İş Kazalarında Ölenleri Anma ve Yas Günü’nde bir forum düzenledi. 28 Nisan 2012 Cumartesi günü gerçekleştirilen foruma iş kazalarında ölen ve yaralananların aileleri, akademisyenler ve sendikacılar katıldı
Davutpaşa’da, Karadon’da, Ostim’de, Dursunbey’de, Afşin’de, Erzurum’da, Tuzla’da iş kazalarında hayatını kaybeden insanların yakınları ilk kez tüm iş kazalarında hayatlarını kaybeden işçileri anmak için İstanbul İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin çağrısıyla Petrol-İş Genel Merkezi’nde bir araya geldi.
Marmara Üniversitesi akademisyenlerinden Berna Güler Müftüoğlu’nun sunumu ve Petrol-İş Genel Mali Sekreteri İbrahim Doğangül’ün açılış konuşmasıyla başlayan forumda Aslı Odman’ın dünyada iş kazalarına karşı ailelerin verdiği mücadele örneklerini anlattığı sunumuyla devam etti. Sunumda Fransa’da aspeste karşı verilen mücadelenin elde ettiği kazanımlar salondaki aileler tarafından ilgiyle izlendi.
Odman’ın sunumunun ardından yakınlarını iş kazalarında kaybeden aileler söz aldı. İlk konuşmayı OSTİM’de hayatını kaybeden işçilerin aileleri aldı. 20 ailenin bir araya geldiğini anlatan OSTİM’li aileler, Davutpaşalı ailelerin kendilerine destek olduğunu söyledi. OSTİM’de hayatını kaybeden Dilek Güler’in abisi Nihat Güler davalarının takipçisi olduklarını söyledi.
OSTİM’li ailelerin ardından Davutpaşalı aileler kürsüye çıktı. Etkinliğe kalabalık bir şekilde gelen aileler adına yapılan konuşmalarda dava süreçleri hakkında bilgiler verildi. Aileler adına konuşan İdris Çabuk, dava açabilmek için 2 yıl uğraştıklarını kaydetti. 5 yıla yakın süredir davanın sürdüğünü belirten Çabuk son olarak Zeytinburnu Belediye Başkanı’nın ifade verme ihtimalinin ortaya çıktığını belirtti. Çabuk, uzun süredir yanlarında olan Bir Umut Derneği’ne de teşekkür etti. Aileler adına konuşan Hakkı Güler de sendikaları ve demokratik kitle örgütlerini adliyelerde kendilerinin yanında görmek istediklerini belirterek “Daha önce böylesi bir destek olsaydı belki de Karadon’da grizu patlaması olmazdı, Esenyurt’ta işçiler yanmazdı” dedi. Davutpaşalı aileler adına konuşan Salih Teber, devlet üzerinde baskı oluşturmak gerektiğini ifade ederken Adnan Saray da 1 Mayıs’ta alanlarda olacaklarını söyledi. Davutpaşalı aileler, 28 Nisan’ın Türkiye’de de iş kazalarında ölenleri anma günü olarak kabul edilmesi gerektiğini söyledi.
Davutpaşalı ailelerin ardından Zonguldak Karadon’da hayatını kaybedenlerin yakınlarından Turan Kebapçı ve Satılmış Kocakaya söz aldı. Kebapçı, Karadon’daki kazada taşeron Yapıtek Şirketi’nin ve onu denetlemeyen devletin kusurlu olduğunun bilirkişi raporlarıyla belgelendiği halde davanın sürdüğünü belirtti. Satılmış Kocakaya konuşamayacağını söyledi. Bunun üzerine söz isteyen eski Yer Altı Maden-İş Genel Başkanı Çetin Uygur, madenlerdeki çalışma koşulları hakkında bilgiler verdi.
İşverenler baş sağlığına bile gitmiyor
Uygur’un ardından Tuzla tersanelerinde hayatını kaybedenlerin yakınları kürsüye çıktı. Ruhiye Levent, 2007’de eşini iş kazasında kaybettikten sonra kan parası teklif edildiğini belirtti. O süreçte tersane avukatının Levent’e telefonda söyledikleri oldukça manidar: “Bir tek sizin eşiniz mi ölüyor, bir sürü insan ölüyor tersanelerde herkes sizin gibi yapsa ne olur?” Levent, daha sonra yapılan eylemlerde tersane patronunun kendisini provokatör ilan ettiğini belirterek “Eğer tersane sahibi kazadan sonra baş sağlığına gelseydi beni tanırdı ve provokatör demezdi” dedi. Levent’in ardından Limter-İş Genel Sekreteri Hakkı Demiral söz aldı. 20 yaşındaki oğlunu tersanede iş kazasında kaybeden Demiral, “Ölümü ensemizde hissederek çalışıyoruz” dedi. İş kazalarına karşı 27-28 Şubat 2008 tarihinde grev yapan ilk sendika olduklarını sözlerine ekleyen Demiral işçi sağlığı ve güvenliğini sağlamanın sendikaların asıl görevi olduğunu söyledi. Demiral konuşmasını şu sözlerle bitirdi: “Biz aileler olarak siyasi görüşlerimiz, dinimiz, inancımız ne olursa olsun aileler olarak canımızın bir parçasını toprağın altında bırakmak zorunda kalanlar olarak birbirimize muhtacız.”
