“Kürt Açılımı”, TMMOB ve Demokrasi Kurultayı – Armağan Öztuksavul

“Kürt açılımı” söz konusu olunca, 1998’de yapılmış olan TMMOB Demokrasi Kurultayı‘nda kabul edilen ve TMMOB Internet sitesi’nin arşivinde bulunan “Kürt Sorunu” başlıklı metin 10 Ağustos 2009’da ana sayfaya koyuldu. Böylece TMMOB görüşleri kamuoyuna hatırlatılmış oldu ve bu görüşler, “TMMOB’un 11 yıl önceki çözüm önerileri geçerliliğini koruyor” başlığı ile bazı yayın organlarında da kendine yer buldu.  Şimdilerde de kimi TMMOB birimleri, aynı metni “işte 11 yılda hiç bir ilerleme olmadı” diyerek yeniden dağıtıyor ve görüşlerinin hala geçerli olduğunu gösteriyor.
Bir Dönüm Noktası: TMMOB Demokrasi Kurultayı
Kısa bir hatırlatma ile başlamak gerekirse, TMMOB Demokrasi Kurultayı, TMMOB örgütlülüğü içinde gerçekleştirilen en önemli etkinliklerden biri olmuştu. Sonunda da pek çok konuda TMMOB görüşlerini ortaya çıkaran “TMMOB Demokrasi Programı” yayınlandı. Kurultay’ın içeriğinin yanında çok önemli bir yanı da örgütlenme biçimiydi. 20 ilde yapılan yerel kurultaylar çevre illerde yapılan hazırlık toplantıları göz önüne alındığında öncesinde 50 civarında toplantı yapıldı. Bu toplantılara dört bine yakın teknik eleman katıldı ve canlı tartışmalar oldu. Bunun bile yetersizliğinden söz eden devrimci teknik elemanlar olmuştu. Ancak sonraki benzeri etkinliklere bakıldığında bir daha yanından bile geçilmediği görüldü. Daha iyi anlaşılabilmesi için birkaç örnek vermekte yarar var. Demokrasi Kurultayı’nda yapılması önerilen Mühendislik Mimarlık Kurultayı, yerel kurultaylar yapılmadan gerçekleştirilmek istenmişti. (Kurultay delegeleri bunu da gerekçe göstererek I. Mühendislik ve Mimarlı Kurultayı’nda karar alınmamasını sağlamışlardı.) II. Mühendislik ve Mimarlık Kurultayı ise ancak 17 ilde yapılan yerel kurultaylar ve hazırlık toplantıları ile gerçekleşmişti. 14-15 Kasım 2009’da yapılacak olan Ücretli – İşsiz Mühendis, Mimar Şehir Plancıları Kurultayı’nda,  -TMMOB ve Odaların 11 yılda bütçelerinin kat kat artmasına, artık bazı birimlerin “plaza” sahibi olmalarına ve üyelerin, örgüt birimlerinin sayısının artmasına karşılık- sadece 9 ilde yerel kurultay yapılabiliyor. 
Demokrasi Kurultayı’nda 13-14 Aralık 1997 tarihinde Ankara’da, iki gün boyunca gece yarılarına kadar süren tartışmalardan sonra, bazı konularda belli bir olgunluk oluşsa da, kararlar oluşturulamadığı için, bir toplantı daha yapma kararı alındı. 21 Mayıs 1998’de TMMOB 35. Olağan Genel Kurul’undan önce, ikinci Kurultay toplantısı yapıldı. Burada da yapılan yoğun tartışmalar sonucunda; “TMMOB ve Demokrasi”, “Örgütlü Toplum”, “Kürt Sorunu”, “Ulaşım ve Trafik -Yangın, Deprem ve Güvenlik”, “Kentleşme, Konut Sorunu, Barınma Hakkı ve Demokrasi”, “Enerji”, “Yerel Yönetim”, “Tarım”, “Doğal Kaynaklar, Orman, Çevre ve Maden”, “Küreselleşme – Bilim ve Teknoloji”, “Ekonomi, Kalkınma, Sanayileşme”, “Çalışma Yaşamı”, “İnsan Hakları”, “Demokrasinin ve Demokrasi Kavramının Gelişimi”, “Demokrasinin İşleyişi” konu başlıklarında TMMOB görüşleri oluşturularak, alınan kararlar kamuoyu ile paylaşılmıştı.
Kürt Sorunu Tartışmaların Odak Noktalarından Biriydi
Demokrasi Kurultayı’nda en yoğun tartışma yaşanan başlıklardan ikisi, “TMMOB ve Demokrasi” ile “Kürt Sorunu” oldu. Kurultay bünyesinde kimi şoven görüşler ve Kürt siyasal hareketinin neredeyse bütün taleplerinin TMMOB görüşü olmasını isteyen kesimler de tartışmalara dahil oldu. Sorunun adının konulmasının bile zor olduğu 1998 yılı koşulları hatırlandığında ve bir demokrasi programı çerçevesinde düşünüldüğünde fena sayılmayacak bir metin ortaya çıktı. Kürtlerin tarihini anlatan bir giriş yazısından sonra bugüne gelerek, çatışma ortamında Kürt illerinde yaşanan sorunlar sıralanmıştı. Bu anlamda, emperyalist güçlerin dışında ve Kürt halkının iradesini başa koyan adil bir barış, metnin en önemli talebiydi:
“Barış ancak demokrasi, özgürlük ve insan haklarının olduğu bir ortamda yaşama geçirilebilir. Kürt sorunu emperyalist ülkelerle ve bölgede anti-demokratik devletlerin çıkarları ve kirli emelleri doğrultusunda değil, başta Kürt halkının iradesi olmak üzere bölge halklarının Demokrasi ve Özgürlük taleplerine uygun, demokratik, adil, eşitlik temelinde barışçıl yöntemlerle çözülmelidir.” (TMMOB Demokrasi Programı ve TMMOB Demokrasi Kurultayı Süreç ve Belgeleri,. Ankara 21 Mayıs 1998)
Metnin sonunda da “Demokratik Çözüm Önerileri” sıralanmıştı:
“1) Türkiye‘de tüm toplumu büyük çapta sıkıntılara sokan savaşa son verilmelidir.

