Bugün (3 Mart 2011) Politeknik Genç İTÜ İnşaat Fakültesi’nde HES’lerle ilgili panel gerçekleştirdi. İnşaat mühendisi Özge Ozan, Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu Sekreter Üyesi Emine Girgin ve Politeknik Genç üyesi Oğuz Çolak’ın konuşmacı olduğu panele Kastamonu ve Giresun’da HES mücadelesi veren çevre dernekleri üyeleri, Yıldız Teknik Üniversitesi’nden ve İTÜ’den öğrenciler katılım gösterdi.
İlk konuşmayı yapan Oğuz Çolak üniversitede neden böyle bir etkinlik yaptıkarını anlattı. Üniversitelilerin toplumun tümünü etkileyen her gündemde olduğu gibi HES’lere karşı mücadelede sorumluluğunun olması gerektiğini, çevreye ve yaşama zarar verecek her konuda karşı durması gerektiğini söyledi. Teknik bölümlerde okuyan üniversitelilerin de özellikle kendi alanlarına giren bu konularda üniversitelerde fikirsel tartışma alanları yaratması gerektiğini söyleyerek sözü konuk konuşmacılara bıraktı.
Emine Girgin HES’lerin doğal yaşam üzerinde yarattığı tahribatın büyüklüğü hakkında konuştu. Suyun ekosistemdeki tüm canlılığın devamı için olmazsa olmaz bir unsur olduğunu söyleyen Girgin, HES’lerin yapıldığı derelerdeki suyun kullanım hakkının HESçi şirkete satıldığını ve böylece doğaya ait bir unsurun metalaştırıldığını söyledi. Suyun topraktan ve havadan aldığı mineralleri taşıyarak hem kendi varlığını hem de ekosistemdeki diğer canlıların devamlılığını sağladığı ancak HES yapımında suyun kilometreler boyunca borularda tutularak suyun doğa ile temasının kesildiğini ve doğanın devamlılığını tehdit ettiğini ifade etti. Bu koşullar göz önüne alındığında HES ile enerji üretiminin “yenilenebilir enerji” gibi kabul edilemeyeceğini söyledi.
Özge Ozan yaptığı konuşmada HES’lere karşı mücadele sürecini anlattı. Anadoluda toplamda 2000’in üzerinde HES projesi olduğunu şirketlerin bu projeleri gerçekleştirmek üzere vadilere girmek için her yolu denediğini söyledi. Özellikle HES’in yapılacağı köye önceden gidip oranın muhtarı ve onun çevresi ile anlaşma yapmak gibi, para dağıtmak gibi işbirlikçi bulma yöntemlerini kullandıklarını, tarım ve hayvancılığın tasfiye edildiği bölgede kalkınma ve işsizlik sorununa çare olma vaatleri verdiklerini, hatta memleketi o yöre olan mühendisleri görevlendirerek halkın güvenini kazanmak gibi yollara başvurduklarını anlattı. Halka yönelik baskı ve şiddetin devreye girdiği durumların da ortaya çıktığını anlatan Ozan, derelerin bulunduğu yerlerdeki arazilere ancak savaş koşullarında yapılabilecek acil kamulaştırma yolu ile el koyulduğunu, insanların hayvanlarına su içirmek ya da derede yüzmek için bile HESçi şirketin insafına kaldığını söyledi. Her şeye rağmen direnen, su ve yaşam hakkı için mücadele veren halkın bu yağmayı durdurma başarısını gösterdiği örneklerin de görüldüğünü söyledi. Örneğin İkizdere’de halk yabancı plakalı hiçbir aracı almayarak ya da LOÇ’ta şantiye sahasında ve HESçi şirketin İstanbul’daki genel müdürlüğünde nöbet tutarak HES yapımını durduklarını ifade etti.
Kastamonu Dernekler Federasyonu Başkanı Zeki Şerif de paneli dinlemeye gelenler arasındaydı. Kendisinin de mimar olduğunu söyleyen Şerif, ülkeye gerekli enerjinin, elektrik kayıp ve kaçaklarının azaltılması ve daha etkin kullanılmasıyla giderilebileceğinin tespit edildiğini, ancak hükümetin bunun yerine dereleri satmayı daha kolay gördüğünü söyledi. Yıllarca mimarlık mesleği ile projeler yaparak geçindiğini ancak her mühendis ve mimarın bir projeye girerken kamu zararına olan projelerden sakınması gerektiğini belirtti.
Salondan gelen “Genç mühendis ve mimarlar bu tür problemler karşısında halk ile nasıl buluşabilir, beraber mücadele nasıl kurulabilir, bize kendi deneyimlerinizden de yola çıkarak bu konuda neler söyleyebilirsiniz?” sorusuna Çevre Mühendisi Emine Girgin; Çevre Mühendisleri Odası’na hemen her gün HES ya da termik santral yapılacak bölgelerden destek ve bilgi talebi geldiğini ve bu taleplere destek vermeye çalıştıklarını, genç mühendislerin de bu konularda duyarlı ve araştırmacı olarak, Oda’ya gelerek ya da HES karşıtı platform ve derneklerin çalışmalarında bulunmak gibi işler yapabileceklerini söyledi. Özge Ozan ise İTÜ İnşaat Fakültesi’nde öğrenciyken bir hocasının “Bir gün birileri şantiyeniz uygunsuzdur diye kapınıza kilit vurursa, siz o kilitle beraber o kapıyı kenara koyun, şantiyeye devam edin, bir şekilde halledersiniz, para verirsiniz vs.” dediğini ama sahada gezen, araştıran, üreten ve onların söylemlerini çürütmek için bilimi seferber edecek yöntemler geliştirmek gerektiğini söyledi.
politeknik.org.tr