HKMO: “Marmara Depremi ve İhmallerin 10. Yılı”

Büyük kayıplara neden olan, 7.4 büyüklüğündeki 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi‘nin üzerinden 10 yıl geçti, ama ülke olarak acımız hala tazeliğini koruyor. Ne yazık ki, siyasal iktidarlar, yüzyılın en büyük ve yıkıcı depremlerinden olan ve felakete dönüşen bu doğal afetten herhangi bir ders çıkarmamış olacaklar ki geçtiğimiz 10 yıl içinde konuyla ilgili gerekli çalışmaların ve düzenlemelerin yapılmadığı görülmektedir.

Türkiye‘nin önemli bir deprem kuşağı üzerinde bulunduğu, yaşanacak olası bir depremde büyük kayıplara neden olabilecek risklerin halen ciddi boyut taşıdığı  bilinmektedir. Yıllardır düzenlenen bilimsel kongre ve sempozyumlarda bu konuya dikkat çekilmekte, kaybın en alt düzeye indirilmesi yönünde öneri ve uyarılar yapılmaktadır. Buna rağmen, özel olarak deprem, genel olarak ise afet yönetimi konusunda kayda değer bir ilerleme olmamıştır. Yapılan düzenlemeler, getirilen uygulama ve yaptırımlar ise bir taraftan kamu denetimini yok ederken diğer taraftan rantı öne çıkarmaktadır. Buna bağlı olarak da geçtiğimiz 10 yıl içinde gerek konut ve işmerkezi olarak kullanılan ve gerekse kamu binası niteliğindeki yapıların depreme dayanıklılığının arttırılması yönünde yeterli çalışmalar yapılmamış, olası riskler için gerekli önlemler istenilen düzeyde alınmamıştır. Başta İstanbul olmak üzere bu yönde ayrılan maddi kaynakların farklı amaçlarda kullanıldığı ise dile getirilmektedir.

Fakat içinde bulunduğumuz süreç, önlem alınması bir yana, eksik de olsa var olan düzenlemelerin ortadan kaldırıldığını göstermektedir. Bunun en büyük göstergelerinden biri Afet İşleri Genel Müdürlüğü‘nün tasfiyesidir. Bu düzenleme ile bu güne kadar Afet İşleri Genel Müdürlüğü tarafından yürütülen hizmetlerin hangi kurum ve kuruluşça yürütüleceği kesin olarak bilinmemekle birlikte bu hizmetlerin de sermayeye açıldığı anlaşılmaktadır. Yeni yasayla kamusal bir hizmet olan Afet Yönetimi hizmetleri ticarileştirilmektedir. Afet ve Acil durum gibi ekonomik, teknik, sosyal, psikolojik boyutların iç içe geçtiği alanlar, uluslararası aktörlerce şekil ve içerik açısından denetlenen, sigortacılık piyasalarının ve özel işletmelerin kontrolüne terk edilmektedir. Afet ve acil durum hizmetleri satılır hale getirilmektedir. Afet yönetiminin de ekonomik ve siyasi fırsata dönüştürülmek için listeye alındığı görülmektedir.

Doğal afetlerin felakete dönüşmemesi için başta mühendislik hizmetleri olmak üzere afet öncesi, afet anı ve sonrasına ilişkin bilgi ve teknolojilerin hayata geçirilmesi gerekmektedir. Ancak var olan kurumsal yapılanmaların daha ileri düzeye taşınması gerekirken gerilemeye gidildiği görülmektedir. Bunun sonuçları da çok yakın bir zamanda Karadeniz‘de yaşanan sel felaketi ile gözler önüne serilmiştir. Uygulamaya konulan politikaların insan odaklı değil de kar odaklı olması, yaşamımızı, bölgemizi ve yurdumuzu gittikçe doğal afetler karşısında daha savunmasız hale getirmektedir. Rant peşinde koşanlar, can ve mal kayıplarını göz ardı etmekte, kendi çıkarlarını insan yaşamının önüne koymaktadır. Yaşanılan afetlerde kaybedilen hayatlar ve beraberinde gelen sosyal yıkımlar ve ekonomik sıkıntılarla boğuşan yurttaş, siyasal iktidarlarca uygulamaya konulan politikalar ile yalnız bırakılmaktadır.

Gündeme gelebilecek doğal afetlerde kayıpların en aza indirilmesi amacıyla yapılacak düzenlemelerin hiç bir siyasi kaygıya ve rant kaygısına kapılmadan gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Bu yaklaşım her şeyden önce bir insanlık görevdir. İnsana ve yaşama saygıdır.  Yerleşim alanlarının seçiminden kentlerin planlamasına, yapı dayanıklılığından zemin koşullarının belirlenmesine ve çağdaş kentlerin yaratılmasına kadar tüm mühendislik hizmetlerinin yürütülmesinde, mesleki etik ve mesleki davranış ilkeleri asla zedelenmemelidir. Hem siyasal baskılara hem de rant ilişkilerine karşı mühendisler onurlu duruşlarını sürdürmelidirler. Yoksa insanlığa ve doğaya karşı hep suçlu kalacaklardır.

Marmara Depremi‘nin 10. Yılında yaşamını kaybedenleri saygı ile anıyor ve afetlerin felaketlere dönüşmemesi için bu süreçte imzası olan herkesi sorumluluğa ve bilinçli olmaya çağırıyoruz.

TMMOB HARİTA VE KADASTRO MÜHENDİSLERİ ODASI