“Kuzey Ormanları muhafaza ormanı ilan edilsin!“

Yaşam savunucuları, Trakya, İstanbul ve Anadolu’nun; su, nefes, yaşam kaynağı Kuzey Ormanları’nın “Muhafaza Ormanı” ilan edilerek mutlak korumaya alınması, her türlü rant ve yağma projesine derhal kapatılması için kampanya başlattı.

Son yıllarda 3. Havalimanı, Kuzey Marmara Otoyolu mega projeleri başta olmak üzere ve taş ocakları, maden sahaları, enerji ve inşaat projeleri ile tahrip edilen, orman ve su varlıkları zarar gören Kuzey Ormanları için kampanya başlatıldı. Kuzey Ormanları Savunması ve Türkiye Ormancılar Derneği’nin dün (30 Mayıs) Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi’nde yaptığı basın açıklamasıyla başlatılan kampanya ile, Kırklareli, Tekirdağ, Istanbul, Kocaeli, Yalova, Sakarya ve Düzce’de sanayi ve yapılaşma baskısı altında bulunan Kuzey Ormanları’nın tümüyle “Kuzey Marmara Muhafaza Ormanı” adı altında en üst seviyede korumaya alınması için mücadele verilecek.

Yaşam savunucuları, Kuzey Ormanları’nın, su varlıklarının, doğal yaşam koridorunun korunmasının tek başına İstanbul’un ya da Marmara bölgesinin değil tüm ülkenin sorunu olduğunu, Türkiye nüfusunun %25’inin ve diğer canlı varlıkların içme suyu ihtiyacını karşılayan bu havzaların korunmasının ertelenemez bir zorunluluk olduğunu vurguladı.

Politeknik’in de imzacı olduğu kampanyanın çağrı metni ve destekçi kurumlar şöyle:

Trakya, İstanbul ve Anadolu’nun; su, nefes, yaşam kaynağı olan Kuzey Ormanları “Muhafaza Ormanı” ilan edilerek mutlak korumaya alınmalı, her türlü rant ve yağma projesine derhal kapatılmalıdır.
Bildiğiniz üzere, 23 Mart 2019’da İstanbul, Sarıyer’de “Ekosistem, İklim ve Kentsel Büyüme Perspektifinden Kuzey Ormanları” isimli bilimsel nitelikte bir çalıştay düzenlendi.

Çalıştayda, kapladığı alan Düzce’den Bulgaristan sınırına kadar olan Kuzey Ormanları’nda yaşanan sorunlar bilimsel bir dille ele alındı, çözüm önerileri sunuldu ve üniversiteler, sivil toplum örgütleri, yerel ve resmi kuruluşların bu konudaki önemi ve sorumlulukları tartışıldı. Doğa ve kent yağmasının hızla devam ettiği Marmara Bölgesi’nin iklim krizi döneminde bir geleceği olabilmesi için Kuzey Ormanları Ekosisteminin ve sahip olduğu biyolojik çeşitliğinin nasıl korunması gerektiği konuşuldu.

Ormanları koruyamayan bir toplumun geleceği olamaz!

Sadece geçtiğimiz bir hafta aralığında bile Kuzey Ormanları’nın 6 ayrı mevkiine tahrip projeleri planlandığı basında yer aldı.

Bir tanesi, üzerine köprü, otoban ve havalimanı yaparak su kaynaklarını kuruttukları İstanbul’a su yetiştirmek için İğneada Longozları’na ve Karanlık Vadi’ye baraj yaparak su altında bırakacakları haberiydi. Bu, eşsiz güzellikteki iki cennetin ölüm fermanı demektir.

Bir diğeri Kuzey Ormanları’nın pek çok noktasında, “boş” bulunan alanların etrafı çit çekilerek işgal edildiği haberleriydi. Bu imar barışı isimli yağma yasasının yeni bir “ormana hücum” dalgasını tetiklediğini göstermektedir. Osmanlının son devrinde bile Kuzey Ormanları’nın atlı muhafaza birliklerince korunduğunu biliyor muydunuz?

Bir diğeri an itibariyle Kuzey Ormanları’nın Kocaeli mevkilerini tahrip edip parçalamakta olan “Kuzey Marmara Otabanı” isimli yağma projesine gereken inşaat malzemesinin, yine inşaat sahasına yakın orman alanlarını tıraşlayıp taş ocağı açılarak karşılanacağı haberiydi.

Bir diğeri Kuzey Ormanları’nın eşsiz güzelliklerinden biri olan yaklaşık 200 milyon yaşındaki Ballıkayalar Kanyonu’nun içinden otoban geçirileceği haberiydi.

