TMMOB’nin 40. Olağan Genel Kurulu’nun ardından seçilen, TMMOB Yönetim Kurulu, yedi kişilik TfMMOB Yürütme Kurulu’nu oluşturma sürecini tamamladı. İlk toplantının görev dağılımı, gündemi; kısmen genel kurul sürecine paralellik gösteren bir biçimde ilerledi.
Bu ilk TMMOB Yönetim Kurulu toplantısında, ortak bir irade ve temsiliyetin oluşturul(a)mayacağı genel kurul sürecindeki “bilinçli olarak tırmandırılan gerilimden” belliydi. TMMOB’de yeni seçilen yönetim kurulunun ilk buluşması, ortak bir irade oluşturmak ve birlikte yönetmek kaygısından uzak,bir iktidar hırsı içerisinde ve dönemin önceliklerini göz ardı eden bir şekilde gerçekleşmiştir. Adayların fazlalığı , yürütmenin oy çokluğu ile seçilmesi, oylamaların çoğunluk sağlanamaması nedeniyle defalarca yapılması, yedinci yürütme kurulu üyesinin ise ilk toplantıda seçilememesi önemli bazı göstergeleri ortaya çıkarmıştır. Bunlardan en kritik olanı ise, TMMOB ortamında, 40.Dönem ile birlikte çalışma koşullarının giderek zorlaşacağıdır. TMMOB Yönetim Kurulu’nun ikinci toplantısında ise, eksik kalan yürütme kurulu üyeliği seçimi de, yine aynı “tarz”da tezahür etti ve oylama sonucunda, son yürütme kurulu üyesi de 11’den 12’ye çıkan kritik oy sayısıyla seçilebildi.
Bu noktada, TMMOB Yönetim Kurulu’nun 22 Oda temsilcisinden oluştuğunu da hatırlatmakta yarar olduğunu düşünüyoruz.
TMMOB’nin 29 Mayıs – 1 Haziran 2008 tarihleri arasında toplanan 40. Olağan Genel Kurulu’nu izleyenler için bu tablonun aslında çok şaşırtıcı olmaması gerekir. Bu sonuca, tüm genel kurul sürecini değerlendirerek bakmak, TMMOB’nin bugününe dair daha sağlıklı sonuçlar elde edilmesine olanak sağlayacaktır.
TMMOB 40.Dönem Olağan Genel Kurulu’nda Salon Hazırlıkları Özensizdir.
Bünyesinde birçok tasarımcı odayı barındıran, üç yüz bini aşkın üyesi bulunan TMMOB’nin genel kurul salonunun hazırlıkları, sıradan, katılımcıları heyecanlandıracak, coşkulandıracak bir biçimden uzak kurgulanmıştır. Hatta kurgu yoksunudur. Bu durum aslında değer verdiğiniz bir yapılanmanın vizyonunun nasıl algılandığının göstergesidir. Geçmiş dönem mücadele aksından, odaların yaptığı çalışmalardan sergilerin olması, her odanın flamasının belli bir tasarım ürününün sonucu, TMMOB örgütlüğünü yansıtacak şekilde salonda asılı olması, v.b şeyler görülememiştir. Bu da aslında, içeriğin dışarıya yansımasından öte bir şey değildir.
Genel Kurul Divanının Oluşturulmasında Ortak Mutabakat Aranmamıştır…
Tüm odalarda genel kurul divanı oluşturulurken, eğer faşist ve gerici bir liste oluşumu yoksa genel kurulun birlik ve beraberliğinin simgesi olarak, çatışmalar değil uzlaşma üzerine şekillenmesi açısından divan, mutabakat içerisinde oluşturulur. Dolayısıyla, genel kurulun beraberliği ve birlikteliği daha genel kurulun ilk saatlerinde tescillenir ve buradan, sonu farklı listelere gitse de iyi niyet göstergesi olarak, olası listelerden görüş alınarak divan oluşturulur. Bu durum aslında TMMOB geleneğinde birlik sürecini tescilleyen önemli bir göstergedir. 40. Dönem Genel Kurul divanının oluşumu 2 gün önce yapılan toplantılarda, yazmanlarına kadar belirlenmiş, ‘hiç kimseye omuz atmadık’ diyen bir anlayış, daha genel kuruldan iki gün önce kocaman bir omuz atmıştır. Oluşturulan genel kurul divanı da yanlı tavırlarıyla gerilimi tırmandırmıştır.
