Peşinen “ben onun olağan halini de biliyorum” dersek, söze fena başlamış sayılmayız. Zira zihninizdeki Babil, karşınızdaki Keçiören metro inşaatı olunca, fen işleri bazen sarmayabiliyor. Sanat tarihi okusaydım keşke demek üzereyken, antik tiyatronun ortasına minare diktiklerini fark ediyorsun, işler iyice karışıyor. Bir elin vince sol yap demek için kalkarken, diğeri Theseus’a
İstanbullular yağan yağmurla birlikte yine göle dönen sokaklarda, su basan ulaşım araçlarında, sel altında kalan kamusal alanlarda, evlerde, işyerlerinde mahsur kaldılar. 18 Temmuz’da 1 saat etkili yağışla birlikte altyapı çöktü, sokakta yüzen de oldu, bariyerlerde akrobatik yürüyüşler yapan da, araçlarının tavanına çıkıp kurtarılmayı bekleyen de… Kentlerimiz neden her yağmurda dereye
Bilindiği üzere 2012 yılında TMMOB ile SGK arasında bir protokol imzalanmış ve mühendis, mimar, şehir plancılarının TMMOB tarafından belirlenen asgari ücretin altında ücret almaması için bir adım atılmıştı. Ancak bu protokolü 9 Haziran 2017 tarihinde SGK tek taraflı feshetti. Mühendis, mimar, şehir plancıları arasında açık ara en büyük dilimi oluşturan
Mayıs ayının ortasında domates fiyatları pazar ve marketlerde 10 TL’ye kadar yükseldi. En büyük domates ihracatçısı ülke olan Rusya, Türkiye’den domates almama kararını değiştirmedi. Türkiye’nin 1 milyon 200 bin tonluk 365 milyon dolar hacmindeki toplam domates ihracatının %70’i yani 259 milyon dolar değerindeki 840 bin tonluk kısmı Rusya’ya yapılıyordu. 2015’ten bu yana Rusya’ya domates ihraç edilemiyor. Peki domates ihraç edilmiyorsa fiyatların düşmesi gerekirken neden yükseliyor? Talep
Bilimsel düşünce, insanın tekniğe ihtiyaç duymasıyla – ya da herhangi bir ihtiyacı üzerinden gelişerek – var olmadı, hâlihazırda kendi doğasının bir parçasıydı. Aksi takdirde, dogmatizm karşısında başarıya ulaşması mümkün olmazdı (Bugün evrene Aristo’nun feneriyle değil, Galileo’nun teleskobuyla bakıyoruz). Dolayısıyla, keşif ve icat, her şeyden önce kâşif ile mucidin varlığına koşullu
Baştan belirtmek gerekir ki kapsamlı ve zengin içerikli bir çerçeve sunma gayretiyle başlıyorum bu yazıya. Eymir mücadelemizi, ODTÜ’lüler olarak çabalarımızı, Eymir Festivalini ve geleceği mevcut deneyimlerle değerlendirmeye çalışacağım. Biraz serbest vezin ilerleyeceği için de hata, yanlış veya eksiklikler olacaktır, şimdiden affola. Eymir Festivali – Yola çıkarken Türkiye özelinde bakıldığı zaman
Soma katliamının, 301 işçinin Soma Holding’e bağlı Eynez kömür ocağında hayatını kaybettiği kara günün 3’üncü yıldönümündeyiz. 13 Mayıs 2014… 301 işçinin 5’i meslektaşlarımız, maden mühendisleriydi. Daha dün gibi geliyor birçoğumuza, Soma’dakiler için, madenci yakınları için zaman geçmiyor, acıları, üzüntüleri azalmıyor, kayıplar geri gelmiyor. Artık tek umutları devam eden ve 20’inci
26 Nisan 1986 tarihinde Çernobil Nükleer santralında meydana gelen kazadan bu yana 31 yıl geçti. 11 mart 2011 Fukuşima nükleer santral kazasının ardından ise 6 yıl. Çernobil dahil bu santrallere müdahaleler hala sürüyor. Kaza hali halen devam ediyor. Binlerce insanın öldüğü, yüzbinlerce insanın hastalandığı, sakat kaldığı, milyonlarca insanın ve tüm
AKP’nin 15 yıllık hikayelerinin biri de enerji alanında. AKP’li yıllarda enerji alanında da ‘Güçlü Türkiye’ den eser yok. “Enerjide dışa bağımlılık ortadan kalkacak, enerji ihtiyacı var” söylemleriyle zeytinliklerin, tarım alanlarının, derelerin yok edilmesi, buna rağmen artan elektrik ithalatı ve dışa bağımlılık, çöken elektrik sistemleri, fahiş elektrik faturaları var. Enerji ve
Malum, bugünlerde ‘hayır’cılar mahalle mahalle çalışıyor. Kimisi ‘hayır’cı öğretmen, kimisi ‘hayır’cı işsiz, kimisi ‘hayır’cı esnaf, öğrenci… ‘Hayır’cı beyaz yakalı da var. Hem mahallesinde, hem iş yerinde hayır için çalışan beyaz yakalı. Ofis çalışanları, bilişimciler, araştırmacılar, reklamcılar, mühendisler, mimarlar; beyaz yakalılar plaza önlerinde ofis arkadaşlarına ‘hayır’ı anlatıyor, ‘hayır’ çalışmasını birlikte büyütme
Türkiye’de 2016 yılında 1970 işçi hayatını kaybetti(1). Dile kolay değil! Her gün ölüyor işçiler. Ölenler arasında mühendisler de var, hatta öğrenimine devam eden mühendislik öğrencileri de. Mühendisler sadece ölmüyor. Mesleki sorumlulukları sebebiyle kazalar, iş cinayetleri, katliamlar sonrası yargılanıyorlar da, yargılanmalılar da. Peki sağlıklı ve güvenli bir çalışma ortamı hazırlamak zorunda
AKP’nin “milli tarım projesi” ile birlikte tarım sıklıkla gündeme gelir oldu. Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik 7 Ekim 2016’da Tekirdağ’da milli tarım projesini açıklarken, “üreticimizin boşa kürek çekmemesi ve ektiğinin para etmesi için” yeni bir modele geçileceğini belirterek “Bunlardan birincisi havza bazlı destekleme modeline geçiyoruz, ikincisi ise hayvancılık destekleme
Çalışma yaşamında mühendis hikayeleri serisi bu kez bir mimar meslektaşımızla devam ediyor. Meslektaşımız 28 yaşında, ODTÜ 2011 yılı mezunu. 1 ay gibi bir kısa bir çalışma süresi dışında 3 senedir işsizim. Çok fazla iş görüşmesi yapmadım aslında. İlk iş yerime 2012 yılında girdim. Arkadaşlarımın çalıştığı bir ofisti. Beni önerdiler, oldu.
