Geçtiğimiz on yılda, zanaatkar (artisanal) gıda üretiminin yeni estetik modelleri popüler medyada hızla yayılırken; mimarlar da buna bir dizi yenilikçi ’’kent çiftliği’’ tasarımları ile yanıt verdi. Mimari stüdyolarda çizilen, güzelce renderlanmış, iyi niyetli, yoğun pestisit kullanımına ve emek sömürüsüne karşı avantajlar sunan birçok kent çiftliği, uzun süredir kentlerde gıda yetiştiren
Hemen her gün basında, televizyonlarda, sosyal medyada “insan faaliyetleri sonucu dünyamızın ısındığına” ve yakın zamanda büyük iklim felaketleriyle karşılaşacağımıza hatta belki de bütün insanlığın yok olacağına ilişkin haberlere denk geliyoruz. Bu haberler belki doğrudur belki de değildir. Bu yazının amacı ne küresel ısınmayı doğrulamak ne de ona karşı çıkmak. Amacımız
Bilindiği ve her fırsatta tekrar edilmesi gerektiği üzere, iklim değişikliği yeryüzündeki tüm yaşam formlarını ve bunlar arasındaki dengeyi etkiliyor. Artan sıcaklıklar, kuraklık, seller, yakın zamanda tattığımız siklonlu yağışlar ve daha birçok aşırı hava olayı türlerin ekosistemdeki varlığını kritik düzeyde değiştirebiliyor. İklim değişikliğinin hem öznesi hem de nesnesi konumundaki tarım, insanın
Doğanın tahribi, kentlerin sınırsız betonlaşması, enerji, maden ve inşaat ekonomisi üzerinden yürütülen politikalar iklimi etkilemeye devam ediyor. İklim değişikliği ile birlikte Türkiye’de sel, fırtına, şiddetli sıcak-soğuk gibi aşırı iklim olayları iki kat arttı, 2015’te ise rekor kırdı. Doğal yaşam alanlarının hızla yok edilmesi beraberinde iklim değişikliğini getiriyor. 350 Ankara grubu,
ABD Ulusal Çevre Bilgi Merkezi’nin NASA verilerine dayanarak hazırladığı 2015 raporunda, 2015 Temmuz’unun bu yıla kadarki görülmüş en sıcak ay olduğu bildirildi. Bu haberi tam da kuraklıktan ve şehirdeki susuzluktan kavrulduğumuz günlerde aldık. Biz kentli insanlar televizyonlarımızın başında oturup, Dünya’nın çeşitli yerlerindeki selleri, kuraklıkları, yangınları ve acayip hava olaylarını izlerken,