Yangınlarla, sellerle, taşkınlarla sıkça karşılaştığımız bir dönemi yaşıyoruz. Özellikle eğimi yüksek bir coğrafyaya sahip Karadeniz’de her yıl farklı yerleşim alanları taşkınlarla sular altında kalıyor, halkın yaşam güvenliği de yok ediliyor. Peki taşkınlar nasıl oluşuyor, neden kentler her yağışta sular altında kalıyor? Her taşkın sonrası “Bugüne kadar görmediğimiz kadar yağdı” açıklaması
Her yıl yaz yağmurlarının taşkın ve baskınlara dönüştüğü Ankara’da bu yıl da yağmur sonrası sokaklar göle döndü, üç kişi yaşamını yitirdi. İnşaat mühendisleri açıklama yaparak kent altyapısı ve kent planlaması konusundaki aciliyete dikkat çekti. 25 yıl AKP iktidarı tarafından yönetilen ve Melih Gökçek tarafından rant politikalarıyla tahrip edilen,
Politeknik Bilim, Teknik, Kent ve Emek Söyleşileri’nin altıncısı “İstanbul’un Kaybolmayan Dereleri” başlığında gerçekleştirildi Peyzaj Mimarı Dr. Hülya Dinç’in 2015 yılında İTÜ Şehir ve Bölge Planlama Programı’nda yaptığı “İstanbul Derelerinin Fiziki Değişimi ve Arazi Kullanım İlişkisi” doktora çalışması kapsamında yapılan söyleşi 28 Kasım 2018 tarihinde gerçekleştirildi. Su ve sucul yaşamın ekolojik
Ankara’nın Mamak ilçesinde 5 Mayıs Cumartesi günü, 9 dakika kadar süren yağış sonucunda 6 vatandaşımız yaralanırken çok sayıda otomobil sel suları tarafından sürüklendi. Bazı işyerleri su altında kalırken önemli ölçüde maddi zarar meydana geldi. Sonuçta, yukarıdaki manzara ile karşılaşmış bulunduk. Felaket hakkında Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Tuna; meydana gelen
İstanbullular yağan yağmurla birlikte yine göle dönen sokaklarda, su basan ulaşım araçlarında, sel altında kalan kamusal alanlarda, evlerde, işyerlerinde mahsur kaldılar. 18 Temmuz’da 1 saat etkili yağışla birlikte altyapı çöktü, sokakta yüzen de oldu, bariyerlerde akrobatik yürüyüşler yapan da, araçlarının tavanına çıkıp kurtarılmayı bekleyen de… Kentlerimiz neden her yağmurda dereye
İstanbul dolu yağışı ve fırtına nedeniyle yine alt üst oldu. Dün (27 Temmuz) akşam saat 17.30 civarında başlayan dolu yağışıyla birlikte toplu ulaşım yine durma noktasına geldi, Avrasya tüneli kapandı, deniz seferleri durduruldu. Beton projelerle tahrip edilen Taksim, Kabataş başta olmak birçok yer sular altında kaldı. Haydarpaşa’da vinç devrildi, Şişli’de
Rize’nin Fındıklı İlçesi’nde yoğun yağış sonrası gerçekleşen taşkın ve heyelanlar nedeni ile bir çok köy ve mahalleye ulaşılamıyor, Beydere Köyü’nde 13 yaşında bir çocuğun kaybolduğu ihbarı yapıldı. Fındıklı Derelerini Koruma Platformu üyeleri Sendika.Org’a yaptıkları açıklamada dere yataklarının beton yapılarla daraltılarak edilmesinin, çaylık yapmak üzere gerçekleştirilen ağaç kesimlerinin, taşkın alanlarındaki yapılaşmanın
Doğu Karadeniz illeri, sanki bir nöbet sistemindeymişler gibi, sırayla, her yıl bir tanesi, bir sel travması geçiriyor. Genel olarak nedenler birbirine çok benzer ve elbette bu nedenler esas olarak, doğaya yönelik rant temelindeki müdahalecilikten kaynaklanıyor. Ve elbette HES, sahil yolu blokajı, dere habitatı üzerine konut/sanayi yerleşkelerinin inşa edilmesi, çarpık köprü
Hopa’daki sel felaketinin ardından Orman ve Su İşleri Bakanlığı yeniden gündeme gelen HES’ler hakkında açıklama yaptı. Bakanlık HES’lerin sele ve heyelana sebep olmadığını, aksine önleyici rol üstlendiğini, erozyonu da engellendiğini iddia etti. Orman ve Su İşleri Bakanlığı HES’ler konusundaki diğer gerçeklere; ruhsatlarındaki uygunsuzluklara, inşaat süreçlerindeki kuralsızlıklara, dere yataklarına yapılan müdahalelere
