ODTÜ ayakta, KYK yurduna direniyor – Ragıp Varol

Şu iki sloganla başlayalım:

“KYK ODTÜ’YE YURT YAPAMAZ”

“VERŞAN KÖK ODTÜ’YE REKTÖR OLAMAZ”

ODTÜ’nün atanmış rektörü Verşan Kök, yerleşkeye Kredi Yurtlar Kurumu tarafından bir yurt inşa edilmesi için düğmeye bastı. ODTÜ Rektörlüğü ile KYK arasında imzalanan protokole göre 40 bin metrekare arazi KYK’ya 49 yıllığına tahsis edilecek. Söz konusu yurt 3 bin öğrenci kapasiteli olacak, beş bloktan oluşacak. ODTÜ’lüler ise tepkili: “ODTÜ arazileri Verşan Kök’ün kararıyla keyfi şekilde tahsis edilemez. Bu durum ODTÜ’nün orman ve arazi bütünlüğüne karşı bir tehdittir ve parsel parsel bölünmenin önünü açacaktır.”

KYK yurdu totemi

Söz konusu yurt, çeşitli dönemlerde farklı politik motivasyonlarla gündeme getirilmiş olan, her seferinde de ODTÜ kamuoyu tarafından tartışılıp saçma bulunan bir konuydu. Neyse ki, tam da bu aralar ODTÜ’nün sahip olduğu tüm değerlere açıktan savaş ilan etmiş bir atanmış rektör var ve böyle sansasyonel şeylere bayılıyor.

Öğrenciler ise çok net:

“Yapılacak yurdun işletme, bakım-onarım ve güvenlik gibi idari işleri KYK’ya ait olacak. Bunun bir Truva Atı olduğunun farkındayız. KYK’nın yöneteceği yurtlar özgürlük alanlarımızı daraltacaktır. Giriş-çıkış saatleri, cinsiyet farkı gözetilmeyen çalışma alanlarının yok edilmesi, KYK web sitesindeki Safahat Okumaları, İlahiyat Atölyesi, Din ve Değerler Eğitimi, Asırlardır Sönmeyen Kandiller gibi etkinlikler üzerinden ODTÜ ruhuna zarar verecek anlayış karşısında ODTÜ’nün özerkliğine tüm bileşenlerle sahip çıkacağız.”

İtirazın Gerekçeleri

Projedeki yersizliğin derin sebepleri yok aslında, oldukça basit: ODTÜ bir yerleşke üniversitesi ve sadece okul değil, devasa bir yaşam alanı. Dolayısıyla, binlerce insanın paylaştığı, elli küsur yıllık bir yaşam alanının da kendine özgü değerlerinin, kültürünün, geleneğinin ve yaşam tarzının olması da beklenebilecek, şaşırılmaması gereken bir şey. ODTÜ’yü bu anlamıyla Türkiye’de özgün kılan ise, söz konusu yaşam alanının zaman içerisinde kendi yapısallığını da inşa etmiş olmasıdır. Örneğin, yurt konusu özelinde bakarsak, ODTÜ’de Yurtlar Müdürlüğü diye bir yapı vardır, görevi ODTÜ’lülerin barınma ihtiyacını karşılamak, yürütmek ve olanakları geliştirmektir. Kendine ait bir yönetmeliği, yasal dayanağı, bütçesi, kadrosu, birikimi ve deneyimi vardır. ODTÜ’ye özgüdür, ODTÜ’nün kendi öz kurumudur.

Sadece buradan bakıldığında bile, kendi yurt müdürlüğü var iken, -nispeten- sorunsuz işliyorken, bir devlet üniversitesine başka bir devlet kurumu aracılığıyla yurt yapmaya kalkışmak, üstelik o yurdun idaresini söz konusu kuruma bırakmak, meseledeki en temel çelişkilerden biridir.

