Türkiye’de adım adım kaosun büyüdüğü, toplumsal gerilimin arttığı, dinciliğin devletin ve toplum her alanına sirayet ettiği, gündeme yetişmekte zorluk çektiğimiz günlerden geçiyorken 15 Temmuz gecesi bir darbe girişimine şahit olduk. Bu anti-demokratik girişimin hemen sonrasında ise OHAL ilan edildi. Darbe girişimi üzerine siyasi tespit ve analizleri bir tarafa bırakırsak, bugün
Bilindiği gibi, TMMOB Şehir Plancıları Odası Ankara Şubesi olarak Ankara kentine ilişkin planları düzenli inceleyip, kamu yararına ve şehircilik ilkelerine aykırı hususları içeren işlemleri yargıya taşıyor ve hukuki denetim yolu ile mücadele ediyoruz. Son bir yılı aşkın süre zarfında yapmış olduğumuz incelemelerimiz kapsamında; Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından onaylanan planların ayrılmaz
15 Temmuz 2016 tarihinde birçok yurttaşımızın ölümü ve yaralanmasıyla sonuçlanan, her birimizde derin psikolojik etkiler yaratan anti-demokratik darbe girişimi sonrasında olağanüstü hal ilan edilen bu süreçte, yönetimler tarafından hızlı ve sorgulanamaz düzenlemeler gerçekleştirilmektedir. Bu düzenlemeler çerçevesinde Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanı Melih Gökçek verdiği beyanatta Kızılay Meydanı‘nın adının ‘15 Temmuz Kızılay
12 yıl önce 22 Temmuz 2004 tarihinde 41 yurttaşımızın ölümü, 81 yurttaşımızın yaralanmasıyla sonuçlanan Pamukova “Kazası”, nedenleri ve demiryolu politikalarıyla kamuoyunda tartışılır hale gelmişti. Olaya zemin etüdü çalışmalarının yapılmayışı ve mühendislik hizmetlerinin gereklerinin yerine getirilmemesi yol açmıştı. İnsan hayatı üzerinde tehdit oluşturmaya devam eden demiryolu taşımacılığındaki sorunlar özelleştirme süreciyle artarak
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği, her zaman darbelere karşı olmuş, demokrasinin vazgeçilmez olduğuna inanmıştır. 15 Temmuz gecesi gerçekleştirilen askeri darbe girişimi de Birliğimiz tarafından şiddetle kınanmıştır. Ancak, darbe sonrası gidişat ayrıca endişe vericidir. Darbeyi fırsata çevirip, bir sivil darbe yapılması, rejimin daha da otoriterleştirilmesi kabul edilemez. Darbe girişimi, başkanlık
Sömürü, baskı, zulüm düzeninin çeşitli savunucuları el birliğiyle ülkeyi mahvettiler. Bu durumdan çıkış yolu askeri darbeler değildir. Şu an süren kavga bizim için verilen bir kavga değildir. Bizim kavgamız aynı zamanda bu kavganın tarafları iledir. Bizim kavgamız sömürü, baskı, zulüm, işsizlik, yoksulluk düzeniyle, bağımsızlık, cumhuriyet, laiklik, demokrasi, emek ve barış
Türkiye Taşkömürü Kurumuna (TTK) bağlı Karadon Taşkömürü İşletmesi Müessesesi Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığının (ETKB) talebi üzerine özelleştirilmektedir. Karadon Taşkömürü İşletmesi Müessesesi Zonguldak ilinin 15 km doğusunda ve 32 km2 alanda 410.215.535 ton rezerve sahip yılda ortalama olarak 450.000 ton ila 650.000 ton kömür üretimini 3.468 çalışanıyla gerçekleştiren yer altı maden işletmesidir.
