Otobüs kendiliğinden yanar mı? – K. Efe Ersöz
Spread the love

Ağustos 2019’un ilk dokuz gününde beş otobüs yangını yaşandı. 2 Ağustos’ta Kamil Koç firmasına ait otobüs Balıkesir-Edremit yolunda alev aldı. Aracın kahve makinasından çıktığı iddia edilen yangında 5 yolcu hayatını kaybetti. 3 Ağustos’ta Manisa-Kırkağaç’ta, 4 Ağustos’ta İzmir-İstanbul seferi esnasında, 9 Ağustos’ta Mersin’de ise Metro Turizm’e ait üç otobüste yangın çıktı. Bu üç araç yangınında şans eseri hayatını kaybeden veya yaralanan kimse olmadı. 6 Ağustos’ta ise yabancı turistleri taşıyan bir otobüs Yatağan-Milas karayolunda seyir halindeyken yandı. Şoför durarak yolcuların tahliye olmasını sağladı ve hayatını kaybeden olmadı.

Otobüs Kendiliğinden Yanar mı?

Normal şartlar altında herhangi bir aracın sabotaja uğraması dışında bir sebeple yanması pek mümkün değildir. Otobüs, kamyon, motosiklet veya otomobil olması fark etmeksizin tüm motorlu taşıtların trafiğe çıkabilmesi için detaylıca düzenlenmiş homologatif gereklilikleri sağlaması gerekir. Bu homologatif gereklilikler araçların, yolcuların, trafiğin ve çevrenin öncelikle güvenliğini sağlamak üzere asgari koşulları tanımlar.


İlgili ulusal veya uluslararası resmi kurumlar ile akredite olmuş özel kuruluşlar araç, parça ve sistemlerin asgari gerekliliklere uygunluğunu sağlamakla, prosedürleri ve sınırları net biçimde tanımlı kuralların yerine getirilmesini sağlamakla yetkili ve yükümlüdür.

Türkiye’de tescil edilecek tüm araçların tabi olduğu yerel mevzuatlar* ve Avrupa Ticaret Komisyonu (ECE) yönergeleri geliştirilmeye açık olmakla birlikte bir motorlu taşıtın durduk yere yanmasını önleyecek yeterliliktedir.

Birçok araç üreticisi, kendi tasarım şartnamelerini yasal zorunluluklardan daha sıkı kriterler ile düzenler ve olası güvenlik risklerini daha da azaltır. Örnek vermek gerekirse, Yangın Risklerini Önleme Yönergesi (ECE R34) testleri, kısmen dolu bir yakıt tankının 40 °C sıcaklıkta 24 saat beklemesi durumunda, 20 grama kadar buharlaşan yakıtın sızmasına izin verirken, araç üreticisi firmalar bu kriteri kendi şartnamelerinde “sıfır sızıntı” olarak düzenleyebilmektedir.

Tüm bu kurallar, araçların tescil edilmesi sırasında yürütülen belgelendirme süreçleriyle, rastgele seçilen araçların kontrolleriyle, geliştirme esnasında yapılan testlerle ve araçların periyodik muayeneleri yoluyla risklerin bertaraf edilmesini sağlar. Ülkemizde araçların periyodik muayenelerinin yapılması, asgari koşulların sağlanması ve bunun belgelenmesi konusunda ise bir şirket yetkilendirilmiş durumda, TÜVTÜRK.

Yasa, yönetmelik ve kurallara rağmen otobüsler neden yanıyor?

Yasaların ve yönetmeliklerin riskleri önleyecek yeterlilikte olması, bu risklerin gerçekleşmeyeceği anlamına gelmiyor. Denetimler/muayeneler esnasında ihmal edilen veya hafif olarak nitelendirilen kusurlar, araç sahiplerinin/şirketlerin denetmenleri yanıltacak önlemleri veya araçların denetimden kaçırılması yangınlar başta olmak üzere birçok güvenlik sorununa davetiye çıkarıyor. Peki otobüslerde denetimden kaçırılan, gizlenen veya tespit edilemeyen kusurlar nelerdir? Nasıl çözülmelidir?

10 numara yağ kullanımı

Bir otobüs veya kamyon yangını gündeme geldiğinde sıklıkla atıf yapılan gerekçelerden en yaygını 10 numara yağ kullanımıdır. 10 numara yağ olarak isimlendirilen kimyasal, aslen bir madeni yağ olmakla beraber, ucuz olması sebebiyle ağır ticari araçlarda yakıt masrafını azaltmak için kullanılan bir yakıt çeşididir. Motorinin içerisine çeşitli bileşimlerde solvent eklenerek üretilir. Eklenen solvent dolayısıyla motorinin viskozitesi düşer ve parlayıcılığı artar. Kendiliğinden tutuşma sıcaklığı 220 °C olan motorin, solvent katkısıyla birlikte çok daha düşük sıcaklıklarda parlayabilir hale gelmektedir. Yakıt hattında olması gereken basınç ve yaz aylarında yükselen sıcaklıklar 10 numara yağ kullanan araçlarda yangına davetiye çıkarıyor.