Sadece bir hafta içinde Trakya, İstanbul ve Anadolu’nun yegane su ve nefes kaynağı olan Kuzey Ormanları’na planladıkları saldırıların boyutu bölgede yaşayan toplum geleceğinin nasıl bir tehlikeyle karşı karşıya olduğunu göstermeye yeterlidir.

Eşsiz bir ekosistemler birliği olan Kuzey Ormanları, Marmara bölgesinin en büyük ve en önemli yaşam kaynağıdır.

Kuzey Ormanları, Marmara Bölgesi’nin Karadeniz kıyı kuşağı boyunca, batıda Istranca Dağları’ndan doğuda Sakarya Nehri’ne uzanan; idari açıdan Kırklareli, Tekirdağ, İstanbul, Kocaeli ve Sakarya illerinin kuzey kısımlarını oluşturan ve bu illerin yerleşim alanları için yaşamsal önem taşıyan ekosistemler bütünüdür.

Kuzey Ormanları, deniz seviyesine yakın, genellikle kışın yaprağını döken geniş yapraklı ağaçlardan oluşan, az müdahale görmüş alanlarda oldukça verimli ve iyi gelişme gösteren ormanlardan oluşmaktadır. Bu bütüncül ekosistemler kuşağı, üç farklı iklim bölgesinin buluşma ve geçiş alanını oluşturmasıyla son derece zengin bir biyolojik çeşitliliğe ev sahipliği yapmaktadır. Bu çeşitlilik, yaklaşık 3.000 farklı bitki türünü, 46 ağaç türünü, 2.800 civarında otsu bitki türünü ve endemik bitki taksonlarını barındırmaktadır. Kuzey Ormanları aynı zamanda 48 adet memeli, 350 adet kuş, 350 adet balık ve 45 adet sürüngen/kurbağa türünün yaşam alanı ve dünyanın önemli kuş göç yollarındandır. Orman, açık alan, sulak alan, kayalık, kumul, longoz gibi çok farklı ekosistemlere sahip Kuzey Ormanları’nda 15 adet Önemli Doğa Alanı (ÖDA) bulunmaktadır.

Marmara Bölgesi’nin kuzeyinde Neolitik dönemden bugüne uzanan yerleşim sürekliliği sonucunda, Kuzey Ormanları, zengin doğal varlıklarına ek olarak, önemli bir kültürel miras birikimine de ev sahipliği yapmaktadır. Orman köyleri, arkeolojik varlıklar, kaleler, köprüler, tarihi yollar, su kemerleri ve endüstri mirası yapıları Kuzey Ormanları’ndaki kültür varlıklarının başlıcalarıdır.

Yağmacı inşaat, beton ve enerji ağaları var güçleriyle Kuzey Ormanları’nı; Kırklareli, Tekirdağ, İstanbul, Kocaeli, Yalova, Sakarya ve Düzce’nin kuzeyindeki eşsiz orman ekosistemini işgal etmeye ve yağmalamaya çalışmaktadır.

Kuzey Ormanları,

Trakya’ya zehir saçacak termik santrallerin,
Her fırsatta üçüncüsünün İğneada’ya yapılacağı açıklanan nükleer ölüm santralinin,
Kandıra ve Çatalca’da ormanı ve tarım topraklarını sular altında bırakacak barajların,
Orman ekosistemleri tahrip edilerek dikilen rüzgar enerji santrallerinin,
Orman katledilerek açılan, asırlar boyunca oluşmuş toprağını kazıyan, taşını kayasını çıkaran, suyunu havasını kirleten, bir ur gibi büyüyüp artarak ormanı yiyip bitiren taş, kum, kömür, maden ocakları ve beton santrallerinin,
Orman çevresindeki meralara ve tarım havzaları üzerine kurulan ve doğayı tahrip çevresini de kanser eden denetimsiz sanayi tesisi, site ve bölgelerinin,
Ormanı çöplüğe çeviren çöp depolama/yakma/eleme tesisleri ve hafriyat döküm sahalarının,
3. Köprü, 3. Havalimanı ve Kuzey Marmara Otoyolu isimli doğa katili mega rant projelerinin,
Ormanı bölerek yaban hayatını parçalayan ulaşım, enerji, su, doğalgaz nakil ve iletim hatlarının,
Karadeniz’i, Marmara’yı, Boğaziçi’ni ve Kuzey Ormanları, sahillerini tahrip eden liman ve deniz dolgularının,
Ormanı arsaya çevirip yağmalayan, orman köylerinin çevresinde bulduğu her boşluğa rant projeleri yapan iktidar destekli inşaat ağalarının,
Ormanın ve tarım topraklarının beslendiği yeraltı sularına el koyarak satan su şirketlerinin,
Kent ormanı, tabiat parkı gibi isimler altında ormanı ticari bir mekana, kuru bir dekora çeviren, gençleştirme ve seyreltme adı altında ormanı “odun pazarı”na çeviren orman “işletme” uygulamalarının,
Türlerini devam ettirmekte zorlanan hayvanları katleden av çetelerinin,
Kıyıköy’den Vize’ye kadar yaklaşık 30km boyunca ormanı tahrip edecek ve Istrancalarda yaban hayatını dikenli tellerle ikiye bölecek “Türk akım” isimli Rus doğalgaz boru hattının,
Orman içinde ve kenarında yer alan askeri alanlara göz koyup yapılaşmaya açmak için çalışan rant odaklarının,
Doğayı tahrip ederek dünya üzerindeki canlı yaşamını hızla yok oluşa sürükleyen, kendi maddi çıkarları için yeryüzünü bir çöplüğe çevirerek iklim krizini yaratan dünya kapitalizminin tehdidi ve tahribi altındadır.

