Kent merkezleri sermaye lehine yeniden planlanıyor. Tarihi, endüstriyel ve kültür yapıları “mega” projelerle yok ediliyor. İmar planları projelere göre düzenleniyor. İstanbul Beyoğlu bu örneklerden birisi. Beyoğlu’ndaki rant projelerinden biri olan Haliçport’a karşı mücadele veren Haliç Dayanışması’ndan mimar Doç. Dr. Gül Köksal ile Beyoğlu Planları üzerine konuştuk. Politeknik: Beyoğlu İmar Planları
Yerleşim alanlarının doğa olayları sonrasında büyük zararlar gördüğüne ve yaşam güvenliğinin sağlanmadığına tanıklık ediyoruz. Hopa’da yağmurun felakete dönüşmesinin bir başka boyutunu Van’da, Kocaeli’de depremlerin felakete dönüşmesiyle yaşamıştık. Doğa olayları kentlerde yaşam güvenliğimizin olmadığını çarpıcı bir şekilde, büyük acılarla gösteriyor. Sel, deprem gibi doğa olaylarının felakete dönüşmeyeceği güvenli kentlerde yaşamak ise
‘Değerli’ madenlerin yer altında kalması, yer üstünde yaşamın var olabilmesine olanak tanıması açısından paha biçilmezdir. 90’lı yıllarda Bergama’da çevre mücadelesini hafızamıza kazıyan ve ülkemizde ekoloji direnişlerinin başlangıcı kabul edilen siyanürlü altın madenciliğine karşı Bergama Ovacık köylülerinin mücadelesi bugün başta Karadeniz bölgesi olmak üzere tüm Anadolu’da güçlenerek sürüyor. Ekolojik yıkım ile
Atatürk Orman Çiftliği imar planlarını 5. idare mahkemesinin iptal etmesinin ardından, Ankara Bulvarı, Ankapark ve Erdoğan’ın Sarayı’nın hukuksuzluğu bir kez daha açığa çıkmış oldu. Bu hukuksuzluğu örtbas etmek için Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanı Melih Gökçek bir kez daha sahnede yerini aldı. Melih Gökçek bağlantı yolları da dahil olmak üzere Ankara
Gezi Parkı direnişiyle başlayan isyanın hafızalarda tazeliğini koruduğu bir gün…Parkların kullanımlarının farklılaştığı, toplu kullanımlarla ‘mekanlaştığı’ bir dönemdeyiz. 2014 yazında Beşiktaş Dünya Barış Parkı’ndayız. Farklı yaşlarda, heyecanlı, meraklı bir grup çocukla birlikte kentleri yeniden hayal etmek için Çocuklarla Kent Atölyesi’nde* buluşuyoruz. Kamusal alanların, mahallelerin, sokakların rant uğruna hızla dönüştüğü, sosyal kültürel
“Mühendislik” artık “mega projeler çağında” yaratılan prestij yanılsamasına katkı sunmaktan ileri nasıl gidebilir? Emek alanında edilgen bir rol üstlenen mühendislerin projelerdeki pozisyonlarını sorgulama zamanı şimdi Üniversitelerin mühendislik mimarlık ve şehir planlama bölümlerinden yeni mezun olmuş kıymetli meslektaşlarımız, yolunuz açık olsun. Yüksek öğrenim hayatınız boyunca edindiğiniz kamu yararı önceliklerinin, mesleki ilke
Ergene Havzası boyunca uzanan Ergene Nehri adeta yatağı boyunca sıralanan fabrikaların çöplüğü durumunda. Halk sağlığını tehdit eden bu tabloya devlet-sermaye eliyle üretilen yeni çözüm ise atıkları derin deniz deşarj yoluyla Ergene’den toplayıp Marmara Denizi’ne vermek. Verimli toprakların zehirli suyu: Ergene nehri Ergene Nehri Istranca Dağları’nda doğuyor, 282km’lik yolla Meriç Nehri’yle
“2013 yılındaki mezuniyet törenine Pendik ve Beylikdüzü’nden gelen, İTÜ ile en ufak bir alakaları olmayan, iki otobüs AK Gençlik mensubunu bile bile içeri sokanlar, velilerin taşlarla yaralanmasına göz yumanlar, bu sene kendi mezuniyet törenine gelip yanında düdük ve kırmızı kart bulunduran bir İTÜ mezununa saldırdı, hakaret etti ve çantasını gasp
Son günlerde “dünyada gıda fiyatları hızla düşerken, Türkiye’de enflasyonu hortlatacak oranlarda artış gösterdi” şeklindeki değerlendirmeler medyada sıkça yer aldı. Oysa Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) verilerine göre geçen yıl dünyada gıda fiyatları yüzde 3,7 oranında geriledi. Fiyat düşüşü hububatta yüzde 6, şekerde yüzde 8, bitkisel yağda yüzde 17,
Belgrad Ormanları’nda güzel bir ilkbahar pazarı. Ülkenin önde gelen şirketlerinden birinin pazarlama departmanı çalışanları, ormanın ve doğanın ruhuna yakışır bir şekilde İnsan Kaynakları’nın belirlediği t-shirtleriyle, şirketin her bahar tekrarladığı doğa koşusu öncesi ısınma hareketleri yapıyorlar. Daha önce onlarca kez bu organizasyonda yer alan tecrübeli ekip şeflerinden birinin iyi ısınılmazsa koşarken
Yeni Dünya Düzeni şeklinde tariflenen ve aslen neoliberal siyasetin dümen suyuna göre şekillenen günümüz dünyasında çalışma yaşamının örgütlenişini, sistemlerini, üretim biçimlerini – ve dolayısıyla sanayisini – açıklayabilmek için, – sanayinin makro tarifi olarak – endüstri (industry) ve – günün koşullarına göre sürekli yeniden tariflenen işletme (management) yasalarına göre şekillenen –
Bir inşaat mühendisi olarak “1.5 yıldır devam eden ve yüzlerce çalışanı olan dev projenin gizli kahramanları” diye başlayan haberi* okuyordum. 3. Havalimanı inşaatında çalışan mühendis, mimar, plancılardan, ‘meslektaşlarım’dan, beyaz yakalılardan övgüyle bahsediyordu, mühendislerin kendi demeçlerinin de yer aldığı haber. Kahramanlığı hiçbir parametreyi gözetmeksizin ‘en büyüğü’ yapmak sananlar güzelliyordu yürütülen çalışmaları.