İstanbullular, Hopa’da yaşanan selin ‘doğal afet’ değil rant ve talan politikalarının yol açtığı bir cinayet olduğunu söyleyerek AKP’yi protesto etti. Karadeniz’de doğanın talanına karşı mücadele yürüten demokratik kitle örgütlerinin çağrısıyla 26 Ağustos’ta İstanbul’da buluşan yüzlerce yaşam savunucusu Hopa’da yaşanan selin ardından AKP’nin kent ve doğa politikalarını protesto etti. Tünel Meydanı’ndan Galatasaray
Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi, Hopa’da yaşanan felaket üzerine yaptıkları gözlemlerin sonuçlarını düzenlediği basın toplantısıyla açıkladı: “Yetersiz altyapı projeleri, doğa talanı, dere yataklarına planlanan kentler yağışları afete dönüştürdü” Çevre Mühendisleri Odası (ÇMO) İstanbul Şubesi, Hopa’da yaşanan sel felaketi sonrasında bölgede yapılan gözlemleri 26 Ağustos’ta İstanbul Artvin Dayanışması ile birlikte düzenlediği
Doğu Karadeniz’deki yoğun yağış sonrasında Hopa’da sel ve heyelan oldu. Hopa Çayı üzerine kurulu yerleşim bölgeleri tamamen sular altında kaldı. Artvin Valiliği’nin ilk açıklamasına göre yedi kişi hayatını kaybetti, iki kişi ise kayıp. Doğu Karadeniz’de 23 Ağustos’tan itibaren devam eden yağış sonrasında Hopa’da sokaklar ve caddeler göle döndü. Arhavi-Hopa-Fındıklı arasında Karadeniz
İstanbul her yağmurda aynı manzaraları yaşıyor; su baskınları, caddelerden denize dökülen şelaleler, suyun gitmesi gereken altyapı boşluklarından geri tepen sular.. Giderek sıklaşan bu görüntülerin iki yönü var. Bir yanda doğanın, kentlerin betonlaştırılarak yağmalanması, diğer yanda plansızlığa ve bilimden uzak “çözüm”lere bırakılmış kent altyapıları. İstanbul’un her metrekaresinin betonla kaplandığını düşünürsek yaşananları
AKP’nin her bir metrekaresini yağma ve talan politikalarıyla betonlaştırdığı İstanbul’da bugün yağan yağmur sonrası her yer göl oldu. Sokakları, evleri ve iş yerlerini su basarken, asfalt dökülen İstiklal Caddesi nehir oldu aktı. AKP’nin tüm kentsel alanları betonla kaplayan “inşaat projeleri”; su havzalarını, ormanları, kentsel yeşil alanları yok eden ‘çılgın projeleri’
Samsun'da 13 insanın hayatını kaybettiği, 1500 yapının sular altında kaldığı sel felaketinden sonra TOKİ Eski Başkanı, şimdiki Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar "TOKİ'nin milim suçu yok " dedi.
TMMOB Mimarlar Odası, Samsun'da yaşanan sel felaketinin ardından Başbakan Tayyip Erdoğan'nın hakaret dolu ifadeleri hakkında su duyurusunda bulunduklarını açıkladı. Konu ile ilgili basın açıklaması şu şekilde:
Başbakan Tayyip Erdoğan Hakkında Suç Duyurusu! Samsun’da İktidarın Dikte Ettiği “Kentsel Dönüşüm Modeli” Çökmüştür!
“…Bizim mahalle de İstanbul’un kenârı demek: / Sokaklarında gezilmez ki yüzme bilmeyerek! / Adım başında derin bir buhayre dalgalanır, / Sular karardı mı, artık gelen gelir dayanır.”
12 kişinin öldüğü Rize Gündoğdu’daki sel felaketinin ardından yaralar yavaş yavaş sarılmaya çalışılırken, Karadeniz Sahil Yolu’nun kabına sığmayan dereler yarattığı gerçeği bir kez daha ortaya çıktı. Beldede incelemelerde bulunan Rize Jeoloji Mühendisleri Odası İl Temsilcisi Jeoloji Yüksek Mühendisi Hakan Yanbay, Karadeniz Sahil Yolu’nun vadilerden gelen suya adeta set çektiğini belirterek,