Ergene Havzası boyunca uzanan Ergene Nehri adeta yatağı boyunca sıralanan fabrikaların çöplüğü durumunda. Halk sağlığını tehdit eden bu tabloya devlet-sermaye eliyle üretilen yeni çözüm ise atıkları derin deniz deşarj yoluyla Ergene’den toplayıp Marmara Denizi’ne vermek.
Verimli toprakların zehirli suyu: Ergene nehri
Ergene Nehri Istranca Dağları’nda doğuyor, 282km’lik yolla Meriç Nehri’yle birleşerek Saroz Körfezi’ne dökülüyor. DSİ verilerine göre Ergene Nehri yıllardır kimyasal kirlilik parametreleri açısından çok kirli anlamına gelen 4. sınıf kıta içi kirli sudur ve hiçbir amaç için kullanılamaz. Yapılan analizlerde normal değerlerden kat be kat fazla ağır metaller bulunduğu tespit ediliyor. Trakya Üniversitesi tez çalışmalarında(1) Çorlu ve civarında yetişen bitkilerde limitleri aşan kurşun değerleri saptandı. Trakya Üniversitesi’nin yürüttüğü sulama suyu ve pirinçte ağır metal düzeylerini araştıran çalışmada ise bitkilerde demir, mangan, çinko, kurşun ve nikel bulunduğu tespit edildi. Türkiye’nin tarımsal üretiminde buğdayın % 12’si, ayçiçeğinin %61’i, çeltiğin % 54’ü Ergene Havzası’ndan karşılanıyor. Tarım arazilerinin su ihtiyacını karşılayan Ergene Nehri böylelikle tarımsal gıdalarla beslenen halka, çevresindeki canlı yaşamına zehir saçıyor.
2002 yılında 600 civarında olan fabrika sayısı 2037 sayısına ulaştı. Sermaye uygun hammadde seçimi, arıtma ve filtreleme sistemleriyle kirliliğin önüne geçebilecekken Ergene Nehri’ni temizlemek için(!) Marmara Denizi’ni kirletecek. Bunun için Tekirdağ Ergene Derin Deniz Deşarj Anonim Şirketi kuruldu. O zamanki adıyla Çevre ve Orman Bakanlığı(2) tarafından 2011 yılında kamuoyuna duyurulan Ergene Havzası Koruma Eylem Planı’nda yer alan bir adım bu. Şirketin yönetim kurulu bölgede faaliyette olan 10 Organize Sanayi Bölgesi(OSB) kurucusundan oluşuyor. Tekirdağ Valisi de şirketin başkanlığını yürütüyor.
Atık sular borularla Marmara Denizi’ne
Derin deniz deşarjı, atık suların sahillerden belirli uzaklıklarda deniz dibine borularla boşaltılması işlemidir. Bu yöntem Türkiye’de ilk kez kullanılmıyor. Kıyısı olan belediyelerin kullandığı bir yöntem. Bu sefer Ergene Nehri’ne verilen atık sular borularla Marmara Denizi’ne taşınacak.
Proje ile ilgili bilgilendirmede ileri biyolojik atık su arıtma tesisleri çıkışından itibaren deniz hattı hariç yaklaşık 82km’lik boru hattı oluşturulacağı ifade ediliyor. Oysa Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği’nde derin deşarj yöntemini denize kıyısı olan yerleşimler ve kıyı bölgelerinde olan endüstriler için tanımlıyor(3). Ergene boyunca sıralanan fabrikaların atık suları 82km boyunca taşınacak. Bilgilendirmede ileri biyolojik arıtma diye bir bilgi verilse de nasıl bir arıtma olacağı detaylandırılmamış. Bir kez daha yönetmeliğe aykırılık söz konusu. Yönetmelik arıtma işlemi için ayrıntılı bir mühendislik çalışması istiyor(4). Biyolojik arıtma, atık sıvı içerisinde çözünmüş halde bulunan organik kirleticileri mikroorganizmalarla parçalama işlemidir. Oysa Çerkezköy ,Çorlu ve diğer OSB’lerde deri, tekstil, boya fabrikaları yani kimyasallarla çalışma yapan fabrikalar bulunuyor. Bu fabrikaların bakır, sülfat, krom, çinko gibi ağır metal atıkları bulunuyor. Biyolojik arıtma yöntemi ile ağır metaller yok edilemez. Ergene’ye verilen atık sularda mutlaka ileri derecede kimyasal arıtım yapılması gerekirken projede ne yazık ki adı bile geçmiyor.
Ergene Nehri’ni zehirleyen ve temizleyeceklerini iddia eden sözde çevreci şirketler esas olarak Ergene’ye akan 560 bin metreküp günlük atık suyunu Marmara Denizi’ne verip kirliliği seyreltmeyi, suyun yoğunluk farkı ile ağır metalleri denizin dibinde tutmayı hedefliyor. Yani yeterli ve gerekli arıtma sistemlerini barındırmayan, yönetmeliğe aykırı bir yöntem ile sermaye pisliklerini Marmara Denizi’ne süpürecek. Sistem işler hale geldikten sonra Marmara Denizi ağır metal içeren atık sularla kirlenecek. Başta dip balıklarının yaşamını-çeşitliliğini tehlikeye sokacak bu kirlilik, ağır metal içerikli balıklarla sofralara taşınacak, zamanla Marmara kıyıları da halk sağlığı için tehdit oluşturacak.
Günümüz teknolojisiyle çevreyi ve doğayı kirletmeyecek şekilde arıtma yapmak mümkün. Kamusal kaynaklardan milyonlarca lira harcanarak yapılacak olan Tekirdağ Ergene Derin Deniz Deşarjı A.Ş. Ergene’deki felaketi borularla Marmara Denizi’ne taşımaktan başka bir işe yaramayacak. Projeyi yürüten şirketler atık sorununu kendi fabrikalarında yok edebilecekken, arıtılmış temiz suyu doğaya verebilecekken ve bu durum kamu denetimi yoluyla zorunlu hale getirilebilecekken, sermayenin karına dokunmadan, yeni şirketlere çağrı yaparcasına Ergene Nehri yerine Marmara’yı kirletme projesi önümüzdeki günlerde yaşamı savunanların önemli bir gündemi haline gelecek.
Suat Güneş
Kimya Mühendisi
(1) Çalışkan S. Çorlu ve Civarında Yetişen Bitkilerde Ağır Metal Konsantrasyonunun Belirlenmesi (tez). Edirne: Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Fen Bilimleri Enstitüsü; 2007
(2) Orman ve Su İşleri Bakanlığı
(3) Su kirliliği kontrolü yönetmeliği madde 33
(4) Su kirliliği kontrolü yönetmeliği madde 33