Maden şirketlerine karşı yaşam mücadelesi verenler: “Bizler, musluklarından arsenikli, ağır metalli su akan, havadan siyanür soluyan, kanserlerle baş etmeye uğraşan, kendi topraklarında yabancı muamelesi gören halkız”
Yurdun çeşitli bölgelerinde maden çıkarma adına doğayı talan eden, yaşamı yok eden şirketlere karşı mücadele verenler dün (23 Ocak) Makina Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi’nde bir açıklama yaptı.
İzmir Bergama, Sivas Kangal, Niğde Ulukışla, Çanakkale, Dersim, Uşak Eşme, Manisa Turgutlu, Artvin, Trakya, Trabzon Tonya ve Erzincan İliç’ten gelenler yaptıkları açıklamada; madenler, çimento fabrikaları ve HES projelerinin yaşamı yok ettiğini belirtti. Yaşam ve çevre savunucuları; musluklarından arsenikli, ağır metalli su aktığını, siyanürlü havayı soluduklarını, hayvanlarının sakat doğduğunu, tarlalarının ürün vermediğini, kendi topraklarında yabancı muamelesi gördüklerini ifade etti.
Ortak açıklamanın ardından söz alan Bakırtepe Çevre Platformu temsilcisi Hacer Elçi “Bakırtepe Ermeni, Süryani, Alevi ve Kürtler için kutsal ve mistik bir mekân. Burada siyanürlü altın aranmak isteniyor. 1.5 yıldır mücadele ediyoruz. Yürütmeyi durdurma kararı çıktı ancak bakanlık itiraz etti. Şu anda keşif yapılma aşamasında. Bu altın madenini zaten 50 yıldır bölgede demir madeni işletmeciliği yapan Demir Export yapacak. Bu şirketin halka arsenikli su içirdiğini biliyoruz” dedi.
Munzur Çevre Platformu’ndan Mehmet Soylu “Munzur’da 60 km dağlar boyunca madencilik sorunu var. Dersim’in doğası Osmanlı’dan ve Cumhuriyet döneminden itibaren yok edilmek isteniyor. Ancak buna izin vermeyeceğiz” diye konuştu.
Tonya Çevre Platformu temsilcisi Burhan Öztürk “Tonya, 6 bin nüfusluk bir Trabzon ilçesi. Halka açık merada 17 adet taşocağı ve çimento fabrikası yapılmak isteniyor. 3 tane de HES projesi var. Kadınların önde olduğu güçlü mücadelemizle henüz tek kazma vurulamadı. Çimento fabrikası için ÇED raporuna karşı davamız devam ediyor. Ancak biz hukuktan öte bu mücadelenin halkın meşru gücüyle kazanılacağını düşünüyoruz” dedi.
YTÜ Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Beyza Üstün ise altın aramada hangi yöntem kullanılırsa kullanılsın sondaj çalışması başladığı anda yeraltı katmanının parçalandığını belirterek bunun doğayı mahvettiğini ve dokunan herkesi zehirlediğini belirtti.
Radikal’den Serkan Ocak’ın haberinden faydalanılmıştır.
politeknik.org.tr