Kenti, ormanı, ağacı, suyu, dereyi, dağı, taşı, havayı kurtaracağız dedik, geleceğimiz için. Bir hayır da bunlar için. Karadeniz yaylalarına, Yırca’nın köyüne, İstanbul’un kuzeyine, ormanlara, yaşam alanlarına Hayır’ın söyleyecekleri var. Kentler, dağlar, yaylalar, dereler, parklar, ormanlar son yıllarda sürekli artan bir hızla inşaat, maden ve enerji projelerine göre planlandı, yağmalandı. Kent
Çalışma yaşamında mühendis hikayeleri serisi devam ediyor. Bu kez 28 yaşında kadın bilgisayar mühendisi meslektaşımıza kulak veriyoruz. ‘Belki değişir, düzelir her şey, ümit etmesi bile güzel’ Bilgisayar mühendisiyim. Başka bir deyişle ücretli çalışan, beyaz yakalı işçiyim. Mesleğim birçok farklı alt disiplinden oluşuyor. Ben, AR-GE Yazılım uzmanı pozisyonunda yazılımcı olarak çalışıyorum.
Geleceğe dönük hiç bir ekonomik ve insani gelişme programı olmayan, hamaset ve düşmanlaştırma ile varlığını sürdüren AKP ve Saray eliyle halk tüm varlıklarını kaybetme noktasına gelmiş durumda. Hayır! Emeklerimizin, bilgimizin, birikimlerimizin, yaşamlarımızın varlıklarına el koymalarına hayır! Ziraat Bankası, BOTAŞ, TPAO, PTT, Borsa İstanbul, TÜRKSAT’ın Hazine hisselerinin tamamı, Türk Telekom’un %6,68
Bu kez Maçka Parkı ile ayaktayız. ‘Bu kadar da olmaz, bu kaçıncı, daha hangi parka saldıracaklar, yeter artık’ gibi hayıflanmaları hergün yapıyoruz, görüyoruz, sosyal medyadan okuyoruz. Bu kez cinnet geçireceğiz diye aklımızdan geçmiyor değil. Hangi akıl, hangi düşünce biçimi bir parka, ağaçlarla dolu bir alana her defasında boş arazi muamelesi
Bu sefer işsiz bir makine mühendisi anlatıyor kendini, iş arama sürecini.. Meslektaşımız 25 yaşında, erkek.. İş arama süreci yıpratıyor ODTÜ Makine Mühendisliği bölümünden Haziran 2016’da mezun oldum. Eğitimime devam ederken Arçelik’te çalışmaya başladım. Birkaç ay sürdü. Şu an çalışmıyorum. Önceliğim akademik olarak kendimi geliştirmek ve eğitimime devam etmek Ankara Hacettepe
Karadeniz, çok uzun zamandır doğal varlıklarını sermayeden korumaya çalışıyor. Enerji, maden ve inşaat projeleriyle yaylaları betonlaştırılıyor, dereleri kurutuluyor, dağları delik deşik ediliyor. HES’ler, sahil yolu, maden arama faaliyetleri, “yayla turizmi” geçmişten bugüne uzanan yıkımları özetliyor. Dereleri kurutanlar bugün Cerattepe’de maden faaliyetleriyle, Kavrun yaylasında “yeşil yol” ile katliamı sürdüyor. Son olarak
2016 yılını geride bırakıyoruz ve hiç özlemle anmayacağız… Savaşın, katliamların, patlayan bombaların, gericiliğin, başkanlık diye tutturanların karanlığında az da olsa direnişle ve dayanışmayla tutunduk işimize, gücümüze, sevdiklerimize. 2017 yılında direnişi ve dayanışmayı büyütmek dileğimiz, daha önce yaptığımız gibi, belki daha iyisini, daha güzelini… 2017 yılında mühendislerin, mimarların, şehir plancılarının eşitlikten,