Faaliyet Raporunun Sunumu Ciddiyetsizdir…
Önemli bir örgütün 2 yıllık özveriyle ve emekle yapılmış çalışmalarının ortama aktarılması, delegelere ve konuklara sunulması özel bir hazırlıkla yapılmak durumundadır. Yapılan çalışmaların, yapılması kadar ortama sunulma şekli de değerlidir. Anlaşılmayan konuşma tarzları, okunmayan ve “kopyala yapıştır” yöntemiyle son dakikada oluşturulmuş, çözünürlüğü algılanmayan saydam sunumu her şeyden önce o çalışmalarda katkısı olan herkese ciddi bir saygısızlıktır.
Genel Kurula Katılım Görece Yüksek, Geleceğe Dair Çoğalan Umutlar Dağınık…
Genel kurula delege sayısının yüzde 70 ‘inin katılması ve genel kurulun geç saatlere kadar süren toplantılardaki katılımın görece yüksekliği bir yandan TMMOB’nin önümüzdeki dönem toplumsal muhalefet içerisindeki önemini vurgularken diğer yandan “Nasıl bir TMMOB?” sorusunun yanıtı için farklı yaklaşımların ifade edilmesi, faaliyet raporuna yapılan eleştirilerle birlikte ortaya çıkan kutuplaşmaların bir sonucu olarak değerlendirilebilir.
Bu durum,Türkiye’deki siyasal gündemin; bugün var olan bütün demokratik kitle örgütlerine: sendikalara, meslek odalarına, derneklere, kültür merkezlerine ve siyasi yapılanmalara, toplumsal muhalefeti yükseltmek adına yeni görevler ve sorumluluklar yüklediği şeklinde yorumlanabilir. Her ne kadar bu kutuplaşmalar büyük oranda 39. Dönem TMMOB Yönetim Kurulu’na yöneltilen olumsuz eleştiriler ve bu eleştirilere veril(e)meyen yanıtlar kapsamında kalsa da; mühendis, mimar ve şehir plancılarının örgütü olan TMMOB’nin geleceğine dair umutların dağınık da olsa çoğaltıldığını göstermiştir. TMMOB örgütlülüğünün genelinde, üyelerle organik bağ kurulamaması gerçeğine rağmen oluşturulan delegasyonun, özellikle de genç kesimin, genel kurulda -kendiliğinden de olsa- tavır alabildiğini ve bu tavrın zenginleşebileceğini de açığa çıkarmıştır..
Genel Kurulda Faaliyet Raporuna Eleştiri Çok, Hoşgörü Yok !
TMMOB Yönetim Kurulu adına 39. Dönem Faaliyet Raporu’nun sunulmasının ardından, bu süreci değerlendirmek üzere konuşan 63 delegenin, yüzde 80’inin 39. Dönem boyunca TMMOB Yönetim Kurulu kararlarına ve icraatlarına yönelik şikayetlerini dile getirmesi, TMMOB’deki “dik duran” anlayışa karşı biriken hoşnutsuzlukların görünür hale geldiği zamanlardı.
Yoğun eleştirilerin geldiği, faaliyetlerin değerlendirildiği gündemde, hem henüz aklanmamış olan birlik yöneticilerinin gösterdiği yaklaşım, hem de divanın gösterdiği tavır, genel kurul kürsüsünü, aynı zamanda birlik demokrasi kürsüsü olduğu gerçeğinden uzaklaştırmıştır. TMMOB Genel Kurulu’nun bir adabı vardır. Bu adaba hem delegelerin hem yöneticilerin uyması, divanın da taraf olmadan bu adabı sağlaması gerekir. Aksi durumda yıpratılan şey kişilerin kendisi değil örgütlenmenin kendisi olur. Bu açıdan bakıldığında, yöneltilen eleştirilere yönelik hoşgörüsüzlük, bu genel kurulda önemli bir “demokrasi ayıbı olarak” ifade edilebilir.
Herkes “Devrimci” Ama Dönemin Bakanları Onur Kuruluna Oy Çokluğuyla Gidiyor, Önergeler Çarpışıyor…
Bu genel kurulun kırılma noktalarından olan önemli bir durum ise önergelerin görüşüldüğü gündem maddesidir. Özelikle de uzun tartışmalara yol açan önergelerde, genel kurul salonunun oturum şekline bile yansıyan kuşak çatışmasını andıran saflaşma, hoşnutsuzluğun bir yoğunlaşmaya doğru gitme potansiyeli gösterdiği şeklinde yorumlanabilir. Verilen önergelere yönelik farklı kavrayışların aslında bu genel kurulda çokça söylenen ama giderek de tüketilen “devrimci” söyleminin bir kazanılmış hak olmadığını, somut sorunlara doğru önermeleri getirmekle ve öyle yaşamakla, davranmakla gerçekleşebildiğini bir kez daha açığa çıkardı.