2) Kürt kimliği tanınmalı ve anayasal güvence altına alınmalıdır. Kürt dili ve kültürü üzerinde her türlü kısıtlayıcı politikalardan vazgeçilmeli, Kürt dili ve kültürü korunmalı, gelişmesi için olanak tanınmalıdır. Türkler‘in ve Kürtlerin birarada kardeşçe ve eşitlik içinde yaşayabilecekleri demokratik bir düzen zaman kaybedilmeden kurulmalıdır.

3) Zorunlu göç nedeni ile köyünü ve yöresini terk etmek zorunda bırakılan insanların tüm maddi kayıpları tazmin edilmeli ve bunların can ve mal güvenliği sağlanarak özgürce yerlerine geri dönüşleri sağlanmalıdır.

4) Kürt sorunun tartışılmasını engelleyen, düşünceyi ifade etme ve örgütlenme özgürlüğü önünde engel olan tüm yasalar kaldırılmalıdır.

5) Demokrasinin yerleşmesi için Türkiye‘nin de taraf olduğu Uluslararası Sözleşmeler iç hukuka yerleştirilmelidir. Başta Anayasa olmak üzere anti- demokratik tüm yasalar gözden geçirilip, demokratik hukuk devleti nformlarına uygun hale getirilmelidir.

6) Olağanüstü Hal, Koruculuk Sistemi, İller Yasası ve Merkezi Kriz Yönetmeliği kaldırılmalıdır.

7) Ülkede kalıcı barışın sağlanması için tüm siyasi tutuklulara ayrımsız genel af çıkarılmalıdır.

