Karadeniz Uşağı Suyunu Sattırmaz

Fındıklı Dereleri Platformu Ankara Yürütmesi, derelerin özgür akması dileğiyle “Derelerimize, suyumuza, geleceğimize sahip çıkalım” adlı bir panel düzendi.

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Genel Merkezi’nde gerçekleşen panelde, TMMOB Çevre Mühendisleri Odası (ÇMO) Bilim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Beyza Üstün, TMMOB ÇMO Su ve İklim Çalışma Grubu Başkanı İsmail Küçük, TMMOB İMO Su Çalışma Grubu üyesi Gökhan Marım, Avukat Mehmet Horuş, Fındıklı Dereleri Koruma Platformu sözcüsü Hüseyin Acar konuşmacı olarak yer aldı. Yöneticiliğini Fındıklı Dereleri Platformu Ankara Yürütme üyesi Ahmet Yılmaz’ın üstlendiği panele, ÖDP İstanbul Milletvekili Ufuk Uras, Eğitim-Sen Genel Başkanı Zübeyde Kılıç, SP eski Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu, eski Hazine Müsteşar Yardımcısı Hakan Özyıldız, EMEP Genel Başkan Yardımcısı Haydar Kaya da katıldı.

Panelin açılışında Rize’nin Fındıklı ilçesindeki dereler için verilmekte olan mücadelenin geçmişini anlatan Fındıklı Dereleri Koruma Platformu sözcüsü Hüseyin Acar, “Önceleri yöre halkına iyi hizmetler vereceklerini sandık. Daha sonra her şeyin HES yapan şirketlerin yararına olduğunu öğrendik. Suları ticarileştirme niyetindeler. Bütün canlıların eko sistem içinde yaşaması, doğanın dengesinin bozulmaması, vadilerin çöplüğe dönüşmemesi, sakat ve ölü doğumların artmaması, şirket sayaçlarından akacak suya mahkum olmamak için bu mücadeleye başladık. Bizim satılık suyumuz yok” dedi.

HES’in sadece Fındıklı’nın değil, Türkiye’nin sıkıntılı konusu olduğunu vurgulayan TMMOB ÇMO Su ve İklim Çalışma Grubu Başkanı İsmail Küçük ise, “HES projelerini kimlerin hazırlayacağına ilişkin düzenleme yok. Herkes şirket kurarak bu projelere başvurabilir. Şu ana kadarki Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) raporu kararları ise 1683’ü olumlu, 28’i olumsuz, 1’i de mahkeme tarafından iptal edilmek üzere toplam 1712’dir. Santralların yüzde 90’ının doğru projelendirilmesi için gerekli ölçüm yok” diye konuştu.

Enerji, HES ve Türkiye’deki uygulamaları üzerine bilgi veren TMMOB İMO Su Çalışma Grubu üyesi Gökhan Marım, Türkiye’de yüzde 30 civarında hidroelektrik potansiyeli olduğunu belirtti. Marım, sözlerini şöyle sürdürdü: “Küçük HES’ler sulama, içme suyu, taşımacılık, balıkçılık ve turizm faaliyetleri gibi yararları sağlamaz. Ancak o bölgedeki insanların elektriğini sağlamada kullanılır. Özel sektörlerin küçük HES’lere yönelmesinin nedeni de fazla yatırım gerektirmemesi ve çok karlı olmasından. Bilinçsiz yatırımcı için can suyu da akıp giden para demek.”

‘ÇEVRE DAVALARINI HALK KAZANIR’
Halkın katılımının en güzel örneğini Fındıklı’da öğrendiklerini söyleyen Avukat Mehmet Horuç, verilen mücadelenin yerel olduğu kadar küresel olduğunu da ifade etti. Horuç, “Fındıklı doğası, yaylası, kültürüyle bizim organik bedenimiz. Yapılmakta olan ise bir tecavüz girişimi. Fındıklı’da en kritik yer İkizdere’deki süreç. Çevre davalarını avukatlar değil, halk kazanır” derken, Türkiye’deki bütün su profillerinin çıkarıldığını vurgulayan Üstün ise, şu değerlendirmelerde bulundu: “Bir baraj firmasının işletmesini aldığı suyun üst kısmında tarlası bulunan çiftçi bugüne kadar yaptığı gibi o suyu almaya kalkamaz. Parası varsa o şirketten izin alması gerekir. Bu durumun bir örneği Bolivya’da yaşandı. Bir şirket, suyu satın alamayan insanların çok ilkel yöntemlerle yağmur suyunu toplamak için bahçesine, çatısına koydukları kova ve leğenlere kendi suyunu çaldığı gerekçesiyle müdahale etti.”

Kaynak: Gizem Tılıç – Birgün