Torunlar GYO, 2014 yılının ilk 9 aylık mali tablolarına göre 555 milyon(TL) satış yaparak bir önceki yılın aynı dönemine göre satışlarını %247 oranında artırdı. Bu tabloya göre vergi, amortisman ve faiz öncesi karını 322,6 milyon olarak duyurdu. Kasasına kalan net para ise 204 milyon oldu.( Dünya Gazetesi 12 Kasım 2014)
Torunlar GYO, 2014 yılında kar patlaması yaşadı diyebiliriz. Bu bilançonun ana girdisi 403,2 milyon ile konut satışı ve kalanı AVM gelirlerinden oluşuyor.
Bu durumda kaba bir hesap yaparsak Torunlar GYO 232,4 milyon masraf yapıp, 322,6 milyon kazanç elde etti. Brüt karı %139 olarak gerçekleşti.
Burada sorulması gereken iki soru var:
1)İnşaat sektörü şu an en fazla ölümlü kaza yaşanan alanların başlarında gelmektedir. Peki bu kadar para kazandıkları halde, neden bu ölümler oluyor?
2)Kentlerimizdeki yağmanın sonu var mı? Nereye kadar betonlaşacağız?
Sorular yanıtlarını kendi içinde barındırıyor. İnşaat sektörü en karlı üç sektörden biri. Maden ve enerji sektörleri de diğer ikisi.
Bu sektörleri karlı yapan şey, siyasi iktidarla yani AKP ile olan bağlantılarıdır. Bu bağlantılar yüzündendir ki, her yeşil alan imara açılmakta, 3. köprü ve havaalanı projeleri devam etmekte ve kentsel dönüşüm konusunda ısrar edilmektedir. Eğer inşaat sektöründe kar düşerse, bu projeler durdurulursa, AKP’nin sermaye ile kurduğu koalisyon dağılacaktır. Tüm bu karlı projelerin ortak özelliği, devlet olanakları ile önlerinin açılması, denetim ve iş güvenliği yasalarının fiili olarak ortadan kaldırılmasıdır. Bu oluşturulan yeni hukuk, toplumsal muhalefeti devlete rağmen kamusal alanları korumaya itmiştir. Artık AKP hükümeti ve/veya devletinden kamu adına bir şey beklemek kendini kandırmak anlamına gelecektir.
Sermayenin kar hırsı ve AKP’nin iktidar hırsı aynı pota altında buluşmaktadır.
Kente karşı işlenen suçların durdurulması ve işçi cinayetlerinin sonlanması için, insanca yaşam hakkı mücadelesi geliştirilmeli ve yeni bir kamusallık tarifi yapılmalıdır. Bugün başta Kuzey Ormanları Savunması ve İstanbul Kent Savunması olmak üzere, ülkemizin her yerinde kent ve doğa mücadelesini verenler, aynı zamanda işçi cinayetlerini de engelleyecek tarihsel bir sorumluluğun altına girmiştir. Emek mücadelesi ile kent ve doğa mücadelelerini birleştirmek, insanca yaşayacak kentleri ve ülkeyi inşa etmek için önemlidir.
Kamu halktır. Kamusal alanlar halkın alanlarıdır. İşçi cinayetlerini ve betonlaşmayı durdurmak için halkın hak mücadeleleri zenginleşerek, yeni deneyimlerle sürmektedir.
Sözün, yetkinin ve kararın halkta olduğu gerçek bir kamusal düzen için şimdi yapacak çok şey var.