6 Şubat Depremleri’nden bir yıl sonra: Yaralar sarılmadı, kentler iyileşmedi, hesap verilmedi
Spread the love

6 Şubat Maraş Depremleri’nin üzerinden 1 yıl geçti. Deprem güvenli kentler, deprem güvenli yapılar tesis edilmediği için her büyük deprem gibi Maraş depremi de afete dönüştü. Acılarla, sorunlarla geçen bir yılda ne güvenli barınma alanları kurulabildi, ne eğitim, sağlık hizmetleri devreye girdi, ne de sosyal kültürel ihtiyaçlar karşılandı. Özellikle depremde kent merkezinin çok büyük bölümünü kaybeden Hatay halkı derin ve kalıcı bir yıkıma terkedildi. Verilerle sabit bu sonuçlara rağmen ülkeyi yönetenlerin yaptığı tek icraat deprem korkusunu rant için kullanmak ve deprem ülkesinde yeni depremi beklemek.

Depremzedeler için yaşam 6 Şubat 2023’te kaldığı yerde

Kahramanmaraş’ın Pazarcık ve Elbistan ilçelerinde 9 saat arayla yaşanan 7.7 ve 7.6 büyüklüklerindeki depremlerde Hatay, Maraş, Adıyaman başta olmak üzere 15 milyona yakın nüfusun yaşadığı 11 ilde büyük bir yıkım yaşandı.

Resmi verilere göre 53 bin 537 kişi yaşamını yitirdi, 107 bin 213 kişi yaralandı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı verilerine göre Hatay’da 13 bin 883, Kahramanmaraş’ta 7 bin 295, Adıyaman’da 5 bin 826, Malatya’da 4 bin 197, Gaziantep’te ise 3 bin 805 olmak üzere toplamda 38 bin 901 yapı deprem anında yıkıldı. 311 bin bina hasar alarak kullanılamaz hale geldi. Bu denli büyük bir yıkımın ardından hayatta kalanların fiziksel, ruhsal ve toplumsal sağlığını tesis etmek en önemli iş olmasına rağmen AKP iktidarı bambaşka planlar, hesaplar içinde.

Depremden bugüne ne yapıldı, ne yapılmadı, listelemeye çalıştık.

Depremzedeler barınma olanaklarından mahrum bırakıldı

Depremle birlikte çürük yapıların aldığı tahribatlar barınma güvenliğini ortadan kaldırdı. Deprem anında ve sonrasında acil durum yönetimini sağlamakla görevli, ülkenin acil durum planlamasının başındaki kurum AFAD depremden bugüne görevini yerine getirmedi. Deprem bölgelerinde yeterli nitelikte geçici barınma alanı kurulmadı. Hala çadırlarda yaşayan binlerce insan mevcut.

TMMOB raporuna göre deprem bölgesinde geçici barınma ihtiyacı olan 2,5 milyon vatandaşın çok azının ihtiyacı karşılandı. Geçici barınma alanlarında yeterli altyapı hizmetleri sağlanmadı. İçişleri Bakanlığı’na göre, depremden 1 yıl sonra, 215 bin 224 konteynerde 691 bin depremzede yaşıyor.

Barınma alanlarının yer seçiminde yapılan hatalar ve altyapısı kurulmadan oluşturulan çadır kentler, iklim şartlarına ve yangın standartlarına uygun olmayan malzemeden üretilmiş çadırlar, zorlu kış koşullarına dayanamadı. Çadır kentler Adıyaman, Diyarbakır ve Şanlıurfa’da sel ile; Adıyaman, Hatay, Kahramanmaraş ve Osmaniye’de yangın ile; İskenderun’da fırtına ile tahrip oldu. Drenajı yapılmayan konteyner kentleri su bastı. Geçici barınma alanları Maraş’ta ve Samandağ’da deprem enkazlarının biriktirildiği hafriyat sahalarının yakınlarına yapıldı. Depremzedeler hafriyat tozu soludu.