AKP iktidarının toplumun bütününe yayılan gericileştirme rüzgarına ve neoliberal politikalarla kamusal alanın bütünlüklü bir biçimde yok edilerek -öğretmeninden doktoruna, avukatından mühendisine kadar nitelikli işgücü de dahil olmak üzere- tüm halkın insanca yaşam koşullarını yok eden saldırılarına karşı TMMOB’nin mevcut yönetim “anlayış” ve “erkinin” turnusuolu haline gelen, AKP’nin mühendis kökenli bakanlarının onur kurullarına verilmesini kapsayan önergenin oy çokluğuyla geçmesi, bu sürecin herhalde en talihsiz kararı olarak TMMOB tarihine geçerken, herkesin devrimci söylemiyle eylemi arasındaki farkı açığa çıkartması açısından önemli bir işlev üstlendi.
Genel Kurulda Yaşanan Kırılmalar, Daha Etkin ve Üretken Bir TMMOB ‘nin Ayak Sesleri…
TMMOB içerisinde oluşan boşluk ve dinamik yoksunluğu, genel kurulda mevcut yönetime ve divana karşı gösterilen refleks savunmalarda görülen mühendis, mimar ve şehir plancılarının sol duyusunun ve geçmiş döneme dair çalışma raporları ve değerlendirmeleriyle hazırlıklı bir biçimde gelen -fakat divanın yersiz engeliyle hazırlıklarını sunma imkanı bulamayan- öğrenci örgütlenmelerindeki gençlerin varlığıyla doldurulmaya gebe görünüyor.
Sonuç olarak,
TMMOB’nin 40. Olağan Genel Kurulu, TMMOB ve Odalar ortamında uzun bir süredir devam eden sorunların bilince çıkması ve TMMOB ortamındaki yol ve yöntem ayrılığının pekişmesi açısından tarihsel bir öneme sahiptir.
Bu genel kurul ile birlikte, bir yandan TMMOB’nin demokrat-devrimci çizgisinden savrulmayı ifade eden “utangaç” anlayışlar belirginleşir, bir anlamda su yüzüne çıkarken; bir yandan da diyalektiğin doğası gereği bu anlayışa alternatif politikalar, TMMOB’ nin seçeneksiz kalmayacağını ifade etmiştir.
TMMOB Genel Kurulu’nda, gelecek döneme ilişkin TMMOB’nin izleyeceği politik hattı tarif eden ve gelecek dönemin çalışma programının şekillenmesini sağlayacak olan konuşmaların az sayıda delegeyle sınırlı kalması, geçmiş dönemde ve yine içinde bulunduğumuz 40. dönemde oluşturulan mevcut yönetime karşı beliren rahatsızlıkların, TMMOB’de henüz belirgin bir mücadele çizgisini açığa çıkartma olgunluğunda olmadığını da göstermiştir.
Ancak, bu alternatif politikaların etrafında ortaya çıkan karşı duruş, örgütsel çözülme ve dağınıklığa inat, Birlik ruhunu yeniden inşa etmenin imkansız olmadığını, TMMOB’nin devrimci mirasını omuzlayarak ileriye taşıma iddiasındaki yaklaşımların her zaman var olacağını, örgüt içi demokrasiyi geliştirerek ,üretenlerin yönetimlerde söz ve karar sahibi olması anlamında söz ve eylem birliğinin kaçınılmaz olduğunu ve TMMOB’nin kimsenin arka bahçesi olamayacağını ifade ederken; genç, güçlü ama gelişen yeni bir kuşağın TMMOB’ ye sahip çıktığını gösteriyordu.
Önümüzdeki iki yılda, TMMOB’nin; emperyalizmin küresel yıkım ve yağma politikalarına ve neoliberal, gerici saldırılara karşı, aktif biçimde mücadele etmesi; tam bağımsız ve gerçekten demokratik bir ülkeyi inşa etme uğraşısı ve bu anlamda bilim ve tekniği emekçi halkımızın hizmetine sunma gayreti; öncelikle meslek alanlarımızda ve odalarımızda, her bir üyenin ve meslektaşın, birer örgütlü ve örgütçü üye haline gelmesi ile olanaklı görülüyor.
TMMOB’deki şaşkın rotayı bir yol haritasına dönüştürmek ve tarihsel önemdeki sorumlulukları hayata geçirmek bağlamında hepimize büyük görevler düşüyor.