Meslek odalarının öğrenci örgütlenmelerinde başka bir yol mümkün mü?

Ankara’da yapılan 3 Kasım mitingi gençlerin katılımının yoğunluğuyla birlikte anılırken, meslek alanlarından doğru öğrencilerin ilişki kurduğu örgütlülükler de kitlesellikleri bakımından, gençliğin kendini ifade etme alanlarından biri olarak ön plana çıktı. Bu durum çok kesin bir genellemeye olanak sağlamasa da özellikle mühendislik, mimarlık ve tıp alanlarındaki meslek odalarının son dönemde öğrenciler nezdinde karşılık bulan bir çağrıcılığa sahip olduğunu söylemek mümkün. Ancak bu alanlardan üniversiteye ve topluma yönelik ilerici çözümler öneren ve bağımsız öğrenci hareketini besleyecek, üniversiter muhalefeti güçlendirecek adımların nasıl atılacağı bir sorun olarak karşımızda durmaktadır.

Yoğun piyasalaştırma saldırısı ve üniversite yaşamında gerçekleştirilen dönüşümler öğrencileri bireycileştirmektedir. Yalnızlaşmaya itilen öğrencilerin yaşamda kendilerini ifade edebilecek olanakları da ellerinden alınmaktadır. Öğrenciyi müşteri yerine koyan anlayış ve üniversite sonrası yaşama dair sunulan kariyerci bakış açısı üniversitelileri kendi öz kimliklerinden koparmanın araçları olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu durum tersinden öğrencilerin üniversitesine, kendi yaşamına ve topluma sahip çıkma güdülerini de harekete geçirebilmektedir. Bu noktada meslek odalarındaki öğrenci örgütlenmeleri duyarlı öğrencilerin bir araya geldiği yerler olma niteliği taşımaktadır. Ancak bugün çoğu meslek odasının gençlik komisyonları öğrencilerin çeşitli kaygılarla biraraya geldikleri platformlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu yapılar, bağlı bulundukları odaların güçlü yapısı ve olanakları, dayandıkları hukuksal zemin ve öğrencilerin mesleklerinden kaynaklı duydukları iç içe geçmiş toplumsal ve pragmatik kaygıların adresi olması bakımından öğrencilere oldukça cazip gelebilmektedir. Bugün gerek öğrencilerin piyasa düzenine muhalefet aracı olarak, gerekse açığa çıkan duyarlılıkların ortak bir üniversite muhalefeti çizgisine akıtılabilme potansiyeli taşıması açısından bu yapılar önem taşımaktadır.

Mesleki örgütlenmeler içerisinde mühendis ve mimarların birlikteliğini oluşturan TMMOB ve bunun öğrenci örgütlülükleri içinde bulundukları özgün koşullar ve tarihinden gelen kültür ile salt bir meslek örgütünden çok daha ötesinde ilerici bir konumlanışa sahiptir. Mühendis ve mimarlar, üretim süreçlerindeki özgün konumları ve potansiyel olarak taşıdıkları aydın kimliği ile toplumun gelişme dinamikleri içinde en aktif kesimlerden biri olma potansiyelini barındırmakta, TMMOB bu açıdan da önem kazanmaktadır. TMMOB’un tarihsel pratiği toplumsal muhalefetle iç içe gelişen bir pratiktir. Ancak açık bir şekilde TMMOB son dönemde, sahip olduğu bu ilerici potansiyeli, neo-liberal saldırganlığa net bir karşı duruş sergileyecek biçimde etkinleştirememektedir. Bu durum kendi öğrenci örgütlülükleriyle kurduğu ilişkiye yansıyan haller almakta ve öğrenci komisyonu çalışmasının ataletini arttırmaktadır.

