Çevre Mühendisleri Odası: “KPSS Sınav Klavuzu Açıklandı Ancak Yine Çevre Mühendisliğinin ‘Adı Yok’!”

Bazı kamu kurum ve kuruluşlarının kadro ve pozisyonlarına yerleştirme yapmak amacıyla KPSS’ye giren adaylardan tercih başvuruları alınmaya başlanmıştır. Kılavuzda yer alan kadro ve pozisyonlar için tercih yapabilecek meslektaşlarımızın, 28-29 Haziran 2008 tarihlerinde yapılmış olan 2008-KPSS Lisans Sınavı’na girmiş ve KPSSP3 puanını almış olması gerekmektedir.

Meslektaşlarımız tercihlerini, Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM)’nin internet sitesinde yayımlanacak kılavuzdaki kurallara göre, 24 Aralık 2008 – 5 Ocak 2009 tarihleri arasında “www.osym.gov.tr” adresinden yapabileceklerdir. ÖSYM’ye posta yoluyla gönderilen veya elden verilen tercih listeleri geçerli olmayacaktır.

15.000’e yakın kadronun yer aldığı kılavuzda lisans mezunları için 7294 kadro ayrılırken mühendis, mimar ve şehir plancısı olmak üzere teknik hizmetler sınavında ayrılan kadro sayısı 1609 ile sınırlı kalmış çevre mühendisleri için ise sadece 65 kadro ayrılmıştır. Bir seçim yatırımı olduğu çok açık olan personel alımında çevre mühendislerinin adeta “unutulmuş olması” bu bakımdan çok manidardır.

Bu noktada, sadece tek bir sorun üzerinde durmak dahi çevre mühendislerine olan ihtiyacı ve çevre mühendisliğinin önemini açıklamaya yeterlidir. Son günlerde, ülkemizin birçok kentinde hava kirliliği ile kendini hissettiren çevre sorunlarının her gün biraz daha arttığı ve çeşitlendiği ortadadır. Bu noktada, çevre mühendisine ihtiyaç duyulmamış olması ise, hükümetin “çevre politikasını” çok iyi yansıtmaktadır. Bu politika, bilimi ve tekniği dışlayan, cemaat liyakatına dayanan bir anlayıştır.

60. Hükümetin Çevre ve Orman Bakanı’na ve Başbakanı’na göre, ülkemizde hava kirliliği sorunu yoktur, ayrıca “çevreciler bölücüdür” ve gerekirse “çevrecinin daniskası” da kendileridir. Bakanlık tarafından yayımlanan mevzuatta bile çevre mühendisine yer vermek yerine “çevre görevlisi” gibi garip tanımlamalar ya da tanımsızlıklar tercih edilmektedir. Konunun en anlaşılması zor tarafı ise, başta sayın bakanın kendisi olmak üzere, müsteşar ve genel müdür düzeyinde Çevre ve Orman Bakanlığı’nda, çevre mühendisliği bölümü eski öğretim üyelerinin halen görev yapıyor olmasıdır. “Cemaat Siyaseti” birilerinin gözünü “kör etmiştir” ve görünen odur ki bu siyaset tarzı birilerinde bir akıl tutulması yaratmıştır ya da Sayın Başbakan ne derse o olmaktadır!

Uluslararası ekonomiye adapte olma çabaları Türkiye’de ciddi ekonomik değişimlere neden olmakta, bu değişimler ve hızlı nüfus artışı gibi diğer etkenler sanayi, turizm ve enerji sektörlerinin çevre üzerindeki baskısını artırmaktadır. Bu veriler ışığında çevre mühendisliğinin ülkemizin geleceği açısından önemli bir meslek alanı olduğu ve öneminin giderek artacağı söylenebilir. Ancak siyasilerin mevcut uygulamaları bu gerçeği doğrulamamaktadır. Siyasilerin eğitim sisteminden başlamak üzere süregelen, bilimsel planlamaya ve politikaya dayanmayan programları, mühendislik alanındaki “işsizlik ordusuna yeni neferler kazandırma” dışında bir anlam ifade etmemektedir. Bugün ülkemizde bilim ve teknik alanları, üniversiteler, kamu kurumları birer iç politika malzemesi haline getirilmiştir.

Çevre mühendisliği hizmetlerinin, çevre sorunlarını gidermeye yönelik proje, tasarım ve uygulama süreçlerinin kamusal hizmet olmaktan çıkarıldığı, ticarileştiği ve yabancı sermayenin hizmetine sunulduğu bir dönemde, mesleğimiz cazibesini ve gelecek tahayyülünü yitirmektedir. Öyle ki, Odamıza kayıtlı 6 000’den fazla çevre mühendisi vardır. Bu üyelerin yaklaşık olarak %25’i yani üyelerimizin dörtte biri işsiz ya da mesleği dışında bir işte çalışmaktadır.

Ülkemizde, bilim-teknoloji ve kamu yararı eksenli doğru bir çevre politikası olmaksızın, çevre mühendisliği mesleğinin başarısından ve geleceğinden söz etmek olası görünmemektedir.

Bugün ekonomik ve ekolojik kıskacın arasına sıkışan Türkiye’nin ihtiyacı; ülkenin atıksu sorununu, katı atık sorununu, gürültü kirliliği sorununu, deniz, akarsu ve göl kirliliği sorunlarını, toprak kirliliği, hava kirliliği sorununu çözecek politikalar ve bu politikaları oluşturacak, uygulayacak çevre mühendislerini doğru alanlarda istihdam etme sorunudur.

Hükümeti günübirlik, geçici ve “siyasi” hesaplarla iş yapmaktan vazgeçmeye ve ülkenin işsizlik sorununa, çevre sorunlarına sahici, bilimsel çözümler, politikalar yaratmaya ve uygulamaya davet ediyoruz.

TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu