Baran Bozoğlu kimin hakkını savunuyor? – Emine Girgin
Spread the love

Çevre Kanunu Değişikliği doğal varlıklarımızın enerji ve inşaat yatırımlarına açılmasını, yaşam alanlarımızın rant projelerine teslimini, çevrenin korunması adı altında yeni bir piyasa ekonomisi yaratılmasını beraberinde getirirken, çevre mühendisleri için bir ‘kazanım’ sağlayabilir mi?

Bu soruyu sormamda bir neden var tabii ki. Çevre Mühendisleri Odası Başkanı Baran Bozoğlu, 16 yıllık iktidarı boyunca gerek çevre mevzuatında yaptığı değişiklikler gerekse ülkenin dört bir yanında doğa ve kent yıkımı ile sonuçlanan rant projeleri ile kente, doğaya, su varlıklarına, tüm yaşam alanlarına düşmanlığı ayan beyan ortada olan AKP’ye ve Tayyip Erdoğan’a teşekkür ziyaretinde bulunduğunu sosyal medyada açıkladı. Üstelik Saray’a giderek. Hani AOÇ arazisi üzerine doğal alanlar tahrip edilerek kaçak bir şekilde kurulan Saray’a.

Baran Bozoğlu mesajında “Çevre Kanunu’nda meslektaşlarımızın unvanının, çevre mühendislerinin yer almasına büyük desteklerini esirgemeyen Sayın Cumhurbaşkanımıza teşekkürlerimizi ilettim” dedi. Bahsettiği Çevre Kanunu’nda ranta hizmet edecek değişiklik maddelerini görmezden geldi, sadece çevre mühendisi ifadesinin kanunda geçmesi sebebiyle değişikliği olumlu olarak değerlendirdi. Üstelik buna Çevre Mühendisleri Odası’nı alet etti.

Teşekküre konu olan kanunda neler mi var? Çevre koruma yaklaşımından uzak, ‘kirleten öder’ anlayışı çerçevesinde yeni piyasalar oluşturulmasına, enerji ve inşaat sektörleri yatırımlarının hızlandırılmasına zemin hazırlayan yasa, doğanın, yaşam alanlarımızın yok edilmesine ve kentlerimizin yaşanamaz noktaya getirilmesine hizmet edecek.

Yani Bozoğlu, AKP iktidarının kalkınma dediği, doğayı yok eden ve hiçe sayan politikaları, insanın doğanın bir parçası olduğunu yadsıyan insan merkezci ve ekosistemin diğer türlerine yaşam hakkı tanımayan anlayışını, başta inşaat ve maden olmak üzere kar hırsı ile doğayı ve insan hayatını hiçe sayan projeleri, mega projeler ve mega kentler adı altında yapılan kent talanını, su varlıklarımızı ticari meta haline getirmesini görmezden geldi.

İklim değişikliği gerçeğini göz ardı eden fosil yakıta dayalı enerji santral projeleri, kentlerin kültürel tarihsel doğal yapısını yok eden kentsel dönüşüm projelerinin tüm hızıyla sürdürülmesini amaçlayan bir kanuna çevre mühendisi ifadesi ilave edilse ne değişir ki? Rant projeleri karşısında çevre mevzuatı süreçleri işlevsiz kılınırken hangi çevre mühendisi mesleki sorumluluğunu yerine getirme fırsatı bulabilir?

İşte bu noktada Baran Bozoğlu’nun içinde bulunduğu aymazlık ile yaptığı teşekkür açıklamasının, çevre mühendisleri açısından bir kandırmacadan ibaret olduğu açıktır. Bunun yanında kendi kişisel çıkarları açısından ne ifade ettiğini ise önümüzdeki günlerde görebileceğiz. Yine bir genel seçim yarışında boy göstermesi kimseyi şaşırtmayacaktır.

