İTÜ Rektörü Karaca hukuksuzluğa devam ediyor: 3 ihraç, 2 açığa alma

İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Rektörlüğü, idari ve akademik personelinden 5’i hakkında ihraç ve açığa alma kararı aldı. Eğitim-Sen, hukuksuz karara karşı eylem çağrısı yaptı

OHAL sonrası çıkarılan KHK’larla İTÜ’de geçtiğimiz yıl haklarında soruşturma başlatılan Eğitim Sen üyesi idari personeller Arzu Acar, Cihan Koca ve işyeri temsilcisi Ekin Demirkan ihraç edildi. Sendika üyesi akademisyenlerden İTÜ İnşaat Fakültesi Geomatik Mühendisliği Bölümü Araştırma Görevlisi Hüseyin Taylan Mercan ve İTÜ Türk Musikîsi Devlet Konservatuarı, Türk Halk oyunları bölümü Araştırma Görevlisi İlke Kızmaz ise açığa alındı.

‘Soruşturma usulsüzdür!’

Eğitim Sen İstanbul 6 Nolu Üniversiteler Şubesi soruşturmanın usulsüzlüğüyle ilgili, “Üyelerimizin etnik kökenlerini sorgulayan ırkçı imaların hepimizi dehşete düşürdüğü soruşturmaya yasa maddesi çiğnenerek sendika avukatımız alınmamış, tüm ısrarlara rağmen “sizi ilgilendirmez”, “OHAL var” denerek mevcut suçlamaya kaynaklık eden “çok gizli” ihbarlara ilişkin tek bir kanıt gösterilmemişti.”açıklamalarında bulundu.

Rektör Mehmet Karaca’nın 50/d intikamı

Yapılan açıklamada Rektör Mehmet Karaca’nın “İTÜ’de yüzlerce araştırma görevlisini işsiz bırakan 50/d maddesine karşı gece gündüz mücadele sürdüren İTÜ Asistan Dayanışması üyelerinden intikam aldığı” belirtildi.

Eğitim Sen 21 Kasım Salı günü saat 12.00’da İTÜ Ayazağa Kampüsü önünde düzenlenecek basın açıklamasına çağrı yaptı

Açıklamanın ve eylem çağrısının tamamı şu şekilde:

İstanbul Teknik Üniversitesi yönetiminin KHK kapsamında hukuksuz bir biçimde verilen bir yetkiyle 2016 yılının Aralık ayında açmış olduğu bir soruşturma sonucunda, geçtiğimiz hafta, İTÜ idari personeli ve aynı zamanda şube yürütme kurulu üyelerimiz Arzu Acar, Cihan Koca ve iş yeri temsilcimiz Ekin Demirkan hakkında ihraç, akademisyen üyelerimiz Hüseyin Mercan ve İlke Kızmaz için ise açığa alma kararı verildi. Mevcut kanun ve yönetmeliklere açısından bile usulsüz bir şekilde bu soruşturma sonucunda verilen ceza ile de hukuk bir kez daha ayaklar altına alınmış oldu. Üyelerimizin etnik kökenlerini sorgulayan ırkçı imaların hepimizi dehşete düşürdüğü soruşturmaya yasa maddesi çiğnenerek sendika avukatımız alınmamış, tüm ısrarlara rağmen “sizi ilgilendirmez”, “OHAL var” denerek mevcut suçlamaya kaynaklık eden “çok gizli” ihbarlara ilişkin tek bir kanıt gösterilmemişti. Bu soruşturmalar başka yerlerdeki gibi İTÜ’de de üniversite emekçilerini sindirmek, cemaat yapılanmaları ile kimlerin içli dışlı olduğu hakikatini bulandırmak ve sendikal çalışmaları engelleyerek kamu emekçilerinin çalışma koşullarını güvencesizleştirmek için kullanılıyor. Fakat her türlü kumpas ve yalana rağmen güneş balçıkla sıvanamıyor.