Bununla beraber, doğa ve toplum yararını ilke edinmiş bir planlama politikası ile Marmara Bölgesi’nin ve giderek tüm ülkenin sınırlı doğal kaynaklarını yutmakta olan İstanbul’un nüfus artışı mutlaka durdurulmalı, tersine göçü teşvik edecek projeler geliştirilmelidir.

İstanbul Kuzey Ormanları’nı inşaat şirketlerinin yağmasına açan ve halen Kuzey Ormanları’nın Çatalca, Kocaeli ve Sakarya kesimlerinde devam etmekte olan “Kuzey Marmara Otobanı” derhal durdurulmalı, geri dönülmez bir doğa tahribatına yol açan tüm mega rant projeleri iptal edilmeli, Kanal İstanbul başta İstanbul’u kuzeye doğru büyütmeye çalışan tüm projelerden vazgeçilmelidir.

Tüm bu nedenlerle, 23 Mart 2019’da gerçekleştirilen “Kuzey Ormanları Çalıştayı”nın sonuç bildirgesinde de belirtildiği üzere; Kırklareli, Tekirdağ, Istanbul, Kocaeli, Yalova, Sakarya ve Düzce’de sanayi ve yapılaşma baskısı altında bulunan Kuzey Ormanları’nın tümüyle “Kuzey Marmara Muhafaza Ormanı” adı altında en üst seviyede korumaya alınmasını talep ediyor ve bu amacımıza ulaşıncaya dek sürecek bir kampanya başlattığımızı duyuruyoruz. Kuzey Ormanları’na böylesi bir koruma kalkanı kazandırılmadığı durumda bölgede yaşayan milyonlarca insanın bir geleceği olmayacaktır.

Marmara Bölgesi’ndeki yeraltı ve yer üstü su varlığının istisnasız tümünün kaynağı olan, Bulgaristan sınırından Düzce’ye kadar Karadeniz kıyı kuşağı boyunca uzanan ve Kuzey Ormanları ekosistemini oluşturan tüm ormanlık alanlar, 6831 Sayılı Orman Kanununun 23. Maddesi ve “Muhafaza Ormanlarının Ayrılması ve İdaresi Hakkında Yönetmelik” hükümlerine dayanarak “Muhafaza Ormanı” kapsamına alınmalıdır.

Kuzey Marmara illerinin etki alanında bulunan Kuzey Ormanları için, ilgili Yönetmeliğin 3. Maddesinde belirtilen (*) ; a, b, c ve d maddelerinde belirtilen gerekçeler mevcut olup bunlar içerisinde b ve d maddeleri mutlak öncelikli maddelerdir. Bu yüzden Kuzey Ormanları ekosistemi sınırları kesinleştirilerek “Kuzey Marmara Muhafaza Ormanı” ilan edilmeli ve muhafaza ormanı hükümleri kati bir sekilde uygulanmalıdır.

Muhafaza Ormanı kavramı Kuzey Ormanları için yeni değildir. İstanbul şehrinin milli savunma güvenliği, şehrin su ihtiyaçlarının karşılanması, Avrupa’da doğal yapısını koruyamayan orman ağacı cinslerinin korunması, Orman Fakültesinin eğitim uygulama çalışmaları, erozyon ve yaban hayatı yaşamının varlık yaşam alanlarının korunması, endemik bitkilerin varlığı, Avrupa da savaş vs. nedenlerle korunamayan doğal ormanların yapay (suni) gençleştirme ile tesisi edilerek kazanımına karşı, Türkiye’de doğal olarak varlığını sürdüren ormanlarımızın bekası gibi bir çok nedenle Belgrad Ormanı 02.12.1950 tarih ve 3/12073 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile Muhafaza Ormanı olarak ayrılmış ve 12.12.1950 tarih ve 7680 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan bu karar sayesinde Belgrad Ormanı bugüne kadar varlığını koruyabilmiştir.

