4. Madencilik ve Çevre Sempozyumu Sonuç Bildirgesi

TMMOB Maden Mühendisleri Odası İzmir Şubesi tarafından düzenlenen 4. Madencilik ve Çevre Sempozyumu, 02-03 Haziran 2011 tarihlerinde İzmir‘ de Tepekule Kongre ve Sergi Merkezinde gerçekleştirilmiştir. Madencilik sektöründe karşılaşılan çevresel sorunların irdelenmesi,  konu ile ilgili bilimsel ve teknik gelişmelerin tartışılması, olumlu örneklerin tanıtılması, araştırmacıları, işletmecileri bir araya getirerek iletişimlerinin güçlendirilmesi amacıyla  düzenlenen Sempozyumu 350 delege izlemiştir. Sempozyumda üçü çağrılı, on dokuz tanesi poster sunum olmak üzere toplam 38 adet bildiri sunulmuştur. Sempozyum kapsamında “Madencilik ve Çevre İlişkisi” konulu bir panel düzenlenmiştir.

İki gün süren Sempozyumda dile getirilen görüş ve öneriler ana başlıklarıyla aşağıda özetlenmiştir:

– Madencilik çalışmaları ve bu çalışmalar sürecinde gerçekleştiren maden üretimleri, insanın bireysel ve toplumsal gereksinimlerinin karşılanmasında temel öneme sahip alanlardan birisidir. Madencilik faaliyetleri olmaksızın refah içinde bireysel ve toplumsal bir yaşam mümkün olmadığı gibi yakın gelecekte de mümkün görünmemektedir.

– Enerji ve sanayinin temel hammaddelerini sağlayan madencilik “olmazsa olmaz” üretim faaliyetlerinden biridir. Ancak, içinde bulunduğumuz yüzyılda çevre faktörü göz ardı edilerek madencilik faaliyetlerinin yürütülmesi de mümkün değildir. Her tür ekonomik faaliyette olduğu gibi madencilik faaliyetlerinde de amaç, insanın refah ve mutluluğudur. Madencilik faaliyetleri yürütülürken göz ardı edilmemesi gereken en önemli noktalardan birisi de ekolojik çevreyi tahrip etmemek olmalıdır.

– Sanayileşmeyle birlikte artan üretim faaliyetleri ve aşırı tüketiminin sonuçları günümüzde daha net görülmektedir. Kaynakların sınırsız olmadığının anlaşılması ile birlikte “çevre”nin önemi daha çok ortaya çıkmıştır. Diğer tüm üretim çalışmaları gibi madenciliğin de doğal çevre üzerinde bozucu bir etki yaratmakta olduğu bir gerçektir. Yani madencilik çalışmaları genel üretim süreçlerinin bir parçası olarak doğal çevre ile belli bir ilişki ve çelişki halinde sürdürülebilmektedir.

– Kapitalizmin önceliği olarak daha fazla kar amacıyla yapılan azami üretim, yanlış üretim metotları, keyfi verilen madencilik izinleri, yasal mevzuatın yetersizliği, denetimsizlik gibi nedenlerle madencilik ve çevreye duyarlılık birbirine zıt iki kavram gibi algılanmıştır. Oysa çevre dostu teknoloji ve yöntemlerin kullanılması, madencilik süreçlerinde ya da sonrasında çevrenin korunmasına/yenilenmesine yönelik önlemlerin alınması, sektörün gelişimini engellemeyecek aksine sektörün gelişimine yönelik katkı yapacaktır.

– Tüm dünyada kapitalizmin tüketim çılgınlığına bağlı şişirilen üretim anlayışının sorgulanması, bütün kaynakları sorumsuzca kullanan tüketim/üretim kalıplarından hızla uzaklaşılması gereklidir.

– Doğru ve uygulanabilir bir çevre ve madencilik mevzuatının oluşturulması, etkili ve yaygın bir idari örgütlenmeyle, kamusal denetimin oluşturulması zorunludur.

– Rezervi tükenen ya da terk edilen maden sahaları, düzenlenerek halkın kullanımına sunulmalıdır. Bu alanların rant sağlamak amacıyla kullanımının önüne geçilmelidir.

– Madencilik sektöründe yapılan denetimlerde maden mühendislerinin de görev alması sorunların çözümüne katkı koyacaktır. Aldıkları eğitim ve kazandıkları mesleki formasyon nedeniyle bu alandaki çalışmalara ciddi katkılar sağlayacak olan maden mühendislerinin Çevre Bakanlığında ve Çevre İl Müdürlüklerinde istihdamlarının artırılması önemlidir.

– Maden Mühendisleri Odası olarak, üyelerimize çevre mevzuatı ve ÇED konusunda periyodik eğitimler verilmekte olup, meslektaşlarımız bu konuda sürekli olarak bilgilendirilmektedir. Bu eğitimlere, Çevre Bakanlığının katılımı ve destek vermesi sorunların çözümünü kolaylaştıracaktır.

– “Doğal Kaynakların Gerçek Sahibi Halktır” gerçeğinden hareketle madencilik sektöründe; kamu yararı öncelikli, çevreye duyarlı şekilde, mühendislik bilim ve tekniğinin uygulandığı, yöre halkının onayı alınarak planlamasının yapıldığı, ihtiyaçlara göre üretilen madenlerin sanayimizde kullanılmak üzere planlandığı ve hammadde ihracatının yasaklandığı bir politikanın belirlenmesi ülkemizin ve halkımızın yararına olacaktır.

– Anayasamızın 56.maddesi ” Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir.” 168.maddesi ise “Tabii servetler ve kaynaklar Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Bunların aranması ve işletilmesi hakkı Devlete aittir.” demektedir. Bu anlamda, madenlerimizi kamu yararına üretmek ve aynı zamanda çevreyi korumak kamusal bir sorumluluktur.

– Yerel halkın onayını almamış hiçbir ekonomik girişiminden başarı şansı beklenemez. Madencilik sektörüne ilişkin alınacak kararlarda da ilgili yöre halkının katılımı sağlanmalıdır.

– Toplumsal, ekonomik ve çevresel bakımdan sürdürülebilir bir madencilik sektörünün gelişimi; devlet, sektörde faaliyet gösteren kurum ve kuruluşlar ile demokratik kitle örgütleri ve sivil toplum örgütlerinin yapıcı işbirliği ile mümkündür. Söz konusu tarafların doğrudan katılımları olmaksızın hazırlanacak herhangi bir sektör planının ya da plan uygulamasının başarılı olması mümkün görünmemektedir.”

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

TMMOB
MADEN MÜHENDİSLERİ ODASI
YÖNETİM  KURULU

5 Haziran 2011, İzmir