İstanbul’da tramvayları giydiren, televizyonlarda hababam dönen Akkuyu NGS şirketinin nükleer santral reklamı, milli duygularla, kamu spotu havasında hazırlanmış bir duygu seli…
Oysa Akkuyu NGS; Rosatom’un Türkiye yasalarına göre kurulmuş şirketin adı!
Nükleer santrali “daha çok öğrenmek, kazanmak, güçlü olmak, üretmek” gibi süslü laflarla pazarlamayı bir derece anlarım. Fakat Akkuyu’yu “enerjide dışa bağımlı olmaktan kurtulmak” olarak lanse eden şirketin Rus olmasına ne demeli?
Ey halk! Akkuyu yatırımı, hepimizin filan değil…
Akkuyu’yu Rus Rosatom firması yapacak ve işletecek. Zira Türkiye, 2010’da imzaladığı “hükümetlerarası anlaşma”nın karşılığında Akkuyu inşa alanını bedelsiz Rosatom’a teslim etti.
Herşey Rus şirketin elinde
Anlaşmaya göre Rosatom’un hissesi yüzde 51’in altına düşmeyecek.
Yani santralin nasıl yapılacağından işletileceğine; atık imhasından işe alınacak elemanlara, söz hakkı tamamen Rusya’da.
Üstelik deprem bölgesinde bulunan Akkuyu’da, “çok sağlam” olacağı söylenen santral, yeni denenecek VVER-1200 tipi. Türkiye’nin denetim yapacak bilgisi ve tecrübesi yok.
Bitmedi.
Tamamıyla yerli yapım, yerli enerji gibi pazarlanan santraldeki 4 reaktörün 2’sinde üretilen elektriğin yüzde 70’i, diğer ikisindeki elektriğin yüzde 30’unu Türkiye, kWh başına 12.35 dolardan Rosatom’dan satın alacak. (Kaynak: Beni Akkuyu’larda Merdivensiz Bıraktın*)
Bugün 2.60’lara dayanan doların, santral bittiğinde kaç liraya tekabül edebileceğini ve faturanıza nasıl yansıyacağını hayal gücünüze bırakıyorum!
Çekilirse zararı TC’ye patlar
Devlet yetkilileri, gelişmiş ülkelerin nükleerden vazgeçip yenilenebilir enerjiye geçişine değinmeyip nükleer santrallerden örnek veriyor ya…
Akkuyu, bir devletin sınırları içinde olup bir başka devlete ait olan ilk ve tek nükleer santral!
Akkuyu anlaşması, Anayasa’yı da çiğnedi çünkü yasaya göre TBMM’de onaylanması gerekiyordu. Meclis baypas edildi…
Olası bir kaza halinde ki Çernobil, Fukuşima sonrası kaza ihtimali milyonda 1’den her 100 reaktörde 1’e yükseldi- sorumluluğun kimde olacağı da net değil.
Avukat Fevzi Özlüer’e göre Akkuyu NGS “iflas ettim” diyecek olursa doğan zararları TC devleti karşılamak zorunda kalacak.
Çevre ve sağlık konusunda nükleer enerjinin risk ve zararlarına daha önce çok değindim.
Tüpgaz ve uçağa binmek gibi sadece kişiyi bağlayan “risk”lerle karşılaştırılarak önemsizleştirilen nükleer konusunda söylenen yalanlara, rica ederim temkinli yaklaşın.
Nükleerin el kitabı (*)
– Yazıdaki bilgileri, Filiz Yavuz’un “Beni Akkuyu’larda Merdivensiz Bıraktın” (Can Yayınları) kitabından alıntıladım.
– Gazetecilerin köşe yazılarını veya haberlerini derleyerek kitap “yazmak”tan öteye pek gidemediği Türkiye’de, Yavuz’un çalışması çok kıymetli.
– Yavuz, nükleer enerjinin ne olduğunu ve Türkiye’nin nükleerle imtihanını, belgelerle ve uzmanlarına danışarak yazmış. İlgili bakanlıklar ise görüşme taleplerine cevap dahi vermemiş!
Zorunluluk değil, siyaset
Elektrik kesintilerinin artması, 31 Mart’ta tüm ülkenin karanlığa gömülmesi, siyaseten kullanılıyor.
Yetkililer, özel sektörle bağlantılı bu kesintileri “daha fazla enerjiye ihtiyacımız var” havasında sunuyor.
Nükleer alanındaki en yetkin isimlerden Prof. Dr. Tolga Yarman’a göre, nükleer enerji bir zorunluluk değil, tamamen siyasi bir tercih.
Akkuyu devreye girerse, Türkiye’nin elektrik ihtiyacının yüzde 5’ini karşılayacak. Önemli bir pay gibi görünebilir. Ancak sadece elektrikteki kayıp-kaçağı önlemek bile bu oranı haydi haydi karşılıyor.
Akkuyu’dan sonra kara bulutlar Sinop’un üzerinde dolaşıyor: Türkiye ile Japonya hükümetleri arasındaki nükleer güç anlaşmasını Cumhurbaşkanlığı onayladı.