Teoman Öztürk’ü Her Gün Anmak… – +İvme Dergisi
Spread the love

Teoman Öztürk her yıl bir kez olduğu gibi, bu yıl da 13. kez mezarı başında anılacak. 1973-1980 yılları arasında yükselen TMMOB mücadelesi ile özdeşlesen bu isme karşı bu yıl da görevimizi yapmış mı olacağız?

Dünyada mücadelelerle özdeşleşmiş isimler eğer sistem için tehlikeli imgelere dönüşmüşlerse genellikle iki yönetme başvurulduğu hemen herkesçe bilinir.

Birinci yöntem bu isimlerin kitleler nezdinde itibarsızlaştırılması ve unutturulmasıdır. Bu şekilde o isimle özdeşleşmiş mücadele anlayışı da unutturulmak istenir. Fakat bazen mücadele ile özdeşleşmiş isimler o kadar güçlü karakterler haline gelir ki, ne yapılırsa yapılsın bu isim ortadan kaldırılamaz. O zaman başvurulan ikinci yöntem ise, isim ile mücadele anlayışını birbirinden ayırarak ismi tek başına içi boş bir imge haline getirmeye çalışmaktır. Bu şekilde, isim, çağrıştırdığı mücadele anlayışından kopartılarak içi boş bir medya aracına dönüştürülmek istenir. Böyle bir ismin, özdeşleştiği geçmişteki mücadele ile bağları kopartılır ve bu mücadele ile hiç alakası olmayan özellikleri ön plana çıkartılır. Örneğin ne kadar yakışıklı olduğu gibi…

Lenin için, Che için, ülkemizde Deniz Gezmiş için bu ikinci tür yöntemler sürekli gündemdedir.

1973-1980 yılları arasıda toplumsal mücadelenin bir parçası olan TMMOB ve TMMOB mücadelesinin öne çıkardığı Teoman Öztürk için de bu gün buna benzer bir süreç yaşatılmaktadır.

80 öncesi, o zamanki adıyla Avrupa Ortak Pazarına “onlar ortak biz pazar” sloganıyla karşı çıkan TMMOB’nin bugünkü yöneticileri, Ortak Pazarın bugünkü şekli olan Avrupa Birliği’ne karşı çıkamamakta ve hatta mücadele zeminini “AB giriş süreci” olarak seçmektedir. Aynı yöneticiler 364 gün bu politikaların peşinde koşarken, 365. gün ise Teoman Öztürk’ü anmayı ise ihmal etmemektedirler.

TMMOB’yi bir kitle örgütü olmaktan çıkararak ayrıcalıklı ve bir avuç “yetkin-yetkili” mühendis ve mimarın örgütü yapmaya çalışan bu yönetim anlayışını, Teoman Öztürk daha 1989 yılında uyarmaktaydı oysa…
Şimdi, 1989 yılında yapılan TMMOB Olağanüstü Tüzük Kurultayına davet edilmediği halde katılan ve delege olmadığı halde kürsüden konuşan Teoman Öztürk’e kulak verelim. O zamanlar henüz delege olmasalar da TMMOB üyelerinin kürsülerden konuşabildiğini ise not edelim.

Konuşmasında TMMOB ve birim yöneticilerini uyaran Teoman Öztürk özetle “mal, mülk iş hanı alınarak kaynakların heba edilmesi yerine, tüm kaynakların örgütlenmeye ayrılmasının” önemini anlatırken adeta 18 yıl öncesinden TMMOB’nin bu gün getirileceği yerin ne kadar vahim bir durum olacağını haber veriyordu.
Bu gün, trilyonluk bütçelere ulaşmış TMMOB birimlerinin gelir kalemleri içinde üye ödenti gelirleri yüzde birin altına düşerek binde mertebelerine inmiş, Türkiye’de mühendis ve mimar sayısı artarken çalışmalara üye katılımı gerilemiş bir TMMOB’nin yöneticileri, Teoman Öztürk’ü anıyor.

Teoman Öztürk unutturulamıyor ama ismiyle bütünleşmiş 70’li yılların TMMOB’si unutturulmak için artık TMMOB’nin toplumsal mücadeleye katılmasından değil, AB giriş sürecindeki mücadelesinden söz ediliyor.
Teoman Öztürk’ü yılda bir kez mezarı başında anarak değil, yılın her günü mücadelesinde yaşatacak bir TMMOB yönetim anlayışını yeşertmek gerekiyor.

Bunun adı artık Teoman Öztürk’ü anmak değil, Teoman Öztürk’ü TMMOB mücadelesinde yaşatmak oluyor.
Teoman Öztürk’ü mücadele anlayışıyla da yaşatacak bir TMMOB’yi yeniden kurmaya uğraşmak aynı zamanda Teoman Öztürk’ü her gün anmak demek oluyor.

Teoman Öztürk’ü her gün analım!

 


Spread the love