8) Savaş ortamında gelişen çeteler, ortaya çıkarılmalı faili meçhuller aydınlatılmalı ve tüm failleri yargılanmalıdır.” (a.g.e)
TMMOB ve Demokrasi
TMMOB yürütmesinin bu Kurultay belgesine sahip çıkarak, içinden bir bölümü yeniden gündeme taşımasını olumlu bir çaba olarak değerlendirmeliyiz. Ancak aynı duyarlılığı, diğer önemli tartışma başlığı olan “TMMOB ve Demokrasi” konusunda da görmek isterdik. Bu metin de örgüte ve tüm üyelere etkin bir biçimde dağıtılmalıdır. TMMOB Demokrasi Programının o bölümünün yeniden okunması ve orada savunulan ilkelerle TMMOB ve birimlerinde şu anda egemen olan anlayışın uygulamalarını karşılaştırmak son derece yararlı olacaktır.
“TMMOB ve Demokrasi” başlıklı metinde de “Örgüt İçi Demokrasi” ve “TMMOB ve Siyaset” gibi alt başlıklarda bir dizi saptamadan sonra, Devrimci Demokrat Plaform’un TMMOB’yi güçlendirmek için savundukları ortaya koyulmuştu. Burada sayılan 22 maddenin genel ruhuna katıldığımı ve halen de savunduğumu öncelikle belirtmeliyim. Bu maddelerin hemen her biri ile bugünkü durum arasındaki açı hakkında, pek çok söz edilebilir. Şimdilik bir kaç maddesini değerlendirelim 
1998’de TMMOB Demokrasi Kurultayında Savunulan İlkeler 
“1. Ortak ve bütünlüklü mücadelenin önünde engel olan, kendi mesleğini, şubesini ya da Odasını her şeyin önüne koyan küçük girişimci anlayışların, hangi ideolojinin arkasına sığınırlarsa sığınsınlar, mahkum edilmesini” …savunur. (a.g.e)
Ne yazık ki bu maddede eleştirilen küçük girişimci anlayışlar boy vermeye devam ediyor. TMMOB’nin bir federal ya da konfederal yapı olmayıp, bir Birlik olması gerçeğine rağmen başına buyruk davranma eğilimi artıyor. Kimi odalarda Birlik’ten ayrılma tartışması yapılıyor. Ücretli ve İşsiz Mühendis Mimar Şehir Plancıları Kurultayı’nda olduğu gibi tüm üyeleri ilgilendiren etkinliklerde ortak üstlenilmesi gereken bütçelere katılım sağlanamıyor. 1970’lerdeki, ortak davranış kültürü iyice aşınmış durumda. 
“7. Diğer kesimlerin de talepleri göz ardı edilmeden üye tabanındaki emekçi ve işsiz çoğunluğun taleplerine uygun politikalar geliştirilmesini, bu kapsamda; Kamu ve özel sektör işyerlerinde çalışan üyelerimizin sorunları ile ilgilenilmesini, üyelerimize yönelik tehdit ve baskılara karşı aktif tavır alınmasını, Özellikle, özel sektör kuruluşlarında çalışan üyelerimize yönelik 8 saatlik işgünü hakkının gaspının ve angaryanın önlenmesine yönelik çalışmalar yapılmasını, Sayıları hızla artan işsiz mühendis ve mimarların örgüt tarafından kucaklanmasına ve bu konuda kamuoyu yaratılmasına yönelik çalışmalara başlangıç teşkil etmek üzere, ivedi olarak, bir “işsiz mühendis ve mimarlar mitingi” düzenlenmesini, Odalarda sağlıklı personel politikaları oluşturulmasını” …savunur. (a.g.e)
TMMOB örgütlülüğünün bizce en önemli sorunu konusunda da 11 yılda kayda değer bir ilerleme söz konusu değil. Arada gerçekleştirilmiş “Mühendislik, İstihdam ve Ücretlendirme Sempozyumu” ve çeşitli söyleşiler gibi etkinlikleri bir tarafa koyarsak, emekçi teknik elemanların örgüte kazanılması için somut adımlar atılmış değil. İşsiz mühendis ve mimarlar mitingi yapılmadı. Kasımda yapılacak olan Ücretli ve İşsiz Mühendis Mimar Şehir Plancıları Kurultayı bir dönüm noktası olabilir. Ama yönetimlerde egemen anlayışın buna hak ettiği ilgiyi gösterdiği söylenemez. 
Personel politikası ise içler acısı. Üyelerinin sendikalaşmasını savunan, toplu sözleşmelerde mühendis, mimarların “kapsam dışı” tutulmasını eleştiren TMMOB ve Odaların, kendi bünyelerinde çalışan teknik elemanlar, genellikle sendikasız! Bir odadan “mobbing” uygulanarak atılan mühendisin davası iş hukuku literatürüne geçti. Bazı odalar, sendika temsilcisi personelini işten atacak kadar pervasızlaştı. Daha çok yeni, İzmir’de sendikalı bir mühendis, Oda’daki işinden atıldı.
“8. Mühendis-mimar eğitimindeki çarpıklıklar ve yetersizliklere karşı politikalar üretilmesini, bu kapsamda;

Yükseköğrenimi piyasa mantığı içerisinde ele alan ve öğrenimde kalitenin yükseltilmesini rekabet unsuruna indirgeyen bir yaklaşım yerine yüksek öğrenimde halkın ihtiyaçlarını gözeten ve yüksek öğrenimi kamusal bir hizmet alanı olarak gören bir anlayışın savunulması,

