Haliç Tersaneleri deyip geçmemek gerek: Bir defa, İstanbul’un en büyük miraslarından biri. Gemicilik tarihinin her bir aşamasını katman katman üzerinde taşıyan, henüz tarihsel envanteri çıkarılamamış bir endüstriyel alan. Bir “su kenti” olan İstanbul’un hâlâ ihtiyaç duyduğu deniz taşımacılığının merkez üssü. Kent belleğinin ayrılmaz bir parçası. Ve talanına izin verilemeyecek bir
XXI yayın organında kentsel toplumsal hareketlere ilişkin özel bir yer ayrılması çok sevindirici.1 Zira iktidarın güç istenci, sermayenin de birikim yaratma amacıyla icat ettiği mega projeler ortamında, buna direnç gösteren hareketlere daha çok söz ortamı sağlanması gerektiğine inanıyorum. Hele de bu ortamın, bizim mesleğimiz gibi mekan kurucu bir alanın aktarım
Haliç Dayanışması bir açıklama yaparak, Haliç Tersanesi’ni yok edecek projenin mimarı olduğu öğrenilen Yüksek Mimar Han Tümertekin’e ve MSGSÜ Mimarlık Fakültesi Restorasyon Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Oğuz Ceylan’a, kamuoyuna hesap verme çağrısı yaptı. Haliç Dayanışması aylardır Tersane-i Amire’nin satılmasına ve yağmalanmasına karşı mücadele ediyor. Kamuoyundan saklanarak ilerleyen bu
Basında çıkan haberlerden “Haliç Yat Limanı ve Kompleksi Projesi” ihalesinin bugün (24.07.2013) tamamlanmış olduğunu öğrenmiş bulunuyoruz. Basında çıkan haberlere göre Proje, 4 yılı inşaat, 45 yılı işletme süresi olmak üzere 49 yıllığına Yap-İşlet-Devret modeliyle gerçekleştirilecek. Proje kapsamında her biri 70 yat kapasiteli iki yat limanı, her biri 400 oda kapasiteli