TMMOB’de yine cinsiyetçi ve hukuksuz bir kararla karşı karşıyayız. Bu yazının yazılmasına vesile olan, daha doğrusu bu yazıyı zorunlu kılan ve oy birliği ile alınan karar, TMMOB Yüksek Onur Kurulu’nun Şehir Plancıları Odası (ŞPO) Ankara Şubesi’nin 20 Kasım 2015 tarihinde yaptığı açıklamayı gerekçe göstererek, o dönemin yönetim kurulu üyelerine yazılı uyarı cezası vermesi.
Konuyu bilmeyenler için çok kısa anlatmaya çalışırsak:
TMMOB 4. Kadın Kurultayı’nda kadınlar TMMOB’deki erkek egemen yapıya isyan etmişti. TMMOB’li kadınların tüm uyarılarına rağmen 4’üncü kadın kurultayında da açılış konuşmasını bir erkeğin -TMMOB YK başkanı olsun veya olmasın- yapıyor olması, kurultay mekanının ilk sıralarına TMMOB yönetim kurulu erkek üyelerinin dizilmesi ve o dönemin TMMOB ikinci başkanı Züber Akgöl’ün TMMOB Yönetim Kurulu üyesi Neriman Usta’yı hakaret ve tehdit yoluyla taciz etmesine rağmen salonda bulunması(1), kurultay günü TMMOB’nin erkek egemen yapısını salona taşıyan görüntülerdi.
Kurultay sonrası TMMOB’deki kadın isyanını ısrarla anlamak istemeyen, eşitlikçi bir yapı yerine erkek egemen bir yapıyı aynı ısrarla koruyan TMMOB Yönetim Kurulu kurultaydaki kadınlara adeta savaş açtı. TMMOB tarihinde bir ilk yaşandı, TMMOB’nin üç kadın üyesi -ikisi o dönem TMMOB YK’de görev alan Esra Oğuz ve Neriman Usta, diğeri bu yazının yazarı olan ben- TMMOB’nin resmi sitesinde TMMOB Yürütme Kurulu imzası taşıyan bir açıklamayla hedef gösterildi. ŞPO Ankara Şubesi Yönetim Kurulu da yürütme kurulunun bu haksız, hukuksuz, gerçek dışı ve TMMOB’ye zarar veren açıklamasını, kadın kurultayında yaşananları da görerek kınadığını yazılı açıklama ile duyurdu(2).
Bu açıklamanın ardından, TMMOB Kadın Kurultayı’nda açılış konuşması yaptığı esnada protesto edilen dönemin TMMOB başkanı Mehmet Soğancı, ŞPO Ankara YK üyelerini bu açıklamaları sebebiyle odalarına şikayet etti, soruşturma sürecinin başlatılmasını istedi. Gel zaman git zaman, üç yıldan fazla bir süre sonunda, 2019 yılının şubat ayında TMMOB Yüksek Onur Kurulu yazılı uyarı cezası kararını duyurdu(3).
Yani TMMOB’yi yönetenler, 4’üncü Kadın Kurultayı’ndaki kadın isyanını bir kan davasına dönüştürdü. Bu davanın özünde TMMOB’deki egemen anlayışta yatan erkek egemen akıl var. Bu akıl, TMMOB’nin gözler önüne serilen erkek egemen yapısıyla yitirdikleri itibarlarını, yine kadınları yok sayan, eşitlikçi olmayan bir yönetim anlayışıyla ‘kazanmak’ istiyor. Aynı anlayış TMMOB’de eşitlik isteyen, kadın hareketini kadın mühendislerle, mimarlarla büyütmek isteyen, TMMOB’nin kadın gücünü iş yerlerine, sokağa, yaşamına taşımak isteyen kadın üyelerini elinin tersiyle TMMOB’nin dışına itiyor.
Hepsi erkek üyelerden oluşan, bir üyesi Züber Akgöl olan(4), ‘koskoca’ TMMOB Yüksek Onur Kurulu(5) da, bu egemen anlayışın bir kurulu olarak hizmetlerine devam ediyor ve bunun gereği olarak dönemin ŞPO Ankara Şubesi yöneticilerine uyarı cezası veriyor.
