Malum, bugünlerde ‘hayır’cılar mahalle mahalle çalışıyor. Kimisi ‘hayır’cı öğretmen, kimisi ‘hayır’cı işsiz, kimisi ‘hayır’cı esnaf, öğrenci… ‘Hayır’cı beyaz yakalı da var. Hem mahallesinde, hem iş yerinde hayır için çalışan beyaz yakalı.
Ofis çalışanları, bilişimciler, araştırmacılar, reklamcılar, mühendisler, mimarlar; beyaz yakalılar plaza önlerinde ofis arkadaşlarına ‘hayır’ı anlatıyor, ‘hayır’ çalışmasını birlikte büyütme çağrısı yapıyor. Bazen iş başında, bazen iş çıkışında. Bazen Esentepe’de, bazen Maslak’ta, Kozyatağı’nda, Ankara Çukurambar’da.
“Ben zaten ‘hayır’cıyım”
Ne güzel, pek çok ‘hayır’cı beyaz yakalı var. ‘Hayır’ bildirilerine uzanan ellerin sayısı da hiç az değil. “Ben ‘evet’çiyim” diyerek uzaklaşan, gözleriyle ‘evet’ diyenler de var. En çok da “ben zaten hayır’cıyım” diyerek bildiri almak istemeyenler var. Oysa plaza önünde ‘hayır’ bidirisi dağıtan beyaz yakalılar da ‘hayır’cı. Ne olacak şimdi?
Durum pek karmaşık değil aslında. ‘Hayır’cı olsak da hayır bildirisi alabilir, çantamıza koyabilir, kararsız bir iş arkadaşımızla konuşabilir, bildiriyi ona verebiliriz. Ya da ansızın ofiste bir yerlere iliştirebilir, görmeyen gözlere gösterebilir, ‘hayır’cıların yüzünü güldürebiliriz. O an, bir ucundan tutup, dağıtmaya da başlayabiliriz. Birden fazla alıp, gittiğimiz yerlere götürüp, çantamızdan hiç eksik de etmeyebiliriz. Hayır’lar çoğalabilir çünkü. Çoğalmalı da öyle değil mi? Bak, elden ele bitti bile bildiri…
“Burada değil de, ‘evet’çilerin çok olduğu yerlerde dağıtın”
Sıklıkla karşılaşılan bir diğer cümle de “Burası zaten ‘hayır’cı, ‘evet’çilerin olduğu yerlere gidin” önerisi. Öneri anlaşılır da, öznesi pek anlaşılır değil sanki. Önerinin öznesini ‘biz’ yapınca daha iyi olmaz mı, gitme ihtimali artmaz mı? Yani şöyle: “Evet’çilerin olduğu yerlere gidelim”.
Olur, gidelim tabi, birlikte gidelim…
‘Hayır’ yasakları dayanışmayla aşılır
Sohbetlerin yanı sıra dayanışmanın keyfi hep bambaşka. İstanbul’da beyaz yakalılarının çokça çalıştığı Esentepe’de bir iş çıkışında, bu keyif yaşandı geçtiğimiz günlerde. Özel güvenlikler ‘hayır’ bildirilerinin dağıtımını engellemeye çalışınca, ‘hayır’cıları çembere alıp yalıtınca, çemberi yararak uzandı eller ‘hayır’a. Kimisi onar onar istedi bildirilerden, kimisi hem aldı hem sordu “Neden engel oluyorsunuz?” diye. İşte o zaman özel güvenlik çemberi kalmadı, kalamadı. Polis tehdidi de bir daha yapılamadı. ‘Hayır’ın engellenemeyeceği üzerine tartışma sürerken ‘hayır’ bildirileri elden ele dağıldı. Belki bir bildiri alınmayacaktı, belki çekingen bir bakış atılacaktı sadece… ‘Hayır’ engellenmeye çalışıldığında böyle olmadı. ‘Hayır’ geleceğimiz çünkü. Engellemek isteyenler tekrar tekrar düşünecek bundan sonra. Şimdi aynı yerde, işe giderken ya da iş çıkışında ‘hayır’ çalışmaları devam ediyor. Karşılaştık yeniden, dayanışmayla…
Az kaldı, büyütelim birlikte ‘hayır’ı
Böyle böyle sohbetler artacak, ‘hayır’lar da. Güzel günler için birliktelikler de kurulacak.
Dertler ortak, kaygılar ortak. Plaza önlerinde “uzun çalışma saatleri başkanlıkla mı son bulacak”, “ücretler başkanlıkla mı iyileşecek”, “işsizlik başkanlıkla mı bitecek”, “kıdem tazminatına göz dikenler başkanlıkta mı vaz geçecek?” soruları yüksek sesle sorulduğunda bildiri isteyen beyaz yakalıların artması da bu yüzden herhalde. Soruların cevabı hep ‘hayır’, kararsız olan için de, ‘evet’i düşünen için de.
Çalışma hayatının ‘hayır’ları ortak yani. Uzun çalışma saatlerine hayır, düşük ücretlere hayır, işsizlik korkusuna hayır, mobbinge hayır… ‘Hayır’ diyen kazanacak.
Anayasa değişikliği referandumu ile planlanan Başkanlık’ta adalet yok. Yasama ve yürütme yetkilerinin verildiği, yargının da bağlandığı bir Başkanlık bu. Haklarımız için çalacak bir mahkeme kapısı da kalmıyor böylelikle. Tüm kapılar başkanın oluyor.
Böylesi bir Başkanlık’ta güvenlik ve huzurdan söz etmek de mümkün değil. Krizler süreklileşecek, iş güvencesi kalmayacak.
Başkanlık sisteminin oylanacağı referanduma, 16 Nisan’a çok az kaldı.
‘Hayır’ı birlikte anlatabilir, birlikte gösterebiliriz. İş yerlerimizde konuşmayan kararsızları, ‘evet’i aklının ucundan geçiren çalışma arkadaşlarımızı konuşturabiliriz. İş başlarında, iş çıkışlarında ‘hayır’ buluşmalarını kalabalıklaştırabilir, buluşmalara yeni yerler ekleyebiliriz.
Ve bugünden referandum sonrasına da, haklarımız ve geleceğimiz için bir adım atmış oluruz.
‘Hayır’ için çalışanları, ‘hayır’ diyen mühendisleri, ‘hayır’ diyen beyaz yakalıları bulmak da kolay. Henüz karşılaşmadıysak, internette kısa bir aramaya bakar.
Pınar Hocaoğulları / Elektronik ve Haberleşme Mühendisi
Politeknik YK Başkanı