Hatay’da, Gaziantep’te, Adıyaman’da geçici barınma alanlarının yer seçimde, planlanmasında, imalatında, malzeme seçiminde acil durumlar, çevre ve iklim koşulları gözetilmedi.

Antakya halkı hala suya ulaşamıyor

Depremlerde altyapı da hasar gördü. İLBANK verilerine göre 185 km isale hattı, 500 km içme suyu şebekesi, 1.842 km kanalizasyon şebekesi depremden hasar gördü.
Hijyen, beslenme, canlı yaşamı açısından kritik öneme sahip olmasına rağmen içme suyu ve kanalizasyon sistemleriyle ilgili hasar-tespit/tamirat çalışmaları tamamlanabilmiş değil. Özellikle Hatay’da içme suyuna ulaşmak ciddi bir sorun.

Hafriyat terörü ve asbest

Deprem kentlerinin en büyük sorunlarından biri herhangi bir önlem alınmadan yürütülen vahşi yıkım ve enkaz molozu taşıma/biriktirme süreci oldu. Yıkılan, ağır hasar gören yapıların enkazları bilim ve meslek insanlarının itirazlarına rağmen asbest kontrolü yapılmaksızın toplandı. Yapı malzemelerindeki asbest vb. kimyasallar kentlere yayıldı. Özellikle çok sayıda yapının yıkıldığı Hatay ve ilçelerinde, Nurdağı, Adıyaman, Maraş ve bazı ilçelerinde enkaz hafriyatları nedeniyle yaşanan kirlilik halk sağlığına zarar verdi.

Türk Tabipleri Birliği ve Temiz Hava Hakkı Platformu 6 Şubat Maraş Depremleri’nin ardından Kahramanmaraş ve Adıyaman’da asbest kontrolü yaptı. Kahramanmaraş merkezde alınan 21 numuneden 8’inde, Elbistan’da alınan 15 örneğin 2’sinde, Adıyaman’dan alınan 30 örneğin 2’sinde farklı türlerde asbest tespit edildi.

Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi’nin Hatay Serinyol, Antakya, Samandağ, Yeşilköy ve Defne’de depolama alanlarında, bina enkazlarında, yerleşim alanlarında, faunada, toprak yüzeyinde ve inceleme sırasında kullanılan aracın üzerinden alınan toplam 45 adet katı ve toz numuneden 16’sında asbest lifleri tespit edildi. Hatay’da hala hafriyat çalışmalarının devam ettiği düşünülürse halk bir yıldır asbest soluyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı konuyla ilgili tüm taleplere rağmen hiçbir adım atmadı.

Barınma güvenliğini sağlamak yerine el koyma yasası

6 Şubat Depremleri sonrasında ilk yasal düzenleme Afet Yasası’nda yapıldı. “Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” 9 Kasım 2023’te TBMM’den geçti.

Yasa, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı altında çalışacak “Kentsel Dönüşüm Başkanlığı”na rezerv yapı alanı ilan etme yetkisi verdi. Riskli yapılarda kentsel dönüşüm kararı için gereken üçte iki çoğunluk şartı yerine ‘50+1’ yani salt çoğunluk yeterliliği getirildi. Riskli yapıların tespiti ve tahliyesi için mahkeme kararı şartı kaldırıldı, idari karar yeterli sayıldı. AKP iktidarı depremi, depremin yıkıcılığını gerekçe ederek kent merkezlerindeki yeni imar rantının hesabını yapmış oldu.

Yasanın üzerinden çok geçmeden İstanbul Çengelköy’de bir kısmı Diyanet Vakfı’na ait 29 Mayıs Sitesi rezerv yapı alanı ilan edildi. Beyoğlu Belediyesi yasanın hemen ardından muhtarlıklara rezerv yapı tespiti çalışmasıyla ilgili yazı gönderdi, ilçede dönüşüm planı hazırlaması için özel bir şirketi görevlendirdi.

