Her yağış neden taşkına dönüşüyor, yıkım neden önlen(e)miyor? – Politeknik
Spread the love

Yangınlarla, sellerle, taşkınlarla sıkça karşılaştığımız bir dönemi yaşıyoruz. Özellikle eğimi yüksek bir coğrafyaya sahip Karadeniz’de her yıl farklı yerleşim alanları taşkınlarla sular altında kalıyor, halkın yaşam güvenliği de yok ediliyor.

Peki taşkınlar nasıl oluşuyor, neden kentler her yağışta sular altında kalıyor? Her taşkın sonrası “Bugüne kadar görmediğimiz kadar yağdı” açıklaması yapan Bakanlar, yöneticiler, yerel yönetim yetkilileri kendi sorumluluklarını nasıl gizlemeye çalışıyor? Hepsine madde madde cevap vermeye çalışalım. İşte göz göre göre gelen taşkınların anatomisi…

Taşkın nedir, nasıl oluşur?

“Taşkın” akarsu kesitinin taşıyabildiği maksimum debiden daha fazla debinin belirli bir süreliğine gelmesi ile fazla suyun akarsu yatağının dışına çıkmasıdır.

Taşkınlara yol açan etkenler; yağışın şekli, zamana bağlı dağılımı, diğer bir deyişle şiddeti, süresi, zamanla değişimi, bir önceki yağıştan sonra geçen süre ve yağışın havza içindeki dağılımı gibi meteorolojik faktörler olarak sıralanabilir.

Cinsine bağlı olarak zeminin geçirimlilik oranı ve suya doygunluk derecesi, havzanın geometrisi, uzunluğu, alanı ve eğimi taşkın oluşumlarında rol oynar.

Yani teknik olarak taşkın, yaşandığı bölgenin iklim koşullarına, jeoteknik ve topoğrafik niteliklerine bağlı olarak gelişen doğal bir oluşumdur. Doğal olmayan ise taşkınların sınırları içinde kurgulanan kentlerdir.

Taşkın sınırı nedir, nasıl belirlenir?

Taşkın sınırı; bir akarsuda taşkın meydana gelmesi durumunda, suların etkileyebileceği maksimum alanı gösteren sınırdır. Taşkın sınırı belirlenirken akarsuda;

• 2, 25, 50, 100, 500 yıllık tekerrür periyoduna (yinelenme zamanı) sahip debiler (birim zamandaki su akış hacmi) hesaplanır.

Kaynak: @Mikdatca

• Akarsu yatağından ve akarsu üzerindeki köprü, menfez, büz gibi yapılardan enkesitler alınarak haritalandırma çalışmaları yapılır.

• Bu öngörülen debi değerleri ve haritalar kullanılarak hidrolik modellemeler yapılır.

Yani her akarsuyun bilimsel verilerle yaratacağı yıkıcılık, üretebileceği taşkın potansiyeli 500 yıllık koşullar göz önüne alınarak hesaplanabilir durumdadır. 500 yılda bir gelme ihtimali olan en yüksek debi değerleri hesaplandıktan sonra taşkın suyunun ulaşacağı sınırlar, su derinliği ve su hızı belirlenir. Böylelikle her akarsu için taşkın sınırları belirlenir ve akarsuyun nasıl davranacağı önceden bilindiği için sonuçlar kontrol altına alınmaya çalışılır. Yani merkezi ve yerel yönetimlerin “hiç beklenmedik yağış” ifadesi bilimsel açıdan anlamsızdır, halka söyledikleri yalandır.

Taşkın nasıl yıkıcı hale gelir?

Eğimin yüksek olduğu ve heyelan potansiyelinin de fazlalaştığı coğrafyalardaki akarsuların yataklarına müdahale taşkınların yıkıcılığını arttırıyor.

Türkiye’de özellikle Karadeniz’in jeolojisi, dere yataklarına komşu yamaçlarda sık sık heyelanlar yaşanmasına neden olur. Bu heyelan kütlelerinin dere yataklarına ulaşması sonucu dere yataklarında suni ve stabil olmayan barajlar oluşur. Bu barajlar, kısa sürede arkasında su birikmesi sonucunda yıkılır ve büyük su kütleleri, rusubat diye adlandırılan (ağaç, ot vb.) parçalı maddeler ile birlikte akışa geçer. Böylece yıkıcılığı/potansiyeli artarak akışa geçen sular, güzergahı boyunca akış yolu üzerinde taşkınlara neden olur.

