“Benim sorumluluğumda değildi”, “Konuyla ilgili herhangi bir görevlendirmem yoktu”, “Teknik olarak konuya hakim değilim”, “Uzmanlık alanım değil”, “Kimin görevi bilmiyorum”…
Çorlu Halk Eğitim Merkezi’nde 5 Ekim’de görülen Çorlu Tren Katliamı Davası’nın 11. duruşmasında sarfedildi bu sözler. 8 Temmuz 2018’de Halkalı-İstanbul seferi yapan ve 25 kişinin yaşamını yitirdiği tren hattının sahibi bir kurumun, TCDD’nin yöneticilerinden, çalışanlarından çıkan sözler…
Dava öncesinde 4 yıldır beklenen iddianame açıklanmış, TCDD 1. Bölge Bakım Servis Müdürü Mümin Karasu’nun da içinde yer aldığı 9 kamu görevlisi taksirle ölüme ve yaralanmaya sebebiyet verme suçuyla davaya dahil edilmişti.
Dönemin TCDD Müdürü İsa Apaydın ve Ulaştırma Bakanı Ahmet Arslan yıllardır acıyla, sabırsızlıkla, öfkeyle, mücadeleyle beklenen iddianameye dahil edilmemişti.
Davada yargılanan TCDD yöneticilerinden 1. Bölge Müdürü Nihat Aslan ve 1. Bölge Müdür Yardımcısı Levent Muammer Meriçli mazeret bildirerek duruşmaya katılmazken, 1. Bölge Bakım Servis Müdürü Mümin Karasu SEGBİS üzerinden duruşmaya katılacağını bildirip SEGBİS’te bile hazır bulunmadı, duruşmaya katılmadı!!!!
Duruşmaya uzaktan katılma talebinin hakim tarafından kabul görmesi, buna rağmen keyfi olarak uzaktan bile katılmaması AKP’li bürokratlara nasıl ayrıcalık tanındığını gösteriyor. TCDD 1. Bölge Müdürlüğü’nün görev alanında kalan ve 25 kişinin yaşamını yitirdiği katliamın üst sorumlularından Mümin Karasu bu kadar rahattı işte yıllardır.
En başta Çorlu’da yakınlarını, sevdiklerini kaybeden ailelerin, davaya sahip çıkan az sayıda kurumun, avukatların yıllardır ısrarlı mücadeleleri olmasa Mümin Karasu davaya dahil edilmeyecekti. Davanın ilerlemesini, üst sorumluların yargılanmasını engelleyen Çorlu Cumhuriyet Savcısı Galip Y. Özkurşun bu ısrarlı mücadelenin ardından görevden alınmak zorunda kalmış ve yerine yeni savcı atanmış, Karasu davaya dahil edilmişti.
Görmedim, duymadım, bilmiyorum…
Duruşmada ifadeleri dinlerken dayanmak elbette çok zordu. Aileler için tarifsiz derecede katlanılmaz… İddianameyle davaya dahil edilen sanıklar kendilerini aklamaya, sorumluluktan sıyrılmaya, üstlerine halel getirmemeye çalıştılar.
TCDD bürokratlarının dava öncesinde iddianamede adı geçen TCDD çalışanları ile bir araya geldiği, çalışanlara telkinlerde bulundukları ve hukuki destek sağlayacakları sözü verdikleri ifadelerde ortaya çıktı. Bizi satmayın, gerçekleri gizleyin, biz sizi koruruz! AKP’lilik zırhı!!!! Kendilerine zarar gelmeyeceğine ve bedel ödemeyeceklerine dair özgüven ile davranıyorlardı bir kez daha.