Yazık ki, TMMOB’de egemen olmaya devam etmek için de sürdürdükleri bu davayı kazandıkları zaman, yani bu davaya karşı olanları yıldırıp, sessiz hale getirip, TMMOB’den uzaklaştırdıkları zaman, itibarlarını yeniden ellerine alacaklarını düşünüyorlar. Buna gerçekten inanıyorlar! Böylelikle ne de güzel yönetecekler TMMOB’yi, itibarlı itibarlı…
Türkiye’nin mevcut siyasal koşullarına ayrıntılarıyla değinmeden, kadınların yaşam hakkını yok sayan, mevcut haklarını bir bir elinden alan bir dönemin en önemli mücadele hattından birisinin kadın hareketi olduğu tespitini yaparak, bu önemi eser miktarda dahi hissetmeyen, bu önemin gerekliliklerine göre adım atmayan yöneticilerin, kurullarda görev alanların itibarı olabilir mi? Ya da böyle yönetilen örgütlerin geleceği olabilir mi?
Olamaz!
TMMOB’nin genel kurullarında, yönetim kurullarında, etkinliklerinde, kortejlerinde ve eylemlerinde kadınların oransal olarak çok çok az sayıda bulunması elbette TMMOB’yi yıllardır yönetenlerin siyasal tercihlerinin bir sonucu(6). Ne üzücüdür ki bu tercih TMMOB’nin örgütsel varlığını ve geleceğini tehlikeye sokuyor.
Son olarak, hem ŞPO Ankara Şubesi yöneticilerine oy birliği ile uyarı cezası veren TMMOB Yüksek Onur kurulu üyelerine, hem de tüm bunların müsebbibi TMMOB’deki egemen anlayışın sahiplerine hatırlatmakta fayda var, nasıl ki kurultaydaki kadın isyanıyla, etkisi az da olsa çeşitli değişimler zorunlu hale gelmişse, bugün mücadelede fark yaratan kadın hareketinin varlığı ile bu isyan TMMOB’de sürekli hale gelebilir.
Ve çabamız elbette bu isyanın sürekli olmasından, TMMOB’de kadın gücünün açığa çıkmasından yana olacak.
(1)Neriman Usta, İnşaat Mühendisleri Odası’nın, üyesi Züber Akgöl’le ilgili disiplin soruşturması yürütmemesi sebebiyle, Akgöl hakkında dava açtı. Usta için olay günü orada olan hiçbir YK üyesi tanık olmazken, dava, iki tarafın lehine ya da aleyhine sonuçlanamadan düştü. Konunun ayrıntılarıyla ilgili açıklamamız:
(2)Neriman Usta’nın ve Esra Oğuz’un da dönemin TMMOB Yürütme Kurulu’na yönelik yazılı cevapları oldu:
http://politeknik.org.tr/tmmob-yurutme-kurulunun-zorunlu-aciklamasina-zorunlu-cevabim-neriman-usta/
http://www.spo.org.tr/genel/bizden_detay.php?kod=7015
(3)ŞPO Onur Kurulu’nun da işlettiği süreç sonrasında ve ortada herhangi bir disiplin sürecinin işletilmesine gerek olmadığı yönündeki kararına rağmen alınan bir karar
(4) Züber Akgöl ve Ali Fahri Özten, o dönem TMMOB Yönetim Kurulu’nda sırasıyla ikinci başkan ve yürütme kurulu üyesi ve bizzat bu sürecin yürütücüsü iken, bu dönem onur kurulunda yer alarak, kendi kendini ‘aklayan’ karara imza atmış oluyor.
(5) TMMOB Yüksek Onur Kurulu’nun üyeleri bilgisi için: https://www.tmmob.org.tr/tmmob/yuksek-onur-kurulu
(6) TMMOB örgütlülüğünde genç mühendis, mimar, şehir plancısının olmayışı da farklı sebeplerle aynı siyasal anlayışın bir sonucu ve ne yazık ki benzer biçimde geleceksizliğe işaret ediyor.
Pınar Hocaoğulları
Elektronik ve Haberleşme Mühendisi