Akarsuların davranışları ve olası taşkınlar bu denli hesaplanabilir iken her yağmurda yerleşim yerlerinin sular altında kalmasının temel nedenleri; akarsu yatağına yapılan uygunsuz müdahaleler (kesitinin daraltılması, doğal yapısının yok edilmesi), taşkın sınırlarının ihlal edilerek imara açılması ve taşkın sınırlarında yerleşim alanlarının/kentlerin kurulmasıdır. Kuralsız, plansız kentleşme ve yerel/merkezi yönetimlerin kentsel ranttan vazgeçmemeleri sellere, taşkınlara açık yerleşim alanları yaratmış durumda.

Kamu kurumları, hastaneler, okullar gibi kamusal hizmet veren yapılar için de özellikle Karadeniz bölgesindeki kentlerde dere taşkın sınırları içinde planlamalar yapılmış durumda.

Afet durumları için acil durum planları hayata geçirilmiyor. Afet sonrasında yaşam güvenliğini sağlayacak kamusal hizmet yapıları taşkın sınırları içinde planladığı ve sular altında kaldığı için halkın yaşam güvenliği bir kez daha yok sayılmış oluyor.

Acilen alınması gereken önlemler

Su taşkınlarından korunmak için;

– Ülke genelinde taşkın tehlike haritaları hazırlanmalı, taşkın tehlike haritasına göre netleştirilen taşkın sınırı içerisinde herhangi bir yapıya izin verilmemeli ve taşkın sınırı içerisindeki mevcut yapılar kamulaştırılarak taşkın alanları acilen boşaltılmalıdır.

– HES’ler dahil derelerin doğal yatağı, akışı bozulmamalı, dere kesiti daraltılmamalılıdır. Dere yatağı içinde yapılan ‘kazı malzemesi dökümü, yataktan kum, çakıl alımı’ faaliyetleri engellenmelidir. Derelerin temizliği yapılmalı, havzanın bitki örtüsü, havzadaki tüm değişimler kontrol edilmelidir.

– Dere yatakları üzerinde bulunan köprü menfez ve benzeri geçiş yapıları tek tek etüd edilmeli, yapıların taşkın debilerine uygunlukları kontrol edilmelidir. Bu yapıların tıkanmalarını önleyecek önleyici yapılar inşa edilmelidir.

– Üst havzada tersip bendi, taşkın öteleme yapıları ve benzeri yapılar yapılmalıdır. Tersip bentleri kum, taş, kütük, çalı ve benzeri malzemelerin alt havzaya taşınmasını engeller. Aksi durumda üst havzadan gelecek olan bu malzemeler dere kesitini daraltabilir.

– Taşkın potansiyeli olan bölgelerde acil durum planları hayata geçirilmeli, önlemlere rağmen doğal sınırlar içinde oluşabilecek taşkınlar öncesinde acil durum uyarıları yapılmalı, kurtarma ekip ve donanımları hazır hale getirilmelidir. Taşkın anında kullanılacak tahliye planları oluşturulmalı ve tatbikatlar yapılmalıdır.

– Tehlikeli görülen akarsularda yukarı havzada suyun yükseldiğini haber veren ölçüm aletleri ve siren gibi erkan uyarı sistemleri kurulmalıdır.

Bakanlık taşkın haritalarına sahip, AKP iktidarı önlem almıyor

Taşkınların nasıl yönetileceği, taşkınlara karşı nasıl önlemler alınacağı bilimsel verilerle sabit. Meslek ve bilim insanları, hem taşkınlar konusunda yerleşim alanlarının nasıl planlanması gerektiğini, hem de akarsularda alınacak önlemleri yıllardır dile getiriyor.

*Tarım ve Orman Bakanlığı’nın hazırladığı taşkın tehlike haritasında bazı yerleşim alanları

Tarım ve Orman Bakanlığı da taşkınlar konusunda yeterli veriye sahip durumda. DSİ 2019-2023 yılı stratejik raporu her şeyi özetliyor. DSİ, taşkın sahalarının iskana açıldığını, riskleri tespit ettiklerini söylüyor. Ancak AKP iktidarı konuyla ilgili hiçbir adım atmıyor.

Tarım ve Orman Bakanlığı Su Yönetimi Genel Müdürlüğü’nün hazırladığı taşkın tehlike haritalarına göre de özellikle Karadeniz Bölgesi’nde taşkın potansiyelleri ve taşkınlardan etkilenerek sular altında kalacak yerleşim alanları, yapılar, taşkından etkilenecek kişi sayısı tespit edilmiş durumda. Peki AKP iktidarı ne yaptı? Hazırlattığı taşkın risk haritalarındaki verilere rağmen hiçbir önlem almadı. Önlem almadığı gibi taşkın sınırları içinde yerleşimlere yıllarca izin verdi. Kamu varlıkları güvenli kentlerin inşası için değil Saraylara, mega projelere, şirketlere harcandı. Felaketlere zemin hazırlandı.

Politeknik


Spread the love