Akaryakıt fiyatlarının hızla artması, otobüs firmalarının kârlarını artırma hırsı ve kullanılan yakıtın denetlenmemesi, aracın motor ve yakıt sistemlerinin ömrünü olumsuz etkilemesine rağmen nizami motorin yerine 10 numara yağ kullanımının önünü açıyor.

İktidarın bugüne kadar 10 numara yağ kullanımına karşı aldığı önlemler, konunun taşıdığı güvenlik riskinden ziyade “vergi kaçakçılığı” penceresinden bakılarak 10 numara yağın vergilendirilmesinin ötesine geçmedi. Denetimler 10 numara yağın kullanımın yaratacağı sorunlara engel olmak için değil, vergi kaçırılıp kaçırılmadığına dönük oldu. Yani eğer vergisi ödenen 10 numara yağdan kullanırsanız bir otobüsün yanmasına sebep olacak yakıtı otobüsünüze doldurmanızın önünde herhangi bir engel görünmüyor.

Araçlarda 10 numara yağ yakıt olarak kullanıldığında motorun çalışmasını kısıtlayacak homologatif yönetmeliklerin ve bu tip yakıtın kullanımı önleyecek denetimlerin sağlıklı ve güvenli toplu ulaşım/lojistik penceresinden bakılarak geliştirilmesine ihtiyaç var.

Uygunsuz teknik müdahaleler

Adı üstünde “uygunsuz” teknik müdahaleler araçların güvenliğini ciddi şekilde tehlikeye atıyor. Otobüs, kamyon gibi ağır araçlarda bu uygunsuz müdahalelerin başını piyasada “AdBlue Emülatörü” olarak bilinen cihazlar çekiyor. Orta ve ağır ticari araçlarda, karbon emisyonunu azaltmak ve belirlenen yönetmeliklerin sınırları içerisinde kalabilmek amacıyla egzoz sistemlerinde seçici katalitik indirgeme (SCR) sistemi kullanılır. SCR sisteminin çalışması için ise egzoz gazlarının kimyasal reaksiyona girebileceği bir üre çözeltisine ihtiyaç vardır. Ticari adı AdBlue olan bu üre çözeltisi, motordan çıkan atık gaz atmosfere atılmadan önce karbon monoksit ve azot oksitin (NOx) ayrıştırılmasına yardımcı olur. AdBlue kullanımı araç sahipleri için ek bir masraf yarattığından dolayı, “AdBlue Emülatörü” olarak piyasada kolaylıkla bulunabilen cihazlar araca takılarak üre bitmiş olsa dahi yeterli miktarda üre çözeltisi olduğu sinyalini kontrol ünitesine göndererek üniteyi yanıltır. Normal şartlar altında, NOx seviyesi yükseldiğinde veya üre miktarı azaldığında kullanıcıyı uyaran ve hatta önlem olarak motorun ürettiği torku kısıtlayan algoritmalar bu emülatör sayesinde yanıltılır ve çalışmaz. Böylece performansı kısıtlanması gereken motor, havayı aşırı derecede kirletmenin yanı sıra beklenenden daha randımanlı çalışarak ısınmaya devam eder. Özellikle 10 numara yağ kullanımı mevcutsa artan sıcaklıkla beraber yangın riski de artmış olur. Ayrıca egzoz gazlarına üre püskürtülmesi esnasında bu gazların soğumasına da katkı sağlanır. Yeterince soğutulamayan egzoz gazları, egzoz hatlarının civarındaki parçaların beklenenden fazla ısınmasına ve yanmasına sebep olabilir.

Üre emülatörü dışında, aracın uyumlu ve güvenli çalışmasını sağlayan yazılımlara ve ek donanımlar takmak amacıyla elektrik tesisatına yapılan müdahaleler de araçlarda yangın riskini artırır. Yakıt tüketimini ayarlamak veya motor performansını artırmak amaçlı yapılabilen yazılım müdahaleleri, test edilmemiş ve onaylanmamış çalışma koşullarına yol açarak, sadece otobüs, kamyon gibi ağır hizmet tipi araçlarda değil binek otomobillerde de güvenlik riskini belirsiz hale getirir. Kahve makinaları, su ısıtıcıları, ek soğutucular gibi aracın tip onayları içerisinde yer almayan ek donatıların takılması hem elektrik tesisatındaki yükün artmasına sebep olarak yangın riski doğurur hem de uygulamadan doğabilecek kaçak, kontak vb. riskler sebebiyle yolculukları güvensiz hale getirir.

Araçlara takılmak üzere piyasada satışa sunulan tüm ürünlerin yönetmeliklere uygunluklarının denetlenmesi, gerekli koşulları sağlamayan veya araca takıldığında ihlallere yol açan ürünlerin satışına engel olunması gerekmektedir. Google’a “Adlue Emülatörü” yazdığınızda gayet ‘uygun’ fiyatlara satılan cihazlara ulaşmanız mümkün. Bunun yanı sıra toplu taşımada kullanılan taşıtlar başta olmak üzere araçlara yapılan müdahalelerin AİTM* yönetmeliklerine uygunluğunun sağlanması için uygulamayı yapan yerlerin denetlenmesi ve araçlardaki denetlemelerin sıkılaştırılması hayati önem taşıyor.

