İstanbul 11. İdare Mahkemesi Kanal İstanbul Yenişehir Rezerv Yapı Alanı 1. Etabı için hazırlanan imar planını iptal etti. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin açtığı davada İstanbul 11. İdare Mahkemesi Kanal İstanbul Projesi kapsamında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın hazırladığı Yenişehir Rezerv Yapı Alanı 1. Etabı 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı ve 1/1000 ölçekli
Jeofizik mühendisi deprem bilimci akademisyen Dr. Savaş Karabulut, iktidarın Haziran’da temelini atacağını dile getirdiği Kanal İstanbul projesinin yaratacağı etkileri 30 madde halinde sıraladı. İstanbul kentinin ihtiyaçları yerine inşaat sermayesinin ihtiyaçlarının esas alındığı, kentin doğal varlıkları üzerinden yeni bir sermaye birikim süreci inşa etmeyi hedeflenen Kanal İstanbul projesine itirazlar bitmiyor. Jeofizik
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Kanal İstanbul projesi için plan değişikliği yaptı. Değişiklikle Karadeniz kıyısındaki lojistik alanı ve güzergah üstündeki “Teknoloji Geliştirme Alanı”,“Fuar ve Kongre Alanı” ise konut alanına çevrildi. Bakanlık bu değişiklikle bir kez daha projenin emlak projesi olduğunu, İstanbul’a temiz su ve hava, gıda, yaşam sağlayan bölgenin inşaat sermayesinin
Maden Mühendisleri Odası hazırladığı Kanal İstanbul Raporunu açıkladı: Hafriyat ve patlatma hesapları yanlış, maliyet açıklanandan çok daha fazla. Maden Mühendisleri Odası 1 Aralık Salı günü düzenlediği basın toplantısı ile Kanal İstanbul Kazı Patlatma Nakliye Teknik Değerlendirme Raporu’nu kamuoyu ile paylaştı. Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi’nde yapılan basın toplantısına Maden Mühendisleri
İstanbul’un en önemli gündemlerinden birisi şüphesiz, kentin doğal yaşam alanları, temiz su varlıkları, orman ve tarım havzası üzerine yapılmak istenen Kanal İstanbul projesi. Kentin, halkın varlıkları, geleceğe taşıması gereken değerleri, özünde bir emlak projesiyle bir kez daha inşaat sermayesine birikim aracı olarak sunuluyor. İstanbul halkı tehlikenin, geri dönüşün mümkün olmayacağının
İstanbul’a vereceği zararlar bilimsel verilerle ortada olan kanal projesinin referandumu yapılamaz. İstanbul’un yaşam alanları, suyu, nefesi seçim konusu edilemez. Bu proje İstanbul’un ihtiyacı değil, inşaat sermayesinin besleneceği kapsamlı bir emlak projesi. İstanbul’un en önemli gündemi Kanal İstanbul projesi desek yanlış olmaz. 2011 yılında Tayyip Erdoğan’ın seçim projesi olarak ilan ettiği
Kanal İstanbul doğaya, kente, yaşama düşman, İstanbul’u parsel parsel satma ve yok etme projesidir. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Saray talimatıyla Kanal İstanbul projesi ÇED Raporu’nu 23 Aralık Pazartesi günü askıya çıkardı. İstanbul’un ormanlık alanlarını, tarım arazilerini, yeraltı ve yerüstü su havzalarını, havasını ve doğal yerleşim alanlarını parsel parsel satmayı hedefleyen
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın yeniden gündeme getirdiği Kanal İstanbul projesine tepkiler büyüyor. İstanbul’a su sağlayan havzanın, tarım alanlarının ortasından geçen, yeni imar alanlarıyla kentin varlıklarını inşaat sermayesine sunan projeye karşı meslek insanları uyarılarına devam ediyor: Ya Kanal, Ya İstanbul! Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın yeniden gündeme getirdiği, ÇED raporu 24 Aralık 2019’da apar
İstanbul’un doğal yaşam alanları üzerine tahribat yapılarak inşa edilen 3. Havalimanı’ndan sonra bölge imara açılıyor. Toplam 2,7 milyon metrekarelik arazideki hissedarlar ise tanıdık: AKP Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, AKP İstanbul Milletvekili Ahmet Hamdi Çamlı, THY, Emlak Konut ve İlim Yayma Cemiyeti. Sözcü’den Özlem Güvemli’nin haberine göre, Arnavutköy’de 3. Havalimanı, Kanal
Kanal İstanbul projesi için İBB, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı protokol imzaladı: Sazlıdere su varlığı olmaktan çıkarılıyor, talanın lokomotifi TOKİ Erdoğan’ın “İstanbul’a güzellik katacak stratejik bir damga vuracağız” dediği, İstanbul’un ormanlık alanlarını, tarım arazilerini, yeraltı ve yerüstü su havzalarını, doğal yerleşim alanlarını ‘ulaştırma’ projesi adı altında imara