TCDD 1. Bölge Servis Müdür Yardımcısı (üstyapıdan sorumlu) Levent Kaytan ve TCDD 1. Bölge Servis Müdür Yardımcısı (altyapıdan sorumlu) Nizamettin Aras’ın ifadelerinde; işlerinin müdürün verdiği işlerle sınırlı olduğunu, mühendis olmadıkları için hattın altyapısıyla ilgili teknik detayları bilmediklerini söylemeleri trajikti ama o koltuklarda oturuyorlardı, makamlarının nimetlerine itirazları yoktu. Mümin Karasu 2018 yılında menfez ve köprülerle ilgili yıl içinde yapılması gereken bakımlar için “Ödenek yok, erteleyin” yazısı istediğinde harfi harfine yerine getirmişlerdi bu talimatı. Bu ‘sadakat’ Nizamettin Aras’a şu an vekaleten TCDD 1. Bölge Servis Müdürlüğü ödülünü de getirmişti. Sorumlu oldukları tren hattında 25 kişi ölmüş ne olacak ki, hayat devam ediyordu onlar için!
Yerle bir olan rayların bulunduğu bölgenin TCDD yöneticilerin pür hali buydu.
AKP çiftliğine dönüştürülerek çökertilen bir kurum: TCDD
Davada bir kez daha çıplak olarak görünen bir durum var ki o da TCDD’nin birçok kurum gibi AKP’nin çiftliğine çevrildiği. Bilirkişi raporları [1] ve İnşaat Mühendisleri Odası Çorlu Tren Katliamı Raporu [2] net bir şekilde kazanının altyapı yetersizliği nedeniyle olduğunu, TCDD’nin 1800’lerin sonunda yapılan hattın altyapısında su tahliyesini sağlayan menfezlerin yeterliliklerini güncel mühendislik hesaplarıyla değerlendirmediğini, değişen yağış rejimi, topoğrafya faktörlerini dikkate almadığını söylüyordu. Davada sanıkların sözleri bunu doğruluyordu.
Her gün binlerce yolcuyu taşıyan raylı sistem ağını yöneten TCDD’de görevleri bakım, servis işlerini sağlamak, hattın ulaşım güvenliğini sürdürmek olan yöneticiler teknik açıdan da yetersizlerdi. AKP’nin özelleştirmelerle, kadrolaşmayla birikimini yok ettiği kurumda ulaşım sistemine bütünlüklü bakabilecek yöneticiler de kalmamıştı. Kurumda geçmişten bugüne taşınan denetim görevleri de yok edildi. Ray hattında her gün fiziki kontroller yapan yol bekçilerinin kaldırılması, tren hattını güvensiz hale getirdi.
Rejimini inşaat sermayesine sınırsız birikimle biçimlendiren AKP iktidarı Halkalı-Edirne hattında 2011-2015 yılları arasında yaptığı üstyapı yenileme çalışmalarını ihalelerle AKP’li şirketlere vermiş ancak altyapıyı yüksek maliyet gerektiği gerekçesiyle olduğu gibi bırakmıştı. Altyapıdaki yetersizlikler 25 insanın yaşamına mal oldu.
Mesleki sorumluklarını, görev ve yetkilerini görmezden gelen mühendisler
Hali harap kurumun mühendislerinin de hali ne yazık ki içler acısı durumda. TCDD 14. Bakım Müdürlüğü’nde keşif ve metraj çalışmaları yapan kontrol mühendisi Deniz Parlak’ın ve Kubilay Başkaya’nın duruşmadaki ifadeleri meslektaş olarak insanın içini acıtıyor. Amirleri ne derse onu yaptığını söyleyen, maalesef bununla da yetinen, ulaşım sistemine bütünlüklü bakmayan, günde binlerce insan taşıyan bir hattın güvenliğinden sorumlu olduğundan bir haber meslektaşlarımız.
Katliamın yaşandığı menfeze raporlarda belirtilen eksiklikleri incelemek üzere gitmişler ve raporlarda üst yapıyla ilgili notlar olduğu için de sadece üst yapıya bakmışlardı.
