Tüm olumsuz koşullara rağmen, 78 gün boyunca Sakarya Caddesi’nde kurdukları çadırkentte direnen TEKEL işçileri, Türkiye’de son yıllarda görülmemiş bir eylem biçimi ve kararlılığı sergiledi. 78 güne birçok hatıra sığdıran TEKEL işçileri, en son Danıştay’ın verdiği kararla yaşadıkları acıları bir an olsun unutup sevince boğuldu. “Ölmek var dönmek yok” sloganını bir gün olsun dillerinden düşürmeyen TEKEL işçileri, ilk kayıplarını vermenin hüznünü yaşarken, mücadelelerini de yitirdikleri arkadaşları Hamdullah Uysal’a adadı. TEKEL işçileri direnişlerinin 78. gününde çadırları kaldırma kararı aldı.
15 Aralık 2009 tarihinde TEKEL işletmelerinin kapatılması ile birlikte işsiz kalacak olan ve özlük hakları ile başka kamu kurumlarına geçmek için birçok ilden Ankara’ya doğru “Ölmek var dönmek yok” sloganıyla yola çıkan TEKEL işçileri Gölbaşı’nda polisler tarafından durduruldu. Yoğun uğraşlar sonucu Ankara’ya giren işçiler, AKP Genel Merkezi’nin önünde soluğu aldı. Yağan yağmur ve soğuğa rağmen işçilerin bir kısmı geceyi AKP önünde geçirirken, bir kısmı da Atatürk Kapalı Spor Salonu’na ve Türk Metal Sendikası’na götürüldü. Daha sonra spor salonundaki işçilerin AKP önüne gelmesinin polisler tarafından engellenmesi sonucu TEKEL direnişi iki ayrı noktada devam etti. İşçilerin bir kısmı Abdi İpekçi Parkı’nda dondurucu soğuğa rağmen eylemini sürdürürken bir kısmı da AKP Genel Merkezi önündeki soğuk betonda mücadeleyi sürdürdü. 17 Aralık 2009 tarihinde işçiler Abdi İpekçi Parkı’nda bir araya geldi. Parkta eylemlerini sürdüren TEKEL işçilerinden 18’i, Atatürk Bulvarı’nı trafiğe kapatmak isteyince gözaltına alındı. Aynı gün milletvekillerinin de destek verdiği işçiler polisin sert müdahalesi ile karşılaştı. İşçilerin hiçbir karşılık vermemesi dikkat çekerken, polis kitlenin içine girerek çok sayıda gaz bombası kullanıldı. TEKEL işçilerine yapılan saldırı birçok kanal tarafından canlı yayınla Türkiye’ye ve dünyaya duyuruldu. Kameraların önünde birçok işçi fenalaşarak bayılırken, çok sayıda kişi de hastanelere kaldırıldı. Kaçacak yer bulamayan ve gazın etkisinden korunmaya çalışan onlarca işçi de dondurucu havayı dinlemeden su havuzuna atlamak zorunda kaldı. Müdahalenin ardından Tek Gıda-İş Genel Sekreteri Mustafa Türkel başta olmak üzere 29 kişi gözaltına alınmasına rağmen, Ankara Valisi, “Sendika yöneticileri işçileri yüz üstü bıraktı” diyerek, provakatif bir eylem duyumunu aldıkları için saldırıyı gerçekleştirdiklerini savundu. 18 Aralık tarihinde birçok sivil toplum örgütü, sol muhalif partiler, öğrenci dernekleri ve emek örgütleri, Türk-İş’in önünde tekrar toplanan TEKEL işçilerini ziyaret ederek destekte bulundu. İşçiler de, naylondan derme-çatma çadırlar yaparak geceleri etkili olan zemheri soğuktan korunmanın yollarını aramaya başladı.