ODTÜ’lüler bu noktada şu önemli konuların altını çiziyor:

“KYK yurtlarına ODTÜ öğrencisi dışında alım yapılmayacak deniliyor. Hukuki anlamda bir yaptırımı olmayan tek sayfalık bir protokolle 49 yıl boyunca bu kurala uyulacağına güvenmiyoruz. ODTÜ-Bilkent Bulvarı için Verşan Kök’ün Gökçek’le imzaladığı protokolde belirtilen yol genişliği 38 metre iken, bir gecede açılan yolda 150 metreye varan genişliklere çıkıldığını ve bunun bir yaptırımı olmadığı gibi protokolün muhatabı Gökçek’in de görevden alınması ile protokolün nasıl kadük kaldığını bir kez daha hatırlatıyoruz. Ayrıca, yurt binalarına ODTÜ öğrencilerinin yerleştirilmesi ve barındırma işlemi KYK’nın kriterlerine uygun olacak deniliyor. Bugün dahi Rektörlük tarafından yönetime karşı çıkan öğrencilerin “LGBT, HDP, aşırı sol, Marksist vb.” söylemlerle ayrıştırıldığına şahit olurken, yönetimi KYK’ya ait olacak bir yurtta belirlenecek kriterlerin ODTÜ’nün özgür ve özerk ortamıyla hiçbir şekilde uyuşmayacağı ortadadır.KYK yurdunun amacı barınma ihtiyacını karşılamak değil öğrenciler üzerinde denetim, baskı mekanizmalarını işletmektir.”

Öte yandan, yurt projesine temel gerekçe olarak gösterilen, geçtiğimiz yıl barınma ihtiyacı karşılanamayan öğrenci sayısı 114’tür. Yapılacak yurdun kapasitesi ise 3 bindir. Bunu “Yapmışken yapalım dedik, geleceği de düşünmek lazım” mantığı ile savunmak ise daha can alıcı bir sorunun derinleştirilmesinden başka bir şey değildir. O sorun da üniversite öğrenci kontenjanlarının sürekli artması, eğitime nitel değil nicel bir olgu şeklinde bakan anlayışın gitgide ODTÜ gibi saygın üniversitelerde de yerleştirilmeye çalışılmasıdır.

Asıl mesele ODTÜ kültürünü yok etmek

Aslında mesele –maalesef- bu son iki paragraftaki kadar basit değil. Birincisi, KYK’nin iktidar eliyle yurtlarında düzenlediği gerici etkinlikler, desteklediği gençlik vakıflar, dernekler, ODTÜ’nün sahip oldukları ile hiçbir şekilde, hiçbir noktada uzlaşmıyor ve bağdaşmıyor. Hatta birçok noktada ciddi oranda çelişiyor ve bu durum KYK yurdu inşa edilmesini başlı başına gelecekte yaşanması olası birçok sorunlu süreci tetikleyebilecek, hayli tehlikeli bir icraat haline getiriyor. Birçok üniversitede KYK yurtlarında yapılan etkinlikler, faşistlere tanınan olanaklar, eleştirel/muhalif öznelere, farklı kimliklere yapılan saldırılar ve KYK yönetimlerinin bunlara nasıl çanak tuttuğu kimse için sır değil. Çünkü KYK yurduna yerleştirilecek öğrencilerin KYK kriterlerine göre belirlenecek olması, barınma ihtiyacını burada karşılayacak binlerce öğrencinin yerleşkede ve yurtta birbirine tamamen zıt iki ayrı ortamla karşılaşmasına yol açacak. ODTÜ’nün diğer yurtlarında kalan öğrencilerle KYK yurdunda kalanlar arasında yerleşkedeki yaşamın birçok boyutuna ilişkin farklılıklar giderek derinleşecek ve nihayetinde KYK yurdunda –hedefledikleri gibi- yukarıdan aşağı örgütlenmeye çalışılacak olan gericilik ve faşizm, doğrudan ODTÜ’nün eleştirel ve muhalif kimliğini, sosyo-kültürel üretimlerini, özgürlük ortamını, kısaca tarihi boyunca biriktirdiği her şeyi içine alan geleneğiyle kültürünü hedef alarak onu baskı altına almaya, dönüştürmeye, ortadan kaldırmaya çalışacak.

