DEKAP: “Solaklı Halkı Yalnız Değildir!”

Bilindiği ve kamuoyunun yakından takip ettiği gibi Loç Vadisinde yaşanan saldırılar, Hopa Olaylarının gerekçesini oluşturan ‘Suya ve Çaya sahip çıkma’ protestolarının ardından yaşanan gözaltı ve tutuklamalar, Gerze’de köylülere yönelik saldırılar, Tortum’da HES’leri istemeyen köylülerin cezalandırılması, Tunceli Peri Vadisi ile İspir Aksu Vadisinde yaşanan gerginlikler ve son olarak Solaklı Vadisinde yaşananlar!..
 
Artık görmeyen gözler, duymayan kulaklar; halkın, insanların, köylülerin, yaylacıların, kadın ve erkeklerin ve de çocukların HES’leri, doğal yaşam alanlarına verilen geri dönüşümsüz zararları, sularına, topraklarına el konulmasını istemediğini görmeli ve işitmelidir!
İktidarın, HES’lerin önünü açabilmek için yürüttüğü çeşitli çalışmalar, ilgili Bakanlıkların sorumluluklarını aşarak, kuruluş ilkelerine dahi ters düşen girişimlerle, çeşitli yasal düzenlemeler yapılması, siyasi baskı ve sindirmeler, HES yapımcı firmalarını cesaretlendirmiş, saldırılarını daha da arttırmışlardır!
Öyle ki dün, Trabzon’un Solaklı Vadisi’nde bir facianın ve vahşetin eşiğinden dönülmüştür.
Toplam 36 HES projesi ile ülke genelinde en fazla HES projesi planlanan vadilerden birisi olan Solaklı Vadisi’nin Karaçam Beldesi Derebaşı Mevkiinde meydana gelen olaylar, artık HES firmalarının geldiği son noktayı ve aymazlıklarını bir kez daha ortaya koymuştur. Eski Devlet ve Enerji Bakanlarından Fahrettin Kurt’un sahibi olduğu ileri sürülen Bugato İnşaat Madencilik San.Tic. A.Ş.’nin yürüttüğü ve Derebaşı Enerji A.Ş.’ye ait 11,3 megavat kurulu gücünde, Büyükdere ve Dumlu Deresi üzerinde kurulması planlanan Derebaşı HES projesi için daha önce köylülerin Trabzon İdare Mahkemesi’ne açmış olduğu ‘yürütmenin durdurulması ve iptal’ istemli dava süreci devam etmektedir.
Mahkeme, söz konusu HES projesi hakkında Bilirkişi incelemesine karar vermiş ve Bilirkişi incelemesinin ardından ‘yürütmenin durdurulması’ talebinin görüşülmesine hükmetmiş olmasına karşın; HES yapımcı firması iş makinelerini bölgeye sevk etmiştir. Önceki gün gece yarısı başlayan sevkıyata kolluk kuvvetleri ile birlikte bir de ambulansın refakat ettiği yönündeki iddialar oldukça düşündürücüdür. Kaldı ki, bu durumda dahi Solaklı Vadisi köylüleri gece gündüz vadilerinde nöbet tutarak HES’lere izin vermediklerini herkese göstermektedir. Köylülerden yaklaşık 40 kişilik bir gurup, gece yarısından sabaha kadar iş makinelerini izlemiş; Kaymakamlık, Jandarma ve ilgili kurumlara suç duyurularında bulunmuştur. Sabah saatlerinde iş makinelerinin indirilmesine ve çalışmasına engel olmak isteyen köylülerin önü kolluk kuvvetleri tarafından kesilmiş ve çıkan gerginlik sonrasında tartışmalar yaşanmış, HES firması çalışanlarının da saldırısı sonrasında 2 Jandarma ile 7 köylü çeşitli şekillerde yaralanmış ve köylülerden 6 kişi de gözaltına alınmıştır.
Karaçam Beldesi Derebaşı mevkiinde yaşanan gerginlik sonrasında, yöre halkının ve köylülerin direnişlerinden vazgeçmemesi ve kararlılıkları sonrasında HES yapımcı şirketi, bölgeye sevk ettiği iş makinelerini (ekskavatör, konteynır, su tankı, taşıma araçları ve kamyonlar) geri çekmek zorunda kalmış ve bölgeden indirmiştir.