TMMOB’nin gelecekteki üye potansiyelini oluşturacak olan öğrencilerin sorunlarına yönelik çalışmalar yapılmasını ve öğrencilerin maruz kaldığı baskı ve saldırılar karşısında aktif tavır alınmasını” …savunur. (a.g.e)
Eğitimdeki çarpıklıkları ve yetersizlikleri giderecek politikalar yerine, bunları veri alan ve bunlar üzerinden rant sağlayan, genç üyelerin daha fazla sömürülmesine yol açan yetkin, uzman vb mühendislik uygulamaları dayatılmaya çalışılıyor.
“10. Üyelerin katılımını sağlayacak, yasada belirlenmiş mekanizmalar dışında yeni mekanizmalar geliştirilmesini, işyeri temsilciliklerinin örgütlenmesini ve işlevsel kılınmasını” …savunur. (a.g.e)
İşyeri temsilcilikleri TMMOB’yi bir örgüt olarak geliştirebilecek, geçmişten devralınan en önemli araçlar. Özellikle de TMMOB işyeri temsilcilikleri teknik elemanların meslek disiplinlerinden bağımsız bir araya gelebilecekleri olanaklar yaratıyor. Temsilcilikler eliyle emekçi teknik elemanların ekonomik demokratik mücadelesine omuz verilebilir ve aynı zamanda örgütlülük güçlendirilebilir. Ancak az sayıda şubenin çabaları sayılmazsa Odaların temsilcilikleri ya yok, ya da işlevsiz durumda. TMMOB işyeri temsilciliklerinden ise söz edeni bile bulmak zorlaştı.
“12. Örgütlenme ve kadrolaşma anlayışının üyelerle ilişkileri birinci plana almasını, gelir getirici faaliyetlerin, piyasaya yönelik hizmet üretiminin çalışma ve kadrolaşma anlayışını belirlemesine izin verilmemesini, bu kapsamda odaların temel gelir kaleminin üye aidatları olması için gerekli tedbirlerin alınmasını” …savunur. (a.g.e)
Mevcut durumla büyük çelişkilerin olduğu bir madde de budur. Özellikle üye sayısı büyük odalarda personelin önemli bir kısmı gelir getirici hizmet üretimi ile ilgili işlerde istihdam edilmektedir. Bütçe gelirlerinde üye aidatları giderek ihmal edilecek düzeylere düşmüştür. Bu konunun daha iyi anlaşılabilmesi için Makina Mühendisleri Odası bütçesini incelemek yeterli veri verebilir. 1990’lardan sonra üye aidat gelirlerinin toplam gelirler içindeki payı sürekli düşmüştür. 2002’de gerçekleşen bütçede üye aidat, kimlik vb gelirleri, toplam gelirin %7,05’ini oluştururken, 2007’de bu oran yarı yarıyadan fazla düşerek %3,1’ e gerilemiştir. Bu gerilemenin karşılığı hizmet gelirlerindeki artış olmuştur. 2002’de 9 triyon TL (bugünkü milyon TL) belge ve hizmet karşılığı gelir elde edilirken, 2007’de bu rakam 49,5 milyon TL.dir. 2008 ve 2009 da aynı eğilim sürmektedir. 2008’de üye gelirleri kalemi %3,1 e düşmüştür.  
“13. Amatör ve gönüllü bir anlayışla yerine getirilmesi gereken konularda uzmanlar ve profesyonel kadrolara dayalı bir politika oluşturma ve çalışma anlayışı yerine üyelerin katılımı ve tartışmaları ile politika oluşturulması ve mücadele edilmesi anlayışının öne geçirilmesini” …savunur. (a.g.e)
Bir yukarıdaki madde ile ilişkili olarak hizmet üretimi ile gelirlerin artırılması profesyonel çalışmayı daha da artırmıştır. 
“14. TMMOB’nin örgütsel verimlilik ve etkinliğinin artırılması ve birimler arası ekonomik farklılaşmaların yarattığı olumsuzlukların önüne geçilmesi için; kaynakların rasyonel kullanılması, mekan ve olanakların ortak kullanılması, ekonomik açıdan güçsüz birimlerin desteklenmesi anlayışlarının geliştirilmesini” …savunur. (a.g.e)