Mümin Karasu katliamın hemen ardından tüm menfezlerin tahkikatının yapılması hakkında talimat vermiş ve bu onları hiç rahatsız etmemişti. Yıllardır çalıştıkları hatta altyapının durumunu hiç dert etmemişler, işe gelip öylece geri gitmişlerdi. Kazadan sonra tutuşan bürokratlarının yeni talimatları doğrultusunda çalışmaya devam ediyorlardı.
Hattın çok eski olduğunu, menfezlerin kapasitesinin yeterliliğiyle ilgili hidrolik hesapların yapılmasında yetkili olmadıklarını söylediler ifadelerinde hatta bir de itirafta bulundular. Güncel mühendislik hesapları yapılsa Edirne’den İstanbul’a uzanan hatta incelenecek menfezlerin bir çoğunun yetersiz çıkacağını düşünüyorlarmış. TCDD’nin kazanın ardından böyle bir çalışma başlattığını ve aldıkları duyumlara göre birçok menfezin yetersiz olduğunun tespit edildiğini duyduklarını da eklediler sözlerine. 25 kişi yaşamını yitirdikten, tarifsiz acılardan sonra…
Yaşanan acılara “imza” atmak
Mühendisler görev aldıkları işyerlerinde yürüttükleri işlerden ve sonuçlarından sorumludurlar. AKP’nin işleyişini, hiyerarşisini, teknik birikimini yok ettiği kurumlarda çalışan mühendislerin çalıştıkları projelerde yapılanları/yapılmayanları sessizlikle izlemeleri mesleki sorumluluğa sığmaz.
Demiryolu hattında bakım ve servis biriminde çalışan hiçbir inşaat mühendisinin altyapı ve üstyapı ile ilgili koşulları sorgulamama hakkı, konforu olamaz. Raylı sistemi oluşturan her bir parametrenin telafisi mümkün olmayan kayıplara yol açacağının yükünü omuzlarında hissetmek zorundadır. Attığı her imzanın, hazırladığı her raporun, yaptığı/yapmadığı her hesabın, kontrol etmediği her detayın, göz yumduğu her noksan işleyişin birilerinin hayatını tehlikeye atacağını bilmek zorundadır mühendisler. Mevzu bir de çürümüş kurumlar ise her zamankinden daha fazla özene, dikkate gerek duymalıdırlar. “Ama”sı yok mesleki sorumlulukların. Her ama yeni bir tren katliamı anlamına gelir.
Davada yargılanan meslektaşlarımızdan duyduklarımız ise ne yazık ki bunun tam aksi.
AKP’nin kamu düzeninde nerde olduğu belli olmayan Mümin Karasu
Çorlu Katliamı AKP döneminin karakterini en iyi gösteren acılardan biri. Teknik-bilimsel gerekliliklerin, denetimin bir kenara bırakıldığı, AKP’li bürokratlarla beslenen kurumların hesap vermez hale getirildiği, yüksek meblağlı ihalelerin yandaşlara verildiği ve sonucunda bedelini halkın yaşamıyla ödediği bir kamu düzeni… İşte bu kamu düzeninde katliamda sorumlu olduğu halde yükselen, yaşamına devam eden, servet edinen AKP’lilerin rahatlığı insanın her saniye kanına dokunuyor.
Duruşmaya katılmayan Mümin Karasu hakkında verilen tutuklanma kararı sonrası Karasu’nun nerede olduğu bilinmiyor.
Adaleti sağlamak…
Ne yazık ki hakikati ortaya çıkarmak, adaleti sağlamak acılarıyla yoğrulan ailelere, yaşanabilir bir ülkeyi savunan insanlara düşüyor bu ülkede. Çorlu Katliamı’nın ardından da böyle oldu. Katillerin, halkın yaşamına kast edenlerin hakettikleri cezayı aldığını görmek istiyoruz.
Ersin Kiriş / İnşaat Mühendisi
Politeknik YK Başkanı
Notlar:
[1] https://politeknik.org.tr/corlu-davasina-giderken-katliamdan-bugune-adalet/
[2] https://imop.imo.org.tr/resimler/dosya_ekler/3f2c1f8c65a4016_ek.pdf