İkincisi, yapılması planlanan KYK yurdunun beş bloktan oluşacak olması, söz konusu blokların ise yalnızca birinin yurt binası olarak inşa edilmesi planlanıyor. Diğer dört bloğun işlevinin ne olacağına dair belirsizlik devam ediyor. Bu noktada akla şu soru geliyor: Yurt binası dışındaki bloklar iktisadi işletme mi, dernek şubesi mi, vakıf kantini mi olacak? Bu yapılara kimler, ne maksatla, hangi sıfatla, kaç kişi ve ODTÜ’ye ilişkin hangi kimlikle bulunacaklar? 114 kişilik kapasite eksikliği 3 bin kişilik yurtla bu kez fazla verirse, geriye kalan yataklara kimler yerleşecek? ODTÜ tarihçesinde bahsi geçen 2 Aralık olayları hatırlanırsa, tam da bu noktada ciddi endişeler uyanması kaçınılmazdır. 2 Aralık katliamının yaşandığı dönem, -şimdiki de pek aratmıyor- Hasan Tan’ın rektörlük dönemiydi. Katliamı yapanlar, yani yemekhanenin çatısından öğrencilere yaylım ateşi açanlar, Hasan Tan’ın ODTÜ’ye işçi olarak aldım dediği ülkücü militanlardı. Hedefleri ise ODTÜ’nün devrimci geleneğini yok etmek, biatçı ve tekçi anlayışı üniversiteye hakim kılmak, faşizmin boyunduruğu altına almaktı. ODTÜ’lüler bu olayları unutmadığı için, her 2 Aralık’ta dikili anıtın önünde tören düzenliyor. Bu nedenle tarihini ve sahip olduğu değerleri sahiplenen ODTÜ’lüler için KYK yurduna direnmesi dışında bir davranış da beklenmemelidir.

ODTÜ’lüler ‘KYK değil ODTÜ yurdu istiyoruz’ derken oluşturdukları ‘ODTÜ Savunulmalıdır Platformu’ üzerinden bir araya gelerek taleplerini şu şekilde ifade ediyor:

“Biz yurda değil, KYK’ya karşıyız. ODTÜ’de 1965 yılından itibaren 54 yıldır sürdürülen eğitim boyunca yurt yatak kapasitesi 7429 kişiye ulaştı. Kapasitesi en yüksek olan 19. Yurt dahi 694 kişiliktir. KYK yurdu için belirlenen 2000-2500 kişilik kapasitenin yıllara göre oranla bakıldığında çok yüksek olduğu açıktır. Okulumuzdaki yurt ihtiyacı bu rakamlar ile doğru orantılı ve ODTÜ gelenekleri ile bağlantılı olarak bağışlar ve dayanışma yoluyla elde edilebilecektir. Bu ihtiyacın Verşan Kök’ün açıkladığı rakamlarla manipüle edilmesine izin vermeyeceğiz. Akademinin bilim yuvası olarak kalabilmesi için ana problemlerden birinin her yıl yaşanan plansız kontenjan artışı olduğuna dikkat çekeriz. Bu gidişatta, ihtiyaç duyulan alan yalnızca yurtlarla sınırlı kalmayacak; derslik, kütüphane, laboratuvar, yemekhane, otopark vb. sürdürülemez bir sonuca sürüklenecektir. Bu sebeplerle KYK yurdu değil ODTÜ yurdu istiyoruz. ODTÜ’nün arazi ve orman yapısını, yönetim bütünlüğünü, sosyal ve kültürel yaşantısını tehdit eden, kurulduğu günden bugüne süren mücadele geleneğini yıpratmak üzere bir Truva Atı olarak kurgulanan bu projeyi ve yapım yöntemini kabul etmiyoruz. Yurdun kullanıcısı olacak bizlere, öğrencilere danışılmadan hareket eden Rektörlük bilmelidir ki ODTÜ bizimdir! Başlattığımız boykot bir günlük bir heyecan ve bir araya gelmekten ibaret değildir. Mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğimizi, taleplerimizin karşılığını almak için direneceğimizi bir kez daha duyuruyoruz.”