İstanbullular, Kanal İstanbul Projesi’nin ÇED toplantısını protesto etti. Birçok kişinin alınmadığı salonda oturum açılışına itiraz eden yaşam savunucuları “Yıkımın ÇED’i olmaz” dedi Kanal İstanbul Projesi’nin bugün (27 Mart) Arnavutköy Belediyesi Kültür Merkezi’nde yapılan Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) halkın katılım toplantısına gelen İstanbulluların birçoğu salona alınmadı. Salona giren İstanbullular kente, su
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Kanal İstanbul projesine ilişkin Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) başvuru dosyasının uygun buldu ve ÇED sürecinin başladığını duyurdu. İstanbul’u su varlıklarını, doğal yaşam alanlarını yok edecek proje için Bakanlık onayı ilan edilmiş oldu. İnşaat şirketleri ise projenin rantını çoktan paylaşmış durumda İstanbul’un doğal yaşam alanlarını, su varlıklarını
Kanal İstanbul projesi, kente yaşam sağlayan su varlıkları ve doğal orman varlıklarının ortasından geçiyor. Proje durdurulamazsa, İstanbul’da dönüşü olmayan tahribatlar yaratacak. Güzergah alanında kalan yerleşim alanlarında halkın huzursuzluğu ise şimdiden başladı. Bir yanda spekülasyonlarla arazi rantı, bir yanda doğal yaşam alanları ve yaşamı tehdit edilen İstanbullular. Kanal İstanbul’u, projenin etkilenme
Kanal İstanbul, İstanbul’un ormanlık alanlarını, tarım arazilerini, yeraltı ve yerüstü su havzalarını, havasını ve doğal yerleşim alanlarını ‘ulaştırma’ projesi adı altında imara açarak yok edecek. Kanal İstanbul’un yaratacağı tahribatı made madde anlatmaya devam ediyoruz. Su varlıkları zarar görecek Yeraltı/yerüstü su havzalarını tahrip edecek Kanal İstanbul Küçükçekmece Gölü, Sazlıdere ve Durusu
İstanbul’un doğal yaşam alanlarını, su varlıklarını ve ormanlarını kıskaca alan mega projelerde son adım Kanal İstanbul’un güzergahı açıklandı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı sitesinden daha önce yayımlanan ÇED raporunda belirtilen, ancak Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan’ın yalanladığı güzergah, 15 Ocak’ta kamuoyuna duyuruldu. Güzergah boyunca yapılaşma ve inşaat faaliyetleri içeren
İstanbul’un doğal yaşam alanlarını, su varlıklarını ve ormanlarını kıskaca alan mega projelerde son adım Kanal İstanbul gündemden düşmüyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın proje hakkında yayımladığı ÇED başvuru dosyasında belirtilen güzergahı Ulaştırma ve Denizcilik Bakanı Ahmet Arslan yalanladı. Projede ve ÇED sürecinde belirsizlik sürüyor ancak tüm güzergah alternatifleri İstanbul’un geleceğini tehdit
Otoriter iktidarların en temel özelliği budur, iktidarları sırasında tepeden inmeci dayatmanın, tahakkümün nesnellik kazanmasıdır Bir iktidarın demokratik olarak işleyip işlemediğini gösteren çok temel bazı göstergeler vardır. Eğer siyasi iktidar sahipleri, ihtiyaç olmadığı halde ihtiyaç varmış gibi bir durum ve algı yaratıyorsa, o ihtiyaçla ilgili farklı alternatifleri tartışmak, kapsayıcılık, şeffaflık gibi
Yaylalara, adalara, akarsulara, ormanlara verilen zararların bir kısmını doğa belki zamanla düzeltebilir. Ama Kanal İstanbul öyle değil. Geriye dönüşü yok. “1680 yılında bir gün, sabahın erken saatlerinde, Luigi Ferdinando Marsigli adlı genç bir İtalyan, İstanbul açıklarında Boğaz’da demirlenmiş bir gemide, aşağıya ağırlık sarkıtıyordu. Bütün denizciler Karadeniz’in Boğazlardan kuvvetli bir akıntıyla
2011 yılında yapılacak olan milletvekili seçimleri öncesi gündeme getirilen ve “Çılgın Proje” olarak adlandırılan kanal projesi yeniden ısıtılmaya başlandı. Uzunca bir süredir ülkemizde plan ve planlama kavramı yok edilmiş, planlamanın sonuçları olması gereken projeler ne yazık ki “bilimsel bilgi ve bilimsel planlamanın” önüne geçmiştir. Önce köprü yapmaya karar veriyoruz sonra
İstanbul’un kentsel dönüşüm sürecinde mega projeler özel bir yer tutuyor. Hatırlanacağı üzere, 2011’deki genel seçim kampanyası sırasında o dönemki Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından “çılgın proje” olarak nitelendirilerek tanıtılan Kanal İstanbul ve onunla ilintili Yeni Şehir, üçüncü havalimanı, üçüncü köprü gibi dev projeler bugün İstanbul’un kentsel gelişiminde belirleyici bir konuma