Ev sahibi Albayrak’ın enerji sırları – Çiğdem Toker (Cumhuriyet)

Ülkemiz okuru, petrol taşıma şirketi Powertrans ile Tolga Tanış’ın “Potus ve Beyefendi” kitabı sayesinde tanıştı. Tanış’ın, Singapur köklerinden başlayarak sorguladığı Powertrans ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın damadı Enerji Bakanı Berat Albayrak arasındaki bağlar, siber âlemden saçılan e-postalar ile farklı boyuta taşındı.

Şirketin “de facto” tek karar vericisi gibi görünen Albayrak, gazetemizin geçen hafta manşete taşıdığı soruları yanıtsız bıraktı. Bunun iki nedeni olabilir: Ya, Başbakan’ın öğretmen alım mülakatındaki “Reis” sorusuna cevabındaki gibi “konuşulur konuşulur unutulur” diye düşünüyor. Ki, iktidar baskısını, medya sahipliğini ve “gazetecilik” alanının nasıl daraldığı hatırlarnırsa kendi içinde tutarlı. (!) Veya bugün, Cumhurbaşkanlığı himayesi ve bakanlığının ev sahipliğinde başlayacak olan Dünya Enerji Kongresi’ne (WEC) gölge düşürmek istemiyor. “De facto” karar verici dedik çünkü Albayrak’ın adı zaten şirket kayıtlarında yer almıyor. En son 26 Ağustos 2016 tarihli Ticaret Sicili’nde yayımlanan şirket kararına baktığımızda imza yetkilerinin güncellendiğini görüyoruz. A Grubu imza yetkilileri yönetim kurulu başkanı Şevket Açar, Cem Osman Sokullu, B grubu imza yetkilisi ise Muhsin Nezir olarak belirlendi. Kuzey Irak petrollerini Türkiye’ye taşımak gibi büyük ölçekli bir işi yapan Powertrans’ın ilginç bir özelliği var. Şirketin küresel trendlere aykırı biçimde aktif Web sitesi bulunmuyor. Önemli işlerini internetten tanıtmaya ihtiyaç duymadan sürdürüyor olmalı. Ama bugün başlayacak WEC’e katılacak şirketler için aynı şeyi söyleyemeyiz. Listeye bakarsanız hepsi kendini internette tanıtıyor.

WEC operasyonu

WEC, üç yılda bir dünyanın farklı kentlerinde yapılan ve geride bıraktığı 22 kongreyle köklü bir gelenek. Türkiye’de 40 yıl aradan sonra ikinci kez bugün Erdoğan’ın himayesi, Albayrak’ın ev sahipliğinde toplanıyor. İstanbul 9-14 Ekim tarih aralığında dünyanın dört bir yanından gelen enerji aktörlerini ağırlayacak. AKP iktidarı için bu kongre öylesine önemliydi ki, iki yıl öncesine kadar mütevazı bütçeli ancak saygın bir dernek olan Dünya Enerji Kongresi Türk Milli

Komitesi’ni (DEKTMK) bürokratik bir operasyonla ele geçirdi. Derneğin tüzel kişi üyelerinden biri olan Elektrik Mühendisleri Odası’nın (EMO) itirazına karşın, Mart 2014 kongresinde tüzüğe aykırı biçimde 465 memur bir günde derneğe üye yapıldı. EMO Yönetimi’nin iki yıl önceki “Bu operasyonun amacı kongreye ev sahipliği yapmak” iddiası doğrulandı. Komite başkanı eski AKP milletvekili Murat Mercan, ev sahibi ülke sıfatıyla Dünya Enerji Konseyi yönetimine de girmiş oldu. Bundan iki buçuk yıl önce hafta içi, Bakanlık binasında ve mesai saatleri içinde yapılan bir operasyonla yönetimi ve yapısı yeniden şekillendirilen dernek, bugün AKP’nin iktidarını tahkim ettiği bir platform aracına dönüştü.

Nereden nereye Numan Bey

“Hayırlı uğurlu olsun” dedi Numan Kurtulmuş. Daha fazla işsiz ve gözaltında işkence (de) demek olan OHAL’in üç ay uzaltılması haberini, evet aynen bu sözle duyurdu Hükümet Sözcüsü. Bir düğünü kutlar, bir terfii, bir işyeri açılışını tebrik eder gibi adeta: Hayırlı uğurlu olsun. O gün 12 TV kanalı 11 radyo kapatılmış, yüzlerce gazeteci işsiz kalmış, bunun kadar önemlisi, haber alma, gerçeği öğrenme hakkı mühürlenmişti.