İTÜ yönetiminin kağıt üzerinde icat ettiği söz konusu ihbarların hedefi açık ortadadır: İTÜ’de Rektör Mehmet Karaca’ nın yaptığı her hukuksuzluğu kamuoyuna ifşa eden, çalışanların hakları için mücadeleden bir an geri durmayan güçlü Eğitim-Sen geleneği hedef tahtasına oturtulmaktadır. Geçtiğimiz beş yıl içerisinde İTÜ’de yüzlerce araştırma görevlisini işsiz bırakan 50/d maddesine karşı gece gündüz mücadele sürdüren İTÜ Asistan Dayanışması üyelerinden intikam alınmaktadır. Bu arkadaşlarımıza bu biçimde mağduriyet yaşatarak idarenin vermek istediği mesaj, çizmek istediği kırmızı çizgiler açıktır. OHAL sürecinde fırsattan istifade her türlü hukuksuzluğu yaparız, susun ve oturun denmektedir. Hukuksuzluğunu İTÜ kamuoyuna açıklamakta zorluk çeken İTÜ yönetiminin üyelerimizi “terör örgütleri ile iltisak” gibi mesnetsiz ifadelerle yaftalama ve itibarsızlaştırma çabası gülünç ve beyhudedir. İTÜ’de bu soruşturmaya gösterilen tepkiyi « Liste Ankara’dan geldi” diyerek azaltmaya çalışan İTÜ Rektörlüğü çok açıktır ki bu listeyi kendisi hazırlamıştır. Beş yıldır her türden haksızlığa karşı gelen idari personeli ve 50/d gerekçesiyle isten attığı ama mahkeme kararlarıyla geri dönen akademisyenleri listeye koyması bunu açıkça göstermektedir.

 İTÜ yönetimine soruyoruz? En temel kreş, servis, lojman, beslenme hakkı için mücadele eden, idari personelden akademik personele, öğrenciden taşeron işçiye kimin sorunu olsa çözmek için koşturan sendika yöneticilerimiz ve temsilcilerimiz mi “terörist”? Asistanların iş güvencesi, özlük hakları ve 50/d sorununu çözmek için direnen akademisyen üyelerimiz mi “terörist?”

 Biz EĞİTİM SEN olarak yıllardır verdiğimiz mücadeleyle İTÜ’ye beş yıldır kabus gibi çöken bu hukuksuz ve vicdansız yönetimi mahkemelerde rezil etmekten bıktık, bugün bu OHAL ortamında dahi iş mahkemeye ve YÖK’e gittiği takdirde farklı bir sonucun çıkacağını düşünmüyoruz. Fakat susmayacağız, gerçekleri tüm çıplaklığıyla söylemeye devam edeceğiz. Arkadaşlarımız kendilerine yapılan hukuksuzlukların İTÜ kamuoyunun gerçek gündemlerini perdelemesine izin vermeyecek.

 Yine bilinmesini isteriz ki, İTÜ yönetiminin çaresizlikle başvurduğu son hukuksuzluk da bizi susturamayacak İTÜ’de sendikal çalışmalarımızı asla durduramayacak. İTÜ’nün yetkili sendikası olarak bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da tüm İTÜ çalışanlarının sorunlarının takipçisiyiz, kreş ücretlerine yapılan fahiş zamları geri aldırma mücadelemizi sürdürüyoruz, önümüzdeki günlerde yapılacak Kurum İdari Kurulu toplantısına hazırlıklarımıza devam ediyoruz. İTÜ yönetimi de bilmektedir ki yaptığı hiçbir baskı karşısında EĞİTİM SEN susmadı, susmayacak!

 İTÜ’de üyelerimiz nezdine sendikamıza yönelik bu sinsi saldırıya karşı tepkimizi göstermek ve kamuoyu ile paylaşmak amacıyla 21 Kasım 2017 Salı günü genel merkez yönetimimiz ve emek dostlarıyla birlikte İTÜ’nün önünde olacağız. 

 Tarih:21 Kasım 2017-Salı

Saat: Toplanma 12.00 Basın Açıklaması 12:30

Yer: İTÜ Ayazağa Kampüsü Kapısı/Metro Çıkışı

politeknik.org.tr