ÇMO İstanbul Şubesi: “Ayamama Deresi İçin Tehlike Çanları Çalıyor”

Sel facialarıyla birlikte anılan Ayamama Deresi, bir kez daha çevre felaketine tanık oldu. 21 Haziran 2011 tarihinde basına yansıyan haberler Ayamama Deresi’ne kaçak atıksu deşarjlarının yapıldığını ortaya çıkardı. Derenin farklı noktalarından alınarak analizleri yapılan numunelerde tespit edilen yüksek miktarda alimünyum, krom, nikel, antimon ve cıva dereye atıksu deşarjının engellenemediğini kanıtlamış oldu. Ağır metal seviyelerinin “Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği”nde verilen limit değerlerin çok üzerinde olduğu görüldü.

 

 

 

Analiz

Birim

Sonuç

Limit Değer

 

Alimünyum

mikrogram/litre

860.5

300

2,9 katı fazla

Krom

mikrogram/litre

30,9

20

1,5 katı fazla

Nikel

mikrogram/litre

68,8

50

1,4 katı fazla

Antimon

mikrogram/litre

9,10

5,0

1,8 katı fazla

Cıva

mikrogram/litre

7,10

0,5

14 katı fazla

 

Tespit edilen yüksek miktarda ağır metaller Ayamama Deresi çevresindeki tüm yaşamı olumsuz etkilemekte, yer altı sularını geri dönüşü olmayacak şekilde kirletmektedir. Marmara Denizi’ne dökülen deredeki kirlilik deniz ekosistemine de zarar vermekte, birikme özelliği gösteren ağır metaller besin zinciri yolu ile tüm canlıların sağlığını tehdit etmektedir.

 

Ayamama Deresine kaçak olarak vidanjörlerle taşınan atıkların nereden kaynaklandığının araştırılması, taşınan atıksu üreticisi sanayi tesisleri hakkında gerekli ceza işlemlerinin uygulanması ayrıca Ayamama Deresi çevresindeki tüm sanayinin denetlenmesi ve atıksularını dereye deşarj etmelerinin engellenmesi gerekmektedir. Ayamama Deresine bırakılan atıklar hakkında yapılan şikayetlerin dikkate alınmamasının sorumluları da tespit edilmeli ve cezalandırılmalıdır.

 

Tuzla’da gömülü bulunan zehirli atık varilleri, Dilovası’na bırakılan atık çamurlar, havza alanlarına hafriyat dökümleri, Alibeyköy Barajına İSKİ tesisinden verilen atıksu ve son olarak Ayamama Deresine atıksu deşarjı, yerel yönetimlerin politikasızlığı ve denetimsizliği sonucu yaşanan doğa katliamlarına sayabildiğimiz örneklerdir. Açıktır ki mevcut koruma faaliyetlerinin yetersizliği ve göstermelik denetim mekanizması devam ettikçe bu örneklere yenileri de eklenecektir.

 

2009 Eylül ayında Ayamama Deresinin taşması sonucu yaşanan sel felaketi 31 kişinin hayatını kaybetmesine sebep olmuş, ardından her yağmurda su baskınları yaşanan “Avrupa” kentimizi yönetenler Ayamama Deresi’nde ıslah çalışmalarının yapılacağını, dereyi kirleten atıksuların inşa edilecek kollektörlerle toplanarak arıtma tesisine verileceğini müjdelemişlerdi. 2011 yılı Ağustos ayında tamamlanması hedeflenen Ayamama Deresi ıslah çalışmalarının tamamlanmadığını geçen hafta yaşanan su baskınıyla öğrendik. Ayamama Deresinin ıslah çalışmalarının aciliyeti ortadayken ve Büyükşehir Planlama Müdürlüğü’nce hazırlanan planlar Belediye Meclisi’ne gönderilmişken bu planlar çıkarılamamakta, ıslah çalışmaları tamamlanamamaktadır.

 

İstanbul’da yerel yönetim, Başakşehir’den Ataköy’e uzanan Ayamama Deresine atıksu verilmesinin önüne geçemeyerek, çevre koruma çalışmalarında idare olarak yetersizliğini kanıtlamış halk sağlığı ve ekosistem bütünlüğünü tehlikeye atmıştır. İstanbul’u can kayıplarıyla, geri dönüşü olmayan doğa tahribatlarıyla sonuçlanacak kadar korkunç bir tabloya teslim eden kent yöneticilerini uyarıyor ve göreve çağırıyoruz.

 

TMMOB Çevre Mühendisleri Odası

İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu