Politeknik, 31 Mart yerel seçimlerinde göreve seçilen CHP’li ve DEM Partili mühendis, mimar, plancı belediye başkanlarına mektup yazdı. Politeknik, 31 Mart yerel seçimleriyle birlikte belediye başkanlığı görevine gelen meslektaşlarına seslendi, başkanlara mesleki sorumluluklarını hatırlattı, dayanışma çağrısı yaptı. Kentlerin derinleşen sorunlarının çözülmesinde mühendis, mimar, şehir plancısı belediye başkanlarına görevler düştüğünü belirten
Mega kentlerde yaygın yaşanan kira/konut/barınma krizi kentte yaşayanların önemli gündemlerinden birisi. Elbette bu krize neden olan temel faktör iktidarın ekonomik düzlemdeki politik tercihleri. Bu koşullarda yerel yönetimler de barıma krizine karşı kamusal çözümler üretecek herhangi politikaya sahip değil. Barınma hakkı ve sosyal konutlar Kent hakkı; sosyal, mekansal ve ekonomik açıdan
Kentlerin süregelen hızlı büyümesi ve yayılmacı karakteri, ulaşım sistemlerine dair stratejik önemi daha da belirginleştirmektedir. Artan nüfus ve genişleyen kentte, günlük yaşamı sürdürebilmek ve temel ihtiyaçları karşılayabilmek için ulaşım araçlarına ihtiyaç duyulur. Kentsel ulașım planlarının temel amaçları ve öncelikleri, ulaşım hizmetinin erişilebilir, konforlu, sağlıklı ve güvenli sağlanmasıdır. Kentliler için sağlıklı,
Kentsel dönüşümün, yapı dönüşümlerinin olmadığı bir kent yok artık ülkede. Yapılar dönüştürülüyor, imara açılan alanlarda yeni yapılar inşa ediliyor, kentlerin silueti hızla değişiyor. Eski yapıların etrafında yıllar içinde oluşmuş yeşil doku, yıllanmış ağaçlar kentsel dönüşüm zorbalığıyla yok ediliyor. Kent fizik mekanı; doğal, kültürel, tarihi, sosyal ve yapay ögeleri içinde barındıran
İstanbullular kara kara su ve ulaşım zamlarını konuşmaya başladı. Yoksulluğu, yoksunlaşmayı derinden hissettiğimiz bu günlerde ilk kötü zam haberi dün (5 Nisan) İSKİ’den gelmiş oldu. Suya %29 zam yapıldı. İstanbullular açısından bu haberden ziyade bir negatif durum da su zammının duyurulma biçiminde yatıyordu: İBB Basın Sözcüsü Murat Ongun bu zammı
Temel değerlendirmeler İnsan yönetilme ihtiyacı duyar mı? Bütün yönetenlerin, yönetilenin varlığını baki kılmak adına sorduğu kadim bir sorudur bu; zira bütün yanıtları bir şekilde işine gelir. Oysa yönetme-yönetilme tartışmasına her şeyden önce doğru soruyla başlamak gerekir. Çünkü insanın ‘yönetme’ eylemi, her şeyden önce ‘ihtiyaç’ bağlamında tartışılamaz. Buradaki ilk sakınca, mülkiyet
Cüretle iddia edebiliriz ki, klasik mekan-insan ilişkisinin üzerine bina olduğu temel, asgari ihtiyaçların karşılandığı ‘asgari yaşama’ tekabül eder. Bu ölçek büyüdükçe, kavramsal olarak mekan da büyür ve sahip olduğumuz en geniş ‘olanaklı alan’ hayatımızı geçirdiğimiz alana erişir. Dolayısıyla, bu ilişki hayatın bütünüyle olanla aynılaştığı oranda, yönetimi de insanla ilişkilenmeye aynı