Üçüncüsü, yapılması düşünülen yurdun ODTÜ’de ‘kavaklık’ diye anılan 40 bin metrekarelik yeşil alanı yok edeceğidir. Atanmış rektör “300 ağaç kesilecek” buyurdu, fakat KIRÇEV (Kırsal Çevre ve Ormancılık Sorunları Araştırma Derneği) yurdun yapılacağı alanın sadece 1200 metrekaresinde yaptığı sayımda 100 kavak ağacı, mahlep, dişbudak, ahlat, geyikdikeni, kuşburnu ve berberis türlerinin bulunduğunu belirtiyor. Alanın tamamında sayım yapıldığında ise bu türlerin sayısının 4 katına çıkabileceği düşünülüyor. Yani ODTÜ ekosistemi ve yerleşke bütünlüğü açısından önemli bir sorun teşkil edeceği öngörülüyor.

Öğrenciler şu değerlendirmeleri yapıyor:

“Protokolde, alanda bulunan ağaçların taşınması ve ODTÜ içinde başka bir bölgeye dikimi KYK tarafından gerçekleştirilecektir deniliyor. Yukarıda bahsedilen bütün nedenlerle ODTÜ’de KYK yurdu istemiyoruz. Ancak ODTÜ’de yapılacak herhangi bir yurt için dahi seçilen bu kavaklık alan uygun değildir. Verşan Kök, kavakları, dolar ($) olarak görüp orman değil dese de bahsedilen bölge sulak ve ekolojik açıdan zengin olan bir orman arazisidir, önceki örneklerden de bildiğimiz gibi ağaçlar taşınmayacak, taşınsa da yaşamayacaktır. Bu ekosistemde yaşayan kirpi, tarla faresi, kaplumbağa, bülbül, ağaçkakan, baştankara gibi hayvanlar da ağaçlar gibi ölüme terk edilecektir.”

Bu noktada aşağıdaki verileri paylaşmak yerinde olacak.

ODTÜ ARAZİLERİ*ALAN (Hektar)
Konya Yolu – Ahlatlıbel Arası2, 077
Konya Yolu – Dikmen – Oran62,000
Eymir Gölü ve Çevresi1,000, 088

*Resmi Gazete, 2002.

Anayasa, Madde 169:

“Devlet, ormanların korunması ve sahalarının genişletilmesi için gerekli kanunları koyar ve tedbirleri alır. Devlet Ormanı ve Özel Orman ayrımı olmaksızın, bütün ormanların gözetimi devlete aittir.”

Son dönemde inşaat sektörünün ülkemizde ekonominin itici gücü haline getirilme politikasının ekonomik sonuçlarını ciddi bir krizle yaşarken, bir yandan da aynı politika sonucunda imar ve çevreye etkisi üzerine yaşanan bütün tartışmalara şu bilgi dayanak oluşturuyor:

Tabiat Varlıklarını Koruma İl Müdürlüğü komisyonları, orman arazilerine SİT statüsü veriyor. SİT statüsünün derecesi artık değiştirilebildiği için, SİT statüsü orman arazilerinin imara açılmasına dayanak teşkil edecek bir işlev ile kullanılır hale geliyor. Oysa 6831 Sayılı Orman Kanunu’na, Anayasa’nın 169’uncu ve 170’inci maddelerine göre orman sınırları daraltılamaz ve imar planları yapılamaz.

