Birkaç gün önce bir ilaç firmasının mizansenli, besteli ve prompterli sahnelerine bakıldığında profesyonel yardım da alınarak kurgulandığı belli olan bir videosu, sosyal medyada bir anda yaygınlaştı. Firmanın yönetim kurulu başkanının doğum gününü kutlama adı altında birçok samimiyetsiz, yapmacık ve duygusuz karenin ardarda gelmesinin de etkisiyle video hakkında forum mecralarında ve internet haber sitelerinde sayfalarca yorum yapıldı. Hatta kendisine doğum günü kutlama videosu atfedilen ‘pek değerli’ şahsiyet açıklama yapmak zorunda kaldı. Video ile ilgili değerlendirmelere geçmeden önce birçoğumuzun hayatına belki de ilk defa bu video ile giren Nezih Barut’un tasvir edilen kimi sıfatlarını yineleyerek tanımakta fayda var.
Nezih Barut, dedesi Abdi İbrahim’in (Barut) kurduğu, yıllık cirosu 1 milyar doların üzerinde olan ilaç şirketinin sahibidir. Kişisel özelliklerine gelecek olursak; daha 7-8 ay önce hayali satış yaptıkları iddiasıyla işten çıkardığı 338 çalışanının kıdem tazminatlarını ödememek ve işe iadelerine engel olmak için çalışanlarına yönelik “organize suç çetesi” davası açacak kadar akıllı, kendisi yurtdışına yasadışı bir şekilde ilaç çıkartabilmek için bu hayali satışları yaptığı iddiasıyla suçlandığında ise ketumdur. İşçi sever olmasa da 2008’den beri İlaç Endüstrisi İşverenler Sendikası başkanlığını yürütecek kadar işseverdir. Doktor ve eczacıların kendi ilaçlarını satması için onlara hediyeler verilmesi (modern rüşvet) için şirketinde ayrı bir bütçe ayrıldığını kabul edecek kadar dürüst bir şahsiyettir. “Oğlum para dese şirketi satacaktım, ama o iş dedi” diyecek kadar ailesine bağlıdır. Tüm bunların yanı sıra videodan anladığımız kadarıyla yönetim kurulunda yer alan insanları evinde ağırlayıp onlarca hizmetçisine rağmen onlara kendi eliyle içki koyacak kadar alçakgönüllüdür.
Peki bu özelliklerinin biri ya da birkaçı yüzlerce çalışanının Nezih Barut için şarkılarla, tezahüratlarla, oyunlarla bir doğum günü sürprizi hazırlaması için yeterli midir? Ya da sosyal medyada çokça yazıldığı üzere bu video oldukça eğlendikleri izlenimi veren yüzlerce çalışanın ‘yalakalığından’ mı ibarettir? Hepsinden önce bir gerçeği ortaya koymak gerekir. Bahsedilen video bizzat Nezih Barut’un yaptığı açıklamalarda söylediği gibi ‘kurum içi’ bir çalışmanın ürünü değildir. Reklam ve pazarlama adına yapılmış, sosyal medyada yayılması hedeflenen ve sonuçları itibariyle de bunu başaran bir viral reklamdır. Patronu övme ve yüceltme temeline oturtulmuş, sadece bu yönü ile bile oldukça rahatsız edici olan bu reklamda asıl üzerinde durulması gereken ise çoğunluğu beyaz yakalı yüzden fazla çalışanın bu reklamın gönüllü/gönülsüz bir parçası haline getirilmesidir.
Öncelikle videoyu izleyerek, bu videonun parçası haline gelmiş/getirilmiş tüm çalışanları ‘yalaka’, ‘rezil’, ‘şebek’ gibi sıfatlarla yaftalamak, bazen kişiliğinden bile ödün vererek çalışma hayatına devam edenlerin güvenceli çalışma mücadelesini büyütmek için hiçbir sorumluluk almamak anlamına geliyor. Bu ‘patron yalakalığını’ kimin organize edip, kimin parçası ya da mağduru olduğunu ortaya çıkartacak bir turnusol kağıdımız bulunmuyor ancak bu filmin figüranları arasında çalışma yaşamının her anında müdür/amir ya da hedef, kota ve performans baskısını hisseden, üstlerinin ve çalışma arkadaşlarının dolaylı ve dolaysız mobbingine maruz kalan ve işsizlik korkusu ile davranışlarını kontrol etme ihtiyacı hisseden beyaz yakalıların olduğunu/olma ihtimalini unutmamak gerekir. Videonun birkaç saniyelik karesinde yüzündeki gülümsemeye bakarak onların kurulan bu ‘aile ortamını’, ‘Baba Nezih’i’ ve onunla kurduğu itaatkar ilişkisini sahiplendiğini çıkarmak acımasızlık olacaktır. Apaçık olan ise videoda yer alan şirket çalışanlarından ücretli olanların bu oyuna karşı dik duramamış ve bir yenilgi daha tatmış olması. Yalnızlıklarının, korkularının ya da hırslarının esiri olarak güvencesizliklerini bir kez daha derinden hissetmiş olmaları.
Çalışma hayatına sürekli kişiliğinden ödün vererek devam eden ve böylelikle ‘barut fıçısına’ dönen şirketlerde çalışanların bu duruma hangi noktada karşı çıkacağını ve ortak bir isyanı örgütleyeceğini kestirmek biraz güç. Niyetimiz de bu güçlüğü azaltmak ve ortadan kaldırmak.
İş güvencesini yaratmak yalnızlaştırılan, güvencesizleştirilen ve kişiliklerinden ödün vermeye zorlanan beyaz yakalının ellerinde. Barut fıçılarını patlatacak kıvılcım buradan çıkacak. Tüm bu çıkan tartışmalardan, yazılan çizilenlerden sonra arda kalacak; iyi ya da kötü kamuoyunda oluşturulan marka algısı, sosyal medyada bir süre daha kullanılacak olan börpli* kelimesi ve asıl olarak beyaz yakalının güvencesizliği ve buna karşı çözüm üretebilecek olan örgütlenmeleri kurma ve büyütme sorumluluğudur.
Son olarak Nezih Barut’un şunu bilmesinde fayda var: Çalışanlarınız sizi hiç sevmiyor. Bu kadar sıkıcı ve kötü bir video bunun bir göstergesi. Koltuklarında tek başına demeç veren yöneticileri bir kenara bırakırsak beyaz yakalılar videoya ‘ruhlarını’ vermemiş. Beyaz yakalının yaratıcılığı mücadelesiyle görünecek.
Burak Ergene
Makina Mühendisi
*Börpli: Videoda şirket çalışanlarının patronu övmek için yansıttıkları slaytta yer alan sıfatların baş harfleri birleşince ortaya çıktığı görülen kelime.