Bilişim STK Platformu: “Internet temel insan hakkıdır”

İnsanlık, başını İnternetin çektiği devrimsel bir gelişmenin sancılarını yaşıyor. Sanayi devrimi boyutlarında bir değişimi yaşıyoruz. İnternet, bilim ve teknoloji yaşamın tüm boyutlarını sürekli değiştiriyor. Sektörler, meslekler değişiyor; bazıları yok oluyor, yenileri çıkıyor; ekonomi yeniden yapılanıyor. Bireysel gelişim olanakları artıyor, birey üretici ve tüketici olarak ortaya çıkıyor. Bireyi özgürleştiren, ona toplumsal katılım ortamları sunan yeni iletişim teknolojileri ile hepimizi eşit dünya vatandaşı oluyoruz. Biz Bilişim STK‘ları İnternet kültürünü yaymak, internetin Türkiye için önemini anlatmak, ülkemiz internet politikalarını tartışmak, yeni projeler başlatmak icin İnternet Haftalarını yapıyoruz. Bu yılda, Türkiye İnternetinin 23 yaşı nedeniyle, 11- 24 Nisan tarihlerinde 19. Internet Haftasını kutluyoruz.

İnternet dünyada 3.4 milyar insan için yaşamın ayrılmaz bir parçası haline gelmiştir; ve yaşamımızı sürekli olarak değiştirmektedir. Bizler, interneti, insanlığın yeni toplum biçimi olduğunu düşündüğümüz, Bilgi Toplumunu oluşturan araç ve kavramların temsilcisi olarak görüyoruz. Sanayi devrimi insanın kol gücünü çokladı, onun etkin kullanımını mümkün kıldı. İnternetin temsil ettiği devrim ise, insanın beyin gücünü çokluyor, onun ürünlerinin paylaşılmasını, yeniden üretilmesini kolaylaştırıyor. İnternet Bilgi Toplumunun taşıyıcısı, ön modeli, katalizörü konumunda. Yaşam gittikçe artan bir şekilde bilgi ve enformasyon üzerine dönüyor. Artı değer yaratmanın ana unsuru, bilgi, ar-ge, inovasyon, yani eğitimli insanların beyinsel ürünleri oluyor. İnternet bireyi özgürleştiriyor, güçlendiriyor. Kitlelere örgütlenme ortamları sunuyor, onları güçlendiriyor. Hiyararşik yapıları kırmaya başlıyor. Nasıl sanayi devrimi sancılı olduysa, Bilgi Toplumuna dönüşüm de uzun ve sancılı olacaktır. İnternet dünya üzerinde milyarlarca insanın katıldığı bir paylaşım, öğrenme, üretim ve eğlence ortamıdır. Biz, toplum olarak sosyal medya da kavga ederken pek farketmiyoruz, ama İnternet, sektörleri yeniden yapılandıran, meslekleri değiştiren, kamu yönetimi, demokrasi, hizmet ve ticareti yeniden tanımlayan devrimsel bir gelişmedir. Birbirlerini hiç görmeyen insanlar, insanlığın ortak mülkiyeti için ürünler geliştirmekte; özgür yazılım, açık erişim, açık ders malzemeleri, açık bilim, açık tıp, açık biyoloji gibi projeleri hayata geçirmektedirler. Bu bağlamda İnternet, Sanayi devriminden daha önemli bir gelişmedir. AB‘nin bir önceki Sayısal Günden sorumlu kişisi, toplumu yeniden yapılandırmak açısından, internetin elektrik, telgraf ve matbadan daha önemli olduğunu söylemiştir. Bu gün, 4. Sanayi Devrimi, internetin tetiklediği bir gelişmedir.