Dolayısıyla, konu yalnızca ekolojik bağlamda tartışılsa dahi karşımıza bilindik argümanlarla gelineceği, ODTÜ yol projesinde yaşananların yukarıdaki çelişkili yasal mevzuat nedeniyle başka bir boyutuyla yeniden karşımıza çıkacağı beklenebilir.

ODTÜ öğrencileri: Direniş!

ODTÜ öğrencileri yurdun yapılmasının planlandığı kavaklık bölgesine çadır kurdu, direnişe geçti. KYK yurdunu iktidarın “TRUVA ATI”na benzeten öğrenciler, toplumun her kesimine dayatılan karanlık zihniyetin mekânsal uzantısını ODTÜ’ye sokmayacaklarını belirtiyor. ODTÜ Mimarlık Fakültesi Topluluğu “Daha sürdürülebilir bir kampüs için, sürekli artan yurt talebini nasıl karşılayacağımızı değil, bu talebi yaratan nedenleri düşünüp onlara müdahale etmek gerektiğini düşünmekteyiz. Örneğin kampüs imkanlarının el vermediği, dolayısıyla niteliksel açıdan değer kaybına yol açan bir biçimde, bölümlerin öğrenci kontenjanlarının sürekli artırılması ve Cumhurbaşkanlığı Bütçesi’nden ODTÜ’nün aldığı maddi desteğin düşürülmesi bu anlamda müdahale edilmesi gereken ilk konulardandır” değerlendirmesini yapıyor. ODTÜ’lüler “Yıllardır ODTÜ kampüsü içinde cinsiyetçi olmayan ve daha özgürlükçü bir barınma anlayışı için vermiş olduğumuz mücadeleyi daha ileri taşımak yerine, KYK’nın iktidar partisi AKP ile örtüşük, gerici resmi ve kurumsal yapısının ODTÜ içinde yer edinmesine izin vermeyeceğiz” diyor ve ekliyor: “Daha özgürlükçü bir yurt anlayışı talep eden bizler; barınma ihtiyacımızın karşılanması için yapılacak bir yurdun yerinin ODTÜ geleneklerine uygun bir biçimde; ODTÜ Mimarlık Fakültesi’nin Kurumsal görüşleri doğrultusunda,  hocası, öğrencisi, emekçisi ile tüm ODTÜ bileşenlerinin yer alacağı bir katılım süreci ile, ODTÜ Ormanı Ekosistemine uygun bir yerde belirlenmesini istiyoruz.”

İmzacı ODTÜ öğrenci toplulukları ve hazırladıkları ortak basın brifingi şöyle:

ODTÜ 40 dönümlük araziyi Kredi Yurtlar Kurumu’na yurt inşaası için bir (1) sayfalık bir protokolle 49 yıllığına tesis etti. Protokolü daha uzun süre vermeyi reddeden ODTÜ Yönetimi Mimarlar Odası’nın açtığı dava sonucu vermek durumunda kaldı. İnşaat yapmak amacıyla alana beton dökülmeye başlanmış olup, öğrenciler alana kamp kurarak durdurmuşlardır. Yapılacak alan uzmanlar tarafından da tespit edildiği üzere endemik türlerin bulunduğu, binlerce ağacın ve diğer canlıların yaşadığı korunması gereken bir bölgedir. YÖK tarafından kapasite yetmemesine rağmen ODTÜ’de kontenjan arttırımına gidildiğinden ötürü bir barınma ihtiyacı mevcuttur. Ancak ODTÜ öğrencileri, mezunları, öğretim elemanları kurumlarıyla beraber Kredi Yurtlar Kurumu tarafından yapılacak bir yurda karşıdır. Recep Tayyip Erdoğan’ın 6 Şubat’ta ODTÜ’ye yaptığı ziyarette de konuşulanlardan görüldüğü üzere iktidar ODTÜ’ye bir yurt yaparak ODTÜ’nün yönetim bütünlüğünü bozmak, iktidar politikalarını KYK yurdu etkinlikleriyle yaymak istemektedir. Yurdun ODTÜ’de şimdiye kadar yapıldığı gibi bağışlarla yapılıp ODTÜ’nün işletmesi gerekmektedir. Mezun derneklerimiz tarafından da yurt inşasının yapılabileceği ifade edilmiştir. Kamuoyundan ODTÜ’ye yapılacak saldırının aslında üniversite bütünlüğüne, doğaya karşı açılmış bir saldırı olduğunun görünmesi gerekmektedir. Herkesi doğanın, özgürlüklerin, bilimsel akademik üretimin savunulmasına, ODTÜ’yü savunmaya, üniversiteyi savunmaya çağırıyoruz.

