Orman yangınları pek çok ülkenin karşı karşıya kaldığı bir gerçek. Türkiye açısından da öyle. Yangınlar, önleme/müdahale etme faaliyetlerinin niteliksiz ve yetersiz olması sebebiyle her zamankinden daha fazla gündemimizde yer almaya başladı. Türkiye’de orman politikalarıyla ilgili pek çok şey değişti. Ormanını, sincabını, kuşunu, toprağını seven, koruyan herkes için bu değişiklikler sebebiyle her orman yangını bir iç yangınına dönüştü.
Muğla’dan Çanakkale’ye…
İki yıl önce, Temmuz ayında Akdeniz ve Ege’de orman yangınları çıkmış, yangınlar günlerce kontrol altına alınamamıştı. Türkiye’nin pek çok yerinden gönüllüler yangın söndürme faaliyetleri için bölgelere koşmuş, yanan alanların inşaat alanlarına dönüşmemesi için çağrılar yapılmıştı.
Bugünlerde de Çanakkale’de çıkan yangınlarla acı yaşadık, seferber olduk. Yangın 3’üncü gününde ancak kontrol altına alınabildi. Yanan alanlarda yeniden ağaçlar yeşerecek mi, ormanlık haliyle korunacak mı endişesini bırakarak.
Bu acı, seferberlik ve endişe boşuna değil. Çünkü:
Ormanlık alanlar, yerleşim yerleri gibi görünmeye başlamış, kentlerin giderek sıkıştırdığı, imara açılan alanlar olmuştu.
Ormanlara sahip çıkmak, ağaç katliamlarına engel olmak için şirketlere, jandarmaya, polise karşı gelmek, mücadele etmek zorunlu olmuştu.
Ormanlarına, ormanları yuva yapmış tüm canlılara, ağaçlarına sahip çıkanlar ‘vatan hainliği’ ile suçlanırken, yerinden yurdundan edilecek olan orman köylüleri, yerel halk kendini açıklamak zorunda kalmıştı.
Ormanlarda yangını önleme faaliyetleri görmezden gelinmiş, ormanı korumak üzere görevli personelden, yangına müdahale etmek üzere hazır bulunacak helikoptere, yangın ekiplerine, araç gerece yapılması gereken yeterli iyileştirme ve güncelleme yapılmamıştı.
Yirmi yılı aşan iktidarı boyunca AKP ormanları, ekolojik zenginliği, dağında taşında koşturan, nesli tükenmek üzere olan canlıları korumak üzere politika geliştirmemiş, tam tersi bir çizgide, ormanları, dereleri, dağları, verimli ovaları, halkın olan ülkenin tüm varlıklarını sermayenin/şirketlerin hizmetine sunan yasal değişiklikler yapmıştı.
Yangın mı AKP iktidarı mı ormansız bırakıyor?
Türkiye Ormancılar Derneği’nin 2023 yılında yayımladığı rapora göre:
Türkiye’de 2002 ile 2006 yılları arasında yangın başına düşen yanan alan miktarı 3,34 hektar iken, 2007-2011 yılları arasında 5,02 hektar‘a, 2017-2021 yılları arasında rekor bir artışla 14,08 hektara çıktı. Son yıllarda yangın sayısı oransal anlamda sınırlı düzeyde artsa da, yanan orman alanının ciddi oranlarda artmış olması, yangına erken müdahalede ve yangınla mücadelede yaşanan yetersizliklerin yaşandığını gösteriyor.
2012 ile 2021 yılları arasındaki 10 yıllık dönemde gerçekleşen orman yangınlarının %5,3’ü kasıt, %34,5’i ihmal ve kaza, %11,9’u doğal nedenlerle gerçekleşti. Nedeni belirlenemeyen orman yangını sayısı artarak toplam yangınların %48,3’üne ulaştı.
Yani yangınlarda kasıt ve doğal nedenlerin toplam oranı ihmalden çok daha az. Yani yangınların neredeyse yarısının nedeni araştırılmamış, soruşturulmamış bile!
Kaza ile çıkan yangınlarda en yüksek oranı enerji tesisleri (yüksek gerilim hattı, santral, trafo vb.) oluşturuyor. Bu oran 2010 yılında kayıpların %4,9’u iken 2020’de %17’sine, 2021’de ise %26,8’e çıktı.
Ormanlara sınırsızca verilen enerji projesi ruhsatları bu artışın temel nedenidir.
Veriler de gösteriyor, ormansızlaşma AKP’nin eseri. Başka bir ifade ile ormansızlaştırma bir AKP politikası! İzin verdikleri projelerle ormanları tahrip ettiler, yangınlara davetiye çıkardılar, ormanı koruyacak kurumları/kadroları tasfiye ettiler, orman yangılarına karşı etkin önlem-müdahale-rehabilitasyon zincirini yok ettiler.
Yangınları önlemek için ne yapmak gerek?
– Orman yangınlarıyla mücadelede öncelikli hedef, risk yönetiminin etkin kurulması yani yangına neden olacak faktörlerin minimum düzeye indirilmesi, önleme/koruma faaliyetleridir.
Yangınların erken tespiti, erken müdahale ile kısa zamanda söndürülmesi ikincil olarak planlanmalıdır.
– Türkiye’de risk yönetimi yapılmadığı gibi yangına müdahale konusundaki yetersizlikler de son yıllarda orman kaybını arttırmıştır.
Yangına müdahalede etkin bir organizasyon için nitelikli personel ve araç-gereç ihtiyacı acilen karşılanmalı, iklim, nüfus vb. faktörlerle değişen yangın potansiyelini göz önünde bulunduran güncellikte bir hazırlık yapılmalıdır.
– Orman yangınlarıyla mücadele için yangınların nedenlerinin açığa çıkartılması şarttır.
Ormanda meydana gelen her yangının sebepleri araştırılmalı, çıkan sonuçlara göre risk yönetimi yenilenmeli, önlem alınmalıdır.
– Enerji üretim ve iletim tesisleri ormanlık alanlarda olmamalı, var olan tesisler uzaklaştırılmalıdır. Tesis bölgeleri önleme ve/veya hızlı müdahale faaliyetlerine hazırlıklı olmalıdır.
– Ormanlık alanlarda, yanan alanlar dahil, yapılaşmaya izin verilmemelidir.
Orman Kanunu’nun, ormanları yok etmeye yarayan 16, 17 ve 18’inci maddeleri ormansızlaştırmaya sebep olmayacak şekilde yeniden düzenlenmelidir.
– Son yıllarda ormanlarda hızla yayılan tinyhouse, bungalow vb. yerleşimlere, yapılaşma faaliyetlerine son verilmeli, orman ekosisteminin etkileyecek faaliyetler engellenmelidir.
Politeknik
*Türkiye Ormancılar Derneği 2023 yılı Orman Yangınları Raporu’ndan yararlanılmıştır.