Piyasalaştırma ve gericileştirme saldırıları ile daha üniversite amfilerinde aydın kimliğinde yaralar açılan, sadece sermaye ihtiyaçları doğrultunda düşünmeye ve üretmeye yönlendirilen öğrenciler açısından mesleklerinin ilerici kimliğinin aşınmasına karşı duruşu güçlendirmek için daha öğrencilik yıllarında bu mesleki örgütlülüklerle ilişki kurmak anlamlıdır. Ancak bu öğrenci örgütlülüklerinin bugünkü konumlarıyla piyasalaştırma saldırısının üniversitelerde yarattığı aşınmaya karşı durabilmeleri çok da mümkün görünmemektedir. Haftalar boyu bu alanlarda bir araya gelinerek neo-liberal uygulamaların sonuçlarından veryansın eden öğrenciler, buna karşıt bir politika örgütlemek konusunda son derece kısır örnekler çıkarmaktan öteye gidememektedir. Çoğu zaman meslek alanından doğru bu bir araya geliş, öğrencilerin “öğrenci” kimliğini unutmasına yol açmakta üniversiteye yönelik politika üretmenin üzerinden atlanılmaktadır. Bu durum öğrenci örgütlülüklerinin toplumsal muhalefetin görece yükseldiği noktalarda edilgen bir pozisyon seçerek, sahip olunan toplumsal duyarlılığı bu noktada tatmin etme çabalarını açığa çıkarmaktadır. Böylece oda öğrenci örgütlülüklerinde topluma karşı hissedilen sorumlulukların değiştirici ve dönüştürücü bir perspektife oturtulamamasına, buraların muhalefet adı altında öğrencilerin biraraya geldiği ancak neye muhalefet edeceğini bilmeyen gönüllü birliktelikteliklerin ötesine geçememesine yol açmaktadır. Politik atıllık bu alanların niteliksiz eğitimden kaynaklanan mesleki yetersizliğin telafi edildiği mekanlara dönüşmesine varan tehlikeleri beraberinde getirmektedir. Bu sonucu TMMOB’un genel durumu yarattığı kadar öğrenci komisyonlarını ilericileştirecek müdahalelerin ortaya çıkmaması da yatmaktadır.

Bu noktada oda öğrenci örgütlülüklerine devrimci ve ilerici bir bakış açısıyla nasıl yaklaşılması gerektiğini sorgulamak anlamlı olacaktır. Genel olarak ilerici bir politik çizgi önermekten uzak, bu alanları örgütlemeye değil, bu alanlardan örgütlenmeye yönelik girişimler varolan ilerici potansiyeli tümüyle yok etmektedir. Buraların içinde bulunduğu çıkmazları mesleki örgütlülüğün yönetim kadrolarının değişmesi gerekliliğine havale eden ve bu alanların muhalefet eksenine mevcut yönetimleri oturtan bakış açıları ise oda örgütlülüğünün gelişmesine katkı sunmaktan son derece uzaktır. Oda öğrenci örgütlülüklerindeki ataletten kurtulmak için, üniversiter ve toplumsal dönüşüme katkı sunacak genel bir politik çizginin buralarda hakim kılınması bir zorunluluktur. Üniversitelerdeki gerici, piyasacı saldırılar karşısında örülecek ve öğrencilerin eğitim hayatı boyunca karşılaştığı sorunları örgütlemeyi önüne koyan bir politik hat bu alanların gelişmesine katkı sunacak açılımları sağlayacaktır. Özellikle son yıllarda AB, IMF ve DB dayatmalarıyla halka karşı yürütülen sosyal yıkım politikalarına karşı mücadele bu örgütlülüklerin başlıca sorumluluğu olmalıdır. Kentsel dönüşüm politikaları, su sorunu, enerji sorunu, sağlık sorunu öğrenci komisyonlarının alternatifler üretip çözüm arayabileceği sorunlardır. Yani oda örgütlenmelerinde toplumsal sorumluluk ve halk yararına bilim ilkesi başat ilkelerden biri olmalıdır. Bu alanlar piyasalaştırma saldırılarıyla yaratılan dönüşümün karşısında durabildiği ölçüde ideolojik ve politik olarak anlamlılaşacak, üniversiter muhalefetin örülmesine katkı sunacak ve bağımsız bir öğrenci hareketini besler roller edinecektir.

Bununla birlikte TMMOB’nin uzun yıllardır sahip olduğu ilerici sol çizginin, neo-liberal saldırı hattına karşı en geniş mühendis ve mimar kitlesinin mücadele aracı olmasını sağlayacak yeni bir çizgiye taşıması zorunluluktur. Neo-liberalizme karşı mücadele yürüten diğer emekçi sınıf ve tabakalarla ortak hareket edebilen, toplumsal muhalefete ışık tutabilen bir TMMOB, bu muhalefetin yükselmesinde kilit rollerden birini oynayacak diğer mesleki topluluklara bir kez daha örnek oluşturacaktır. Mühendis, mimar, şehir plancıları ve diğer tüm teknik elemanların, üniversite ve teknik okul öğrencilerinin haberleşme, tartışma ve müdahale platformu olarak tanımlanan ve neo-liberal saldırılara karşı mühendis ve mimarların nasıl mevzilenmesi gerektiğini tartışmaya açan “POLİTEKNİK” gibi girişimler bu açıdan zenginlik yaratacaktır.

Emperyalizme, Oligarşiye Karşı Devrimci Gençlik dergisinin Mart-Nisan 2008 tarihli 18. sayısından alınmıştır.

Kaynak: devrimcigenclik.org