Sümbül Dağı’ndan geriye kalanlar – Eren Can
Spread the love

1969 yılında üniversiteliler tarafından yapılan ancak 1999’da devlet tarafından yıkılan Devrimci Gençlik Köprüsü’nü yeniden yapmak için çıktık yola. “Barışa Köprü Ol” kampanyasının ilk ayağı Bostancı’da yapılan konser olmuş, binlerce Kürt ve Türk genci birlikte halaylar çekmiş, saatlerce eğlenmişti. Ama şimdi sıra Hakkari’deydi. Yol zorlu ve uzundu. Hakkari’ye gidecektik. 30 Eylül sabahı İstanbul’dan başladı yolculuğumuz. Yola çıkarken kafamızda yapmak istediğimiz şeyler vardı. Hakkari’ye gidecek Kürt halkıyla kaynaşacak, evlerinde kalıp sofralarını paylaşacaktık. Bizim için tarifsiz bir deneyim olacak, onlardan birçok şey öğrenecek o coğrafyayı canlı gözlerle görmüş olacaktık.

30 saat süren bir yolculuktan sonra Hakkari’ye 30 kilometre kala Devrimci Gençlik Köprüsü’ne vardık. O anda otobüsten inip köprüye gittiğimizde hiçbir yorgunluk kalmamıştı üzerimizde. Koşuyorduk adeta, köprü bizi davet ediyordu. Türkiye’nin bütün illerini temsil eden tişörtlerimizle koştuk köprüye. Ve sloganlarla, marşlarla geçtik üstünden. 81 ili temsil ederek orada “kardeşliğin ülkesinin” fotoğrafını çektirdik. Köprünün karşısına geçtik, öylece durduk. Zap Suyu’na baktık hırçın ve asiydi tıpkı Hakkari gibi. Sonra otobüslere yöneldik. Tam binmiştik ki geri indik ve bir kez daha gittik Devrimci Gençlik Köprüsü’nün yanına. Bir şey eksik kalmıştı. Hep beraber dizildik ve yumruklarımız sıkılı Dev-Genç Marşını okuduk.

Hakkari halkının misafirperverliği
Yola devam edip Hakkari’ye vardığımızda Belediye binası önüne geldik. Asıl şaşkınlığı orada yaşadık. Bizi orada binlerce kişi karşıladı. Nasıl da çoşkuluydular. Herkes sarılıp kucaklıyordu bizi. Halaylar kuruldu hemen. O anda kendimizi gerçekten farklı hissettik. Bir halkın barışa özlemi bu kadar açık ve net görülmemişti sanırım. Barış elçileri dediler bizlere, gururlandık. Sonra evlere dağılma sırası geldi. İkinci büyük şaşkınlığı da orada yaşadık. Tüm Hakkarililer misafir almak için birbirleriyle yarışıyordu adeta. Belediye bir masa açmış isim topluyordu. Orada kendisine sıra gelmeyeceğini düşünenler ise gördüğü öğrenciyi evine davet ediyordu. Bir halkın misafirperverliğini gördük o an. Tüm öğrenciler 5 dakikada ev buldu. Evine misafir alamayan Hakkari’liler ise belediyeye küstü.

1 Ekim gecesini bütün üniversiteliler Hakkari halkının evlerinde geçirdi. O gece evlerde saatlerce sohbet edildi. Kimi evde yöresel kıyafetler denendi, Hakkari şehrinin tarihi konuşuldu, kimi evlerde saatlerce Kürt sorunu konuşuldu ama bütün evlerde bolca çay içildi. Evlerde kaldığımız gece çok farklı bir tecrübe oldu. Bir halkın acılarını bizzat kendilerinden dinledik. O acıları yüreğimizde hissederek. Devletin provakasyonlarını, Kürt halkının cemaate bakışını, Geçitli Köyü katliamını konuştuk. Hakkari halkı cemaat konusunda çok net, şehrimize sokmayız diyorlar. Cemaat dersanesini kurmuş ama öğrenci bulmakta zorlanıyor. Hakkari’liler şehirlerinde cemaat örgütlenmesini istemiyor.