Internetin boyutları konusunda bir kaç rakam verirsek: 3.4 milyara yakın insan internet kullanıcısı. İnternete kayıtlı bilgisayar sayısı 1 milyar 34 milyon civarına. Bir miktar oynasada 1 milyara yakın web var. Dünyada toplam 300M kadar alan adları var. Blog ve video sayısının yüz milyonlar ölçüsünde olduğunu biliyoruz. Google artık sayfa sayısı vermiyor, ama 2008 de 1 trilyon URL‘e ulaştığını açıklamıştı. Facebook günlük kullanımda 1.04 milyarı buldu, bunun 934 milyonu mobil kullanıcı. Bir ay icinde facebook‘a bağlanan insan sayısı 1.59 milyar, mobilde bağlanan ise 1.44 milyar. Facebook kullanıcıların %84‘u Kuzey amerika dışında. Twitter, İnstagram, Linkedin, Pinterest gibi sosyal ağlar gittikce gelişiyor. Türkiye`ye gelince 16-74 yaş grubunde internet kullanımı %56, Erkekler %66, Kadınlar %46, Kent ve Kırsal arasında kadın erken arasında ciddi bir fark var. TUIK bu istatistikleri artık vermiyor. 2013 verilerine göre Kent‘te %61 Erkek -%42 Kadın ve Kırsalda bu %33 ve %14. İş yerlerinin %93‘ü internete bağlı ama ancak %65‘nin webi var. İnternet kullananların %52‘si, yani toplumun, %28‘i edevlet hizmetini kullanıyor. Internete kayıtlı bilgisayar 7 milyon civarında. TR altında 382 bin alan adı var. Yurt dışında da 1.3M civarında var . Kabaca değerlendirirsek; dünya ortalamasını yakaladık ama, Avrupa ortalamasını yakalayamadık.

Facebook, twitter, instgram ve benzeri ağlar, insanların haberleşmeleri, ilgi, merak, bilgi ve deneyimlerini paylaşmasına ortam sağlamaktadır. Ülkeler, interneti ekonomiyi geliştirme, kamu hizmetlerini geliştirme, toplumsal katılımı artırmak, demokrasiyi geliştirmek için kullanmak çabasında. Dünya bireyin gelişmesi, toplumun üretken bir parçası olması için internetin önemli olduğuna karar vermiş ve bilgiye ve internete erişimi temel bir yurttaşlık hizmeti olarak ilan etmiştir. Bu temel hak, anayasalara ve hükümet programlarına girmeye başlamıştır. Bunun sonucunda sayısal bölünmeyi önleyici tedbirler alınmaya başlanmıştır.

Ülkemize gelince parçalı bulutlu bir gelişme görüyoruz; bu sıralar bulutlar daha fazla gözüküyor. Önemli gelişmelere rağmen, maalesef, ülkemiz bir bütün olarak, interneti ekonomik kalkınmanın, bireysel gelişmenin, toplumsal katılımın motoru olarak görememiş, marjinal problemlere odaklanarak, interneti olanak değil, başedilecek bir sorun olarak görmüştür. Ülkemiz, internet kullanımında dünya ortalamasını yakaladı, ama rekabet etmek istediğimiz ülkelerin gerisinde kaldık. Avrupada hemen her konuda sonlardayız. Keza OECD ülkeleri arasında sonlardayız. 2023 de İlk 10 ekonomi arasında olma çabasına uyumlu bir görüntü veremiyoruz. Bu nedenlerle, Internet Haftasını buruk bir şekilde kutluyoruz. Çünkü Ülkemiz Interneti hala bir tehdit olarak görmekte, yurttaşların katılımını teşvik etmek yerine, engellemeyi, sansürü, yasakları, gözetim ve olağanüstü denetimi tercih ediyorlar. 2016 yılında, 23 yılın ardından, Internet Haftasında hala sansürden konuşmak utanç verici! Siyasi kadrolar, gündelik siyasi hesaplarını bir kenera koymalı ve yurttaşların temel hak ve özgürlüklerine saygı göstermelidir.

Uluslarası indekslere olmayı hedeflediğimiz yerde değiliz. Genellikle, 190 ülke arasında 60‘ın üstündeyiz. İnsani gelişme indeksinde 72/192, demokrasi indeksinde 97/167 hibrid kategosinde. WWW vakfının sıralamasında 38/86 durumdayız: Erişim 43/86, özgürlük-açıklıkta 52/86, içerik/yarar ise 38/86 konumunda. Toplumsal cinsiyet indeksinde 130/145, alt indexlerde ise: ekonomik katılımda 131, eğitimde 105, ve siyasal katılımda da 105. sıradayız. Sağlıkta 40 ülke ile birlikte öndeyiz.

Dünya Ekonomik Forumunun(WEF) Network Readiness (İnternet ) indeksinde 143 ülke arasında 48. sıradayız. Çevresel faktörlerde 44, hazırlıkta 41, kullanımda 62, toplum ve ekonomşde etki indeksinde 59 sıradayız. WEF Rekabet indeksinde ise 51/143. WIPO‘nun inovasyon indeksine ise 141 ülke arasında 58. sıradayız.

Uluslararası Telekom Birliğinin (ITU) IDI (ICT Developent Index) 167 ülke arasında 69. sıradayız: 69/167. Erişim alt indekste 79, kullanımda 74, beceri/yetenekte ise 49 sıradayız. IDI‘de Avrupa da 40 ülke arasında 38. sıradayız. Sadece Bosna ve Arnavutluk‘tan daha iyiyiz. ITU‘nun 2014 değerleri ile 2015‘de yayınladığı fiyat indekslerinde sabit telefonda 73/173, GSM de 96/182 sıralarındayız. Tüm Bilişim için sepet fiyatının sıralamasında ise 63/170 konumundayız.
Birleşmiş Milletler 2 yılda bi e-devlet raporu yayınlıyor. 2014 raporunda 193 ulke arasında 71. sıradayız. Bu raporda biz Batı Asya kategorisindeyiz. Avrupa‘da 43 ülke var. Bizden daha kötü 5 ülke var: Bosna, Arnavutluk, Makedonya, Ukrayna ve Bulgaristan. E-katılım indeksinde ise 65/193 konumundayız.

Sınır tanımayan gazetecilerin basın özgürlüğü indeksinde de 149/180‘deyiz. Fredom House özgürlük indeksinde 100 üzeriden 53 ile kısmi özgür durumunda, alt indekslerde siyasal özgürlük 3/7, sivil özgürlüklerde 4/7, ortalama 3.5/7. Freedom House internet indeksinde de 100 üzerinden 60 ile kısmi özgür konumundayız.

Türkiye İnterneti gelişiyor. Mobilde ilginç uygulamalar var, en yeni cihazları alıyoruz. Finans sektörümüz internet işinde oldukça başarılı. Kamuda Maliye, Sağlık, Adalet sisteminde önemli projeler var. E-devlet hizmetleri sunumunda Avrupa ortalamasının üstündeyiz. Büyük özel sektör interneti oldukça iyi kullanıyor. Okullar için 8 milyarlık Fatih Projesi yürüyor görüntüsü veriyor, 2010 yılında başlıyan proje bu konuda dünyada tüm ülkeyi kapsayan en büyük projedir. Ve halen kapsamlı bir pilot proje konumundadır. Ülkemizde çeşitli ar-ge teşvikleri var, teknokentler çoğalıyor. İnternet ve Bilişimle ilgili bir kaç bakanımız var. Bütün bunlara rağmen:

Türkiye gemisi rotasını bilgi toplumuna döndüremedi
Ülkemiz bu konularda ciddi para harçıyor, önemli gelişmelerde olsa, bütünsel bir bakış açısıyla koordineli bir çaba eksik. Bilgi Toplumu Stratejisi ve Eylem Planı ile e-devlet eylem planımız var, ama pek bir kimsenin haberi yok. Yönetişim yapısı yok. Bilişim STK‘ları olarak önerimiz:
Ülkemiz Bilişim ve İnterneti stratejik sektör ilan etmelidir. Bunun için en başta Bakan düzeyinde bir siyasal sahiplenme olmalıdır. Bunu, tüm paydaşları kapsayan, katılımcı saydam yapılar kurmalı, kamuoyunca açık ortamlarda yeterince tartışılan, gözden geçirilen eylem planları yapılmalı ve hayata geçirilmelidir. Yurttaş ve sivil toplum bu gelişmelerin odağında olmalı, gelişmler saydam ve katılımcı bir şekilde hyata geçmelidir.

TC kimlik bilgisinin sızdırılması
Ülkemizde yurttaşın kişisel bilgileri bir kac defa çalındı. 2008 yılında başbakanlık Key ödemeleri nedeniyle hem resmi gazete TC Kimlik noları yayınladı hemde web sayfasından hepsinin bir kaç milyon kişiye ait bilgilerin indirilmesini sağladı. Kişisel verileri koruma kanunuda 2000 yıllardaan beri gündemde. Biz Bilişim sivil toplum kuruluşları olarak son yasadan da çok şikayetciyiz. Yasanın en önemli eksiği devlete karşı vatandaşı korumuyor. Diğer maddelerin ne kadaar yeterli ve uygulanabilir olduğu tartışmalı.

50 milyona yakın yetişkin insanın önemli kişisel verilerin ele geçmiş olması ve bunun webten indirilebilir olması çok ciddi bir sorundur. Bunun nasıl çalındığının araştırılması önemlidir. ama daha önemlisi bunun yurttaş için yarattığı risklerdir. Kötü niyetli kişiler, her zaman normal vatandaştan daha fazla teknolojik bilgiye ve donanıma sahiptir. Profesorlerimizi kolayca tuzağa düşürebildiklerini biliyoruz.

İlgili tüm kurumların konu üzerinde ciddi olarak durması, olası riskleri, yarar ve zararları, alternif cözüm yollarını bulmaya çalışması gerekir. Kısa vadede anne kızlık soyadı yerine başka şeyler kullanmayı düşünmeliyiz. Kamu Kurumlarının vatandaşı paniğe sürümlememek için “her şey yolunda” türü demeç vermelerini anlayabiliriz. Ama, bu konuyu bir polemik konusu yapmadan, suçlu aramanın ötesine geçip, ne yapılması gerektiğini bilimsel olarak araştırılması gerekir. İlgili bütün paydaşları, STK‘ları, Üniversiteleri, Özel sektörü ve kamuyu kapsayan bilimsel çalışma grupları olusturup, konuyu enine boyuna incelemelidir. TC Kimlik numaralarını yeniden tanımlamayı ciddi olarak düşünmeliyiz. Ortada olan risk küçünsenemez bir riskdir. Yeni Nüfüs cüzdanları dağıtılmaya başlandı. AB uyumu için yeni pasaportlar söz konusu. TC kimlik nosunu yenilersek, bunu şimdi yapmanın büyük avantaji vardır. “Bize bir şey olmaz” kilişesin ötesini düşünmek gerekir. İnternet ve bilişim hiç birimizin aklına bile gelmeyen pek çok şeyi hayatımıza getirdi. Bu nedenle, bu konuyu partiler üstü bir anlayışla, ortak akıl oluşturarak çözüm aramalıyız.

4.5 G
Devletimizin önceliği, İnterneti geliştirmek ve bunun Türkiyenin gelişmesi, dünya ile bütünleşmesi , demokrasiyi geliştirmenin tetikleyicisi, öncüsü olmasından çok, kısa vadeli internet ve bağlantılı konulardan daha fazla gelir elde etmek olmuştur. Bu Turnet‘den beri internet ve GSM de böyle olmuştur. 3G ve 4G gecikmeli olarak hayata geçmiştir. 4G için fiber altyapısı yeterli değildir. Fiber altyapısı konusunda ülke olarak oldukça geri kalmış durumdayız. Tükiye‘de sabit ve mobil genisbant değerleri OECD ortalamasının yarısında. 189 ülkede arasında sabit de 73 sırada, mobil‘de 75. sıradayız. 3G ve 4G göstermelik yerli araştırma şartı arandı, ama ülkede geliştirilen 4G icin baz istasyonları, Ulak projesi, kenara konuldu. Tüm Internet ve Mobil sektörü, büyük ölcüde, Türkiye sanayini geliştirmeye değil, başka ülkelerin sanayisine yaramıştır.

Sansür ve ifade özgürlüğü
Ülkemiz İnternetin devrimsel bir gelişme olduğunu algılayamamış, internetin kalkınma, demokrasi, yönetim boyutlarından çok, marjinal problemlerine odaklanarak, adeta İnternete savaş açmıştır. Bu yaklaşımla, üyesi olmak istediğimiz batı demokrasilerinden çok, Rusya, Çin, İran gibi ülkelerin görüntüsünü vermekteyiz. Ülkemiz, kalkınmanın, ar-ge ve inovasyonun ifade ve basın özgürlüğünün tam olduğu, farklı ve aykırı fikirlerin yeşerebildiği hoşgörü ortamlarında var olduğunu algıyamamaktadır.

