Savaşın halkın yararına olmadığı söylüyoruz yıllardır. Fakat Saray savaş dedi ilk günden beri, cihatçılarla kol kola girdi, kendi çıkarlarını ülkenin çıkarı yaptı. İnsanlar öldü, ölmeye devam ediyor. Bu savaş bizim değil ve bir geleceğimiz olacaksa ancak savaşı durdurarak olacak. Sınırın hemen dibinde Suriye’de savaş 10 yılını doldururken, yaşamını yitiren, yerinden
Suriye sınırında devam eden savaşın bütçesi yine çalışanlara ödetilmek isteniyor. BOTAŞ, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı işbirliğiyle çalışanların maaşından savaşa destek için zorunlu kesinti yapacağını açıkladı. Türkiye sınırındaki Afrin savaşının bütçesi emekçilerden kesilecek. BOTAŞ, çalışanlarına mail atarak, savaş nedeniyle oluşan maddi ihtiyaçların karşılanması için çalışanların maaşlarından kesinti yapılarak ‘zorunlu bağış’
Ölüm, bir yaşam formunun sona ermesidir. Son yıllarda bolca kullanılan kavramlardan biri haline geldi ölüm. Yaşam formunun sonunun muhtelif biçimleri var. Dumanlı veya tozlu hava sonucu boğularak veya kanser olarak yaşamınız sonlanabilir. Genetiği değiştirilmiş gıdaları tüketip yine kanser ya da başka biçimlerde hayatınızı kaybedebilirsiniz. Yeterli ve dengeli beslenmezseniz, açlıktan iflas
İnşaat Mühendisleri Odası Van Şubesi, Hakkari Yüksekova’da savaş nedeniyle yaşanan yıkımın boyutuna dikkat çekti: “Van depreminde bu kadar bina yıkılmamıştı” İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Van Şubesi, Hakkari’nin Yüksekova İlçesi’ndeki çatışmalar sonrasında kentin büyük oranda yıkıma uğradığını açıkladı. Kentte hasar tespit çalışmalarıyla ortaya çıkan verileri kamuoyu ile paylaşmak amacıyla basın açıklaması gerçekleştiren
İstanbul Atatürk Havalimanı’nda 41 kişinin yaşamını yitirdiği silahlı ve bombalı intihar saldırılarının üzerinden bir saat geçmeden yayın yasağı getirilince hükümetin daha önceki katliamlardaki refleksleri akla geldi. Türkiye tarihinin en ağır katliamlarının yaşandığı saldırıların hiçbirinde AKP’li sorumlular istifa etmedi, bütün vakalarda yayın yasağı getirilmişti 28 Aralık 2011 – Uludere Roboski Katliamı‘nda 34 yoksul köylü
Bugün, Diyarbakır`ın Sur İlçesinde iç savaş görüntüsü veren ciddi bir şiddet ve yıkım yaşanmaktadır. En temel ihtiyaçların bile karşılanamadığı, halkın zorla yerinden edildiği bu çatışma ortamında şiddet haberleri sıradanlaşmış, ölümler ve yaralanmalar adeta olağan hale gelmiştir. Yüzyıllarca ayakta kalmayı başarmış tarihi ve kültürel miras öğeleri birbiri ardına yok olmakta, geri
Mor kurdeleli beyaz baretleri ile kadın mühendis, mimar, şehir plancıları bugün (1.01.2016) Kadıköy, Khalkedon Meydanı’ndaydı. TMMOB’li kadınlar yaptıkları basın açıklamasında “Yeni yıl dileğimiz BARIŞ!” dediler. Yeni yılın ilk günü TMMOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulu (İKK) Kadın Komisyonu çağrısıyla kadınlar Kadıköy Khalkedon Meydanı’nda barış mücadelesi için bir araya geldi, basın açıklaması
Havuz medyası, AKP’nin Kürt illerinde sürdürdüğü savaşın karşısında duran HDP’li belediyeleri hedef gösterip, yetkilerinin tırpanlanması için Büyükşehir Yasası’nda değişikliğe gidileceğini öne sürdü. AKP operasyonlarının sözcüsü gibi çalışan yandaş Sabah Gazetesi; HDP’li belediyeleri hedef göstererek belediyelerin güvenlik güçleriyle işbirliği yapmadığını, belediyeye ait iş makinalarıyla hendek kazılıp, bomba döşendiğini iddia etti. Sabah,
7000 yıldır kesintisiz yaşamın sürdüğü insanlığın ortak değeri olan Diyarbakır Surları ve Hevsel Bahçeleri’nin UNESCO Dünya Kültür Mirası olarak tescillenip koruma şemsiyesi altına alındığı bir dönemde, Sur içinde sokağa çıkma yasaklarıyla başlayan, barikatların yükselmesiyle devam eden şehir savaşı, doğal afetin sonuçlarını aratmayacak bir tabloyu ortaya çıkarmıştır. İnsanların ölümüne, binlerce kişinin
“Ülkenin her yanından ağıtlar yükseliyor, kentler, yaşam alanları kuşatılarak çatışma ve katliamlarla, ülke adım adım savaşa sürükleniyor. Gençlerin, yoksulların kanının aktığı, analarımızın gözyaşının kurumadığı, halklarımızı geri dönülmez biçimde kaosa sürükleyen bu gelişmelere seyirci kalınamaz! Bugün bir kez daha Meclis önündeyiz. İşçiler, kamu emekçileri, tabipler, mimarlar, mühendisler olarak bir kez daha,
