Kültürel Çeşitlilik, Toplumsal Gelişim ve Mimarlık Sempozyumu Sonuç Bildirgesi – Mimarlar Odası

“Türkiye Kültür Politikası” Arayışında
KÜLTÜREL ÇEŞİTLİLİK, TOPLUMSAL GELİŞİM ve MİMARLIK
SEMPOZYUMU SONUÇ BİLDİRGESİ

ANADOLU‘DAKİ ASIL KÜLTÜREL ZENGİNLİĞİMİZ
KÜLTÜRLERİN AYRILMAZ BİRLİKTELİĞİNDEDİR

Mimarlar Odası‘nın “Türkiye Kültür Politikası‘‘ arayışında gerçekleştirdiği “Kültürel Çeşitlilik, Toplusal Gelişim ve Mimarlık‘‘ Sempozyumu Antalya, Hatay, Adana, Gaziantep, Mersin, Kayseri Şubeleriyle birlikte 10-13 Aralık 2009‘da Antakya‘da yapılmış; tüm bildiri ve değerlendirmeler ışığında aşağıdaki saptamaların ilgililer ve kamuoyuyla paylaşılması benimsenmiştir.

1. Ulu Önder Atatürk‘ün “Türkiye Cumhuriyetinin temeli kültürdür” sözü, kültürel çeşitliliğin her türlü ayrılıkçılığa beslenme kaynağı kılınmak istenmesine karşı bugün çok daha yaşamsal değer kazanmıştır. Yine Atatürk‘ün “Biz 5000 yıldır bu topraklardayız” vurgulaması ise kimi ırkçı ve dinci akımların kültürlerimiz arasındaki siyasal ve ideolojik ayrımcılıklarına karşı cumhuriyetin yurttaşlık felsefesini özetlemekte; ülkemizde artık giderilmesini yaşamsal öncelikte gördüğümüz “kültür politikası” arayışımızda da temel bakışımızı yansıtmaktadır.

2. Sempozyum, yaşamın tüm birikimlerinden üretilen kültürün, siyasal amaçlar, ekonomik beklentiler ve çıkarlar doğrultusunda özünden boşaltılarak bir pazarlama metası haline getirilmesinin toplumsal gelişme üzerindeki olumsuz etkilerine dikkat çekmiştir. Türkiye gibi dünyanın imrendiği uygarlık zenginliklerine sahip bir ülkede, küreselleşmenin sömürgeciliğe hizmet eden tek tip kültür dayatmalarına karşı ulusal kültür politikasının belirlenmesi, savunulması ve yaşama geçirilmesi; Cumhuriyetin 85 yıllık kazanımlarına da sahip çıkılan bir sorumluluk içinde tarihsel yükümlülüktür.

3. Devletin kültür karşısında yönlendirici ve belirleyici değil gözetici ve geliştirici işlev üstlenmesi gerektiği belirtilen sempozyum; Anadolu‘nun binlerce yıllık yaşanmışlık değerlerinin tümüyle ve ayrımsız bir şekilde cumhuriyet kültürünün temeli olarak kucaklanıp geleceğe de aynı birliktelikte aktarılmasını kültür politikasında öncelik saymaktadır. Bu nedenle Kültür Bakanlığı‘nın aynı zamanda turizmden sorumlu olmasıyla yaratılan ve kültürel zenginliklerimizin öncelikle kendi yaşam değerlerimiz için değil sadece turist için önem taşıdığı anlayışını daha da körükleyen ve hatta kurumlaştıran büyük yanlıştan ivedi olarak vazgeçilmesi gerektiğini vurgulamaktadır. Ancak bununla da yetinilmeyerek; diğer tüm bakanlıkların, tüm kurum, kuruluş ve kamusal örgütlenmelerin her alandaki sorumluluklarını kültür öncelikli belirlemeleri; başta eğitim, ekonomik kalkınma ve kentleşme politikası olmak üzere tüm alanlarda ülkenin ve toplumun öz değerlerinden güç alan kimlikli bir gelişmeyi hedeflemeleri ortak kamu politikası olmalıdır.

4. Kültürel gelişmede eğitimin belirleyiciliğini anımsatan sempozyum; tarihsel kazanımlarına yabancılaşmamış kuşakların yetişebilmesi için kültür, sanat ve geleneksel değerlere ağırlık verilen bir temel eğitimin önemsenmesini; siyasal tarihle yetinilmeden uygarlık ve toplumsal tarihe önem verilmesini; mimarlık-şehircilikte de geçmiş değerlerin çağdaşla buluşturulmasının hedeflenmesini; mimarlığın özellikle arkeolojiyle, sanat tarihiyle ve kimlikli bir kentsel planlamayla evrensel ilişkisinin gözetildiği bir “yaratıcılık” ve “kültürel sorumluluk” eğitiminin esas alınmasını; Kültür Bakanlığı ve tüm kurumların çağdaş mimarinin de en az tarihtekiler kadar kültür ve sanat ürünü olduğunu kabul ve teşvik eden bir anlayışa kavuşmalarını öngörmektedir.

5. Sempozyum; kültürel farklılıkların zenginliğimiz olduğu söylemini memnuniyetle karşılamakta; ancak bu söylemin ayrılıkçı politikaların mazeretlerine dönüşme eğilimlerini de kaygı verici bulmaktadır. Anadolu‘yu diğer kültürel ve siyasal coğrafyalardan ayıran temel niteliğin, kültürel anlamdaki tüm farklılıkların aynı zamanda köklü beraberliklerle yaşanmasıdır. Başta sempozyumun ev sahibi Antakya olmak üzere tüm tarihsel kentlerimiz, çağlara damgasını vuran bu beraberliğin ortak ve evrensel uygarlık mirasıdır; tüm toplumsal tarih birikimimiz de aynı mirasın yaratıcı mayasıdır.

Bu nedenle sempozyum, Cumhuriyetimizin kültür temeli ve ulusal birlikteliğin kuşaktan kuşağa güvencesi olacak asıl zenginliğimizin farklılıklarda değil benzerliklerde görülmesi gereğini anımsatmakta ve ortak esenliğimizin beraberliklerin kültürlerin ayrılmaz birlikteliğinde olduğunu yaşamsal bir uyarı olarak ilan etmektedir