Sansür ve otosansür temel hak ve özgürlüklerimizi daraltmakta, ülkemizde çok uzun yıllar kendini ifade etme fırsatı bulamamış yurttaşların / toplulukların internetle yakaladıkları fırsatı ellerinden almaktadır. Bu topluma zarar vermektedir. Medyanın siyasi kutuplaşmaya paralel şekilde iki uca ayrıldığı bir ortamda, yurttaşlarımızın fikirlerini etkin bir şekilde ifade edebilecekleri bağımsız yegane mecra Internettir. 5651 numaralı yasa ve etrafında şekillenen yasal mevzuat bu mecrayı yok etmektedir. Yasaklanan web sayısı 2 yil once 30 binden, geçen yıl 70 binden şu anda ise 110 bine çıkmıştır. AİHM‘in 5651 numaralı yasa için verdiği karar çok açıktır. Bu yasa ve bağlı yasal düzenlemeler iptal edilmeli ve STK ların katılımıyla yeniden yapılmalıdır. Maalesef, yasaklamalar ve keyfi uygulamalar, yetki aşımı daha da artmıştır. “Deep Packet” incelemesi, trafiğin yavaşlatılması, hepimizin endişe ile gözlemlediği, ama idarenin duyarsız olduğu noktalar arasındadır.

Mevcut durum, kişilik haklarının korunmasının ötesine geçmiş ve bir baskı ortamına dönüşmüştür. Yurttaşlar ve daha da önemlisi siyasetçiler, Internet‘in yatay düzlemini kabullenmeli, söylemlerini bu yeni düzleme göre değiştirmeli, onu geleneksel mecralara dönüştürme hevesinden vazgeçmelidir. Bu çaba hem faydasız hem de zarar vericidir. İnternetin devrimsel bir gelişme olduğu kabul edilmeli, onun dünya ile birlikte sağlıklı evrilmesine izin vermelidir. Kendi başımıza dünya internetine yön verme çabasından vazgçilmelidir. Önce ülkemizde tüm paydaşları kapsayan ortak aklı oluşturmaya yönelik yapılar kurulmalıdır. Dünya içinde çok aktörlü yapılar içinde çözüm aranmalıdır. “Biz yaptık oldu” ve “yasaklamak” reflekslerinden kurtulunmalıdır.

Sayısal Uçurum
Yukaruda da belirtildiği gibi ülekmizde Kır-Kent ve kadın-erkek arasında internet kullanımında ciddi uçurumlar var. Nufusun yaklaşık yarısını İnternetin dışında. Sadece TÜİK rakamları değil, uluslararası gelişmişlik indekslerinde de Türkiye maalesef sonlarda yer almaktadır. 17. büyük ekonomi olma iddasında olan Türkiye‘nin bu indekslerin altlarında yer alması sosyal eşitsizliklere, hatta uçurumlara işaret ediyor. Sayısal uçurum da bunların arasında en önemli başlıklardan birisidir.

Bu konudaki önerimiz, bilgisayar ve İnternet kullanımında kadın-erkek ve kent-kır arasında süregelen sayısal uçurumu gidermek, ancak ilköğretim düzeyinden başlayarak müfredata sağlıklı bilişim teknolojileri kullanımı konusunda pedagojik ve analitik temelli içerik sağlayarak mümkün olabilir. Bilişim eğitiminin bu teknolojilerin olanak ve limitlerini de öğreten temel bilişim kavramlarının lise mezunu her yurttaşa verilmesi gereklidir. Bu içerik oluşturulurken, alanda çalışan akademisyen, uzman ve sivil inisiyatiflerin görüşü ve desteği alınmalı, sürekli güncellenen bir ortak akıl havuzu yapılandırılmalıdır.
Bilişim teknolojilerin eğitimi ülkenin kalkınması, dünya ile rekabet edebilmesi içinde önemlidir. Bu kapsamda özgür yazılımların önemine işaret etmek isteriz. Özgür yazılımlar tasarruf, güvenlik, istihdam ve rekabet açılarıdan önemlidir. Pardus ve Fatih projelerin özgür yazılım temelinde yaygınlaştıırlmasını öneririz.