8 AY BOYUNCA TOPLANMAYAN TÜRK-İŞ BAŞKANLAR KURULU TOPLANDI
22 Aralık tarihinde Türk-İş binasında kurdukları seyyar revirde SES ve Ankara Tabip Odası üyesi sağlık görevlileri rahatsızlananlara ilk müdahaleyi yapmaya başlarken, 23 Aralık tarihinde, yaklaşık 8 ay boyunca toplanamayan Türk-İş Başkanlar Kurulu, TEKEL işçilerinin “Genel grev” çağrıları altında toplandı. Toplantı sonucunda Türk-İş, “Sürekli eylem” adı altında bir dizi eylem kararı aldı. 25 Aralık tarihinde yaklaşık 2 bin kişiden oluşan bir grup Türkiye’nin birçok ilinde olduğu gibi AKP Ankara İl Binası önünde toplanarak, hükümeti protesto ederken, 28 Aralık tarihinde de Türk-İş Başkanlar Kurulu mecliste grubu bulunan siyasi partilerle konuyu görüşmek için Güvenpark’tan TBMM’ye yürüdü. 30 Aralık tarihinde yeniden toplanan Türk-İş Başkanlar Kurulu TEKEL işçileri için miting kararı aldı. 2010’a direniş ile giren TEKEL işçilerine bir grup sanatçı da şarkıları ile destek verirken, hükümetin “bunlar 300-500 kişiler” söylemini boşa çıkarmak için 6 Ocak’ta 10 bin TEKEL işçisi referanduma gitti. Referandumdan hemen hemen yüzde 100 devam kararı çıkarken, 7 Ocak’ta da TEKEL işçilerinin referandum sonuçlarını değerlendiren Tek Gıda-İş Başkanlar Kurulu da, 12 bin işçinin eşleriyle birlikte Ankara’da olacaklarını, ilk üç gün oturma eylemi yapacaklarını, ikinci üç gün açlık grevine başlayacaklarını, ardından da sorunun çözülmemesi halinde 12 bin işçiyle ölüm orucuna gireceklerini duyurdu.
100 BİN KİŞİLİK MİTİNG
Eylemlerinin 25 gününde 8 Ocak’ta TEKEL işçisi 42 kişilik bir grup, AKP Genel Merkezi önünde kendilerini zincirlemek isteyince polis tarafından gözaltına alındı. 14 Ocak tarihinde, TEKEL işçilerine uluslararası dayanışma ziyaretleri gerçekleşirken, Türkiye’nin birçok ilinden de TEKEL işçileri, oturma eylemi ve açlık grevi için Ankara’ya doğru yola çıktı. 15 Ocak tarihinde Ankara’da olan yaklaşık 10 bin TEKEL işçisi üç günlük oturma eylemine başlayarak zemheri soğuğa rağmen geceyi dışarıda geçirdi. 17 Ocak’ta Türk-İş’in TEKEL işçileri için Sıhhiye Meydanı’nda gerçekleştirdiği, “Emek, Barış, Özgürlük İçin Demokrasi ve Haklar” mitingine yaklaşık 100 kişi katılırken, katılımcılar sık sık genel grev çağrısında bulundu. Türk-İş Genel Başkanı Mustafa Kumlu’nun konuşmasını da grev istemiyle sık sık bölen TEKEL işçileri, daha sonra platformu ardından da kısa süreli Türk-İş Genel Merkezi’ni işgal etti.
ÜÇ GÜNLÜK OTURMA EYLEMİNDEN SONRA 100 İŞÇİ AÇLIK GREVİNE BAŞLADI
Üç günlük oturma eylemini tamamlayan işçilerden 100 kişi Türk-İş Genel Merkezi içindeki konferans salonunda açlık grevine başlarken, ikinci ve üçüncü günlerde açlık grevine katılanların sayısında da artış oldu. Aynı gün KESK ve DİSK’in çağrısı üzerine KESK Genel Merkezi’nde bir araya gelen emek ve meslek örgütlerinin toplantısında somut bir karar çıkmazken toplantıların sürdürülmesi kararı alındı. Açlık grevinin üçüncü gününde fenalaşan birçok kişi hastaneye kaldırılırken, üç gün boyunca hiçbir sıvı madde tüketmeyen ve ölüm orucuna başladığını belirten Abdurrahman Turanç adlı TEKEL işçisi kameralara konuştuğu sırada baygınlık geçirdi. Turanç, arkadaşlarının “Katil AKP” sloganları altında hastaneye kaldırıldı. 21 Ocak’ta Türk-İş Genel Merkezi’nde tekrar bir araya gelen konfederasyonlar, hükümete süre tanırken, Tek Gıda-İş Sendikası da hükümet ile müzakerelerin olacağı gerekçesiyle açlık grevine ara verdiğini duyurdu.
