Orman yangınları durdurulamaz mı? – Ersin Kiriş

Adrasan, Maltepe, Gelibolu.. Orman yangınları bu yıl da gündemimizde. Haberini aldığımızda boyutlarını gözümüzde canlandırmakta zorlanırız. ‘Bilmem kaç futbol sahası kadar alan yandı’ ifadeleri kulağımıza çalındığında somutlanır felaket kafamızda. Ülke ormanlarının 12 milyon hektarı yani %57’si ‘orman yangınlarına karşı hassas’ iken yangın kontrolü nasıl sağlanacak?

Orman, içinde yaşayan tüm canlıların birbiriyle etkileşim halinde olduğu dinamik bir denge sistemi. Böylesi bir ekosisteme yol, yapı, ağaç kesimi, otlatma, tarım faaliyeti vb. her türlü müdahalenin denetimi ve risklerinin analizi gerekiyor. Ormanlık alan çevresinde yerleşim ve tarım alanlarının varlığı yangın ihtimalini artırıyor. Birçok orman yangını orman ekosistemine kontrolsüz müdahaleler sonucu meydana geliyor. Bunlar arasında orman alanının farklı işlevlendirilmesi amacıyla kasti müdahaleler de bulunuyor. En yaygın nedenler ise ihmal- kaza, faili meçhul ve kasıt olarak sıralanıyor.

Türkiye’de orman yangınları konusunda istatistiği Orman Genel Müdürlüğü (OGM) tutuyor ve yayımlıyor. 2014 yılında ülke genelinde 3117.34 hektar, 2013 yılında 11,456 hektar orman alanının, 2003 ile 2014 yılları arasında ise 100,141 hektar alanın yandığı açıklandı. Bunlar resmi rakamlar ve istatistiklerin güvenilirliği konusunda şaibe sözkonusu. Örneğin Orman ve Su İşleri Bakanı’nın 350 hektar olarak açıkladığı ve muhtemelen OGM kayıtlarına da böyle girecek olan 26 Haziran’da Antalya’nın Kumluca İlçesi’nde Adrasan ve Olimpos arasındaki orman yangınında 1000 hektar kızılçam ormanı kül oldu.

Orman yangınları ile nasıl mücadele edileceği, yangının nasıl yönetileceği, müdahale ekiplerinin niteliği, yanan alanın nasıl rehabilite edileceği konuyla ilgi kritik başlıklardır. Yangınların önüne geçilebilmesi ve oluşan yangınların daha erken müdahale ile kontrol altına alınabilmesi sürecine yangın yönetimi denir. Bu sürecin niteliği, yangın güvenliğini belirliyor.
Orman yangınları konusunda OGM’ye bağlı Orman Yangınlarıyla Mücadele Şube Müdürlüğü yetkilendirilmiş durumda. Antalya Adrasan’da Erentepe köyü yakınlarında nedeni henüz açıklanamayan yangın sonrasında Türkiye Ormancılar Derneği’nin hazırladığı rapor, gerek Adrasan yangınında gerek de Türkiye’deki orman yangınlarıyla ilgili önemli verileri/eksiklikleri ortaya koyuyor.

Yangına dirençli orman hazırlığı yok
Orman yangınları yönetiminin en önemli parametrelerinden birisi ormanın yangına dayanıklı hale getirilmesidir. Bunun için temel anlayış yangın amenajmanıdır. Yangın amenajmanı orman yangını önlemlerine bütüncül bakıştır. Orman/tarım alanı, orman/tesis alanı, orman/yerleşim yeri arakesitlerinden net şekilde belirlenmesi, ekolojik faktörlerin ortaya çıkarılması, yangın kontrol etkinliklerinin belirlenmesidir. Konuyla ilgili OGM’nin hazırladığı Yangına Dayanıklı Orman Tesisi Projesi’nin (YARDOP) hayata geçirilmediği Adrasan yangınında ortaya çıktı.

Yangını yönetme hazırlığı bulunmuyor
Orman yangınlarına karşı mücadelede orman yollarının, emniyet yol ve şeritlerinin yangının yarattığı yoğun duman altında kolaylıkla okunup tanınabilecek nitelikte tabelalarla tanımlanması gerekirken genel olarak maliyeti düşük olan bu önlemin alınmadığı ortaya çıktı. Etkin tanımlama ve tabelandırma, yangına karşı alınmış yangın yönetimi kritik, ekonomik bir önlemdir.

Deneyimli personele sürgün, sahaya taşeron
Orman yangınlarıyla mücadele çalışma yürütülen bölgenin topoğrafik yapısını, rüzgar özelliklerini, orman karakterini, yerel bilgi ve deneyimi gerekli kılıyor. Adrasan yangınında alanı ve yangını bilmeyen, deneyimsiz personelin yangınla mücadele çalışmalarının öncesi ve sonrasında etkili olamadığı görüldü. Uzun yıllar görev yapan bölgeyi iyi tanıyan personeller AKP iktidarının rotasyonu nedeniyle gönderilmişti.

Orman Yangınlarıyla Mücadele Şube Müdürlüğü’nde kadrolu ve mevsimlik yangın işçileri çalışıyor. Yangın güvenliğini ‘mevsimlik’ gören OGM tarafından istihdam edilen mevsimlik orman yangın işçileri 5 ay 29 gün çalışıyorlar. Yangın işçilerinin taşeron olarak istihdamı, yarattığı sirkülasyon, yeterli eğitim ve bölge deneyiminin sağlamaması nedeniyle yangınla mücadeleyi zorlaştırıyor.

Orman niteliğinin korunmasında olumsuzluklar da var
3071 Sayılı Orman Kanunu yangın görmüş ormanların korunması adına yanan alanı derhal tel örgüyle çevrilmesi ve yeniden ağaçlandırılmasını zorunlu kılıyor. Bu zorunluluğun delindiği örnekler de var. 1999 yılında Antalya Kundu’da, 2007 yılında Muğla’nın Milas Güvercinlik Koyu’nda orman yangınlarının ardından otel inşaatları yapıldı.

Yangın güvenliğini yangın anındaki müdahaleye daraltan ‘orman yangınlarıyla mücadele’ anlayışı, ormanı korumadığı gibi getirdiği yüksek söndürme maliyetlerini halkın sırtına yüklüyor. Ormanların korunabilmesi, yangın güvenliğinin bütüncül plan dahilinde hayata geçirilmesi mümkündür.

Ersin Kiriş / İnşaat Mühendisi-İş Güvenliği Uzmanı

Politeknik YK üyesi