Çevre mühendislerini ‘çevre görevlisi’ yapan da AKP iktidarı

Bozoğlu’nun teşekkürüne konu ise, Çevre Kanunu’nda son değişiklik ile ‘Çevre Mühendisi’ ifadesinin eklenmesi. “Çevre Görevlisi” tanımı “Çevre Mühendisleri, mevcut Çevre Görevlileri ve Bakanlıkça usul ve esasları ilgili Yönetmelikle belirlenen görevli” şeklinde değiştirilmiş ve “Çevre Mühendisi” “görevli” tanımının alternatifi olarak ilave edildi.

Oysa çevre mühendislerini çevre görevlisi yapan zaten AKP iktidarı idi. 2006 yılındaki değişiklik ile yasaya ‘Çevre Görevlisi’ tanımı getirildi ve çevre mühendislerinin meslek alanı içinde farklı disiplinlerin de faaliyet gösterebilmesinin yolu açıldı. 2009 yılından beri çeşitli versiyonları ile uygulanmakta olan Çevre Görevlisi sertifikasyonu ile işletmelerde çevre yönetimi süreçlerinin Çevre Görevlisi belgesine sahip kişiler tarafından yürütülmesine başlandı. Bir aylık eğitimin sonunda verilen görevli belgesi mühendis ünvanına eşdeğer tutuldu ve çevre mühendisliği mesleği bizzat AKP tarafından itibarsızlaştırıldı. O dönem ÇMO’nun talebi ise “Çevre Görevlisi” ünvanının kaldırılmasıydı!

Şimdi ise kanunun uygulanmasını sağlayacak ilgili yönetmelik değişikliklerinin ne gibi sürprizler getireceği henüz bilinmiyor. ÇMO Başkanı Baran Bozoğlu tarafından bugünden zafer ilan edilmesi ile yaratılan atmosfer, mücadelenin sona erdiği ve çevre mühendislerinin tüm sorunlarının bu değişiklik sayesinde çözüldüğü yanlış algısını oluşturulmuş oldu.

Çevre mühendisleri açısından sorunlar çözülmediği gibi, çözümün nerede olduğunu bile değerlendiremeyen bir Oda Yönetimi ve başkanı tarafından temsil ediliyor olduğu gerçeği ortaya çıktı.

Çevre mühendislerinin mesleki haklar mücadelesi; doğru istihdam, işsizlik, iş güvencesi, mesleki tanınırlık, ücret yetersizliği ya da dengesizliği gibi sorunların yanında diğer meslek disiplinlerinden mezun olanların eğitim veya sınav yoluyla belge alarak meslek alanı içinde yetki sahibi olabilmesini sağlayan çevre görevlisi uygulamasının tamamen kaldırılması talebi ile sürdürülmelidir.

Kendi çıkarı için meslektaşlarının, halkın yararını yok sayanlar…

Çevre Görevlisi uygulamasını getiren ve mühendis ünvanını itibarsızlaştıran AKP iktidarının, son kanun değişikliği ile çevre mühendislerine mesleki haklar açısından kazanım sağlayacağı beklentisi boş bir hayaldir. Oldu da ufak tefek kazanımlar elde edildi diyelim, yaşanabilir kentler, doğa ile barış içinde bir gelecek ümitlerimizi yok edecek uygulamalara altlık oluşturan kanun değişikliği, tüm yaşam alanlarımızı yok ederken, suyumuzu toprağımızı ve havamızı zehirlerken, halk sağlığını tehlikeye atarken, çevre mühendisleri meslek itibarını kazanabilir mi?

AKP iktidarı her icraatı ile mühendis, mimar ve plancıların mesleki itibarını ve haklarını yok etmeye çalışırken, doğanın talanına ivme kazandıracak yasa değişikliğinde çevre mühendisi tanımına yer vermesi bir kazanım olarak değerlendirilemez. ‘Celladı’ndan minnet beklemek de mesleki sorumluluklarımızla ve onurumuzla bağdaşmaz. Buradan bir kazanım çıkarmaya çalışan zihniyetin bir meslek odasını bu şarlatanlığa alet etmesi ise kabul edilemez.

Emine Girgin / Çevre Mühendisi
ÇMO İstanbul Şubesi eski YK Başkanı


Spread the love