MMO: “Van Depreminin Yaraları Sarılmayı Bekliyor”

Bilindiği gibi tam bir yıl önce, Van ili Tabanlı köyünde 7,2 büyüklüğünde büyük bir deprem biri yaşandı. 09.11.2011 tarihinde 5,6 büyüklüğünde ikinci bir depremle Van bir kez daha sarsıldı. Bu iki depremde yüzlerce kişi hayatını kaybetti, yüz binlerce kişi şehri terk etmek zorunda kaldı, kalanlar çetin kış koşullarını derme çatma çadırlarda geçirdi. Bu depremler, planlama, yapılaşma ve yapı denetim sisteminin tüm çarpıklığının somut sonuçlarından biri olan, yüzyılın afeti olarak da anılan 1999 Marmara depreminden hiçbir ders alınmadığını ondan tam 12 yıl sonra ne yazık ki bir kez daha gösterdi.  
 
Gerçekte hepsi birer doğa olayı olan deprem, heyelan, çığ, kaya düşmesi, su baskını vb. olaylar, bilinçsizce verilmiş yer seçimi kararları, mühendislik gereklerinden yoksun imar planları, düşük standartlarda ve mühendislik hizmeti görmemiş yapı üretimi, kısaca ranta dayalı, düşük nitelikli, tasarımsız, plansız kentleşme ve sosyoekonomik politikalar sonucu, toplumsal, insani, ekonomik yıkımlara dönüşmektedir. Türkiye`nin bir deprem ülkesi olması, imar afları, denetimsizlik, planlama, imar, kentleşme, yapı ve afet alanlarında mühendislik, mimarlık, şehir plancılığının gerektirdiği bilimsel, sosyal ve bütünlüklü yasal düzenlemeleri gerektirmektedir. Ancak 1999 Marmara depremi sonrasında çıkarılan 4708 Sayılı “Yapı Denetim Yasası”  ve yönetmelikleri, denetimsiz yapılaşmayı teşvik eden, kamusal denetim alanını ticarileştirerek özelleştiren, katılımcılığı reddeden, meslek odalarının önerilerine kapalı bir anlayışla hazırlanmıştır. Mesleki yeterlilik, eğitim, belgelendirme, izlenebilirlik, denetim mekanizmasının etkin ve yaygın olmasının gerekliliği ile kamu yapılarının denetim dışı kalması gibi çok önemli eksiklikler, uygulamada ve mevzuat değişiklikleriyle sistematik hale getirilmektedir. Bu noktada önemle belirtmek isteriz, “yapı denetimi”nin anahtarı “mesleki denetim”, onun olmazsa olmaz koşulu da TMMOB`ye bağlı Odaların görev ve yetki alanında bulunan “Uzmanlık ve Belgelendirme”dir.  Yapı Denetim Yasasının ve ilgili yönetmeliklerinin bu ve diğer yönleriyle ciddi eksikleri, yanlışları vardır. 
Ancak sorunlar 31.05.2012 tarihli “6306 Sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun” ile daha da artmıştır. Zira Bakanlar Kurulu, ilgili Bakanlık ve TOKİ, deprem riski gerekçesiyle ülke topraklarını hiçbir kayıt ve koşula bağlı olmaksızın rant temelli imar hareketlerine açabilecektir. Uygulamada gerek bireylerin ve ilgili bölge halkının hakları, gerekse kamu yararını koruma altına alan yasa hükümleri devre dışı bırakılmakta, yargısal denetim yolu kapatılmaktadır.  
Sırtını bu yasaya da dayayarak 05.10.2012‘de uygulanmasına başlanan Kentsel Dönüşüm Projesi de rant amaçlı yeni bir sermaye birikimi politikasının ürünüdür ve bu dönüşümler ile milyonlarca insan geleneksel mekânlarından çıkarılacak, yerlerine ticari merkezler yapılacak, sözde “marka şehirler” oluşturulacaktır. Bu uygulamayla toplumun önemli bir kesimi mekânlarından zorla çıkarılacakları gibi kentlerin en ücra yerlerinde bilimsel ve bütünlüklü bir yapı denetimi sisteminden yoksun konutlarda, deprem risklerinin ağır toplumsal sonuçlarıyla yine baş başa bırakılacaktır. 
Van depreminin birinci yıldönümünde, yurttaşlarımızın büyük acısını paylaşıyor, yetkilileri bir kez daha uyarmak istiyoruz. Yapı Denetim Yasası, İmar Yasası, Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Yasa ve ilgili diğer yasa ve yönetmelikler, TMMOB ve bağlı Odalarının önerileri doğrultu-sunda rant ve kâr kaygısı gütmeyen bir içerikle ve ilgili bütün tarafların katılımıyla yeniden düzenlenmelidir. Aksi takdirde ülkemizin ağır deprem gerçekleri daha büyük toplumsal yaralar açarak sürecektir. 
Ali Ekber ÇAKAR
TMMOB Makina Mühendisleri Odası
Yönetim Kurulu Başkanı