Bu, pek çok yerde örnek alındığı söylenen ve devrimci TMMOB döneminin (1973-1980) Yönetim Kurulu Başkanı olan Teoman Öztürk’ün sürekli vurguladığı bir ilkeydi. Ama tozlu arşiv raflarında kaldı. Geliri fazla Oda Şubeleri kendilerine “plazalar” yapıyorlar. Buralardaki yöneticilerin akıllarına, illerde TMMOB merkezleri yapmak gelmiyor. Ortak matbaa hedefi ise unutuldu gitti. Halbuki şu anda ortak çalışma gerekliliği kendini daha da fazla dayatıyor. Üyelere çalışma yaşamlarına ilişkin, il bazında destek verecek ortak hukuk büroları, ücretli teknik elemanlarla ilgili ortak komisyonlar, TMMOB işyeri temsilciliklerinin oluşturulması örnek olarak verilebilir. 
“16. TMMOB ve bağlı Odaların ortak mesleki denetim kriterlerinin belirlenmesini, sadece serbest mühendislik-mimarlık hizmetleri için değil tüm mühendislik-mimarlık hizmetleri için de (özel sektörde ücretli, şantiyeci vb.) asgari ücret tarifesi belirlenmesini” …savunur. (a.g.e)
Emekçi mühendisleri örgüte kazanmakta önemli mücadele yollarından biri olabilecek asgari ücret uygulaması konusunda hiçbir somut adım atılmadı demek yanlış olmayacaktır. TMMOB Ücretli – İşsiz Mühendis, Mimar Şehir Plancıları Kurultayı’nda konu gündeme gelecek ve egemen yönetim çevrelerinin tavrını hep birlikte göreceğiz.
“19. TMMOB yasasının anti-demokratik hükümlerinden olan delege olmak için 10 yıllık kıdem aranması şartının kaldırılmasını” …savunur.
Bu konuda bilinen bir girişim yok. TMMOB yasasını değiştirmeye yönelik girişimlerin mevcut durumda taşıdığı olumsuz riskler (gericilerin TMMOB yasasını değiştirerek örgütü tasfiye etmeleri) nedeniyle, bu durumun kısmen anlaşılabileceğini kabul edelim. Ancak birçok odada bu kural fiili meşru bir tarzda aşılabilirken, kimi oda yönetimleri hala bu kuralı genç muhalifleri engellemek için kullanabiliyor.
“21. Siyasetsizliğin ve depolitizasyona teslimiyetin reddedilerek; Ekseninde TMMOB‘nin içinde bulunduğu toplumsal pratiğin bütününü kavrayan, sorgulayan, dönüştürmeyi hedefleyen etkinliklerin bulunduğu bir programın siyaset yapma anlayışı olarak benimsenmesini” …savunur. (a.g.e)
TMMOB’nin yetersiz kaldığı alanlardan biri olan ve toplumu da yakından ilgilendiren tam da burasıdır. TMMOB’nin kriz ortamında ve gericiliğin giderek yaygınlaştığı bir durumda toplumsal muhalefeti harekete geçirecek bir inisiyatiften yoksun olduğu görülüyor. Hele ki, 22 Kasım 2008’deki toplumsal muhalefetin krize karşı ilk birleşik mitingi öncesindeki TMMOB yürütmesinin olumsuz tavrı ve AKP’li mühendis bakanların üyelikten ihracı konusundaki Genel Kurul kararını hiçe sayan Oda yönetimlerinin tavrı hatırlandığında, zaman zaman da geri konumlara düşebiliyor, denebilir.
Sonuç olarak, TMMOB Demokrasi Kurultayı, hem içerik olarak hem de biçimsel olarak, TMMOB tarihindeki önemli aşamalardan biri olmuştu. Kurultay’dan çıkan “Demokrasi Programı” da örgütün birikimini açığa çıkaran bir belge niteliği kazandı. Bu belge, bütünlüğü içinde “oraya değdi, buraya değmedi” demeden değerlendirilmelidir. 

Başta “TMMOB ve Demokrasi” bölümü olmak üzere “TMMOB Demokrasi Programı”nı hayata geçirmek için örgütü harekete geçirmeye çalışma görevi de, anlaşılan Devrimci Mühendis, Mimar, Şehir plancılarına düşüyor. Bu programın uygulanması için önemli bir adım, TMMOB Ücretli – İşsiz Mühendis, Mimar Şehir Plancıları Kurultayı’nın en güçlü ve nitelikli biçimde gerçekleştirilmesi olacaktır. 

12-13 Eylül 2009 tarihindeki Akçakoca Politeknik Kampı, bütün bu sorunların masaya yatırılarak, teknik eleman hareketinin yeniden ayağa kalkmasının ve TMMOB’nin toplumsal mücadelede ileri bir hamle yapmasının ipuçlarının çıkacağı üretkenlikte olmalıdır.

 

Armağan Öztuksavul
Makina Mühendisi