12 Ekim’de 10.04’ten itibaren #HayatıDurduruyoruz. Parklarımızı, meydanlarımızı, forum alanlarımızı katliamda hayatıdurduruyoruzyitirdiğimiz kardeşlerimizi anmak; hesap sormak için eylem alanına dönüştürüyoruz; mahallelerimizi, semtlerimizi, sokaklarımızı komşularımızla birlikte yasımızın simgeleriyle donatıyoruz; yasımızla yaşamı savunanların direnişine can katıyoruz. Katili tanıyoruz… Korkmuyoruz… Halka alçakça saldıranlar bilmelidir ki, bugün vicdanlarımızda en ağır cezayı alanlar, yarın adalete hesap
Ankara’da gerçekleşecek Emek, Barış ve Demokrasi Mitingi öncesinde Ankara Tren Garı Kavşağı’nda arka arkaya iki patlama oldu. Patlama öncesinde olay yerinde hiç polis görünmezken, patlamadan sonra TOMA eşliğinde alana gelen çevik kuvvet tepki gösteren kitleye, yerde yatan yüzlerce yaralı ve ölüyü gözetmeden gaz bombalarıyla saldırdı. Canlı bomba eylemi olduğu düşünülen saldırı
80’li-90’lı yıllarda doğduysanız ve az da olsa politik bir çevreniz varsa, Türkiye’nin yakın tarihine dair yüksek olasılıkla duyduğunuz, dinlediğiniz günler, olaylar hatta katliamlar vardır. İlk olarak bu olayların ne kadar korkutucu olduğuna erer aklımız. Birileri çeşitli sebeplerle başka insanların canını yakmıştır. Acısı, hüznü yanı başımıza kadar gelir. Her anıldığında, bir
İkinci Büyük Emperyalist Savaşı, 1 Eylül 1939 günü Nazilerin Polonya’yı işgaliyle başladı. Ardında elli iki milyon ölü, milyonlarca yaralı, sakat ve moloz yığını haline gelmiş kentler ile büyük bir acı ve gözyaşı bıraktı. İnsanlık tarihinin bu en acımasız, en kanlı ve en kirli savaşının başladığı gün, yani 1 Eylül, Dünya
Barış Bloku, AKP’nin savaş politikalarına karşı “Barış” talebini yükseltmek için İstanbulluları 9 Ağustos’ta Barış Mitingi’ne çağırıyor Barış Bloku, Tayyip Erdoğan’ın ve AKP’nin iktidarını yeniden tahsis etmek uğruna yürüttüğü kirli savaş politikalarına karşı “Barış” talebini yükseltiyor. İstanbul Barış Bloku adına DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu, HDP milletvekili Beyza Üstün, HDP MYK
Çatışmasızlık süreci bitti. Türkiye ve bölge için yeni bir dönem başladı. Hiçbir zaman gerçek bir çözüm sürecine evrilmemiş olan ve temelde her iki taraf için de son büyük hesaplaşma öncesi güç biriktirme ve konjontürel olarak mevzi kazanma amacı taşıdığı yürütülüş biçimi itibariyle aşikar olan süreç, temelde ABD-İran anlaşması olmak üzere
AKP’nin kirli savaş politikalarını ve ülkenin dört bir yanında toplumsal muhalefete yönelik operasyonlarını kamuoyuna duyuran Sendika.Org’a erişim TİB tarafından engellendi Son günlerde başlayan ülke içindeki ve dışındaki savaş operasyonlarını, toplumsal muhalefete dönük saldırıları yaptığı haberlerle kamuoyuna duyuran Sendika.Org’a ve bazı haber sitelerine erişim, 25 Temmuz’un ilk saatlerinden itibaren TİB tarafından engellendi.
KESK, DİSK, TMMOB ve TTB’li kadınlar olarak birçok kez barış için bir araya gelerek, savaş çığırtkanlığına, savaşa, şiddeti körükleyen açıklamalara ve baskılara karşı sesimizi yükselttik. Her zaman savaşın eril şiddeti meşrulaştırdığına dikkat çekerek, “Barış istiyoruz!” dedik, “hakların kısıtlanmasına, kadına karşı şiddete tahammülümüz yok” dedik. Savaşa ve şiddete; çeşitli gerekçelerle hakların
Kobanê Direnişi’ne ses vermek için ODTÜ’den AKP Genel Merkezi’ne yürüyen üniversitelilere A1 kapısında polis saldırdı. İÜ ve ODTÜ’deki saldırılar üzerine Cebeci öğrencileri acil eyleme geçti, polis saldırısı Cebeci’de de yaşandı. Yerleşkeye ve fakültelere giren polis, akademisyenleri, üniversitelileri ve basın emekçilerini darp ederek gözaltına aldı. Muhabirimiz de gözaltında ODTÜ IŞİD’in Kobanê’de, AKP’nin
Ortadoğu’da halklar katlediliyor. Bölgenin emperyalist planlar doğrultusunda yeniden kurgulanmasında gerici-islamcı çetelere rol veriliyor. Bu kaynayan kazanın en kirli parçalarından birini de AKP oluşturuyor. AKP, eli kanlı çete IŞİD’e her türlü desteği verirken, savaş; halkları canından, yerinden, yurdundan ediyor. AKP’nin gerici ve kirli savaş oyunu binlerce Kobaneliyi, Suriyeliyi, Rojavalıyı, Türkmen’i, Ezidi’yi