Mimar Doç. Dr. Gül Köksal, kamu kaynaklarının kullanıldığı büyük projeleri “kent suçu” olarak değerlendiriyor. Bu suçun yöntemini ise “Bu projelerde görev alan kişilere, mimarlık ofislerine kamuoyuyla bilgi paylaşamayacakları yönünde şartlar koşulup, imzalar attırılıyor” diyerek anlatıyor. Son yıllarda “kent suçları” diye anlatılan tahrip ve yıkımların failleri şirketler mi? Suç olarak değerlendiriliyorsa
Son bir iki gündür sosyal medyada gündemimizi meşgul eden bir tartışmamız daha oldu. Mart ayından bu yana Türkiye’de de etkilerini yaşadığımız küresel salgında, sınıfsal tabakalanmanın daha da görünür olduğu, eşitsizliklerin “yeni normal” adı altında hızla yeniden üretildiği, adaletin ayaklar altına alındığı, hak savunucularının türlü yeni baskılara maruz kaldığı ve burada
“Öte/de/ki Mimarlık” ifadesinin bir sergi adı olarak hayli ilgi çeken bir isim olduğu yadsınamaz. Sergi afişinin İstanbul’un çok farklı noktalarındaki panolarda, billboardlarda hatta metro istasyonlarında yürüyen merdivenler etrafında -her iki yönde de peş peşe ve günlerce- yer alması da, mimarlığa/tasarıma ilginin çok da yüksek olmadığını bildiğimiz bir ülkede şaşırtıcı bile
Politeknik Bilim Teknik Kent Emek Söyleşileri’nin 4’üncüsü, ‘Narmanlı Han örneği üzerinden mimari koruma’ başlığıyla gerçekleştirildi. Politeknik Bilim Teknik Kent ve Emek Söyleşileri’nin dördüncüsü, İstiklal Caddesi’ndeki tarihi Narmanlı Han’ın tartışmalı restorasyonu örneği üzerinde mimari koruma ve mevcut örnekler gündemiyle 5 Ocak Perşembe Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Karaköy binasında gerçekleştirildi. Koruma
Günümüzde ağırlıklı olarak sanayi ve teknolojik gelişimleri ile öne çıkarılan Kocaeli kentinin aslında evrensel, kadim, kültürel değerleri mevcut. Konumu nedeniyle erken dönemlerden itibaren yer seçiminde önceliğe sahip olmuş bu kente yerleşenler, dönemlerinin ekonomik, politik, kültürel, sosyal vb. anlayışları doğrultusunda çok sayıda eser inşa etmişler. Kentin bu değerlerinin bir kısmı bugün
Önce geçmişi hatırlayalım: İstanbul’daki Haliç Tersaneleri -Haliç, Camiatı ve Taşkızak- 1990’larda başlayan özelleştirme ile zaman içinde işlevsizleştirildi ve 2000-2014 arası neredeyse tamamen kapatıldı. Haliç Port diye kodladığımız, Haliç Tersaneleri çevresini kapsayan “gayrimenkul projesi”nin ihalesini 2013 yılında, hükümete yakınlığıyla bilinen, Fettah Tamince’nin sahibi olduğu Rixos Grup aldı. Grup burayı devletten 4
Kent merkezleri sermaye lehine yeniden planlanıyor. Tarihi, endüstriyel ve kültür yapıları “mega” projelerle yok ediliyor. İmar planları projelere göre düzenleniyor. İstanbul Beyoğlu bu örneklerden birisi. Beyoğlu’ndaki rant projelerinden biri olan Haliçport’a karşı mücadele veren Haliç Dayanışması’ndan mimar Doç. Dr. Gül Köksal ile Beyoğlu Planları üzerine konuştuk. Politeknik: Beyoğlu İmar Planları
Haliç Tersaneleri’nin geleceği hala belirsizliğini koruyor. Haliç Dayanışması’ndan Doç. Dr. Gül Köksal, “Her ne kadar ne olup bittiğini tahmin etsek de, bilgi edinme hakkına rağmen, devletin bir bakanlığının bunu şeffaf bir biçimde kamuoyuna sunmaması yeterince rahatsız edici bir tutum” diyor. Haliç Tersaneleri, Osmanlı İmparatorluğu’nun denizcilik tarihinin yazıldığı yer. Beri yandan
Haliç Tersanesi ve Limanı’na yönelik rant politikaları üzerine Kocaeli Üniversitesi Mimarlık Fakültesi öğretim görevlilerinden Yrd. Doç. Dr. Gül Köksal ile bir röportaj yaptık.