Deprem kentleri inşaat patronlarına sunuldu

Depremin ardından yıkılan kentler için bütüncül bir planlama yapılmadan inşaat harekâtı başlatıldı. Hedef yıkılan kentleri rehabilite etmek, yaşanabilir hale getirmek değildi. Kentin çeperinde uydu kent inşaatları başlatıldı. Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki’nin kamuoyuna verdiği bilgiye göre 170 bin konut için ihale yapıldı. Bakanlık ve TOKİ açtıkları ihalelerle müteahhitlere can suyu vermiş oldu.

Kentlerin yıkılan merkezleri değerli arsalar olarak görüldü. 4 Nisan 2023’te, 7033 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile Antakya’da depremden etkilenen bir bölge riskli alan ilan edildi. 14 Kasım 2023’te, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Kentsel Dönüşüm Başkanlığı yeni çıkan “6306 Sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”u gerekçe göstererek Antakya-Defne ilçelerinde 207,35 hektarlık alanı rezerv yapı alanı ilan etti.

Riskli/rezerv alan ilan edilerek el konulan Hatay’ın tarihi merkezinde, Antakya ve Defne ilçelerinde, Çevre Şehircilik ve Kültür Turizm Bakanlıkları ile Türkiye Tasarım Vakfı arasında yapılan protokolle dönüşüm projesi yapıldı. Vakfın YK Başkanı ve Hatay’da yürütülen projenin başında olan isim yıllardır kamu ihaleleriyle ihya olan yandaş Kalyon Holding’ten Mehmet Kalyoncu!

Yıkılan yapıların müteahhitleriyle ilgili dava süreçleri başladı

Depremde yıkılan yapıların bazılarının müteahhitleri, sahipleri hakkında açılan davalar başladı. Depremin ardından 99 müteahhit, 149 yapı sorumlusu, 13 yapı sahibi ve yapıların taşıyıcı elemanlarına zarar veren 18 mülk kullanıcısı olmak üzere toplam 279 kişi tutuklandı.

Adıyaman’da yıkılan ve 72 kişinin yaşamını yitirdiği İsias Otel’in sahibi ve müteahhidi Bozkurt ailesinin yargılandığı dava başladı. Maraş’ta 1400 kişinin yaşamını yitirdiği Ebrar Sitesi müteahhidi, Hatay’da 1000’den fazla insanın yaşamını yitirdiği Rönesans Rezidans’ın müteahhidi hakkındaki dava süreci ise henüz başlamadı.

Yargılanmayan sorumlular: İktidarlar, Bakanlar, belediye başkanları, AKP’liler…

Katliama dönen 6 Şubat Maraş Depremleri’nin sorumlusu sadece müteahhitler değildi. Yapıların deprem dirençsiz inşa edilmesine göz yuman, denetlemeyen, imar aflarıyla affeden yerel ve merkezi yönetimler asıl sorumlular olmasına rağmen haklarında herhangi bir soruşturma ve/veya yargılama yok.

AKP 22 yıllık iktidarında yapıları, kentleri depreme hazırlamadı. 99’ sonrası yapılan yapılar da depremde enkaz haline geldi. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yıkılan yapıların inşa yıllarını açıklamaktan kaçınsa da meslek odalarının ve bilim insanlarının depremin ardından yaptığı gözlemler, hasar tespit çalışması yapan mühendislerin gözlemleri yeni yapıların da yıkıldığını gösteriyor.

Özetle bugün bile inşa edilen yapıların yönetmeliklere uygun yapılmasını garanti altına alacak kamusal denetim hala yok. Yapı denetim görevi özel sektöre devredilmiş durumda. Müteahhitler kuralsız, denetimsiz çalışmaya devam ediyor.

6 Şubat Depremleri’nin yıldönümünde önümüzde duran bu tablo başta İstanbul olmak üzere deprem bekleyen bir çok kent için ne yazık ki benzer sonuçlar, acılar, yıkımlar olacağını gösteriyor.

Yaşamlarımız ve geleceğimiz için deprem gerçeğini unutmamak ve deprem güvenli/dirençli kentler için harekete geçmek önemli ve zorunlu.

politeknik.org.tr


Spread the love