TMMOB Devrimci Demokrat Platform: “DDP, TMMOB’de demokratik kanalların açılmasını ve kadınların eşit temsiliyetini ister!”
Spread the love

Cumhuriyetin ilanından günümüze, kadının toplum içinde ikincil konumu sürmekle birlikte her dönemin kadına bakışı ve politikaları bir takım farklılıkları da barındırıyor. AKP’nin kuruculuğunu yapmaya soyunduğu neoliberal düzende ise kadın politikaları dinci gericilikle donanarak kadını sadece aile içinde tanımlayan, çocuk, eş ve ebeveyn bakımını toplumsallıktan ayırarak kadına yükleyen ve kadını ancak böyle makbul gören bir ideolojik hegemonya inşa edilmeye çalışılıyor. Kadınların eşitlik mücadelesinin kazanımlarını birer birer yok sayan, bunu dinci -faşist ideolojiyle dayatan AKP’nin “aile” politikalarına toplumun her kesiminden kadınların itirazı, kendiliğinden veya örgütlü bir biçimde yükseliyor. Yönetmenin ve ideolojik hegemonyayı inşa etmenin bir aracı olarak şiddeti çeşitli biçimlerde kullanan AKP faşizmi, kendine biçilen rolü kabul etmeyen ülkenin tüm kadınlarına yönelik şiddeti de kadın politikaları ile cezasızlık ile sistematikleştiriyor. Bu yüzden kadına yönelik şiddet politiktir diyoruz.
Kadının emeğine yönelik dayatılan ucuz, esnek ve güvencesiz çalışma koşulları, mühendis, mimar şehirplancısı kadınlarında çalışma yaşamında örgütsüzleştirildiği ve daha çok sömürüldüğü ideolojik iklimi yaratmaktadır.

Bu gün;
Kadın mücadelesi eşitlik-özgürlük mücadelesidir!
Kadın mücadelesi laiklik mücadelesidir!
Kadın mücadelesi sınıf mücadelesidir !
Kadın mücadelesi eril politikalardan beslenen faşizme karşı mücadeledir!
Kadın mücadelesi bir varoluş mücadelesidir !

Bu nedenle, 14-15 Kasım’da ile “Gericilik ve Piyasa Sarmalında Kadın” başlığı ile İzmir’dedüzenlenen TMMOB Kadın Kurultayı, TMMOB içindeki pek çok dinamiği açığa çıkarması ile tarihe geçecek niteliktedir. Kadınların çalışma yaşamından dışlandığı, örgütsüzleştirildiği, aile politikaları ile sindirilmeye çalışıldığı, sesinin, sözünün duyurulmadığı, şiddete uğradığı bu ortamda mevcut TMMOB yönetiminin kadınların protestosuna karşı almış olduğu tutum da son derece ironik ve düşündürücüdür.

Kadın kurultayında, TMMOB yönetim erkinin kadın mücadelesini kavramayan bir tutumla salonun ön sırasını kaplayacak şekilde kurultaya katılımı, kurultayın kadınların alanı olması gerektiğini savunan kadınlarca himayecilik ve sembolik şiddet olarak görülmüş ve YK üyesi bir kadın tarafından açılmış ve sürmekte olan bir hakaret davası bulunan bir kişinin de bulunmasının sembolik şiddetin dozunu arttırması olarak değerlendirilmiştir.

Kurultay katılımcılarının bu durumu protesto etmesi, gezi ruhuyla,statükoya karşı bir protestodur.

Saygı protestosudur; kadın mücadelesine ve onun değerlerine saygı gösterilmediği görülmüştür.

Onur protestosudur; kadına yönelik şiddetle her düzeyde mücadele eden TMMOB’li kadınlar, sözlü şiddete başvuran bir

YK üyesinin kurultaya gelip ön sırada oturmasını onur kırıcı bulmuştur.

Özgürlük için protestodur; TMMOB’de kadın mücadelesinin kadınlarca ve özgürce örülmesi gerektiği düşüncesi ile buna engel olanlara karşı gerçekleştirilmiştir.

Ancak, TMMOB’li kadınlar tarafından, TMMOB Kadın Kurultayı’nda erkek YK üyelerine karşı yapılan protesto eyleminin mesajları, örgüt içinde hakim olan eril iktidar yapısı tarafından gerektiği gibi okunamamış, tam tersine protestoyu yapan kadınlar ve bu kadınların yanında iki kadın YK üyesi, yürütme kurulunun şiddet dolu dili karşılaşmıştır. Protestocu kadınlar, eril iktidar anlayışı tarafından “düşman odaklar”, “provokatörler” ve benzeri olarak suçlanmış, adeta cadı avına varan bir ötekileştirme ve tasfiye ile karşı karşıya kalmıştır. Yürütme Kurulunun bu tavrı, TMMOB Yönetim Kurulu tarafından da kabul ve onay görmüştür (adı geçen iki kadın üyenin şerhiyle).

