DİSK-KESK-TMMOB-TTB: “Patronların Kâr Hırsının Cezasını İşçiler Canıyla Ödüyor”

Daha Zonguldak’taki toplu iş cinayetlerinin bellekten silinmediği sırada ardışık olarak gelen iş cinayetleri devam ediyor. 30.01.2013 tarihinde bu defa da Gaziantep 4. Organize Sanayi Bölgesi’nde kurulu Güneydoğu Galvaniz Fabrikası’nda patlama oldu. Patlamada, 8 işçinin feci bir şekilde öldüğü, 13’ü ağır olmak üzere 20 civarında işçinin yaralandığı ve iki işçinin de kayıp olduğu ilk gelen bilgiler arasında.

Gaziantep’te meydana gelen patlama, ülkemizde her yıl ortalama bin işçinin ölümüne, on binlercesinin sakat kalmasına yol açan iş cinayetlerinin faillerinin ve suç ortaklarının izini; patlayan bir tankta, çöken maden ocağında aramanın nafile bir çabadan öteye gitmeyeceğini bir kez daha göstermiştir.
Çünkü gerçek fail; aşırı kar uğruna işçilere, emekçilere kölelik koşullarını dayatmakta sınır tanımayan 19. yüzyıl vahşi kapitalizminin bugünkü sürdürücüleri, suç ortakları ise emekçi düşmanlığını “organize” bir şekilde yürüten AKP iktidarından başkası değildir.

Taşeronların cirit attığı fabrikaların, sanayi sitelerinin kapılarını sendikalara kapatmada AKP iktidarının desteğini alanlar işçilerin yaşam hakkına göz dikecek kadar pervasızlaşmıştır.

Başbakan’ın dün yaşanan iş cinayeti hakkında sarf ettiği sözlerde buna bir kez daha tanık olduk. Patlama haberi partisinin grup toplantısında kendisine ulaştırılan Başbakan “beş ölümüz var” dediği konuşmasına ölü sayısının sekiz olduğu uyarısından sonra “neyse, sekiz” diyerek devam etmiştir. Benzerlerine daha önce de defalarca tanık olduğumuz bu tutum bir dil sürçmesi değil, sermayenin karına kar katmak için göz göre göre ölüme gönderilen işçilerin hayatları karşısındaki kayıtsızlığın ifadesidir.

Gerek patlamanın olduğu fabrikada ve gerekse Organize Sanayi Bölgesi’nde çalışan işçi sayısının verilmemesi, çelişkili rakamlar dile getirilmesi, bölgede kayıt dışı, sigortasız, kaçak işçilerin yanı sıra Suriyeli mülteci işçilerin de çalıştırıldığı yönünde şüpheleri güçlendiriyor. Zaten yaralılardan birinin Suriyeli kaçak işçi olduğu medyaya yansıdı. Organize Sanayi Bölgesi’nin 175 bin istihdam kapasiteli olmasına rağmen ancak %1,5 sendikalaşma olduğu, bölgenin genelinde sendika düşmanlığının yaygınlığı, denetimsizliğin had safhada yaşandığı, işçilerin fazla sürelerle çalıştırılmalarından dolayı yorgun oldukları düşünüldüğünde, yeni kaza ve ölümlerin meydana gelebileceğini tahmin etmek zor değil.

Evet! Organize Sanayi Bölgeleri patlıyor, işçiler ölüyor. İstanbul Davutpaşa, Ankara OSTİM… Ve şimdi de Gaziantep Organize Sanayi Bölgesi. Sermayeye teşviklerin adeta hibe mahiyetinde peşkeş çekildiği ve Başbakan’ın “bana organize sanayi bölgeleri kötüdür dedirtemezsiniz” diye işaret ettiği işlikler buralar…

Kapitalist üretim işçiye rağmen bir cinayet şebekesi gibi çalışırken; Bir kamu spotu geçiyor 75 milyonun gözleri önünden: “Güvenle büyü” diyor bu kamu spotu. Sanayinin üretkenliği ile iş cinayetinden öldürülen işçilerin öksüz kalan çocukları üzerine kurulmuş bu senaryo. Ancak “suçlu”yu İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu işaret ediyor: İş güvenliği uzmanı, işyeri hekimi ve daha da önemlisi işçiler.

İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile iş kazalarının önleneceği yanılsamasını yaratan siyasi iktidarın artan iş cinayetlerine ne diyeceğini merak ediyoruz. İş cinayetlerine “kader” ve “bu işin doğasında var” diyen siyasi iktidarın temsilcisi Çalışma Bakanı “her iş cinayetinde başını yerden kaldıramadığını” ifade ederken Güneydoğu Galvaniz Fabrikası’ndaki patlamaya bağlı işçi ölümlerine ne diyecek? Diyecek sözü kalmayanların yapacakları tek şey görevlerini bırakmalarıdır.

Yaşanan iş cinayetlerine, yitirilen canlara tahammülümüz kalmadı. İş cinayetlerinin sorumlusu mevcut sömürü düzenini sürdürenler ve çalışma yaşamını işçilerin aleyhine düzenleyenlerdir.
Gaziantep’te hayatını kaybeden işçilerin yakınlarına başsağlığı diliyor, yaralanan işçilere geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz.

 

 

 DİSK-KESK-TMMOB-TTB