Hastanelerde havalandırma sistemleri ve Koronavirüs gerçekleri – Hüseyin Kaya

Dünya Sağlık Örgütü, 13 Nisan 2019’da yayımladığı pandemi genelgesi ile bütün ülkeleri uyardı, fakat Türkiye’nin de aralarında bulunduğu kapitalist ülkeler salgını önleyecek düzeyde önlem almadılar.

Peki Türkiye’de ne oluyor? Öncelikle sağlık alanı böyle salgınlar için hazır mıydı, ne tür önlemler alınmıştı, kamuoyuna açıklanması gerekir. Bu noktada ben hastanelerin durumlarıyla ilgili başımdan geçen bazı örnekleri ve hastanelerin teknik olarak pandemi şartlarına nasıl hazır olabileceğini maddelemeye çalıştım.

Kıssadan hisse: Hastaneler ne durumda?

1996’da Çapa Tıp Fakültesi Dekanlığı’nın ‘Monoblok Ameliyathaneleri’nin teknik açıdan incelenmesi talebi üzerine, MMO İstanbul Şubesi’nde bir teknik komisyon (klima sektöründen çok değerli 5 yönetici mühendisin katılımı ile) kuruldu. Sekretarya görevini de ben üstlenmiştim. Üniversite Hastanesi Monoblok Ameliyathaneleri’nde, MMO hijyen ölçümleri yaptırdı, sonuç vahimdi. Komisyonun hazırladığı teknik rapor doğrultusunda ameliyathanelerin yeniden projelendirilip yenilenmesine karar verildi. Yenilendi ancak ihaleleri en ucuz fiyat verenler aldığı için standartlara uygun olmadığı halde yapı kontrol müdürlüğünce onaylanarak devreye alındı.

Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi ameliyathaneleri (Koşuyolu Hastanesi) 2008 sonrası yeniledi. İhaleyi alan firma işi tamamlayıp kabule sundu. Marmara Üniversitesi Yapı İşleri Birimi’nde görevli personel tarafından kabulü yapıldı. Firma ödeme için Dekan’ın onayı bekliyordu. O dönem hastane klimalarının bakımlarını yapan şirketin sahibi olarak dekan hocamızın ricası üzerine dekanlığa gittim. Hocamız “Hüseyin Bey biliyorsunuz ameliyathaneler yenilendi, biz teknik olarak bu işlerden anlamayız. Bizim için teknik bir incelme yapmanızı, eksik ve hatalı bir durum var mı değerlendirmenizi istiyoruz” dedi.

Ameliyathanelerde yaptığımız incelemede eksikleri bir rapor halinde dekana sundum. İki gün sonra Marmara Üniversitesi Yapı Kontrol Müdürlüğü’nde görevli makina mühendisi ve elektrik mühendisi dekanlığa çağrılarak “Siz bu eksikliklere rağmen nasıl geçici kabul yaparsınız?” diyerek uyarıldılar. Görevlilerin eksiklikleri olmadığını belirtmesi üzerine dekanın ricasıyla hastaneye giderek ameliyathanedeki eksiklikleri görevlilere gösterdim. Dekan “Bu hatalar giderilsin bana öyle gelin” dedi ve yapı işleri teknik heyetini gönderdi. Hastane çıkışında teknik görevlilerce üstü örtük tehdit edildim.

Bu süreçte müteahhidin tehditlerine de maruz kaldım. İnceleme raporumuza konu olan eksikleri yapmadan, standartlara uygun olmayan ameliyathanelerin geçici kabulünün dekan tarafından onaylanmasını istediler. Dekan imza atarsa son hakediş tutarı olan 2,5 milyon TL’lik ödeme yapılacaktı. Dekana rektör baskısı başladı. “Sen imzala, ödemelerini alsınlar eksikleri yaparlar” dendi. Dekan direndi, ”Önce hatalarını düzeltsinler sonra imzalarım” dedi.

Aylar geçti her şey olduğu gibi duruyor ve bu haliyle ameliyatlar yapılıyordu. Yılbaşı gecesi (31 Aralık gecesi) saat 22’de dekan beni cep telefonumdan aradı. “Hüseyin Bey kusura bakma bu saatte sizi rahatsız ediyorum, bana yardımcı ol, Rektör bu gece beni aradı ve hakedişi bugünkü tarihle imzalamamı istedi. Sağlık Bakanı çok baskı yapıyormuş mutlaka bu imzayı atmamı istiyor ne yapmalıyım?” diye sordu. Sizin yerinizde olsam imzalamadan istifa ederim dedim. Hoca aynı gece istifasını rektöre sundu. Yeni dekan atandı ve 31 Aralık tarihi ile meçhul bir makam hakedişi onayladı. Hiçbir iyileşme olmadan ameliyathaneler yıllarca kullanıldı. Daha sonra Marmara Ünv. Hastanesi Pendik yerleşkesine taşındı.

Yıllar sonra Pendik’teki hastaneye hasta olarak iki kez gittim. Yeni yapılmış araştırma hastanesinin havalandırması sıfır. Bekleme salonları ve koridorlarda burnumu tutarak nefes almamaya çalışarak geçtim. Kamu hastanelerinin genel durumu budur. Pandemi sürecine de bunun gibi yapılmış birçok hastane ile girdik maalesef. Yandaş müteahhitlerin standartlara uygun olmayan projeleriyle ve uygulamalarıyla!

Şimdi gelelim standartlar ve teknik gereklilikler meselesine. Hastanelerin teknik olarak pandemi koşullarına hazır olabilmesi, sağlık çalışanlarının ve halkın sağlığını koruyabilmesi için aşağıdaki gereklilikleri sağlamalıdır:

1. Enfeksiyon bölümleri kademeli olarak negatif basınçta olmak zorundadır. Enfeksiyon servisleri ve yoğun bakım servisleri hastane genel havalandırmasından bağımsız olmalıdır. Bu servisler hijyen koşulları sağlanmış, %100 taze hava ile beslenmeli. Taze hava üsten dağıtım yapılıp, döşeme seviyesinden (alttan) egzost toplaması yapılarak ortam negatif basınçta tutulmalıdır. Amaç hastadan ortama yayılan virüslerin yukarıya yükselmesine müsaade etmeden döşemeye doğru yönlendirilerek süpürülmesidir. Bu sayede sağlık personelinin güvenliği sağlamış olunur. Hastanelerimizde bu hijyen şartları sağlanamadığı için Koronavirüs riski altında kalan sağlık çalışanları (sadece İstanbul’da 5000 üzerinde sağlıkçı) virüse yakalandı ve çok değerli doktorlar, sağlık çalışanları yaşamını yitirdi!

2. Genel bölümlerde genel havalandırma, taze hava oranı kişi başı + alan faktörü ile birlikte hesaplanarak ve hijyen koşulları sağlanmış olarak beslenmeli. Bu mahaller pozitif basınçta tutularak dışarıdan içeriye toz partiküllerinin girişi önlenmelidir.

3. Hasta odaları (+) basınçta, koridorlar (-) basınçta tutulmalıdır.

4. Hastaneye egzost edilen hava virüsten arındırılmadan dışarı atılmamalıdır. Enfeksiyon hastası Hastahaneye ilk girdiği noktada negatif basınç odasında sağlık personeli ile temas etmelidir. Fiziki olarak bu ortamlar acilen sağlanmalıdır.

Özetle bu ülkede, sağlıklı yapılar, havalandırma sistemleri yapılabilecek bilgi ve birikim var. Yeter ki bilimi ve emeği önceleyen bir yönetim mekanizması olsun!

Hüseyin KAYA /Makina Mühendisi