Saray’ın toplantı salonundaki meslektaşlar bu konuda soru sormadı. Şüphesiz ki Numan Bey ürkütücü bir karaktere bir psikolojiye sahip olduğu için değil. Bilakis yumuşak ve diyaloğa açık yapısıyla tanınan Kurtulmuş’a soru sordurtamayan, büyük olasılıkla meslektaş açısından soru konusunun akıbetine uğrama riskiydi.

Ankara’da daha farklı: Akreditasyon iptali, soruların önceden alındığı WhatsApp grubundan çıkarılma vs. Kurtulmuş, sol retorikten slogan, müzik devşirdiği ilk ve tek Kongresi’ne şu şarkı sözleri eşliğinde gelmişti: “Zalimlerin ensesinde yoksulların nefesi Kursaklarında kalacak Karunların meyvesi Gün güne eklenecek umudu büyütecek Yeri göğü inletecek halkın sesi” O dönemde sık sık gazete bürolarını ziyaret eden, adının daha görünür olması için röportaj verme dileğini küçük tirajlı gazetelere bile ileten Kurtulmuş, ne kadar çok “Nereden nereye Numan Bey” denilse yeterli gelmez.

OHAL VE 3. Havalimanı

“Nasıl bir bağı var?” diyorsunuzdur; aktarayım: Malum CHP lideri Kılıçdaroğlu, OHAL mağduriyetlerine itirazı nedeniyle Yenikapı ruhunu bozmakla suçlanıyor. Ankara Temsilcimiz Erdem Gül’ün konuyu irdeleyen analizinde, CHP’den eski Başbakan Mesut Yılmaz’a dönük bir değerlendirme, dikkat çekiciydi. Yılmaz’ın darbe girişimini ABD’de anlattığı ancak iktidara tek bir eleştiri olmadığı belirtilip “AKP içindeki isimlerden beklemiyoruz ama bir eski başbakan mağduriyetler konusunda iktidara tek satır laf söylemiyorsa, üzerinde durulmalı” deniliyor. Yılmaz’ın oğulları Mehmet Yavuz ile Emir Hasan ticaretle uğraşıyor.

Şirketleri CFS İstanbul Yatırım AŞ. önce gıda, restoran işiyle meşguldü. Sektör bekleneni verememiş olmalı ki, 3. Havalimanı’nın hafriyat işine girdiler. 20 Nisan 2015 tarihli Ticaret Sicil gazetesinde ana sözleşmeye, “dinamitleme, kayaların kaldırılması, drenaj, hafriyat” eklendi. Hürriyet’ten Sefer Levent “10’a yakın şirketin 1 milyar Avro’luk işi paylaştığını” geçen yıl yazmıştı. Biz de buradan önce 3. Havalimanı’nı yapan 5’liyi anımsatalım: Limak-Kolin-Cengiz-Mapa ve Kalyon. Sonra da bugün AKP rejiminin gözdesi olan şirketlerin gerçekte ANAP iktidarı döneminde kalkındığını not düşelim. Hafriyat denilip geçilmese iyi olur.

Huzur hakkı

Yaptıkları işin profiline, hacmine, önemine baktığınızda, kendisini internette tanıtmasını beklediğiniz şirketlerin bir Web sitesi olmaması hakikaten enteresan. Herhalde bir bildikleri vardır. BMZ Group Denizcilik ve İnşaat Sanayi Anonim Şirketi de onlardan biri. Necmeddin Bilal Erdoğan’ın ortakları arasında yer aldığı 3 milyon TL sermayeli şirket 31 Ağustos 2016’da genel kurul toplantısı yapmış. 19 Eylül 2016 tarihli Ticaret Sicili gazetesine göre toplantıda 2015 yılı faaliyetleri ibra edilmiş. Sonra da Necmeddin Bilal Erdoğan’a aylık net 10 bin TL huzur hakkı verilmesine karar verilmiş. Anılan kararda diğer yönetim kurulu üyelerine huzur hakkının verilmeyeceği de zapta bağlanıyor.