Bakımsızlık ve kullanım hataları

Her makinada olduğu gibi, motorlu taşıtlarda da periyodik bakımlar ciddi önem taşır. Kullanım ömrünü tamamlayan parçalar ve sıvılar bu periyodik bakımlar esnasında değiştirilir. Ömrünü tamamlamış motor yağları, direksiyon ve fren sistemlerindeki hidrolik yağlar yenilenmediği durumda sürtünmeyi yeteri kadar önleyemez ve sistemin olması gerekenden yüksek sıcaklıklarda çalışmasına neden olurlar. Bu sıvıların zamanında değiştirilmemesi kullanıldıkları sistemlerin ömrünü de ciddi miktarda kısaltarak yangın dışında risklerin de oluşmasına yol açar. Değiştirilen parça ve sıvıların da yine önceki kısımlarda anlatılan standartlara sağlaması gerekir.

Araçların bakımı esnasında kullanılan yeni parça ve sıvıların standartlara uygunluğunu araç sahibinden başka denetleyecek bir mekanizma bulunmamaktadır. Alınabilecek bir diğer önlem standartlara uygun olmayan ürünlerin satışının önlenmesidir. İnternet üzerinden toptan veya perakende alışverişin çok yaygınlaştığı günümüzde, satışı yapılan ürünlerin teknik denetimlerinin yeterince yapılabildiğine dair bir veri elimizde bulunmuyor.

Otobüs seferlerinin sıklaştığı yaz aylarında araçların kullanım süreleri de ciddi miktarda artmaktadır. Bu yoğunluk araçların bakımlarının aksatılmasına, ertelenmesine sebep olduğu gibi çok temel göstergelerin göz ardı edilmesine de yol açabilir. Normal zamanda özellikle dikkat edilmesi gereken motor soğutma suyu sıcaklığı (hararet), yağ basıncı veya fren hava basıncı gibi göstergelerdeki ikazlar, aracı bir sonraki seferine yetiştirme baskısı altında gözden kaçabilir veya ihmal edilebilir hale gelmektedir.

Kamil Koç’un 2 Ağustos’ta Balıkesir’de yanan otobüsünde, yangının başladığı nokta olarak işaret edilen kahve makinası/su ısıtıcısının uygunsuz montajı veya tesisatın aşırı yüklemesi yangına sebebiyet vermiş olabilir. Hatta bu makinada kullanılan suyun sıklıkla kireçli olması ve makina bakımının yapılmaması sebebiyle rezistansın taşıdığı ısıyı yeterince atamaması da sebep olmuş olabilir.

Metro turizme ait araçlarda yangının motor kısmından başladığı yolcular tarafından aktarılmaktadır. 10 numara yağ kullanımı yüksek ihtimalle bu otobüslerin yanmasına yol açmış olabilir.

Kamil Koç, Metro Turizm ve yabancı turistleri taşıyan adını bilmediğimiz acente tüm bu riskleri önlemediği için hem yolcularının hem de çalışanlarının hayatını riske atmaktan sorumludurlar. Tabi ki her bir yangının çıkış sebebi, yanan araçlarda uzmanların yapacağı incelemeler sonucunda belirlenecektir. Ancak veriler firmaların yasal yükümlülüklerini yerine getirmesi ve teknik kurallara riayet etmeleri konusunda karnelerinin kötü olduğunu gösteriyor.

Denetim yoksa, ulaşım güvenliği de yok

Yukarda sıralamaya çalıştığım otobüs yangınlarına neden olacak teknik gerekçeleri ortadan kaldırmanın yolu etkin denetimdir. Her gün on binlerce insanın yolculuk yaptığı araçların, firmaların yükümlülüklerini yerine getirip getirmediğinin aktif denetimi, güvenli ve sağlıklı toplu taşımayı zafiyete uğratan kişilere/şirketlere dönük ceza, trafikten men vb. yaptırımları düzenlemekle sorumlu kamu kurumları Ulaştırma Bakanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü’dür. Sonu gelmeyen motorlu taşıt yangınları, taşımacı şirketlerin pervasızlıkları bu kurumların denetim konusunda görevlerini yerine getirmediğini de gösteriyor.

Mühendisler olarak ulaşım güvenliğinin nasıl ortadan kaldırıldığını, sorumluları biliyoruz ve güvenli, sağlıklı ulaşım hakkımızın takipçisiyiz.

Güvenli ve sağlıklı yolculuklar dilerim!

K. Efe Ersöz / İmalat Mühendisi

*Araçların imal, tadil ve montaj yönetmeliği, araç muayene yönetmelikleri, tip onayı yönetmelikleri (AİTM)


Spread the love