Demiral’ın ardından kürsüye 2 sene önce elektrik akımına kapılarak hayatını kaybeden BEDAŞ işçisi Erkan Keleş’in abisi Mustafa Keleş çıktı. Keleş, olaydan sonra BEDAŞ’tan kimsenin başsağlığı için gelmediğini söyledi. Keleş, adaletin herkese lazım olduğunu ancak iki yıldır adalet namına hiçbir şey görmediklerini belirtti ve Erkan’ın eşinin ruh sağlığının bozulduğunu söyledi. Keleş’in ardından Enerji-Sen Genel Başkanı Kamil Kartal söz aldı ve enerji işçilerinin yüzde 70’inin taşeron şirketlerde çalıştırıldığını söyledi. İş kazaları konusunda ellerinden geleni yaptıklarını ve örgütlü oldukları işyerlerinde güvenlik önlemi alınmadığı zaman işi yaptırtmadıklarını da söyledi.
Kartal’ın ardından iş kazasında hayatını kaybeden harita mühendisi Gülseren Yurttaş’ın kardeşi Hatice Yurttaş söz aldı. Yurttaş, iş kazalarının patronlar maliyetten kaçındığı için yaşandığını belirterek bu olaylarda ailelere büyük bir sorumluluk düştüğünü söyledi.
Yurttaş’ın ardından Van’daki Bayram Otel’de hayatını kaybeden gazeteci Sabahattin Yılmaz’ın eşi Gönül Yılmaz ve Bayram Otel’de yakınlarını yitirenler kürsüye çıktı. Yılmaz konuşamayacağını söyledi. Yılmaz’ın ardından söz alan Hale Erol da babasının hasar tespiti için Van’a gittiğini ve Bayram Otel’de hayatını kaybettiğini söyledi. Erol, dava açma aşamasında olduklarını söyledi.
Erol’un ardından, iş kazasında hayatını kaybeden ev işçisi Fatima Aldal’ın eşi Hüseyin Aldal söz aldı. Aldal, eşinin çalıştığı ev sahiplerinin bir yıldır aramadığını söyledi ve davalarının sürdüğünü belirtti. Aldal’ın ardından Ev İşçileri Dayanışma Sendikası Başkanı Gülhan Benli bir konuşma yaptı.
Ev işçilerinin ardından Ankara’dan bir galvaniz işçisi galvanizin üretim sürecinin oldukça tehlikeli olduğunu belirtti ve galvaniz işçilerinin gerekli önlemler alınmadan ölümle burun buruna çalıştırıldıklarını söyledi.
Galvaniz işçilerinin ardından tekstilde çalışan bir yakınını iş kazasında kaybeden Ercan Zincir söz aldı ve dava açmaya hazırlandıklarını söyledi. Zincir’in ardından söz alan bir pilot, 30 Kasım 2007’de Isparta’da düşen Atlasjet’le ilgili bilgi verdi. 57 kişinin hayatını kaybettiği kazanın nedeninin taşeronlaştırma olduğunu söyleyen pilotun ardından kazada yaşamını yitirenlerin yakınları da söz aldı.
Kamu kurumunun sorumluluğu ekseni
Kürsü konuşmalarının ardından iş kazalarında hayatını kaybedenlerin ailelerinin avukatlarından Erbay Yucak söz aldı. Yucak iş kazalarında özellikle kamu kurumlarının sorumluluğu bulunduğunu ve bu eksende dava açtıklarını söyledi. Davutpaşa davasının böyle bir dava olduğunu ifade eden Yucak bu dava bir idare davası olduğunu belirtti. Yucak, emek örgütlerinin işinin gücünün işçi sağlığı ve güvenliği olması gerektiğini belirtti.
28 Nisan Türkiye’de İş Kazalarında Ölenleri Anma Günü olmalıdır
Yucak’ın ardından sonuç bölümüne geçildi. Murat Çakır, forum boyunca 28 Nisan’ın iş kazalarında ölenleri anma günü olarak kabul edilmesi talebinin yanı sıra 1 Mayıs’ta da iş kazalarının bir gündem haline getirilmesi gerektiği sonucunun çıktığını söyledi. Çakır ayrıca iş kazalarında hayatını kaybedenlerin ailelerinin koordinasyonunun sağlanması gerektiğini de söyledi. Çakır’ın konuşmasının ardından etkinlik son buldu.
Kaynak: Sendika.Org