ODTÜ’de KYK İSTEMİYORUZ!

VERŞAN KÖK ODTÜ’YE REKTÖR OLAMAZ!

#ODTÜdeKykYurduİstemiyoruz

#ODTÜSavunulmalıdır

AEGEE-Ankara, Amatör Astronomi Topluluğu, Amatör Fotoğrafçılık Topluluğu, Bilim ve Gelecek Topluluğu, Biyoloji ve Genetik Topluluğu, Biyolojik Bilimler Öğrencileri, Bilgisayar Topluluğu, Caz Topluluğu, Commune de Sinema, Çağdaş Dans Topluluğu, Çevre Topluluğu, Çöpsüz ODTÜ İnisiyatifi, Dağcılık ve Kış Sporları Kolu, Devrimci Öğrenci Birliği, Doğa Araştırmaları Topluluğu, Doğanın Çocukları, DÖB’lü Kadınlar, ODTÜ Edebiyat Topluluğu, Eğitim Topluluğu, Ekonomi Topluluğu, Emek Gençliği, Eşitlik, Eşli Danslar Topluluğu, Felsefe Topluluğu, Fikir Kulüpleri Federasyonu, Gastronomi Topluluğu, Havacılık ve Uzay Topluluğu, İletişim Topluluğu, Japon Kültür Topluluğu, Kaldıraç, Klasik Türk Müziği Topluluğu, Marksist Fikir Topluluğu, Medya Topluluğu, Mimarlık Topluluğu, Münazara Topluluğu, Müzik Toplulukları, Nar Kadın Dayanışması, OCİT, ODTÜ Amerikan Futbolu Takımı, ODTÜ Atıcılık Takımları, ODTÜ Buz Hokeyi Takımları, ODTÜ Curling Takımı, ODTÜ Denizcilik ve Yelken Takımı, ODTÜ Dış Politika ve Uluslararası İlişkiler Topluluğu, ODTÜ Eskrim Takımı, ODTÜ Hazırlık Öğrencileri, ODTÜ Hentbol Takımı, ODTÜ Kimya Bölümü Öğrencileri, ODTÜ Kuş Gözlem Topluluğu, ODTÜ LGBTİ+ Dayanışması, ODTÜ Masa Tenisi Takımı, ODTÜ Oyuncuları, ODTÜ Radyo Topluluğu, ODTÜ Rugby Takımı, ODTÜ SAS, ODTÜ Su Altı Topluluğu, ODTÜ Su Topu Takımı, ODTÜ Tenis Takımı, ODTÜ Ultimate Frizbi Takımı, ODTÜ Unicorns Quibditch, ODTÜ Voleybol Takımı, ODTÜ Yüzme Takımı, LGBTİ+ Kolektifi, Öğrenci Kolektifleri, Özgürlükçü Gençlik, Sinema Topluluğu, Siyaset Bilimi Topluluğu, Sosyalist Devrimci Gençlik, Sosyalist Düşünce Topluluğu, Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu, Sosyoloji Topluluğu, Tasarım Topluluğu, Toplumsal Cinsiyet Çalışmaları Topluluğu, Türk Halk Bilimi Topluluğu, Türkiye Komünist Gençliği, Uluslararası Gençlik Topluluğu, Üniversiteli Kadın Kolektifi, Yeşil Kampüs Topluluğu.

Ragıp Varol – Maden Mühendisi