İnşaatların hız kesmeden devam ettiği, ismi büyük projelerle anılan ve nüfusu sürekli büyüyen İstanbul; sosyolojik, fiziki, ve ekolojik yapısıyla artık bunca dış yükü kaldırabilecek güçten yoksun durumda. Mühendis, mimar ve şehir plancılarının şehre dair vermiş oldukları kırmızı alarma rağmen şehrin olumsuz müdahalelerden korunması bir kenara durum her geçen gün daha
14 Haziran 2016 tarihinde Ankara Büyükesat’ta yer alan Mercan Caddesi’nin bir bölümünde yaklaşık 7-8 metre derinliğinde çökme meydana geldi. Çökmenin sebebini ise Ankara Büyükşehir Belediyesi resmi sitesinden inşaatı devam eden ve tekniğine uygun yapılmayan kazı sisteminin yetersizliği olarak duyurdu. Çöken bölgede altyapıların da tahrip olduğunu belirten Belediye gerekli yasal işlemlerin
15-16 Haziran büyük işçi direnişinin 46’ıncı yılında yine sokaklarda, yine alanlardayız. 15-16 Haziran direnişi, DİSK’in kapısına kilit vurmak isteyen patronlara ve iktidara karşı işçi sınıfının başkaldırısıdır. Bundan 46 yıl önce, işçi sınıfının kendi elleriyle inşa ettiği biricik örgütüne, DİSK’e saldırmaya kalkanlar hak ettikleri yanıtı almışlardı. O dönemde meclise getirilen bir
Belediyecilik anlayışıyla Ankara’yı yaşanmaz bir kent haline getiren Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih GÖKÇEK, gün geçmiyor ki bir gariplikle daha karşımıza çıkmasın. Son olarak twitter hesabından metroda kadınlara ayrı bir vagon uygulamasını gündeme getiren Melih GÖKÇEK, Belediye Başkanlığı yapmaktan çok, toplumsal yaşantımızı dizayn etmeye çalışarak ucube faaliyetler peşinde koşmaktadır. Tecavüze
Cinsiyetçi zihniyet yine iş başında. “Kadın hakkı üzerinden”, pozitif ayrımcılık kılıfıyla, tacize önlem olarak bir lütufmuş gibi sundukları “kadınlar için ayrı toplu ulaşım” uygulaması gerici belediyelerin gündeminden düşmezken, Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanı Melih Gökçek’in de bu uygulamadan geri durması düşünülemezdi. Evdeki, okuldaki, işyerindeki, “vakıflardaki”, toplu taşıma alanlarındaki tacizi, tecavüzü ve
AKP dönemiyle hukuk sisteminin, bir cezalandırma ve baskı aracı olarak kullanılması yoğunlaşmıştır. AKP iktidarı, kendi gibi düşünmeyen herkese topyekûn bir savaş açmış durumdadır. İktidarın maşa olarak kullandığı fedaileri, iktidarın taşlarını yerinden oynatacak, “tehlike” olarak gördükleri kişiler üzerinde çalışmaya başlamış, toplumsal muhalefet yaratılan baskı ortamı içinde hukuksuzluğun hedefi haline getirilerek gözaltılar
Herkesin sağlıklı bir çevrede yaşama hakkından yola çıkarak gündeme alınan ve adlandırılan Dünya Çevre Günü bugün ekolojiye en çok zararı verenler tarafından kendilerini aklama aracı olarak kullanılıyor. Çevre gününü dillerinden düşürmeyenler ve senede bir gün çevreyi anma ihtiyacı duyanlar bugün bu yıkımın tam da ortasında duruyor. İstanbul şehri son on
2051 yılına kadar Mimarlar Odası’na tahsis edilmiş olan İstanbul’daki Yıldız Sarayı Dış Karakol Binası, bugün önce polis ablukasına alınmış, ardından basılmış ve Mimarlar Odası Yönetim Kurulu Başkanı Eyüp Muhçu ile Odalarımızın yöneticileri ve avukatlarımız zorbaca gözaltına alınmıştır. Oysa söz konusu mekânın kullanımı, Kültür Bakanlığı ile 1995 yılında yapılan protokol ile
Odamızda Mesleki Denetim Görevlisi olarak hizmet veren üyemiz Ayhan Erdoğan 4 Mayıs 2016 tarihinde sosyal medya hesaplarından yaptığı paylaşımlar nedeniyle “Cumhurbaşkanına hakaret” suçlamasıyla savcı tarafından ifade vermeye çağrılmış ve ifadesi sonrası tutuklanarak cezaevine konmuştur. O tarihten bugüne yapılan itirazlar sonuçsuz kalmış ve Ayhan Erdoğan “kaçma şüphesi” gerekçesiyle özgürlüğünden mahrum bırakılmıştır.
2010 ve 2014 yıllarının Mayıs ayı ülkemiz madencilik tarihine acılarla dolu bir ay olarak geçmiştir. 13 Mayıs 2014`de ülkemiz tarihinin en büyük faciası olan Soma Faciası gerçekleşmiş ve 5`i maden mühendisi meslektaşımız olmak üzere 301 maden emekçisi, 17 Mayıs 2010 tarihinde ise Zonguldak/Karadon`da gerçekleşen faciada aralarında 2 meslektaşımızın bulunduğu 30
Bundan tam iki yıl önce 13 Mayıs 2014 tarihinde saat 15:30 sıralarında Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. Eynez Kömür Ocağında çıkan yangın sonucu aralarında 5 maden mühendisi meslektaşımızın da bulunduğu 301 maden emekçisi yaşamını kaybetmiştir. Ölümlerinin ikinci yıl dönümünde 301 canımızın acısı hala yüreğimizde. Soma ve Ermenek facialarında yaşamını kaybeden meslektaşlarımızı
3 Mayıs 2014 tarihinde Manisa`nın Soma ilçesinde TKİ Genel Müdürlüğü uhdesinde bulunan ruhsat sahasında, Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. tarafından kapalı ocak işletme yöntemiyle gerçekleştirilen kömür işletmesinde meydana gelen ve 301 maden emekçisinin hayatını kaybettiği maden ocağı iş cinayetinin üzerinden iki yıl geçti. Soma faciasından altı ay sonra da ikinci bir
Uzun süredir hükümetin gündeminde olan, kamuoyunda “kiralık işçilik” olarak bilinen tasarı, 6 Mayıs 2016 Cuma günü sabaha karşı AKP milletvekillerinin oylarıyla TBMM’de onaylanarak yasalaşmıştır. Ücretli çalışan emekçiler aleyhine birçok düzenleme içeren bu yasa, ülkemizdeki çalışma rejiminde köklü değişikliklere yol açacaktır. 2002 yılında AKP’nin tek başına iktidara gelmesinden bu yana, çalışma