Dijital Gözetim
Assange ve Snowden‘ın ardından kitlesel ve hedefli gözetim hakkında tahmin ettiğimiz veya kuşkulandıklarımızdan artık kesin şekilde eminiz. Devletler ve şirketler bizlerden yasal veya yasadışı topladıkları datalarımızı temel hak ve hurriyetlerimize aykırı şekilde kullanıyorlar. Şirketler bunun karşılığında çeşitli hizmetler verirken, devletlerin gerekçesi ise maalesef güvenlik oluyor. Gündelik yaşamın birçok alanı güvenlileştirme söylemini meşru kılımak ve risk yönetimi amacıyla dijital olarak gözetliyorlar. MOBESE kameralar, TC. kimlik kartı ile yapılan işlemler, parmak izi ve iris tarama ile girip çıkılan iş yerleri, biyometrik bilgileri içeren kartların yaygınlaşması vd.‘ni düşünecek olursak, Türkiye`de yurttaş artık oldukça kapsamlı ve entegre bir elektronik veri tabanının içinde sayısal bir varlık haline getirilmiş haldedir. Ticari kayıtlayıcılar da yurttaşın haberi, bilgisi veya izni olmaksızın, ya da iznini hiç talep etmeksizin dijital verileri birbiri ile eşleştirmekte, tüketici profillemesi yapmak amacıyla bu verileri kullanmaktadır.

Yeni Medya Okuryazarlığı, bilişim ve Programlama Eğitimi
Sosyal Ğaların ve yeni medyanın gündelik yaşamın doğal ve rutin bir parçası haline gelmesi sonucunda, artık yeni medya okuryazarlığı yurttaşın temel bir gereksinimi haline gelmiştir.
Yurttaşlar, ancak ve ancak, kamusal, sivil ve siyasal alanlarda bireysel ve kolektif olarak fikirlerini daha iyi bir şekilde açıklayabilme, pazar yönelimli ekonomide kendinin salt tüketici olarak konumlandırılmasını önleyecek şekilde enformasyonu kullanabilme ve nitelikli enformasyon kaynaklarına ulaşabilme, yeni medya ortamlarında etik ihlallerde bulunmama ve etik ilkelere uygun davranabilme bilgi ve beresini Yeni Medya Okuryazarlığı ile kazanabilir. Yeni Medya Okuryazarlığı sayesinde, İnternet‘teki risklerin farkındadır, olanakları da bilinçli ve etkin şekilde kullanır.

Türkiye`de yeni medya okuryazarlığın her düzeyde geliştirilmesi için ilgili kamu kurumlarının ve STK`ların işbirliği yapması gereklidir. Yeni medya okuryazarlığı, genç kuşakların başta sosyal medya hesaplarını bilinçli ve risklerin farkında kullanmalarını sağlayacaktır. Özellikle nefret söylemi vb. saldırgan ve ayrımcı içeriklerle mücadele ancak yeni medya okuryazarlığı ile mümkündür.

Yeni medya alanında üretilecek siyasal ve toplumsal politikalar öncelikle ifade özgürlüğü ve bilgiye erişim hakkını temel alarak tüm paydaşların katılımıyla farklı hedef kitlelere yönelik olarak geliştirilmelidir.

Yeni medya ortamlarının kullanım bilgi ve beceri eksikliğiyle iyi niyet yoksunluğundan kaynaklı olası zararları üzerine yoğunlaşılarak, olanakları ve yararları göz ardı edilmemelidir.
Temel öğrenim kurumlarındaki “Medya Okuryazarlığı” ve “Bilgisayar” dersleri müfredatının dijital okuryazarlığı geliştirecek şekilde gözden geçirilmesi gereklidir.

Bütün dünya anaokulundan itibaren herkese programlama/yazılım kavramlarını öğretmeye çalışıyor. Webin kurucusu Tim Bernans-Lee politikacılara progamlama ögretelim diyor. Programlama düşünme ve planlama yetisini geliştiriyor. Dünya gittikce daha fazla bir şekilde yazılımın etrafında dönüyor. Ülkemizde, okullarda bu yönde ders konması konunsunda çaba haracnmaya başladı. Umarız, yakında bu konuda pilot çalışmalar başlar.

İnternet Yaşamdır!

Saygılarımızla kamuoyuna duyururuz.