Mühendisler kolay hesap yaparlar. 2015 genel seçimine ilişkin olarak da AKP’nin mecliste kaybedeceği koltuk sayısını arttırmak ve böylelikle geriletmek için HDP’nin barajı geçmesi sonucuna teknik olarak rahatlıkla ulaşabilirler. Elbetteki seçim ve sandık yalnızca teknik açıdan değerlendirilebilecek süreçler değil. Tıpkı mühendisliğin yalnızca teknikle ilgili olmadığı gibi. Mühendislikte bilim ve teknik, emeğin,
Bursa’da önce Renault’da, ardından TOFAŞ’ta başlayan metal direnişi dalga dalga yayılıyor, büyüyor. DİSK’i 1992 yılına kadar kapatarak alanı tamamen Türk-İş’e bağlı Türk Metal-İş Sendikası’nın örgütlenmesi için boşaltan darbe rejiminin devlet, MESS ve Türk Metal üçlüsüyle oluşturduğu emek sömürüsü düzeni metal işçilerinin başlattığı fiili grevlerle kırılıyor. Metal işçilerinin iradesi, 12 Eylül’ün emek rejimini sarsıyor. Özellikle otomotiv sektöründe, yurt dışındaki otomotiv
“Yük taşıyan bir hayvan huysuzlanıp gitmezse, sahibi döver onu. Ama ne kadar döverse dövsün hayvanı yaralamak, sakat bırakmak, öldürmek gelmez içinden. İşte böyle sakınmalardan bile uzaktık ‘’mükellefiyette’’ biz. Bir hayvan bir eşya kadar değerimiz yoktu nedense! Ayağı kırılan bir ocak katırı, yiten bir kazma, bizlerin ölümünden daha çok üzerdi başımızdakileri.
TMMOB mücadelesine dönük olarak yaptığımız çağrılarda, TMMOB yönetiminin icraatlarına dönük eleştirilerimizde ‘TMMOB’deki egemen anlayış’ ifadesini kullandığımız oluyor. Ne yazık ki bir kez daha TMMOB’deki egemen anlayışın, bu anlayışın ‘mühendisi’ olarak görev yapan yönetim kurulu başkanının ve bu anlayışın yöneticilerinin bir tercihiyle karşı karşıyayız. Bu tercih bu sefer iş güvenliği uzmanı
‘Yeni bir iş bulma zorluğu, giderek düşen ücretler, yeni işin yeni güvencesizlikleri mobbinge karşı bizi durduruyor’ Elektronik posta kutumuzu açtığımızda bir yazışmada, katıldığımız toplantıda, gelen bir telefonda, yemekhanede, asansörde kısaca çalışırken her an mobbingle karşılaşmak mümkün. Mobbing kavramıyla tanışalı çok olmadı. Bu kelimeyi yeni duymaya başlamış olsak bile kelimenin anlamını
Kafkas Pasta ve Şekerleme A.Ş. Bursa’da 280’i üretimde 120’si mağazalarda toplam 400 kişinin çalıştığı bir şirket. Sendikalılaşan işçilere dönük baskılar 27 Şubat’ta işten çıkarmalarla devam etti. Uzun yıllar tek Ar-Ge mühendisi olarak çalışan, son 3 aydır kalite bölümünde görev yapmakta olan Emine KUŞKU ve işçi Ömür ÇETİNER sendikalı oldukları için
Metal fabrikalarında DİSK Birleşik Metal İş’e üye 15 bin işçinin grev kararlılığı sürerken sürecin bir de izleyenleri var, toplu iş sözleşmesindeki her güvence talebinin aslında muhatabı olan mühendisler. Metal iş kolunda makina mühendisleri, elektrik mühendisleri, endüstri mühendisleri, bilgisayar mühendisleri, metalurji-malzeme mühendisleri ve imalat-kontrol mühendisleri çalışıyor. Mühendislerin fabrikalardaki çalışma koşulları onları
2001 krizi sonrası çıkarılan Petrol Doğalgaz ve Elektrik Piyasası kanunları ile kamusal hizmet alanı olan enerjinin tamamen piyasalaştırılma süreci başlatılmış oldu. AKP iktidarı ilk döneminde kamuya ait enerji şirketlerini özelleştirme programını uygulamaya aldı. Enerji sunumunun kamusal hizmet olma özelliğini ortadan kaldırdı. Ödeyen hizmet aldı, ödeyemeyen alamadı. Okulların ve hastanelerin ısınma