Maalesef TMMOB içinde yer alan bu eril anlayış, yönetimde olduğu süre boyunca sadece kadınları hedef almamıştır. 2006 yılında yapılan TMMOB Genel Kurulunda da TMMOB içinde yer alan öğrenciler, yönetime rağmen istenmedikleri, konuşturulmadıkları kurulu, genel kurul üyelerinin de desteği ile“işgal” etmiş, yetkin mühendislik meselesini gündem yapmışlardır. Aslında neoliberal ekonomi politikalarına uyumun bir parçası olan yetkin mühendislik gibi bir konuda yapılanbu iradi itiraz, geleceğin mühendis mimar ve şehir plancıları olarak TMMOB üyesi olacak bu kişilerin ilgili genel kurulda susturulmaya çalışılmaları, buna rağmen bu özgür iradeleri ile düşüncelerini ısrarla dile getirme çabaları, TMMOB yönetimi tarafından cezalandırılmıştır. Geleceklerine sahip çıkmak isteyen öğrenci üyelerin oda çalışmalarına katkı koyma girişimleri, engellenmiş; söz konusu odalardaki öğrenci örgütlülükleri, yönetimler tarafından yakın takibe alınmıştır.

Yine Ücretli-İşsiz MMŞP Kurultayının ilkinde de TMMOB YK temsilcileri kurultayı tanımamışlar, kurultayın yapılamayacağını söylemişler ve protesto edilmişlerdir. MMŞP’ların değişen çalışma koşulları ve sınıf mücadelesinde yer alışlarının, mücadele araçlarının tartışılıp, TMMOB’nin de sınıf mücadelesinde yerini güçlendirmesini tartışan Kurultay katılımcıları, TMMOB’yi de büyütecek önemli bir dinamiği ve iradeyi açığa çıkarmış ve kararlarının pek çoğu 2010’da yapılan olağanüstü Genel Kurul’unda kabul edilmiştir. Ancak mevcut TMMOB yönetimi bu alanda da alınan kararları zamanla sönümlemiş ve bir mücadele programına özellikle dönüştürmemiştir.

Ne yazık ki, demokrasiden ve çok seslilikten yana olduğu iddiasında olan TMMOB‘de , ne zaman mevcut yönetimin yaptıklarına karşı bir muhalif bir ses yükselse mevcut yönetim, üyelerinden gelen bu sesi dinlemek yerine bastırmayı ve gereğinde tasfiye ederek bu üyeleri TMMOB’den uzaklaştırmayı tercih etmiştir. Zaman içerisinde kendi devrimci demokrat tabanından ve mücadele geleneğinden uzaklaşan TMMOB yönetimi, varlığını demokratik değil bürokratik bir yapıya dönüştürmüş; neticede gelinen noktada artık farklılıklara ve aykırı fikirlere tahammülü kalmadığını göstermiştir. TMMOB içinde yer alan, farklı siyasi geleneklerden gelen  emek, kürt hareketi, gençlik ve kadın hareketi içinden devrimci ve demokrat kadrolara yer açmayarak TMMOB’den uzaklaştırmıştır.

Ülke giderek açık bir faşizme doğru yol alırken bu duruma karşı tarihsel duruşla beraber TMMOB içindeki bu otoriterleşme de gözden kaçmamalıdır. Farklılıklarını ortaya koymuş, fikir ve düşüncelerini özgürce ifade edebilen devrimci ve demokrat kadrolarını, kadınları, gençleri , ücretli-işsiz MMŞP’leri tasfiye ve ötekileştirme üzerine politika güden bir anlayış ülkede yürütülen otoriterleşmeye karşı nasıl bir tavır alabilecektir?

Devrimci Demokrat Platform olarak, bir yandan ülkedeki antidemokratik uygulamalara direnmenin kaçınılmazlığına dikkat çekerken, diğer yandan TMMOB’deki antidemokratik anlayışlara da karşı çıkmanın vazgeçilmez bir sorumluluk olduğunu biliyoruz. Yaşanabilir bir ülke kurmanın yolunun, birer demokratik mevzi olan sendika, meslek odası ve benzeri kurumların söylemleri ile hayata geçirdiklerinin uyumlu olması, böylelikle inandırıcı olacaklarını ve toplumsal etkilerini yükselteceklerine inanıyoruz.

4. Kadın Kurultayında açığa çıkan Kadın Mühendis, Mimar Şehir Plancılarının iradesini ve kadın mücadelesini selamlıyor, bu mücadelenin kadınları olduğu kadar örgütlülüğümüzüde güçlendirecek bir mücadele olduğuna ve ışık tutacağına inanıyoruz.

4. Kadın kurultayında kabul edilen eş başkanlık sistemi, TMMOB de bir an önce hayata geçirilmelidir!TMMOB’nin bütün organlarında, odalarda eşit temsiliyet sağlanmalıdır!

Gençler , ücretli-işsiz MMŞP’ler, TMMOB içinde özgürce örgütlenmelidir. Fikirleri ve talepleri dikkate alınmalı ve hayata geçirilmelidir

TMMOB Devrimci Demokrat Platform


Spread the love