Hakkari halkı çok örgütlü ve bilinçli bir halk. Şehirde yaşayan 7’den 70’e herkes politik. Hakkari halkının en çok yakındığı konu da egemen medya. Egemen medyanın onları “terörist” ve “bölücü” olarak göstermeleri en büyük rahatsızlıkları. Yapılan haberlerde Geçitli katliamının PKK’ye mal edilmesi bu öfkeye tuz biber ekmiş. Büyük kanalların muhabirleri bölgede çok sık yalan haberlerle halkı farklı göstermeye çalışıyor. Yalan haberlere bir örnek verecek olursak şehrin göbeğinde yapılan çekim sınırötesi diye çok rahat söylenebiliyor.

Konser coşkusu
2 Ekim, Hakkari’de köprünün açılışının kutlanacağı konserin günüydü. Öncesinde bir kısım üniversiteli arkadaşımız şehri gezerken, bir grup arkadaş da yakınlarını kaybeden evlere taziye ziyaretinde bulundular. Heralde bu yolculuktan en çok etkilenen arkadaşlar taziye ziyaretlerine katılan arkadaşlar oldular. Kürt halkının acılarına çıplak gözle tanık oldular. Aynı evde asker çocuğu ile gerilla çocuğunun resimlerini duvarlara asan gözü yaşlı analar gördüler.

Konser vakti yaklaşınca belediyeden stadyuma doğru yürüyüşe geçtik. Yaklaşık 300 kişi başladığımız yürüyüşe Kürt gençliği kısa sürede dahil oldu ve stadyuma çok kalabalık bir kitle halinde topluca girdik. Stadyumda Hakkari’liler bizleri “Hakkari sizinle gurur duyuyor” sloganları ile karşıladılar. Bizim cevabımız da “Gençlik sizinle gurur duyuyor” oldu. Konser çok çoşkulu ve güzel geçti. Ama konserin en çoşkulu anı Kolektiflerin konuşması sırasında yaşandı. Stadyum “Direne direne kazanacağız” ve “Katil “Erdoğan” sesleri ile inledi. Stadyumda konuşma esnasında da geçen “yumurta atan gençler taş atan çocukların yanında” pankartı çok büyük bir alkış aldı. Bu kadar büyük bir alkışı açıkçası biz bile beklememiştik. Saatlerce süren konserde binlerce genç birlikte halay çekti. Defalarca “Gençlik barışa köprü olacak” diye haykırıldı. Ve 3’te başlayan konser 8 buçuk gibi sona erdi.

”Hakkari’de onurlu ve başı dik bir halk gördük”
Konserin sona ermesiyle bütün kitle belediyeye yürüyüşe geçti. İnanılmaz bir çoşku vardı. Belediye önüne otobüslerimizin gelmesiyle vedalaşma başladı ama Hakkari halkı bizleri bırakmak istemiyordu. Omuzlara alındık, tek tek herkesle vedalaştık, sarıldık, bir daha geleceğimize söz verdik ve otobüslere bindik. Tarifsiz bir veda oldu. Konvoylar kuruldu arkamızdan, yolda tekrar durup halaylara başladık.

Hakkari halkı bizlere barış elçisi dedi, biz de onlara bir söz verdik. Üniversitelerimizde barış için mücadeleyi büyüteceğiz, Şerzan Kurt gibi Kürt üniversitelilere yönelen faşist saldırıların önünde siper olacağız, yaşadıkları acıları, orada gördüğümüz dinlediğimiz şeyleri herkese anlatacağız.

Hakkari’de onurlu ve başı dik bir halk gördük. Hakkari’li yoldaşlarımızı asla unutmayacağız, biliyoruz ki onlarda bizi asla unutmayacak. Konserde Hakkari halkına veda ederken hem Türkçe hem Kürtçe söylediğimiz bir şey vardı onu bir kez daha söylüyoruz: “Barış şüphesiz ki en çok size yakışır. Hoşçakalın. Acınız acımız, onurunuz onurumuz, mücadeleniz mücadelemizdir. Unutmayın bu topraklarda ne Deniz Gezmişler ne de canını Kürt halkına feda eden Kemal Pirler biter.”


Spread the love