Bu nedenle Kuzey Ormanları’nda yetkili tüm Orman Bölge Müdürlükleri sınırları içinde kalan ormanlık alanlarının muhafaza ormanı statüsündeki sınırları Kuzey Ormanları olarak genişletilerek orman alanları biraz önce sözünü ettiğimiz baskılara karşı korunmalıdır. 1937 yılından yayınlanan ilk 3116 sayılı orman kanunu uygulanma döneminde mevcut muhafaza ormanı bu şekilde 3116 sayılı sayılı yasa kapsamında gerçekleşmişti.

6831 sayılı yasanın bu konuda 2/B ve maden ve taş ocakları konusuna da sınırlama getirmesi açısından yasanın ormanları koruyucu görevine katkı vermesini hatırlatmış oluyoruz.

Kuzey Ormanları’nın korunması, yani Trakya, İstanbul ve Anadolu’nun su ve nefesinin korunması tek başına İstanbul’un ya da Marmara bölgesinin değil tüm ülkenin sorunudur. Istrancalardan Melen çayına kadar olan coğrafyada Türkiye nüfusunun %25’i yaşamaktadır. İnsanların ve diğer canlı varlıkların içme suyu ihtiyacını karşılayan bu havzaların korunması zorunludur. Zira yer altı sularının kaynak sularına göre her zaman sağlıklı olmadığı aşikardır.

Trakya’da, İstanbul ve Anadolu’da yaşayan tüm komşularımızı, aklı ve vicdanını doğaya, topluma adamış bilim insanlarını, yerel yöneticileri, bisiklet ve yürüyüş topluluklarını, üreticileri ve kooperatifleri… asırlardır bize nefes olan, su olan, huzur ve umut olan Kuzey Ormanları’nı birlikte savunmaya çağırıyoruz.

Biz aşağıda imzası bulunan kişi ve kuruluşlar olarak Bakanlar Kurulu’nun Kuzey Ormanları’nı tümüyle “Muhafaza Ormanı” ilan ederek mutlak korumaya almasını, her türlü rant ve yağma projesine derhal kapatmasını talep ediyoruz.

Orman varsa yaşam var.

(*)
Muhafaza Ormanlarının Ayrılması ve İdaresi Hakkındaki Yönetmeliğin 3. ve 4. Maddesi aşağıda verilmiştir:

Sürekli Ayrılma:

Madde 3- Bir Ormanın, maki ve fundalığın veya sahipli yerin sürekli olarak muhafaza ormanına ayrılabilmesi için bu alanların:

a) Çıg, arazi kayması ve erozyon nedeni ile bir afetin oluşması muhtemel yerlerde bulunması,
b) Yerleşim merkezlerinin çevre sağlığını olumlu yönde etkilemesi
c) Kara ve demiryolları ile yerleşim yerlerini toz ve kum fırtınalarına karsı koruması
d) Baraj, göl ve nehir yataklarının dolmasını engellemesi
e) Yurt savunması için korunmasının zorunlu görülmesi
f) Muhafaza ormanlarının tamamlanması için bunlara eklenmesi lazım gelen sahipli yerlerden olması, esas ve şarttır.
Öncelik:

Madde 4- Bir ormanın, maki ve fundalığın veya sahipli yerin sürekli olarak muhafaza ormanına ayrılabilmesi için 3. maddedeki şartlardan en az birinin mevcudiyeti yeterlidir. Bu şartlardan hepsini veya birkaçını bünyesinde toplayan yerler muhafaza ormanına ayrılmada öncelik kazanır.

Türkiye Ormancılar Derneği
TMMOB Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi
Kadıköy Kent Dayanışması
Kuzey Ormanları Savunması
Hayvanlara Adalet Derneği
Empati Derneği
Koşuyolu Çevre Gönüllüleri
Diren Büyükçekmece
Bahçeşehir Gölet Gönüllüleri
Sarıyer Kent Dayanışması
Adalar Savunması
Validebağ Savunması
Gaziosmanpaşa Barınma Hakkı Meclisi
İstanbul Kent Savunması
Bakırköy Kent Savunması
Politeknik

politeknik.org.tr