Yaşam alanlarını, yaşamı, sularını, vadi ve topraklarını koruyup kollamak, savunmak adına mücadele eden Solaklı köylülerinden Murat Sarı, İsmet Sarı, Güngör Özkul, Şerif Sivas, Sultan Sargın ile Sezgin Bayram, HES’çilerin ve kolluk kuvvetlerinin saldırılarına maruz kalmış çeşitli şekillerde yaralanmıştır. Buna karşın bu arkadaşlarımız gözaltına alınarak, götürüldükleri Çaykara’daki Jandarma Karakolunda bir gece gözaltında tutulmuş ve yasal işlemleri tamamlandıktan sonra, ‘2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununa muhalefet, görevli memura mukavemet ve benzeri suçlarla’ suçlanarak Cumhuriyet Savcılığı’na sevk edildiler. Savcılığa çıkarılan arkadaşlarımızdan Murat Sarı, İsmet Sarı ile Sultan Sargın, ‘darp ve yaralamaya sebebiyet verme’ suçlamalarıyla tutuklandı. Söz konusu arkadaşlarımızın, Hopa’da olduğu gibi ‘terör’ suçlamalarıyla karşı karşıya kalabilecekleri yönünde duyulan endişeler, HES’lere karşı verilen mücadelenin nasıl bir zemine sürüklendiğinin de en açık göstergesidir! Asıl bu durum toplumsal endişeyi arttırmaktadır!
HES firmaları, siyasi gücü de arkalarına alarak vadilerimize dayatmış oldukları bu yıkım projeleri ile doğal yaşam alanlarımızın yanında, tarihi, sosyal ve kültürel değerlerimizi de yok etmektedir. İnsanlarımız arasına, çeşitli iş vaatleri, rüşvet protokolleri gibi uygulamalarla nifak sokmakta, rant uğruna bütün değerlerimize saldırmayı mubah görmektedir. Kaldı ki, bizlerin içerisinden çıkan, kendi öz evlatlarımız olan ve asli görevleri, yasal ve hukuksal sorumlulukları gereği halkın huzur ve güvenliğini korumak olan kolluk
kuvvetleri ile halkı, bizleri karşı karşıya getirmeye çalışan bu dayatmacılar, yasalara ve hukuka aykırılıkların yanında toplumsal huzursuzluğa yol açmakta ve halk güvenliğini de tehdit etmektedir!
Solaklı Vadisi’nde yaşananların üzüntü verici olmasının yanında endişe vericidir de. Mahkeme süreci devam ederken, enerji şirketinin adeta yangından mal kaçırır gibi gece yarısı iş makinelerini vadiye götürmesi diğer vadilerde olduğu gibi tansiyonu yükseltmiştir! HES firmalarının bu tür aymazlıklarını daha öncede Rize’nin Çayeli ilçesine bağlı Senoz Vadisi, İkizdere Vadisi, Loç Vadisi gibi birçok vadide gördük.
Ancak hiç kimse unutmasın ki, vadilerimizde, yaylalarımızda derelerimizin boylarında, sularımızın etrafında doğal yaşam alanlarını kurup, üreterek var eden köylülerimiz ve yöre halkı vadilerine sahip çıkmaya devam ediyor. Bunu hiç kimse, hiçbir güç ve hiçbir suçlama engelleyemeyecektir!
Burada asıl sorumluluk yerel yöneticilerle, mülki amirlere, ilgili bakanlık ve hükümete yetkililerine düşmektedir. Toplumsal gerilime, huzursuzluğa ve yaşam alanlarımızın katledilmesine yol açan bu yıkım projeleri biran önce durdurulmalı ve çalışmaları engellenmelidir.
Loç’ta, Hopa’da, Tortum’da, Peri’de, İspir’de Gerze’de ve son olarak Solaklı’da yaşananlar bıçağın kemiğe ne denli dayandığının en açık göstergesidir!
Bizler, doğal yaşam alanlarına, suyuna, toprağına, çayına, tütününe, fındığına, pancarına ve bütün tarım ürünlerine sahip çıkanlar; vadilerinde yüzyıllardır yaşayıp, koruyan, kollayan ve geliştiren, üreterek bu toprakları var edenler olarak yurtsuzlaştırılmak istemiyoruz!
Ülkemizin bütün verimli topraklarına, vadilerine, sularına, derelerine, ormanlarına, koruma alanlarına karşı başlatılan bu vahşi kapitalizmin gölgesindeki amansız emperyalist rant saldırıları bir an önce durdurulmalıdır!..
Bugüne kadar ülkemizin bütün vadilerini adeta bir kanser virüsü, kanserli bir tümör gibi sarmal altına alan HES projeleri bir an önce durdurularak, ‘Su Kullanım Anlaşmaları’ ve ‘Enerji Üretim Lisansları’ iptal edilmelidir!
Anayasal hak ve ödevlerimizin sorumluluğu ile yürütmüş olduğumuz yasal, demokratik ve hukuksal mücadelelerde alınmış olan yargı kararları, bilimsel raporlar ve yaşanan gerçekler; akıl, mantık, bilim ve hukukun üstünlüğü ışığında;
Yargı kararlarında yasa ve yönetmeliklere, uluslararası anlaşmalara, hukuka açıkça aykırı olduğu, doğal yaşam alanlarına geri dönüşümsüz zararlar verdiği, kamu yararından yoksun, gelişigüzel planlanan, bilimsel dayanaklardan yoksun olduğu vurgulanan ülke genelindeki bütün HES projelerinden derhal vazgeçilmelidir!
Derelerin Kardeşliği Platformu Yürütme Kurulu
23/09/2011