4 ŞUBAT’TA TEKEL İŞÇİLERİ İÇİN BİR GÜNLÜK İŞ BIRAKMA EYLEMİ YAPILDI
26 Ocak’ta tekrar Türk-İş’te toplananan konfederasyonlar, hükümet ile uzlaşma sağlanmaması durumunda üretimden gelen güçlerini kullanma eylemi gerçekleştireceklerini duyururken, Türk-İş Genel Başkanı Mustafa Kumlu, 1 Şubat’ta Başbakanlıkta Devlet Bakanı Hayati Yazıcı ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ile gerçekleştirdikleri görüşmeden bir sonuç alınmadığını bildirerek, görüşmelerin devam edeceğini söyledi. 2 Şubat’ta yeniden toplanan konfederasyonların toplantısında bir günlük iş bırakma eylemi kararı çıktı. 4 Şubat’ta Türkiye’nin dört bir tarafında TEKEL işçileri için iş bırakma eylemleri ve çeşitli etkinlikler yapılırken, 5 Şubatta da yaklaşık 170 TEKEL işçisi süresiz açlık grevine başladığını duyurdu. Aynı gün yeniden toplanan konfederasyonların toplantısından da bu kez Başbakan ve Cumhurbaşkanı’ndan randevu talebi kararı çıktı.
SONLANDIRILAN SÜRESİZ AÇLIK GREVİNİ 16 İŞÇİ DEVAM ETTİRDİ
10 Şubat’ta 9 kadın TEKEL işçisi Emine Erdoğan ile görüşmek için Erdoğan’ın Keçiören’deki konutuna giderken, Başbakan’ı karşılarında buldu ve Başbakan’ın kendilerine “4/C’yi kabul edin aksi takdirde ay sonunda size müdahale etmek zorunda kalacağız” dediklerini açıkladı. 11 Şubat’ta Ankara Tabip Odası’nın ısrarları üzerine Tek Gıda-İş süresiz açlık grevini sonlandırdığını duyurmasına rağmen 16 işçi eylemi sürdürdü. 12 Şubat’ta bu kez Kamu-Sen’de toplanan konfederasyonların toplantısına Hak-İş ve Memur-Sen katılmadı. Toplantıda, 4 konfederasyonun şube temsilcilerinin Ankara’ya gelip işçiler ile bir gece geçirmeleri ve çeşitli etkinliklerin yerellerde gerçekleştirilmesi kararı alındı. 17 Şubat tarihinde arkadaşlarının yoğun ısrarlarını değerlendiren 16 TEKEL işçisi süresiz açlık grevini sonlandırma kararı aldı.
‘ÖLMEK VAR DÖNMEK YOK’ DİYEREK ANKARA’YA GELEN TEKEL İŞÇİLERİ İLK KAYIPLARINI VERDİ
20 Şubat’ta KESK, DİSK, Türk-İş ve Kamu-Sen konfederasyonlarının şube temsilcileri Ankara’da bir miting gerçekleştirerek, geceyi TEKEL çadırlarında geçirdi. 25 Şubat’ta TEKEL işçileri, Hamdullah Uysal adlı bir arkadaşlarını trafik kazası sonucu kaybederken, 26 Şubat’ta AKP İl Binasını işgal etti ve 19 işçi tartaklanarak gözaltına alındı.
TEKEL işçilerinin 4/C’ye başvuru süresine saatler kala nihayet Danıştay’dan da beklenen karar geldi. Ve 77 gün boyunca birçok acıyı yaşayan TEKEL işçileri 1 Mart günü Danıştay’ın yürütmeyi durdurma kararı ile sevince boğuldu. TEKEL işçileri eylemlerinin 78. gününde çadırları kaldırma kararı aldı.
TEKEL DİRENİŞİ BOYUNCA YAŞANAN KAYIPLAR
Direnişin 73. gününde sabah saat 06.00 sularında trafik kazası sonucu yaşamını yitiren TEKEL işçisi Hamdullah Uysal’ın yanı sıra, İzmirli TEKEL işçileri Hüsniye Bayram ve Yasemin Çelenk adlı kardeşler de, babalarının kalp krizi sonucu yaşamını yitirmesi haberini, kurdukları çadır kentte öğrenerek acıya boğuldu. Yine Batmanlı TEKEL işçisi Hüseyin Arslan’ın da talasemi hastası kızı Mizgin’i (14) kaybetmesi ile acıya boğulan TEKEL işçileri en son babası Ankara’da direnişte olan TEKEL işçisinin kızı Zeliha İdil’in intihar haberi ile de bir kez daha sarsılmıştı. Şirin Durmaz adlı TEKEL işçisinin minik kızı Gamze’nin (4) de 45 gün içerisinde bütün saçlarının dökülmesi işçileri kara kara düşündüren bir başka acı olaydı.
ABDURRAHMAN GÖK/DİHA