm dünyaya karşı pek merhametli olmadığını da kabul etmemiz gerekir. O halde bu acımasızlığın başrolünde de teknolojinin olduğunu söyleyebilir
Olağan dışı durumların ve dönemlerin, değişimleri zorlayıcı etkileri olduğunu, çalışma hayatlarımızın da hayatın geri kalanındaki değişimlerden muaf olmadığını biliyoruz. Bire bir aynı koşullar olmasa da tarih bunun örnekleriyle dolu. Hal böyle olunca, entelektüel birikimi ve güncel tartışmaları takip etme kabiliyeti nispeten yüksek olan home hapis beyaz yakalı camiasında, bu salgın
Çalışma biçimimiz hızla değişiyor. Özellikle bizim gibi ofis çalışanı, beyaz yakalı, gri yakalı, uzmanlık sahibi, profesyonel, zihinsel emek erbabı veya istediğiniz başka bir biçimde isimlendirebileceğiniz kesimin, 10, 20 veya 40 yıl önceki çalışma biçimlerini bugünkü ile kıyasladığımızda her birinde farklı biçimler bulabiliriz. Tabi ki bu biçimleri doğuran koşulları da bulabiliriz.
Felaketler çağında yaşıyoruz desek yalan olmaz. Sadece bizim memlekette değil, dünyanın neredeyse tamamında bu felaketlerin yarattığı krizleri doğru yönetme kabiliyetinden uzak akılların, uzunca bir süredir ‘yönetme’ yetkisini ellerinde tutmasını da üzerine eklersek duyduğumuz kaygılar yerli yerine oturuyor. Sosyal medyada mizahı yeterince yapılan ‘2020 felaketleri’ serisini tekrar saymayacağım, zira Covid-19 salgını
Küçük ama dayanışma ve örgütlülük konusunda umut veren bir olayı paylaşmak istedim. Makina mühendisiyim. Çok uluslu bir şirketin İspanya ayağında çalışıyorum. Şirkette mavi ve beyaz yaka olmak üzere yaklaşık 70 kişi çalışıyor. Beyaz yakalılar da dahil büyük çoğunluğu sendika üyesi. İspanya da işçi hakları Türkiye’ye göre oldukça iyi. Üstelik 2009
Politeknik’in bu yıl 2’ncisini düzenlendiği Beyaz Baretin Kadrajı ödüllü fotoğraf sergisi başvuruları devam ediyor. Serginin bu yılki konusu ekonomik kriz, teması ‘Tam zamanlı huzursuzluk’ Mühendislerin, mimarların, plancıların gözünden kadraja girenleri bir araya getiren ve her yıl farklı bir tema ile düzenlenen Beyaz Baretin Kadrajı ödüllü fotoğraf sergisine başvurular devam ediyor.
Ana haber bültenlerinden bir sahne: Çok kalabalık bir spor salonu, muhabirin sevinç gözyaşları döken bazı yaşlılarla ve bazı gençlerle kısa söyleşileri, mesleğini yapabilme ihtimalini kura çeken bir bilgisayara umut olarak bağlamış insanların hisleri… Atanamayan öğretmenlerin hikâyelerine aşinayız. Bin bir zorlukla alınan diplomaların, eğitimci formasyonlarının işe yarar hale gelmesi ve tabi
Malum, bugünlerde ‘hayır’cılar mahalle mahalle çalışıyor. Kimisi ‘hayır’cı öğretmen, kimisi ‘hayır’cı işsiz, kimisi ‘hayır’cı esnaf, öğrenci… ‘Hayır’cı beyaz yakalı da var. Hem mahallesinde, hem iş yerinde hayır için çalışan beyaz yakalı. Ofis çalışanları, bilişimciler, araştırmacılar, reklamcılar, mühendisler, mimarlar; beyaz yakalılar plaza önlerinde ofis arkadaşlarına ‘hayır’ı anlatıyor, ‘hayır’ çalışmasını birlikte büyütme
Birkaç gün önce bir ilaç firmasının mizansenli, besteli ve prompterli sahnelerine bakıldığında profesyonel yardım da alınarak kurgulandığı belli olan bir videosu, sosyal medyada bir anda yaygınlaştı. Firmanın yönetim kurulu başkanının doğum gününü kutlama adı altında birçok samimiyetsiz, yapmacık ve duygusuz karenin ardarda gelmesinin de etkisiyle video hakkında forum mecralarında ve
Belgrad Ormanları’nda güzel bir ilkbahar pazarı. Ülkenin önde gelen şirketlerinden birinin pazarlama departmanı çalışanları, ormanın ve doğanın ruhuna yakışır bir şekilde İnsan Kaynakları’nın belirlediği t-shirtleriyle, şirketin her bahar tekrarladığı doğa koşusu öncesi ısınma hareketleri yapıyorlar. Daha önce onlarca kez bu organizasyonda yer alan tecrübeli ekip şeflerinden birinin iyi ısınılmazsa koşarken