Ülkemizin tüm temiz su kaynaklarına planlı bir şekilde saldırıyorlar. Her akarsuyumuz onlarca kelepçe (HES) ile tutsak edilmek; sularımız, binlerce yıldır hayat verdiği coğrafyada karanlık tünellere kapatılmak isteniyor.
Oysa biliyoruz ki Su, hayatın kaynağı, dünümüz ve yarınımızdır!
Derelerimiz, binlerce yıldır bereketli tarlalarımızı suluyor. Ekmek oluyor, geçim oluyor, iş oluyor, aş oluyor… Kısaca, bu vadilerde hayatı yeniden ve yenileyerek var ediyor. Asla boşa akmıyor.
Bizler, Derelerin Kardeşliğine inananlar, suyumuza sahip çıkarak, toprağımıza, ürünümüze, hayatımıza, dünümüze, bugünümüze ve de yarınımıza sahip çıktığımızı biliyoruz.
Suyumuza sahip çıkarak, binlerce yıllık türkülerimize, boz ayıya, alabalığa, göğe yükselen çamlara, ladinlere, çınarlara, çaya, fındığa, uçsuz bucaksız tarlalarımıza sahip çıktığımızı biliyoruz.
Biz, bazılarının bağırdığı gibi ne ‘üç-beş çapulcu’, ne de dış kaynaklı lobilerin oyuncağıyız…
Bu vadilerde doğanlarız. Bu vadilerde atalarımızla yan yana gömülmeyi arzu edenleriz.
Buralarda ürettiklerimizle geçinenleriz.
Kadınlar, gençler, çocuklar ve erkekleriz. Binler, on binleriz. Bu vadilerin ayrılmaz parçalarıyız.
Hukuka inanıyoruz, bilimin bizim yanımızda olduğunu biliyoruz.
Suyun alınıp satılabilecek bir madde olmadığını savunanlar,
Suya ulaşma hakkının en temel insan hakkı olduğunu bilenler,
“Enerji mi-çevre mi?” tartışmasına ‘hayat’ diye karşılık verenler,
Paranın gücüne karşı Derelerin Dayanışmasına inananlar diyoruz ki;
• Tüm canlıların yaşam kaynağı olan SU, sadece enerji kaynağı ve para kazanma aracı olarak görülemez!..
• Sudan elde edilmeye çalışılan enerjinin alternatifi vardır oysa doğamızın alternatifi yoktur!
• SU, ticari bir mal değil, tüm canlıların yaşamını sürdürebilmek için ulaşmaya hakkının olduğu doğal bir varlık, ekolojik sistemin bir parçasıdır.
• Tüm canlıların sudan yararlanma hakkı vardır. Hiçbir canlı kendisinin SU ihtiyacının daha önemli olduğunu ileri süremez!..
• SU, bulunduğu ortamın asli unsurudur. Hiçbir şekilde yatağı değiştirilemez, bulunduğu alandan başka bir alana taşınamaz!..
• Doğal yaşam ile SU ilişkisini dikkate almayan hiçbir karar, uygulama, yasal düzenleme kabul edilemez!..
• Suyun kullanımı; ekolojik, çevresel, kültürel ve sosyal sürdürülebilirlikten uzak ele alınamaz.
• Canlı türlerinin yok olma noktasındaki suyu ifade eden ‘Can Suyu’ kavramı veya böyle bir adalet anlayışı kabul edilemez, ahlaki görülemez. Can Suyu tartışması dahi yapılamaz!..
• Doğal Yaşam Alanlarımızı kurduğumuz, tarihi, sosyal ve kültürel değerlerimizi koruduğumuz Vadilerimizi yok ederek, ortadan kaldıracak ve geri dönüşümsüz zararlar verecek olan, ‘Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Yasa Tasarısını’ kabul etmiyoruz. Bu yasa tasarısının Meclis’ten geçmemesi için tüm gücümüz ile mücadele edeceğiz.
Biz, Derelerin Kardeşliği Platformu olarak Su Havzalarımızda, Doğal Yaşam Alanlarımızda verdiğimiz yaşam mücadelemizi, her geçen gün daha da yükselterek sürdüreceğiz.
Bu zorlu süreçte büyük bir sorumlulukla karşı karşıya olduğumuzun bilinci ile hareket edeceğiz.
Bunun için:
• Vadilerimizde başlayan yerel mücadeleleri desteklemeye, bir ve beraber olmaya devam edeceğiz.
• Mücadeleye yeni başlayan/başlayacak vadilere her türlü destek sunmaktan, enerjimizi, bilgi birikimimizi ve olanaklarımızı paylaşmaktan geri durmayacağız.
• Su hakkı mücadelesinin toprak ve yaşam mücadelesinden ayrı düşünülemeyeceğinin bilincinde davranarak ülkemizde devam eden çevre ve toprak mücadeleleri ile dayanışma içerisinde olmayı önümüze bir görev olarak koyacağız.
• Su hakkı ve bizler gibi yaşam mücadelesi içerisinde bulunan Yerel ve Ulasal Platformların ortak mücadelesinin sağlanması için sorumluluk üstleneceğiz.
• Derelerin Kardeşliği Platformu olarak yerellerden başlayan, yerellerin inisiyatifinde gelişen mücadelenin, tüm ülkede ortak bir dil, ortak bir eyleme dönüşmesi için çaba harcayacağız.
Bütün karar vericileri, tarafları;
Başka canlılar, çocuklar yokmuş gibi, gelecek kuşaklar olmayacakmış gibi, sürdürdükleri bu bencil davranışlardan vazgeçmeye çağırıyoruz.
Ülkemizin temiz SU kaynaklarına yapılan bu planlı saldırıların önünde durarak, vadilerimizde yaşanan bu katliamların bir an önce durdurulması ve sularımızın ticarileştirilmesini engellemek için bundan sonra da var gücümüzle mücadelemizi sürdüreceğiz.
Şimdi, vadilerimizden başlattığımız mücadeleyi yükseltme zamanı.
Şimdi, mücadeleyi tüm ülkeye yayma zamanı…
Derelerin Kardeşliği Platformu